Halkın meclisi için seçim sistemi

Süleyman Ülker - Araştırmacı - Yazar
3.08.2013

İdeal olan 500 vekilin tek isimli dar bölgeden salt çoğunlukla, 100 vekilin de, tüm ülke bir seçim bölgesi olmak üzere, dar bölge seçimlerinin 1. tur oylama sonucundaki oranlar esas alınarak “en yüksek kalanlı tam nispi temsil” ile seçildiği karma sistemdir.


Halkın meclisi için  seçim sistemi

Yasama organı üyelerinin doğrudan halkoyuyla belirlendiği seçimlerin sistemleri, “çoğunluk sistemi” ve “nispi temsil sistemi” olmak üzere ikiye ayrılır. Bir de bu iki sistemin değişik baskınlık oranları ve alt sistemleri vasıtası ile beraber uygulandığı “karma seçim sistemi” var. Çoğunluk seçim sistemi, seçim bölgesinde geçerli oyların çoğunu alan aday ya da listenin seçilmesidir. Bu çoğunluk basit, salt (yarıdan fazla) veya nitelikli olabilir. Nispi temsil sistemi ise, belirlenen seçim bölgesinde sandalye dağılımının, değişik aday veya partilerin aldıkları oy oranlarına göre yapılmasıdır. Türkiye için ideal olan 500 vekilin tek isimli dar bölgeden salt çoğunlukla ve 100 vekilin de, tüm ülke bir seçim bölgesi olmak üzere, dar bölge seçimlerinin 1. tur oylama sonucundaki oranlar esas alınarak “en yüksek kalanlı tam nispi temsil” ile seçildiği karma sistem. 

Önce sistemin ayrıntıları... 

TBMM 600 milletvekilinden oluşmalı. Anayasalarda yer alan oranların paydalarıyla en uyumlu, hesap kolaylığı sağlayan sayı 600. Çünkü pek çok sayıya tam olarak bölünür. 600 vekilin dağılımında da 500+100 oranı korunmalı ki yasama faaliyetleri büyük oranda halkın yarısından fazlasının iradesiyle örtüşsün, referandum yapılmışçasına sonuç versin. Oran, dar bölge vekilleri aleyhine bozulduğu ölçüde, halkın iradesinin belirleyiciliğinden uzaklaşılır.600 vekilin 500’ü -partili/bağımsız fark etmeksizin- tek isimli dar bölgeden salt çoğunlukla seçilmeli. İlk turda geçerli oyların yarısından fazlasını alanın çıkmadığı durumda müteakip hafta 1. ve 2. ismin geçerli oyların fazlasını almak için yarıştığı 2. tur yapılır.Kalan 100 vekil ise, dar bölge vekillik seçimlerinin 1. turunda, partilerin ülke genelinde aldıkları oy oranına göre dağılımı belirlenen, “en yüksek kalanlı” tam nispi temsil sistemiyle seçilir. Örneklersek, seçime giren partilerden 1. turda, ülke genelinde A  %48,12;  B  %20,11;  C % 13,82; D %5,87; E %4,78; F %3,55; G  %1,15; H %0,98; I %0,95; J %0,67 oy almış olsunlar. Buna göre öncelikle partilerden A 48, B 20, C 13, D 5, E 4, F 3, G 1, H,I ve J de 0 vekil çıkarır. Fakat çıkarılan vekil sayısı toplamda 94 olduğu ve 100’ü bulmadığı için, geriye kalan 6 vekillik, bu kez oy oranlarında virgülden sonraki kısmı en büyük olan ilk 6 partinin 1’er vekil almasıyla paylaşılır. Yani bu durumda virgülden sonrası en yüksek olan partilerden sırasıyla H,I,D,C,E,J partileri birer vekil daha çıkarır. Bu durumda 100 vekillik şu şekilde paylaşılmış olur: A 48, B 20, C 14, D 6, E 5, F 3 ve G,H,I ve J de 1’er vekil. Ülke genelinde tam nispi temsille seçilecek ve kendilerine kontenjan vekili diyebileceğimiz bu 100 vekilin seçimi kesinlikle dar bölge seçimlerinin 1. tur sonuçları esas alınarak yapılmalı, ondan bağımsız yapılmamalı(Bu şekilde, çoğunluk sistemli yerel iradenin, nispi temsil sistemli geneldeki iradeyle irtibatı kurulmuş olur). Seçmene bu vekillerin seçimi için ayrı bir oy kullanma şartı getirilmemeli. Her parti ülke genelinde dar bölge vekillik seçimlerinin 1. turu yapılmadan önce, Yüksek Seçim Kurulu’na 100 isimli sıralıaday listesi teslim eder. Bu 100 isimli sıralı aday listesinde yer alan isimler, eş zamanlı olarak dar bölge seçimlerinde aday olarak yer alamaz ve listenin ilk 10’unda partilerin son 2 sene itibarı ile yönetim kademesinde yer alan en fazla 3 isim bulunabilir. 500 dar bölge vekiliyle 100 kontenjan vekilininherhangi bir statü farkı bulunmaz. Milletvekili olma yeterliliği taşıyan her T.C. vatandaşı en fazla 2 kez kontenjan vekili seçilme hakkına sahip olur (2 dönem, vekilin halk tarafından tanınması için yeterli süre). 2 kez kontenjan vekili olarak seçilip görev yapmış biri, 3. dönemi ve sonrasında vekil olmak istiyorsa mutlaka dar bölgeden seçilmeli. 

