Hekimden sorma, Robodoc'tan sor

Prof. Dr. İlhan İlkılıç / İstanbul Üniversitesi, İstanbul Tıp Fakültesi, Tıp Tarihi ve Etik Anabilim Dalı Öğretim Üyesi
2.01.2021

Tıp alanında yapay zeka ile çalışan makinelerin gelişmesi ve yaygınlaşmasıyla bir gün bu makineler hekimi bilimsel bilgi ve tecrübi bilgi noktasında geçerek, ondan daha fazla danışılabilecek konuma gelebilir mi?


Hekimden sorma, Robodoc'tan sor

‘Hekimden sorma çekenden sor’ atasözü her ne kadar hastalık konusunda danışılacak kişinin hekim olduğu bilinse bile, hastanın çektiği ıstıraplar, sıkıntı ve acılar açısından hasta olan kişinin bazı konularda hekimden daha fazla ve önemli bilgi ve tecrübeye sahip olduğunu vurgulamak için söylenmiştir. Yine 800 yıl önce yaşamış kıymetli bilgemiz Nasreddin Hoca ağaçtan düştüğünde hekimi değil, ağaçtan düşen birinin çağrılmasını istediğinde de aynı anlama atıfta bulunmaktaydı. Acaba tıp alanında yapay zeka ile çalışan makinelerin gelişmesi ve yaygınlaşmasıyla bir gün bu makineler hekimi bilimsel bilgi ve tecrübi bilgi noktasında geçerek, ondan daha fazla danışılabilecek konuma gelebilir mi?

Tıpta ikinci Kasparov vakası

Günümüzden yaklaşık 25 yıl önce Deep Blue adlı satranç programının 10 Şubat 1996 tarihinde dünya satranç şampiyonu Garri Kasparov’u yenmesi özellikle Batı’da büyük tartışmalara yol açmıştı. Nasıl olur da zeka ile oynanan bir oyunda bir makine o alanda dünyanın en iyisi olan kişiyi yenebilir?

Makine insanı geçer mi?

Bu zeka ile verilen kararlarda makinenin insanı geçmesi anlamına mı geliyordu? Bununla kıyaslanabilecek tıp alanında benzeri bir araştırma da 2018 yılında Heidelberg Üniversitesi’nde hekim ve öğretim üyesi olan Prof. Dr. Holger Hänßle ve ekibi tarafından alanında saygın olan Annuals of Oncology adlı dergide yayınlandı. Bu çalışmada öğrenme özelliği olan ve yapay nöronal ağla çalışan bir yapay zeka uygulaması kullanılarak dijital resimler üzerinden deri kanseri teşhisi yapıldı.

Farklı ülkelerden tecrübeli 58 deri hastalıkları uzmanının teşhis oranı yüzde 86,6 iken, Convolutional Neural Network (CNN) adlı program yüzde 95 oranla doğru teşhis koyarak araştırmaya katılan hekimlerden daha başarılı oldu. Bunu tıp alanında ikinci bir Kasparov vakası olarak kabul edebilir miyiz sorusunu tartışabiliriz. Fakat yine de yapay zeka ile çalışan bir sistemin hekimliğin önemli bir faaliyet alanı olan teşhis koymada yukarıdaki konuda insanı geçtiğini kabul etmeliyiz. Kanaatimce bu ve benzeri vakalar hem epistemolojik, hem de etik açıdan önemli birçok soruyu içinde barındırmaktadır.

Tarih boyunca tıp bazı paradigma değişimlerine şahit olmuştur. Özellikle 17. yüzyıldan itibaren tıp tarihinde gerçekleşen olaylara baktığımızda bu pradigma değişikliklerini daha bariz olarak görürüz. 17. yüzyılda mikroskopun icadıyla tıptaki 2000 yıllık Humoral Patoloji ya da Hipokrat tıbbının paradigması yıkılmış ve yerini zaman içerisinde hücre patolojisine bırakmıştır. Modern tıbbı şekillendiren asıl önemli yeni icat ve uygulamalar ise daha çok 19. yüzyıl ve 20. yüzyılın ilk yarısında gerçekleşmiştir. Bu süreç içerisinde ortaya çıkan röntgen ve diğer görüntüleme teknikleri, antibiyotikler, organ nakli, genetik araştırmalar ve yoğun bakım üniteleri sadece ortalama yaşam süresini arttırmakla kalmamış, aynı zamanda birçok alanda yaşam kalitesinin de iyileştirilmesine katkıda bulunmuştur. Avrupa’da ortalama yaşam beklentisinin 1900’lü yılların başlarında 40 yıl civarında olduğu ve bu beklentinin birçok Avrupa ülkesinde günümüzde iki katına çıktığı gerçeği göz önüne alınırsa binlerce yıllık bir tarihe sahip olan tıptaki bu gelişmelerin boyutu daha iyi anlaşılacaktır.

Yeni bir paradigma değişimi mi?

