‘Hariciye’nin yeni aktörleri

CİHANGİR İŞBİLİR İDSB Genel Koordinatörü
16.03.2013

Merkezi İstanbul’da olan bir sivil toplum kuruluşu gönüllüleri insani yardım amacıyla Türk Hava Yolları (THY) ile gittikleri kuraklık ve yoksullukla mücadele eden bir Afrika ülkesinde bugüne kadar hiçbir yardım kuruluşunun gitmediği bir kasabaya ulaşırlar. Yardıma muhtaç kasaba halkına gerekli malzemeleri götürürler.


‘Hariciye’nin yeni aktörleri

En yakındaki Anadolu Ajansı (AA) muhabirini bölgeye davet ederler ve AA, kasabadaki insanları, kültürlerini ve yapılan insani yardım çalışmasını özel röportajlarla birlikte altı dilde dünyaya servis eder. AA’nın haberi üzerine Türkiye’den bir grup doktor bölgeye gelip incelemelerde bulunur. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA) kasabaya bir grup uzmanını göndererek su kuyusu açtırır ve sürdürülebilir tarım projeleri ve mesleki eğitim programı için ülke yetkilileri ve STK’larla çalışma başlatır. Türkiye ile tarihi ilişkileri bulunan ülkenin bu bölgesinden Türkiye’ye öğrenciler davet edilir. O ülkedeki büyükelçilik konuyu yakından takip eder ve Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB)’nin Türkiye Bursları kapsamında bir grup öğrenci Türkiye’de eğitime başlarlar. Bir süre sonra bölge cazibe merkezi haline gelir ve işadamları da kasabaya yatırım yapmaya başlarlar. Türkiye ile ilişkileri ciddi boyutlarda artış gösteren ülkede Türkçe’ye karşı merak uyanır ve Yunus Emre Enstitüsü’nün yeni bir şubesi bu ülkede açılır.

Yukarda anlatılan ‘hikâye’ bir kurgu. Ancak bu kurgunun her bir cümlesindekine benzer pek çok gerçek hadise hemen her gün yaşanıyor artık. Hemen her gün benzer haberleri okuyor veya izliyoruz. Bir kısmımız ise benzer hadiseleri bizzat yaşıyoruz. İsimleri sayılan kurumlar bugün hiçbir sınır tanımadan dünyanın pek çok bölgesinde faaliyet yapıyor ve dış politika yapım sürecine bizzat katılıyor. Hariciyenin bu yeni aktörleri, Türkiye’nin adını, bayrağını, gücünü, ilgisini, insani duyarlılığını ulaşabildikleri dünyanın en ücra köşelerine taşıyorlar.

Hükümet dışı aktörler

Uluslararası ilişkiler veya dış politika yakın zamana kadar devletlerin faaliyet icra ettikleri ve ‘menfaat’ odaklı stratejiler yürüttükleri bir saha idi. Son elli yılda küreselleşme, teknoloji ve iletişim alanındaki gelişmeler, bölgesel ve küresel çok çeşitli ve çok boyutlu entegrasyonlar, ulus üstü ve uluslararası devlet dışı sivil veya resmi aktörlerin ve özel şirketlerin sayılarının ve etkinliklerinin artması uluslararası ilişkileri ulus-devletlerin tekelinden ve sadece hükümetlerin inisiyatifindeki bir saha olmaktan çıkardı. Bugün uluslararası sistemin aktörleri ve ulus-devletler bu yeni duruma adapte olmaya, ulusal ve küresel yönetişim modelleri geliştirmeye çalışıyorlar.

Türkiye, Soğuk Savaş sonrası iç istikrarsızlıklar sebebiyle dış politikasını çok kulvarlı çok aktörlü hale getirme anlamında kaçırdığı fırsatları son on yıldır kurumsal ve kuramsal anlamda yeniden yakalamaya çalışarak, dış siyasetini inşa ve icra ederken yeni aktörleri de bir bir sahaya ya sürüyor yahut hükümet dışı (f)aktörlerin karar alma mekanizmalarına dâhil edilmesi için kapıları bir bir açıyor.

öylelikle, sürece yeni aktörleri ‘dâhil’ ettikçe, ‘hariciyemiz’, yatay ve dikey olarak hem genişlik hem de derinlik kazanıyor.

TİKA: Son yıllarda başarılı projeleriyle sıkça adını işittiğimiz 1992’de kurulan ve Türkiye’nin ‘işbirliği eli’ olan TİKA bugün, 30 işbirliği ortağı ülkede, 33 Program Koordinasyon Ofisiyle 100 ülkede proje ve faaliyet gerçekleştiriyor. TİKA, Osmanlı bakiyesi tarihi eserleri restore ediyor, sivil toplum kuruluşları ile ortak projeler gerçekleştiriyor ve mesleki ve teknik eğitim faaliyetleri düzenliyor ve gerçekleştirdiği kalkınma yardımlarıyla (2011’de 1,3 milyar dolar) Türkiye’yi ‘alan el’ olmaktan ‘veren el’ durumuna yükseltiyor.     

