Güvenli bina sertifikası zorunlu olmalı

Prof. Dr. Mustafa Ilıcalı / İstanbul Ticaret Üniversitesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi
18.02.2023

Yıkılan binaların sayısının fazla olması, inşaat mühendisliği hatalarının yanı sıra bölgeden geçen yüzeye yakın faylardan da kaynaklanmaktadır. Fakat bu fayların varlığının mühendislik hatalarını affetmeyeceği açık bir gerçektir. İleride benzer durumların yaşanmaması için inşaatlara “güvenli bina sertifikası” zorunluluğu getirilmelidir.


Güvenli bina sertifikası zorunlu olmalı

6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş Pazarcık'ta 7,7 ve Elbistan'da 7,6 büyüklüğünde medyada gelen depremler tüm dünyada yüzyılın felaketi olarak tanımlanmıştır. Yazının yazıldığı saat itibariyle 36 bin 187 vatandaşımızın hayatını kaybettiği felakette sadece kaybettiğimiz insanları geri getiremeyeceğiz. Sayın Cumhurbaşkanımızın da ifade ettiği gibi bir yıl içerisinde gerekli çalışmalar tamamlanıp yeni binalar vatandaşlarımıza teslim edilecektir. 1994'ten bugüne önce İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı daha sonra yürütme organının başkanı olarak tanıdığım Sayın Cumhurbaşkanımızın bu açıklamasının gerçekleşeceğine inancım tam olmak ile beraber bundan sonra alınacak önlemlere ilişkin 40 yılı aşkın süredir bakanlık, belediye ve üniversitelerde çalışmış bir mühendis tecrübesi ile bu makaleyi yazmayı gerekli gördüm.

Yaşadığımız deprem felaketi esnasında 30 katrilyon jul 'lük bir enerji ortaya çıkmış, oluşan deprem ivmesi tüm dünyadaki yakın tarihli depremler ile karşılaştırıldığında dünyanın farklı yerlerindeki kuruluş ve ilgili uzmanlarca en büyük deprem olduğu teyit edilmiştir. Bu büyük ivmenin taşıma gücü düşük zeminlerde büyütme katsayısı da düşünüldüğünde depremin yıkıcı etkisi daha iyi anlaşılacaktır.

Diğer taraftan Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı tarafından an itibari ile (16.02.2023 tarih ve 14:26 saatinde) deprem bölgesindeki 11 ilde 1 milyon 856 bin 864 bağımsız birimde hasar tespiti yapılmıştır. 224 bin 923 bağımsız birimin acil yıkılması gerektiği, 71 bin 174 bağımsız birimin orta hasarlı olduğu, 640.131 bağımsız birimin az hasarlı ve 762 bin 627 bağımsız birimin ise hasarsız olduğu tespit edilmiştir. Bu depremler esnasında 12 bin 141 bina (66 bin 058 bağımsız bölüm) yıkılmıştır. Özet ile bazı şehirlerde neredeyse toplam binaların yarısının yıkıldığı görülmektedir. Yapılan ve yapılacak değerlendirmelerde yıkılmaya sebep olanın deprem değil bina olduğu görülmektedir. Binaların depreme dayanıklı olarak projelendirilmesi için zemin etüdünden başlayıp buna uygun temel tipinin ve şartnamelere uygun malzemenin seçilmediği, binanın statik projelere uygun bir şekilde yapılmadığı, yapı denetim firmalarınca gerekli titizlikte denetlenmediği, nihai olarak belediyelerce de ruhsat verilirken gerekli özenin gösterilmediği anlaşılmaktadır.

Afetten alınacak ders

Bu kadar çok sayıda binanın yıkılmasına karşılık, sağlam kalan binaların (TOKİ konutları gibi) hiçbir hasar almaması veya çok az hasar almasının nedeni ise; aynı deprem etkisine karşılık bu binaların yukarıda belirttiğimiz olumsuzluklardan uzak bir şekilde, şartnamelere uygun yapılması ve inşaatta mühendislik kurallarının titizlik ile yerine getirilmesidir. İleride benzer durumların yaşanmaması için burada alınan dersin vatandaş üzerinde oluşturduğu bilinç avantajından da hareket ile "Güvenli Bina Sertifikası" zorunluluğunun yasal düzenleme ile sağlanmasının önemli bir adım olacağını düşünmekteyim. Bu belgenin binaların satışında, kiralanmasında kullanılmasının hem vatandaş bilinci ile hem de yasal zorunluluk ile uygulanması, bina stokundaki çürük binaların sayısını minimize edecektir. Yapılacak düzenlemede bu teknik aşamaların uygulanmasına getirilecek cezai müeyyide, ilgili mühendislerde aranacak şartlar, sisteminin başarısını arttıracaktır. Vatandaş satış işlemi için tapuya gittiğinde böyle bir belgenin olup olmadığını tapu sisteminde de görecek, buna göre satış işleminin sonuçlanmasına karar verecektir. Bu yeni uygulama yeni yapılacak binalarda ve mevcut binalarda iki farklı şekilde uygulanacak ve her ikisinde de belgenin alınmasına ait şartlar yasal düzenlemede ve ilgili yönetmeliklerinde tarif edilecektir. Vatandaş da bundan sonra satın alacağı daireyi manzarasına, içindeki cezbedici donanımlara, rantına göre değil sağlamlığına göre seçecektir. Müteahhitler yapacakları dairelere talep alabilmeleri için bu zorunluluk adına ellerinden gelen tüm imkanları en titiz şekilde kullanacaklar; böylece ileride başlarına gelebilecek hukuki cezai işlemlerden ve vicdan azabı çekmekten kurtulmuş olacaklardır.

