Hayali Pripyat Seferi

MEHDİ GENCELİ Yazar
26.01.2013

Ertuğrul Özkök gibi gazeteciler, rastgele yazı yazmaz; gelişigüzel fikir beyan etmezler! Yazdıklarının mutlaka bir sebeb-i hikmeti vardır! Ben de kaç gündür Özkök’ün yazısındaki cümlelerin hikmetini anlamaya çalışıyorum. Bu anlama sürecinde birtakım kanaatlerim oluştu; bunları sizlerle paylaşmak istedim.


Hayali  Pripyat Seferi

Özkök diyor ki: “1989 yılında Azerbaycan’da Ermenilerin öldürüldüğü Pripyat şehrine olaylardan sonra giren ilk iki gazeteci bizdik. Pripyat Meydanı’nda olayı anlatırken video görüntülerini ben çekmiştim. O sırada bir Azeri gelip ‘Siz Mehmet Ali Birand’sınız’ demişti. Dağlık Karabağ’dan kaçan göçmenlerden biriymiş. Oradayken Türk televizyonlarını seyredermiş. Oradan tanıyormuş.”

Evvelâ şunu belirteyim ki; Azerbaycanlıların Türkiye hakkındaki yorumlarına nasıl gülüp geçiyorsam Türkiye’de de Azerbaycan hakkında yazılan yorumlara aynı şekilde gülüp geçiyorum. Kolay değil uzaktan değerlendirme yapmak. Nitekim bu paragrafın da uzaktan bir görüntüyle kaleme alındığı belli; ama güldürü öğesi eksik.

1- 1989 yılında Bakü’de, Dağlık Karabağ’dan kaçan göçmen yoktu, Ermenistan’dan kovulan göçmenler vardı ve bu göçmenlerin büyük çoğunluğu da Bakü’de toplanmıştı. 1989 yılında artık Ermenistan’da Türk kalmamıştı. Ermenistan’ın özellikle Türkiye sınırında (bir zamanlar) yaşayan Türkler (Azeriler), kaçak anten kullanarak TRT’yi izleyebiliyorlardı. Özkök’ün anlattığı Azeri, Birand’ı televizyonda görmüşse ancak böyle görmüştür. Yoksa Azerbaycan’da ancak uykusunda görebilirdi.

2- Azerbaycan’da Pripyat adlı ne bir şehir var ne de bir meydan. (Pripyat, Ukrayna’da Çernobil’le gündeme gelen bir şehirdir). Dolayısıyla; olmayan bir şehir veya meydanda insanlar ancak masallarda birbirlerini öldürebilirler! 1989 yılında Bakü’de Azerilerin Ermenileri öldürmesi ise hiç mümkün değildi. İsteseler de öldüremezlerdi zaten. Çünkü o tarihlerde Azerbaycan’da Sovyet ordusu vardı. Bu durumda Azerbaycanlılar eğer Ermenileri öldürmek isteseydi, Sovyet ordusu Azerbaycanlıları öldürmekten beter ederdi; nitekim 20 Ocak 1990’da etti de. Ama bu Sovyet ordusu 300 bin Türk’ün Ermenistan’dan kovulmasına göz yumdu, hatta destek verdi. 

Coğrafya cehaleti ya da unutkanlık

Azerbaycan’da Pripyat adlı ne bir şehir var ne de bir meydan. (Pripyat, Ukrayna’da Çernobil’le gündeme gelen bir şehirdir). Dolayısıyla; olmayan bir şehir veya meydanda insanlar ancak masallarda birbirlerini öldürebilirler!

3- Bir insan başka bir insanı niye öldürme ihtiyacı hisseder? Ya da bir kavim diğerini? Azeriler Bakü’de 1989 yılında Ermenileri hiçbir neden yokken neden öldürür acaba? Sayın Özkök ve diğerleri. İnanın ki 70 yılda biz Azeriler, Sovyet’in bize gösterdiği yolda ilerledik. Bütün kavimleri kardeş bildik. Zaten atalarımızdan da “birileri düşmanımızdır; onlar bizi katlettiler, mahvettiler” gibi bir miras almadık, böyle telkinler duymadık. Bu sebeple Azerilerin Ermenilere karşı bir nefreti, kini hiç olmadı; binlerce Azeri, Ermeni hanımlarla aile kurdu, beraber yaşadı. Ama dışarıdaki Ermeni diasporasının baskısıyla Ermeniler 24 Nisan’ı millî matem günü olarak ana geldiler. Büyük Ermenistan devleti kurma hayaliyle hazırlık yaptılar vs. Azerbaycanlı olarak ben, Türk olduğumu bile Ermenilerden öğrendim! Ermeniler bizi Azeri değil, Türk olarak tanıdılar. Türk olduğumuz için de Hocalı’da bizi katledip intikam aldılar.

4- Son zamanlarda Hocalı katliamı fazlaca gündeme geldiğinden bazı çevreler karşı atağa geçerek bu utanç verici katliama kılıf bulmak için bin bir dereden su getirme telaşına girdiler. Buldukları kılıf da şu: 1989’da Azeriler Ermenileri öldürmüş, o sebeple Ermeniler de 1992’de Hocalı’da intikam almışlar. Ne yani adamlar intikam almasınlar mı?! Onların intikam alma hakları yok mu?! Hocalı bir intikamdı hiç şüphesiz; ama 1980’lerin intikamı değil!

Kendisi de Bulgar baskısından kaçarak Türkiye’ye sığınan göçmen bir ailenin çocuğu olan Özkök, acaba neden Bakü’de karşılaştığı göçmen Azeri’nin Bakü’ye göç etme sebebinden bahsetmiyor da direk Bakü’de Azeriler tarafından öldürülen Ermenilerden bahsediyor? Hem de Hrant Dink’in ölüm yıldönümünde... Coğrafya cehaleti, unutkanlık gibi insanî zaaflar mazur görülebilir; niyet eğer başka bahçeye taş atmak değilse...

Erbabına malumdur ki; Hrant Dink olayında Ertuğrul Özkök “adres gösterdi” diye çok suçlandı. Adam her fırsatta benim bir suçum yok, diye yazdı durdu. Özkök, Hrant Dink’in bu seneki ölüm yıldönümünde, “1989’da Azeriler Ermenileri öldürdü yazarsam beni de kendilerinden sanıp peşimi bırakırlar” diye mi düşündü dersiniz? Bana öyle geldi de...

[email protected]