Her milletvekilinin her yasama tasarrufu -en geç- takip eden 2 gün içinde meclisin resmi internet sitesi üzerinden duyurulur. Yapılan oylamada vekil genel kurul salonunda mevcut mu, mevcutsa oy kullanmış mı, oy kullanmışsa ne yönde kullanmış, bunu herkes internet üzerinden öğrenebilmeli. Benzer şekilde, vekillerin komisyon çalışmaları ve oylamaları hakkındaki bilgilere de seçmenler ulaşabilmeli. Sadece kapalı oturum veya gizli oylama konularının ayrıntılı sonuçları gizlilik süresi kalkmadan kamuoyuyla paylaşılmamalı. Her konu bu kapsama sokulamamalı; sadece terör, güvenlik, istihbarat, savaş gibi konular bu kapsama dahil edilebilmeli. 

Şimdi gerekçeler...

Karma seçim sistemi diğer 2 sistemin avantajlarını artırıp birleştirmek ve dezavantajlarını mümkün olduğu kadar azaltmak için tercih edilir. Bütün vekiller dar bölgeden seçilse, ülke sathında var oldukları halde, hiçbir dar bölgede salt çoğunluğu çıkaramayacak durumda olan siyasi eğilimlerin temsil imkanı olmazdı. Donanımı çok iyi olduğu halde, tanınmadığından ötürü bir dar bölgeden seçilemeyecek durumda olan isimler ve onların katkıları siyasete dahil edilemezdi. Tek tek her bir vekilin demokratik meşruiyeti zirvede olmasına rağmen, onların toplamından oluşan meclisin, ülkedeki bütün siyasi eğilimleri tam yansıtamadığı için bir bütün (tüzel kişi) olarak demokratik meşruiyeti zirvede olamazdı. Buradaki şekliyle tam nispi temsil bu eksiklikleri giderir. 

Tek isimli salt çoğunluk seçim sisteminin en temel amacı, bir seçim bölgesinde halkın, her biri seçmenlerin oylarının yarısından fazlasını alabilecek kadar kaliteli çok sayıdaki aday arasından en kalitelisini, doğal eğilimleri ile yani siyasi pazarlık ve ittifaklarla yönlendirilmeden seçebilmesini sağlamaktır. Özellikle 1. turu için böyledir. Seçim ittifakları olacaksa 2. turda olur. Eğer bütün vekilleri dar bölgeden seçersek veya kontenjan vekillerinidar bölge seçimlerinin 1. tur sonuçlarıyla seçmeyip, bunun için ayrı bir oy kullanırsak, partiler, yakın oldukları partilerle faklı seçim bölgelerinde daha 1. turda ittifaka girer, ittifak yaptıkları partiye göre zayıf oldukları yerde müttefik partiyi desteklemek için dar bölgeden aday çıkarmazlar. Bölgedeki seçmen siyasi hesaplarla yönlendirilmiş olur ve “kaliteli” seçeneklerinin sayısı azalır. Ya da partiler zayıf olduklarını düşündükleri bölgede ittifak da yapamayacaklarsa masraftan kaçınma düşüncesiyle aday gösterme yoluna gitmezler. Sonuçta seçmen çok sayıdaki “en kaliteli” adaylar arasından “en kalitelisi”ni doğal eğilimleriyle seçebilmiş olmaz.  Oysa önerilen sistemde partiler, dar bölge vekilliği seçimlerinin 1. turunda kimseyle ittifak yapma yoluna gitmeyecek, her seçim bölgesinden mutlaka aday çıkaracak, dahası “en iyi adayı”nı çıkaracaklardır. Çünkü dar bölgeden alacakları fazladan her oy, kontenjan vekilliğinden daha fazla pay alabilme ihtimalinin artması demektir.

