Güçlü, kararlı, öncü ol... Başarına ortak et!

Dr. Hülya Bulut / Yazar
9.12.2022

Kötü bir liderlik örneği veren kurumların başında Birleşmiş Milletler geliyor. Kilitlenmiş, problemleri yakalayamayan ve hızlı çözüm üretemeyen, taraf tuttuğu anlaşılan Birleşmiş Milletler. Türkiye'nin gösterdiği liderlik sadece liderlikte kalmıyor, yeni bir yapılanmaya duyulan ihtiyacı da vurguluyor. "Dünya beşten büyüktür" söylemi de, işte tam buraya oturuyor.


Güçlü, kararlı, öncü ol... Başarına ortak et!

Dünyada belki her yıl 30-35 ülkede seçimler oluyor. Spor turnuvaları düzenleniyor, iş dünyasında markaların çetin bir mücadelesi söz konusu. Teknolojiden siyasete, iş dünyasından diplomasiye, bürokrasiden sivil topluma kadar hemen her alanda öncü ve güçlü bir liderlik arayışı var.

Örneğin 1930'lu ve 1940'lı yılların liderliği çok farklıydı. Daha sonra Soğuk Savaş döneminde çok daha farklı bir iklim ortaya çıktı. Ama özellikle yine vurgulamak isterim ki, 1990'ların teknolojik gelişmeleri, yazılım dünyası ve yazılımın hemen her noktaya, her alana, her sektöre olan etkisi sonucunda bilgiye erişimin ve bilginin hızla 4-5 yılda ikiye katlayarak büyümesinin getirdiği apayrı bir üretim ve tüketim ortamındayız.

Kaybeden markalar

Bu tabii bize yükselen markalar kadar, belki de işlerini kaybeden şirketleri ve markaları da söylüyor. Örneğin; ünlü otomotiv şirketleri, dünyanın en önemli giyim-kuşam-kozmetik markaları, petrol gibi büyük ölçekli firmaları pandemi sonrasında sektörel ve markaya odaklı liderliklerde yaşanan değişimler nedeniyle yerlerini yavaş yavaş başka şirketlere bıraktı. Bugün artık tüketiciye neredeyse 7/24 dokunan; lojistik teslimat, sosyal medya, oyun, eğitim gibi hızlı büyüyen ve ölçeklenebilir iş modelleri ile adeta 3-5 yıl içerisinde bütün dünyaya yayılabilen teknoloji şirketlerini daha çok ön plana çıkarttı. Üretim alışkanlıklarımızı ve modellerimizi değiştirdiği kadar, gençlerin özellikle de Z kuşağının bu teknolojileri kendi hayatlarına hızla uyarladıklarını da görüyoruz. Biraz daha açmam gerekirse, örneğin sabit telefon hatlarının yüzde 50 oranındaki penetrasyonu (yayılımı) belki 70-80 yılda gerçekleşti. Ancak cep telefonlarında bu 8-10 yılda başarıldı. Günümüzde de pek çok kişiye hitap edebilecek bir yazılım; örneğin TikTok, Instagram, Twitter, oyun vs uygulama ve yazılımlar 1-2 yılda bu erişimi sağlar durumda. Bu da değişimin hızını anlatıyor. Demek ki gelecekte, değişim ihtiyacını en fazla anlayan, analiz edebilen ve değişim yönetimini (change management) hayata geçirebilen, bunda başarılı olabilen liderlerin yıldızı parlayacak. Bu bağlamda geleceğin liderliği de şüphesiz bugünkünden daha farklı olacak. Nitekim, bahsettiğim bu hız meselesi planlamaları uzun vadeden orta vadeye, orta vadeden de kısa vadeye taşıyabilir. Dolayısıyla problemleri agile (çevik), anlık yakalayabilen, kriz yönetiminde etkili, hızlı ekipler kurabilen, beraber çalıştığı ekipleri 21. yüzyıl yetenek ve becerileriyle donatabilen liderlik anlayışı ön plana çıkacak. Daha önemlisi "başarıya ortak eden liderlik" aranan liderlik tarzı olacak.