Yukarıda belirtilen teknolojik gelişimlerin temel özelliği hekimlere daha önce mümkün olmayan teşhis ve tedavi imkanlarını sunmasıdır. Yine de konunun epistemolojik temellerine bakıldığında hekimin kullanmış olduğu bilgi ya sistematize edilen bilimsel çalışmalardan ortaya çıkan bilgi, ya da kendi tecrübeleriyle ulaştığı bilgidir. Her ne kadar 90’lı yıllarda ortaya çıkan kanıta dayalı tıp (evidence based medicine) kavramıyla tıptaki bilgi oluşumunda belli strüktür değişiklikleri olsa bile, bunlar epistemolojik anlamda kategorik değil, tedrici (graduel) değişikliklerdir. Tıpta yapay zeka kullanımı ise bu bağlamda köklü diyebileceğimiz birtakım değişiklikler yapma potansiyeline sahiptir. Bazı uzmanların tahminlerine göre, tıpta yapay zeka kullanımı tıp doktorlarının yerleşik düşünce ve çalışma biçimlerini köklü bir şekilde değiştirerek yeni bir paradigma değişikliğine yol açacak ve geleneksel hasta-hekim ilişkisini yeniden şekillendirecektir. Acaba bu değişikliğin mahiyeti ve anlamı ne olacaktır? Teşhis, tedavi ve prognoz ile ilgili uygulama ve tahminlerde devrim diyebileceğimiz farklılıklar ortaya çıkararak paradigma değişikliğine sebep olacak mıdır? Yapay zeka, hasta hekim ilişkisinin temel dinamiklerini etkileyecek mi, eğer etkileyecekse bu etki nasıl olacaktır? Bu değişim sürecinde hekim, sağlık çalışanları, hastalık ve hasta kavramlarının anlamı nasıl şekillenecektir?

Hekimin metamorfozu

Tıp tarihi içerisinde yukarıda bahsedilen önemli paradigma değişikliklerine rağmen tıpta bilgi ve tecrübenin temel anlamındaki değişimler sınırlı olmuştur. Hekim tıp eğitimi sırasında hocalarından, ders kitaplarından ve akademik yayınlardan almış olduğu bilgilerle ve zaman içerisinde elde ettiği tecrübelerle hastalarına teşhis koymakta ve onları tedavi etmektedir. Yapay zekanın tıpta yaygın kullanılmasıyla öncelikle bu klasik eğitim ve çalışma kültüründe hem epistemolojik, hem de etik açıdan önemli değişiklikler olacağını söyleyebiliriz.

Hekimin çalışma kültürü söz konusu olduğunda artık hekimin tıp ve/veya uzmanlık eğitimi sırasında edindiği bilgi ve tecrübeler ön planda olmayacaktır. Hekim artık ona milyonlarca verilerin belli algoritmalardan geçtikten sonra bilgi olarak sunulduğu sistemlerle çalışmak durumundadır. Teşhis ve tedaviye götüren laboratuvar ve görüntüleme tekniklerinin sonuçları ve bu sonuçların analizi artık yapay zeka ile çalışan makineler tarafından üstlenilecektir. Bu bilgi aktarımı, bilimsel yayınlar hızlı bir şekilde taranarak an be an güncellenecek ve her gün büyük veri ağında üretilen milyonlarca veri, bilgi haline getirilip diğer bilgilerle harmanlanacaktır. Tüm bu bilgiler, bu analizleri yapan yapay zeka ile çalışan sistemlere aktarılarak teşhis ve tedavi konseptleri belirlenecektir. Bunlara ilaveten diğer hekimlerin elde etmiş olduğu tecrübeler de uygun mekanizmalarla hekime sunulacaktır. Bu bağlamda ontolojik olarak klasik anlamda tecrübe mefhumu ortadan kalkacaktır. Bu sürecin başlarında belki makine ve hekim arasında bir rekabet olacak ve bu rekabeti zaman içerisinde makine kazanacaktır. Hatta makinelerin işleyişi sırasında insana oranla ortaya koyduğu yüksek performans ve düşük hata oranı bilimsel olarak ispatlandığında, belki hukuki yaptırımlarla hekimin tıp sahnesindeki başrol oyunculuğu elinden alınacaktır. O artık beyazlar içinde bir yarı tanrı değil, yapay zeka makinelerini kullanan ve onlardan çıkan kararları uygulayan beyaz önlüklü bir teknisyendir. 30 yıl içerisinde belli hastalıkla ilgili bin vaka görmüş hekim değil, dünyadaki vakaların neredeyse tümüne yakınını değerlendiren, yapay zeka sistemlerinin sunduğu bilgilerle çalışan bir elemandır. Artık stetoskopunu, EKG aletini veya ultrason aletini iyi kullandığı için iyi bir hekim değil, yapay zeka sistemleri ile yönetilen makineleri iyi kullanabilirse başarılı bir doktor olacaktır.