Trafik ve lojistiğin yönetilmesi

Kahramanmaraş Pazarcık ve Elbistan merkezli depremlerde tespit edilen olumsuzluklardan biri de, depremden hemen sonraki arama kurtarma çalışmaları sürecinde trafik ve lojistiğin yönetimindeki aksaklıklarda görülmüştür. Yurtiçinden ve yurtdışından gelen arama kurtarma ekiplerinin çok kısa sürede enkaz bölgesine ulaşmaları, oluşan yoğun trafik nedeni ile zorlaşmıştır. Bu işlerin önceden planlanması olay anında tüm ilgililerin nerede, nasıl bir görev yapacağını tanımlamış olacaktır. Şöyle ki; resmi araçlar dışında kapatılması gereken ana arterler, çevre yolları ve devlet yollarında görev alacak yeterli sayıdaki trafik polisi, zabıta ekiplerinin sms'ler ve telsiz haberleşmesi ile en kısa sürede görev yerlerinde olması sağlanacaktır. Böylece yaklaşık bin 500-2 bin taşıt/saat'lik bir yol kapasitesi tamamen görevli araçlara tahsis edilme imkanı sayesinde, hızlar önemli ölçüde artmış olacaktır. Bu bilgiler deprem öncesi kısa süreli aralıklarla güncellenerek emeklilik, tayin gibi nedenler ile meydana gelecek değişikliklerin planlanan sisteme vereceği olumsuzluk ortadan kaldırılmış olacaktır. Diğer taraftan lojistikte yaşanan ihtiyaçların, temel gıda, tıbbi malzemeler, profesyonel çalışma ekipleri, vinç, iş makinesi gibi ekipmanların nereden ne şekilde temin edileceği, lojistik merkez depolarının yerlerinin konumunun önceden belirlenmesi, işlerin kolaylaşmasını ve haklı tepkilerin ortadan kalkmasını sağlayacaktır.

Depremden sonra önemli bir problem olarak karşımıza çıkan enkaz malzemesinin taşınması, depolanması, çevreye zarar vermeden belki geri dönüşümü gibi çözümlerin de önceden planlanması, sonrasında başlayacak yapım çalışmalarını önemli ölçüde hızlandıracaktır.

Afet Bilim Kurulu

Yıkılan binaların sayısının fazla olması, inşaat mühendisliği hatalarının yanı sıra bölgeden geçen yüzeye yakın faylardan da kaynaklanmaktadır. Bu fayların varlığının yapılacak mühendislik hatalarını affetmeyeceği açık bir gerçektir. Dolayısı ile şehirlerin yeniden inşası öncesinde yer seçiminde; şehrin tarihi kimliği, kültürü, fay hattı güzergahı, zemin taşıma gücü, yıkılmayan binaların konumu, yıkılan tarihi binaların yeri, ulaşım-trafik altyapı sistemlerinin durumu gibi birçok parametreyi göz önüne alacak bilimsel değerlendirmeler büyük bir öneme sahiptir.

Bu yeni şehirleşme gayreti için atılacak adımların konuşulduğu bu günler bana; Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın İstanbul Belediye Başkanlığı zamanında şehrin tarihi kimliği ve deprem gerçeğine yönelik oluşturduğu çeşitli bilim dallarındaki yetkin uzmanlar ile saatlerce süren toplantıları ve buradan elde edilen ortak akla göre yapılan başarılı çalışmaları hatırlatmaktadır. Önerim inşaatlara başlamadan önce gereki tüm planlama ilkelerine göre; yer seçiminde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığımızın ve belediyelerin bilgi arşivlerinin ortaya konulacağı farklı dallardaki bilim insanları ile yapılacak değerlendirmelerle yol haritasının belirlenip uygulamaya geçilmesi. Getirilecek haksız olumsuz eleştirileri de ortadan kaldıracak örnek yeni şehirlerin eski kimliğine ve kültürüne uygun olarak akıllı ve sağlam bir şekilde ortaya çıkmasına vesile olacaktır.