Kurumsal gelişim

Örneğin bir kurumu ele alalım: Türk Hava Yolları. 20 yıl önce THY'nin dünya genelindeki pazar payı yüzde 0,4 iken, bugün yüzde 2,5-3 bandında. Bu durum, müthiş bir kurumsal gelişim sonucunda yaşanan hızlı büyüme ile açıklanabilir. İş liderliği açısından bakıldığında, Temel Kotil iyi bir örnek. Kurduğu ekiplerle, hem akademik hem de pratik dünyanın deneyimini Türk Hava Yolları'na aktarmasıyla Türk Hava Yolları bayrak taşıyıcımız olarak hepimizin gururu. THY, kültür dünyasına da katkı sağlıyor; Türkiye'yi çevre ülkelerle, Afrika'yla, dünyayla, yani uçtuğu bütün noktalarla bağlamış oluyor. Buradan hemen isterseniz akademiye geçelim. Adeta öğrencilere rol model olma anlayışını hayata geçiren, benim de şahsen tanıma fırsatı bulduğum rahmetli Emre Aksan. Boğaziçi Üniversitesi hocasıydı ve kullandığı arabanın motor gücünden, karbon emisyonundan tutun da, bu eğiliminin öğrencileri üzerindeki tüketim ve yaşam alışkanlığı etkisini bile düşünen hassasiyete sahip bir insandı. Düşünsenize, hayatı boyunca yüzlerce, binlerce öğrenci yetiştiren bir hocanın böylesine etik ve duyarlı bir yapıya sahip olması ne kadar kıymetli bir liderlik örneği.

Bir ekol olarak Bayraktar

Aslında teknolojinin de, hep Silikon Vadisi'nden, New York'tan, Londra'dan yayılması beklenir. Oysa teknolojide de çok güzel bir liderlik örneği var: Selçuk Bayraktar. Belki, Selçuk Bayraktar biraz daha ön planda ama Haluk Bayraktar ve rahmetli babalarıyla beraber bir ekol olduklarını da unutmayalım. Coğrafyaların kaderini değiştiren, savunma sanayinde harikalara imza atan gerek İHA-SİHA'larıyla, gerek savaş uçaklarıyla, gerekse diğer teknolojik savunma sistemleri ile hepimize aşıladıkları özgüven, bizlere öğrenilmiş çaresizliği unutturdu. Yine bir kurum olarak; AFAD'ı ve Kızılay'ı Türkiye'yi yumuşak güç yapmakta gösterdiği liderlik bağlamında örnek göstermek mümkün.

Hububat koridoru uygulayan Putin ve Erdoğan'ın adeta liderler siyaseti gösterdiği liderlik,

Kültürel birikimin anlatılmasında İbrahim Kalın'ın çabaları,

İnancıyla, duruşuyla, sadakatiyle zor zamanlarda nasıl liderlik yapılacağını gösteren Fahrettin Paşa'nın tarihsel liderliği,

Peygamber Ocağı olan, teröre geçit vermeyen, Türkiye'nin bütünlük ve birliğini koruyan Türk Silahlı Kuvvetleri,

Tasarımda, malzemede, mimaride Mimar Sinan'ın yaptıkları,

İlk kez bir Unicorn yani milyar dolar şirket değerine ulaşan bir kadın girişimci olarak Hande Çilingir,

1888'den beri devam eden Hacı Abdullah lokantası da özellikle kalitenin ve geleneğin sürdürülebilirliğinde vurgulanmayı hak ediyor.