Adil ve katılımcı temsil

Her seçim bölgesinde aday göstermek ve gösterebildiği en iyi adayı göstermek zorunda kalan partiler bir ülke-Türkiye partisi olmak, fikirlerini sert ve rahatsız edici olmayan daha ılımlı ve kuşatıcı biçimde ifade etmek zorunda kalır. Kutuplaşmadan uzak, ılımlı bir dilin hakim olduğu çok partili bir ortamda kalitenin rekabetine şahit olunur. Kontenjan vekilliğinin amaçlarından en önemlisi dar bölgeden seçilemeyecek durumda olan kesimleri de aktif katkı sunabilecek şekilde siyasete dahil etmek: parti yöneticilerinin dışında akademisyenler, gençler, birikimli ve donanımlı olduğu halde halkça tanınmayan isimler vs... Kontenjan vekilliği sıralı aday listesinin ilk 10’u içinde sadece 3 parti yöneticisine yer verebilme sınırlaması, hem parti yöneticilerinin kontenjan vekilliğini istismar etmesine mani, hem de kendisinden amaçlandığı şekliyle siyasete yeni ve yetenekli isimlerin girebilmesi hedefine yardımcı olur. Kontenjan vekilliğiyle %1 ve hatta hemen altında ona çok yakın yüzdeye sahip partiler bile meclise girebilir. Bu, küçük partileri meclise girebilecekleri yönünde motive eder ve iyi örgütlenip çalışmalarını, daha hazırlıklı partiler haline gelmelerini teşvik eder. Dar bölgeden seçilemeyecek durumda olan adayların bu şekilde seçilerek kendilerini halka tanıtabilmesi için fırsat sağlar. Halk beğenirse 3. dönem ve sonrası dar bölgeden seçer, beğenmezse seçmez. Siyasi partinin dar bölgedeki adaylarından hiçbiri salt çoğunluğu sağlayarak seçilemese de parti, kontenjan vekilleri aracılığıyla mecliste temsil edilir. Mecliste az sayıda kontenjan vekiliyle temsil edilen küçük partiler kendilerini en iyi temsil edeceğine inandıkları etkin ve kaliteli isimleri meclise gönderme yolunu tercih eder. Kontenjan vekilliğine getirilen 2 dönem sınırlamasıylapartiler, en geç 3. seçim dönemi siyasete yeni ve donanımlı isimleri dahil etme yoluna gitmek zorunda kalır. Her ne kadar parti liderleri, kontenjandan seçilme şansına sahipse de bu yalnızca 2 dönemlik olacağı için partiler, 500 dar bölgenin en az 1’inden salt çoğunlukla seçilebilecek durumda olan ve halktan teveccüh gören isimleri parti lideri yapma yoluna gidecektir. Kontenjan vekilleri aracılığıyla partiler, programlarını ve görüşlerini mecliste dillendirebilir. Bir bütün olarak bu sistem, partileri, bir demokraside olması gerektiği gibi, sayılarına göre çok, disiplinine göre esnek, örgütlenmesine göre demokratik hale getirir.