İnşaat mühendisliği eğitimi

On binlerce binanın yıkılmasına neden olan inşaat mühendisliği hatalarına karşılık, üniversitelerimizdeki inşaat mühendisliği bölümlerine olan talep her geçen yıl azalmakta, puanları düşmekte ve bazı üniversiteler bu bölümleri kapatma kararı almaktadır. Şahsımın İstanbul Teknik Üniversitesinde öğrenciliğe başladığı 1970'li yıllarda en çok tercih edilen bu bölümün son zamanlardaki bu durumu manidardır. Nitelik ile beraber niceliğini arttırmak için devletimizin gerekli desteği vermesinin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Somut önerim Yüksek Öğrenim Kurumu'nun, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı ve tecrübeli inşaat mühendisliği öğretim üyeleri ile yeni bir eğitim modeli çalışmasını gerçekleştirip hayata geçirmesidir. Milyonlarca insanımızın canını teslim ettiği binaların; inşasında, denetiminde ve ruhsatlandırılmasına önemli katkı sağlayacak profesyonel mühendis uygulaması da bu çerçevede değerlendirilmelidir.

Haberleşme sorunu

Baz istasyonları; alıcı, verici ve güç ünitelerinden oluşan kabin ile sinyalleri yaymak için kule, direk, çatı, bina yüzeyleri vb. yerlere kurulan anten ünitelerinden meydana gelen ve mobil cihazlar ile haberleşmeyi sağlayan sistemler olarak tanımlanmaktadır.

Deprem bölgesinde de haberleşmenin kesintiye uğramasının en önemli nedeni; baz istasyonlarının çoğunun yıkılan binaların çatılarında yer almasıdır. GSM operatörlerinin; baz istasyon yerlerini bina dışında seçmeleri veya kullanacakları binaların sağlamlığını göz önüne almaları yaşanan bu olumsuzlukları ortadan kaldıracaktır.

Sonuç olarak;

Hemen hemen ülkemizin her ilinden fay hatları geçmektedir. Fay hattı olmayan alanlarda da bu durumun kesin olmadığı ilgili bilim insanlarınca ifade edilmektedir. Herkesin söylediği deprem değil bina öldürür sözü sözde kalmamalıdır. Hal böyle iken binalarımızın kentsel dönüşümlerinin hızlandırılması ve beklenen amaca ulaşılabilmesi için 6 Şubat Depremi gerçek bir milat olarak kabul edilmeli, radikal kararlar alınarak buna yönelik bazı yasal düzenlemeler güncellenmeli ve yenileri eklenmelidir.

Türkiye Bilimsel ve Teknoloji Araştırma Kurumu'nu (TÜBİTAK) yukarıda belirttiğim yasal düzenlemelere bilimsel altlık teşkil edecek "Doğal Afetler Odaklı Saha Çalışması Acil Destek Programı"ndan dolayı tebrik eder ve takdirlerimi sunarım.

İstanbul Ticaret Üniversitesi Ulaştırma Sistemleri Uygulama ve Araştırma Merkezi olarak biz de bu çağrı kapsamında sorumluluğumuzun gereği ve TÜBİTAK desteği ile "Deprem Bölgesi için; Afet Acil Durum Trafik Yönetimi Saha Çalışması"nı başlattık.

Son bir öneri: Covid-19 pandemisi sürecinde Sağlık Bakanlığımızca başarı ile uygulanan bilim kurulu tecrübesinden yararlanılarak "Afet Bilim Kurulu" oluşturulmalıdır. Kurul ilgili bilim dallarının (jeoloji, jeofizik, inşaat, çevre, harita mühendisliği, ulaşım-trafik, geoteknik uzmanlığı, şehir plancı, mimar vb.) tecrübeli ve birikimli hocalarından ve uzmanlarından seçilmelidir. Bu kurul vasıtası ile alınacak kararların, öneriler Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin güçlü koordinasyon avantajı ile hayata geçirilmesi de kısa sürede mümkün olacaktır.

Yukarıda paylaştığım önerilerimin, büyük bir gayret ile çalışmalarını sürdüren devletimizin ilgili bakanlık, kurum ve kuruluşlarının bu yöndeki başarısını daha da arttıracağı inancıyla milletimize baş sağlığı dileklerimi iletirim. Dayanışma ruhumuzun daha da pekişeceğine devlet-millet el ele bu felaketin izlerini kısa sürede sileceğimize olan inancım tamdır.

[email protected] m