Kötü liderlik örnekleri

Tabii kötü liderlik örnekleri de yok değil: Adolf Hitler, milyonlarca masum insanın ölümüne yol açan zihniyete sahip bir insan. Ama burada şunu da belirtmek gerekir ki, Hitler olmasaydı tüm bunlar yaşanmayacaktı demek de doğru olmaz. Öncelikle tarihi bu şekilde yargılamamız anlamsız olur. Aynı zamanda o dönemin Almanya'sındaki sosyo-psikolojik durumu da iyi analiz etmek gerek. I.Dünya Savaşı'ndan sonra baskılanmış, sinmiş, satın alma gücünü kaybetmiş Almanya, belki de kendi ruhunu liderliğe getirdi. Kendi kendisine liderlik etti ve bu da Hitler'de vücut buldu. Toplumsal bir kötülüğün liderliğe yansımış hali. Hani bazı filmler var ya, izleyici beğeni tıkladıkça kurban seçilen kişi ölüme her an daha da yaklaşıyor. Tıklanma sayısı hızla artıyor ve durum ölümle sonuçlanıyor. Bu durumda katil kim acaba? İşte tam da bunun gibi Hitler Almanyası'nın durumu...

Bence dünyaya kötü bir liderlik örneği veren kurumların başında Birleşmiş Milletler geliyor. Kilitlenmiş, problemleri yakalayamayan ve hızlı çözüm üretemeyen, taraf tuttuğu anlaşılan Birleşmiş Milletler. Nitekim burada Türkiye'nin gösterdiği liderlik sadece liderlikte kalmıyor, yeni bir yapılanmaya duyulan ihtiyacı da vurguluyor. "Dünya beşten büyüktür" söylemi de, işte tam buraya oturuyor.

Benzer bir yapı da Avrupa Birliği. AB'nin bugünkü hali; karar alamayan, anlık çözümler üretemeyen, akıbeti belirsiz, belki de başından beri birbirinden son derece farklı olan yapıları zorla bir arada tutmaya çalışan, pandemi döneminde birbirinden maske ve tıbbi malzeme çalan, bunlara el koyan kıtasal bir birlikten, ekonomik ve siyasal liderlikten söz etmek mümkün mü?

Lider mi aktör mü?

Son döneme geldiğimizde ise örneğin Zelensky, Ukrayna'ya liderlik mi ediyor, yoksa Amerika'nın Avrupa'ya oynadığı bir oyuna aktörlük mü ediyor? Diğer bir örnek ise Ortadoğu'da Arap Ligi ile karşımıza çıkmakta. Filistin meselesi başta olmak üzere, diğer pek çok bölgesel konuda da çözümden ziyade statükoyu korumaya çalışarak kurumsal anlamda oldukça kötü bir liderlik sergiliyor. Başarısız bir özne de hiç kuşkusuz ki Fransa. Tabii, Fransa'nın son 15-20 yılında yaşanan Afrika'daki çöküşü, yine son üç cumhurbaşkanında- bilmiyorum ifade etmek doğru olacak mı ama-Sarkozy-Hollande-Macron üçlüsünde gördüğüm politik cücelik. Bir başka kötü liderlik örneği şüphesiz ki Amerika Birleşik Devletleri. ABD'nin özellikle uluslararası ilişkilerde ve savaş çığırtkanlığında gösterdiği pespaye konum. Bir diğeri ise İran. 40 yıl boyunca baskıcı, kapalı, ekonomik gelişimi sınırlı, çatışmacı, arkadan iş çeviren, bölgesel kalkınmacı bakıştan uzak olan İran. Peki ya; net, güçlü, kararlı, planlı bir liderlik göstermeyen bizdeki altılı masaya ne diyeceğiz? İstanbul gibi bir şehri ve markayı layık olduğu şekilde yönetemeyen, sergilediği yetersiz performans, kaynakları "kullanma" yöntemi, işine odaklanmama, ego ve güç zehirlenmemesi gibi nedenlerle kötü liderlik örneği sergileyen İstanbul Büyükşehir Belediyesi.

Son bir örnek de spordan olsun. Örneğin Ali Koç. Taşıdığı soyada güvenerek büyük vaatler verdi, ilkeler koydu, sonuçta ilkeleri ilk çiğneyen oldu. Futbolu değiştirmektense, kendisi futbol tarafından dönüştürülmedi mi? Fenerbahçe'ye bir başarı getirebildi mi? Hep hüsran oldu. Öyle anlaşılıyor ki iyi liderlikle kötü liderliğin açık ve net görüldüğü bir dönemden geçiyoruz.

[email protected]