Muhtemel senaryolar

Yapay zeka tıpta hangi alanlarda ve nasıl kullanılabilir sorusunu sorduğumuzda ilk etapta geleceğe yönelik iki genel senaryo hayal edilebilir. Birinci senaryoya göre yapay zeka sistemleri tıbbın beli disiplinlerinde teşhislerin konulmasında, tedavi stratejilerinin oluşturulmasında ve hastalığın gelecekteki seyrinin belirlenmesinde (prognoz) kullanılabilir. Dünyadaki mevcut araştırma ve yayınları incelediğimizde yapay zekanın özellikle radyoloji, dermatoloji, patoloji, acil tıp ve yoğun bakım tıbbı gibi alanlarda yaygınlaşarak kullanılacağını söylememiz mümkündür. Özellikle radyoloji, patoloji ve dermatolojide bazı hastalık resimlerinin veya radyolojik oluşumların dijital hale getirilmesiyle yapay zeka kullanılarak teşhis edilmesi mümkündür. Yine iç hastalıklarında farklı karakterde birçok verilerin değerlendirilmesiyle anlamlı ve doğru tedavi şeklinin belirlenmesi halen deneme ve araştırma safhasındadır.

İkinci senaryo ise şimdilik ütopik olarak gözüken İngilizce’de Robodoc diye tabir edilen robotun bir doktorun yerini almasıdır. Bu Robodoc hastanın hikayesini dinleyecek, muayeneler yapacak, reçete yazacak, sağlıkla ilgili tavsiyelerde bulunacak ve gerekirse cerrahi operasyonlarda bulunabilecek bir makine-doktordur. Yapay zekanın mevcut hızlı gelişimi göz önüne alındığında, bu tür uygulamaların yakın gelecekte başarılı bir şekilde uygulanması mümkün değilse bile, uzak gelecekte belli bir aşamadan sonra gerçekleşme ihtimali yüksektir.

Florida Atlantic Üniversitesi’nden Abhimanyu S. Ahuja 2019 yılında yayınladığı makalesinde yapay zekanın tahmin edilebilir yakın bir gelecekte doktorların yerini alması muhtemel olmasa da, doktorların hastalarına daha faydalı olmaları için hem yapay zeka teknolojisinin temellerini, hem de yapay zeka tabanlı çözüm yöntemlerinin kendilerine nasıl yardımcı olabileceklerini öğrenmeleri gerektiğini vurgulamaktadır. Yine diğer uzmanlar yapay zekayı kullanabilen doktorların yapay zekayı kullanamayan doktorlara karşı zaman içerisinde bariz bir üstünlük sağlayacaklarını iddia etmektedir.

‘İyi bir hekim olmak?’

Bu tür söylemler hekimin başarısını ölçmede daha çok tıbbi bilgi birikimine ve bunların teşhis ve tedavide kullanılmasına yönelik kriterleri kullanmaktadır. Kelime kökü hikmet olan ve icrasının muhatabının direkt olarak eşrefi mahlukat olan insan olduğu bir mesleğin başarısı elbette sadece bu kriterlere indirgenmemelidir.

İyi bir hekim yukarıda bahsedilen tıbbi bilimsel bilgi ve tecrübelere sahip olmanın yanında, mesleğini insanlık şerefi etik normundan neşet eden normatif kavramları kıstas alarak icra eden kişidir. Bu normatif kavramlar arasında hastanın özerkliği, rızası, kaynakların adil dağıtımı ve yaşam kalitesi gibi birçok kavram bulunmaktadır. Yine hasta ve hekim ilişkisinin temel belirleyici ahlaki değerlerinden olan güven ve mahremiyet kavramları çok önemlidir.

Pekâlâ yapay zeka sistemlerinin şekillendireceği bir tıp sisteminde bu kavramlar ne anlama gelir? Yapay zekanın sağlık sisteminde kullanılması söz konusu olduğunda karşımıza klasik anlamda hasta ve hekim arasındaki klasik bir güven değil, dilimlenmiş bir güven çıkar. Hasta yapay zekâ makinelerine mi, bu makineleri üreten firmalara mı, bu teknolojiyi sağlık sistemine uyarlayan devlete ve resmi makamlara mı, yoksa bu teknolojiyi kullanan doktora mı güvenmelidir? Bu dilimlenmenin haricinde normatif kavramların birde dijitalleşmesi söz konusudur. Burada metafor olarak kullandığımız dijitalleşmeden normatif kavramların devamlı yapay zekanın dijital dünyası bağlamında düşünülmesi gerektiğini kastediyoruz. Bu düşünme sürecinin nihai amacı ise dijital güven, dijital mahremiyet ve dijital sorumluluk gibi kavramların kendi düşünce geleneğimizden ve kültürümüzden neşet eden felsefi antropoloji ve ahlak felsefesiyle dijital dünyada anlamlandırmak ve müşahhaslaştırılmak olmalıdır.

Sonuç olarak, yapay zeka sistemlerinin şekillendirdiği bir tıp dünyasında iyi bir hekim olmanın ne demek olduğunu şu anda söylememiz çok zordur. Ama kolaylıkla o zamanda iyi bir hekim olmanın günümüzden çok daha zor hale geleceğini söyleyebiliriz.

[email protected]

Kaynak: İLKILIÇ, İ (2020): Reshaping the Patient-Physician Relationship through Artificial Intelligence in Medicine. Promises, Opportunities, and Ethical Challenges, Journal of AI Humanities Vol.6, S. 9-31.