YTB: Üç yıl önce kurulan Yurtdışı Türkler ve Akraba Topluluklar Başkanlığı (YTB) yurtdışında yaşayan vatandaşların sorunlarını çözmek, Türkiye’nin tarihi ilişkileri bulunan ‘akraba’ topluluklarla münasebetleri güçlendirmek ve Türkiye’nin misafir öğrencilerine destek olmak adına güzel hizmetlere imza atıyor. Kemal Yurtnaç başkanlığındaki YTB’nin misyonu ve çalışma sahası gelecek için heyecan ve ümit veriyor. Yurt dışındaki vatandaşlarımızın asimile olmadan bulundukları topluma entegre olmalarına katkıda bulunacak, sosyal etkinlik ve siyasi temsil güçlerini artıracak sağlıklı bir seviye yakalamalarına yönelik YTB’nin gerçekleştireceği faaliyetler önümüzdeki dönem Türk dış politikası için hayati önemi haiz.     

THY: “Gitmediğin yer senin değildir” sözünün tahakkukuna bugün artık dünyada en çok hizmet eden havayolu şirketi Türk Hava Yolları (THY) olmuş durumda. Dünyada en çok ülkeye uçuş yapan havayolu olan THY, 2003’te 53 ülkeye uçarken bugün bu sayı 96 ülkede 219 uçuş noktasına ulaştı. THY’nin bu başarısı Türkiye’nin son dönem dış politikasına ciddi anlamda itibar ve güç veriyor. Yeni açılan diplomatik misyonlar, geliştirilen ilişkiler, imzalanan vize muafiyeti anlaşmaları gibi gelişmelere paralel bir büyüme grafiği çizen THY, bugün 202 uçak bulunan filosunu 2020’de 375 sayısına ulaştırmayı ve gelecek beş yılda dünyanın ilk yüz markası içerisine girmeyi hedefliyor.    

AA: Türkiye’nin 93 yıllık haber kuruluşu olan Anadolu Ajansı (AA) son zamanlarda hamle üstüne hamle yapıyor;  Kemal Öztürk liderliğindeki AA, yüzüncü yılına doğru dünyanın pek çok sıcak bölgesinden (Arakan, Suriye, Mali, Mısır, Libya gibi) geçtiği özel haberlerle, yeni kurulan bölge ofisleriyle (Kahire, Beyrut, Bosna-Hersek) ve çok dilli yayınlarıyla (En son Arapça ve Boşnakça-Hırvatça-Sırpça BHS) dünya çapında bir ajans haline geldi.         

STK’LAR: Türkiye, ‘vakıf geleneği’ oldukça güçlü bir geçmişe sahip olmasına rağmen Cumhuriyet dönemi politikaları sebebiyle ‘vakıf ruhu’, tedavisi zor yaralar almış durumda. Buna rağmen, son yıllardaki siyasi ve ekonomik istikrarın kazanılmasıyla birlikte özellikle tarihi münasebetlerimiz bulunan coğrafyalarla ilgili toplumun sahip olduğu bilinç ve düşünce zenginliği gelişen sivil toplum yapılarıyla bir kez daha gün yüzüne çıktı. Bosna-Hersek, Filistin, Açe, Keşmir, Çeçenistan, Irak, Somali ve son olarak Suriye’deki krizlerde de çok açıkça görülen insani yardım duyarlılığı gün geçtikçe de artıyor. İnsani yardım kuruluşlarımız bugün sadece kriz bölgelerinde değil dünyanın 100’ü aşkın ülkesine yardım götürüp projeler geliştiriyorlar. Sağlık hizmeti amaçlı kurulan sivil toplum kuruluşları dünyanın pek çok bölgesinde klinik hizmetleri veriyor. İşadamları dernekleri bilhassa İslam dünyası ile yakın ilişkiler kurup karşılıklı yatırım anlaşmaları yapıyorlar. Bu dernek ve vakıflar bazen Türkiye’nin dış politikasını destekler faaliyetler yapıyorlar bazen de proje ve kurdukları ilişkilerle dış politikayı yönlendirip alan açıyorlar. Resmi kurumların nüfuz edemediği bölgelere, toplumların kılcal damarlarına erişebilen, manevra sahası devletle kıyaslandığında çok daha geniş olan STK’lar ‘Hariciye’nin uçbeyleri’ gibi icraat yapabiliyorlar. Son Suriye krizinde İnsani Yardım Vakfı (İHH)’nın gerçekleştirdiği ‘insani diplomasi’ çalışması, 53 ülkede 226 üyesi ile İslam Dünyasının en büyük sivil çatı teşkilatı olan İslam Dünyası STK’lar Birliği (İDSB)’nin Suriye’ye yönelik yardım ve duyarlılık kampanyasını aynı anda 20 ülkede başlatabilmesi, MÜSİAD’ın kurduğu ekonomik işbirliği ağı ile dış politikaya alan açması Türkiye’deki sivil toplum kuruluşlarının Türk dış politikasına katkılarına sadece birkaç örnek olarak sıralanabilir. Yine sayıları son yıllarda gittikçe artan ve hızlı bir gelişim seyri çizen düşünce kuruluşlarının (SETA, SDE, USAK, ORSAM, TASAM gibi) çalışmaları, raporları ve düzenledikleri toplantılar Türk dış politikasına zenginlik katmakla birlikte, hariciye mutfağına da yeni malzemeler üretmekteler.  

[email protected]