Tek isimli salt çoğunluk sistemi

Tek isimli salt çoğunluk sistemiyle seçmen kim tarafından temsil edildiğini ve kime hesap soracağını ismen bilir. Sistem, seçmende organize olmayı ve katılımcılığı teşvik eder. Bu, sivil toplum örgütlerinin ve yerel medyanın sayısının ve etkinliğinin de artması demektir. Seçilen vekilin sadakati yalnızca bölgesine olur; her yasama faaliyetinde bölgesindeki farklı seçmenlerden oluşabilen salt çoğunluğa sadakat gösterir ve bu sadakat şeffaflıkla takip edilebilmektedir. Vekil, hükumetle (bu sistemde başkanla) aynı partiden olduğu halde yasa tasarısına ret oyu da, farklı partiden olduğu halde kabul oyu da verebilir. Her iki halde de seçmenlerinin ağırlıklı iradesi istikametinde davranmak üzere bunu yapar. Sistem, her haliyle ılımlılığı teşvik eder. Seçimin 2. turuna kalma ve 1. turda elenen rakiplerinin ve taraftarlarının desteğine ihtiyaç duyma ihtimaline binaen adaylar, seviyeli ve ılımlı üslupla seçim mücadelesine girer. Adil ve temiz bir yarış ve siyaset dili hakim olur. Tek isimli bölgeye yapılan itirazlardan biri, kazananın hepsini kazandığı ve kaybedenin her şeyi kaybettiği için seçmenlerin önemli bir kısmının temsil edilmediği yolundaki eleştiridir. Tek isimli çoğunluk sisteminin salt çoğunluklu olmaması veya yasamanın şeffaflığı ile kontrol edilmemesi durumunda belki bu eleştirilerin haklılık payı olabilirdi. Oysaönerilen sistemde tek isimli dar bölgeden salt çoğunlukla seçilen vekil sadece, kendisini seçen çoğunluğun vekili değil, aynı zamanda her yasama faaliyetine göre değişik seçmenlerden oluşan salt çoğunluğun tercihlerinin vekili olur. Dar bölgenin vekiline oy vermemiş bir seçmen, herhangi bir yasama faaliyetinde bölgenin salt çoğunluğu içinde yer alıyorsa, tercihi vekil tarafından temsil edilir. Salt çoğunluk sistemine getirilen bir başka eleştiri ise 1. turda verilen oyların “boşa gittiği”dir. Fakat buradaki şekliyle, 1. turda verilen oylar, dar bölgede destek verilen adayın seçilmesine yetmese bile boşa gitmemekte, adayın partisinin nispi temsille meclise göndereceği adaylara verilmiş olmaktadır. Mecliste vekillerin kalitesi zirvededir. Partiler de esnek yapıda olacağı için vekiller parti militanı gibi davranmaz. Mecliste şiddet, kavga, küfür gibi nahoşluklara rastlanma ihtimali ciddi şekilde azalır; yerine nezaket, ılımlılık ve medeni üslup gelir. Halka mutlak manada sadık böyle bir meclisin, hem tek tek vekil (özel kişi), hem de bir bütün (tüzel kişi) bakımlarından demokratik meşruiyeti zirvede olur. Bu meclis, hükümet sistemlerinden sadece başkanlık sistemiyle işleyebilir (Bir meclisin gerçekten halkın meclisi olmasını istiyorsak, bunu sağlayacak seçim sistemine ihtiyacımız var. Bu da hükumet sistemine göre seçim sistemi değil, seçim sistemine göre hükumet sistemi belirlemeyi gerektirir. Yani aslolan seçim sistemi, tali/ikincil olan ise hükumet sistemi olmalı.)

Meclis çok partili olacağı için başkanı, kendi adına yasa teklifi sunacak vekil arayışına sokmak yerine, ona doğrudan yasa tasarısı sunma hakkı vermeli. Meclisin de, başkanın yasa tasarısını öncelikle gündemine alma mecburiyeti bulunmalı. Gerek meclisin, gerek başkanın demokratik meşruiyetleri zirvede olacağından, her ikisi de birbirini feshedememeli. Fesih yetkisini yasama (meclis) ve yürütme (başkan) sadece kendileri için işletebilmeli. Ayrıca başkana, ekonomik başarı performansıyla doğru orantılı, anayasal teminata sahip bir asgari bütçe garantisi verilmeli. Ancak böyle bir sistemler kombinasyonu ile demokrasiden beklediğimiz hükumette istikrar, yasama organı olan mecliste temsilde adalet ve halka tam sadakat, azami demokratik meşruiyet, demokratik ve esnek çok sayılı partiler sistemi gibi amaçlarının hepsi birlikte ve zirvesinde sağlanabilir. Bu son paragrafta kısaca zikredilen özelinde yasama-yürütme, genelinde kuvvetler dengesinin ayrıntıları ise bir başka yazının konusu.  

[email protected]