Her hâlin bir makamı vardır

Kâmil Yeşil / Yazar
22.07.2022

Ahmet Özhan'ın dilinden öğrendiğimiz tasavvufi bilgilerle Mevlevi usulü, tarihi şahsiyetler, Kur'an ve Sünnet kültürü, hissediş hâli ile okuduğu şarkılar arasında bire bir ilişki var. Tasavvufta "her makamın bir hâli, her hâlin bir makamı vardır" denir. Söylediklerinden, ihsas ettiklerinden anlıyoruz ki Ahmet Özhan kitaplardaki bilgiden konuşmuyor, halden, makamdan ses veriyor.


Her hâlin bir makamı vardır

Diğer İslam ülkelerinde aynı heyecanı, aynı ilgiyi uyandırıp uyandırmadığını bilmiyorum. Fakat bizim ülkemizde Hristiyan, Yahudi, Marksist vs. iken inanç olarak İslam'ı seçenlere çok rağbet vardır. Rağbetin ölçüsünü kaçıranlar dahil, yeni ihtida etmiş kişilere olan ilgiyi gayet anlaşılır buluyorum. Çünkü bir hadisişerif "Kavim, efendisinin dini üzerinedir." der. Buradaki "efendi"yi yöneticiler, zenginler, eşraf olarak anlamalıyız. Bu sayılan kesimleri, kendilerinden üstün, zeki, bilgili gören halk; din(yaşayış) olarak da onlara tabi olur. Kavmin önde gelenleri Müslüman olunca diğer fertler de ona hemen tabi oldukları için, Peygamberimiz aleyhisselam, İslam'ı tebliğde öncülere daha çok önem verirdi. Bazı kavimlerin Müslümanlığı toptan kabulü bu siyasetle gerçekleşmiştir.

Günümüzün edebiyat, siyaset, sinema, müzik, ilim, spor gibi alanlarda ünlü olmuş kişilerin Müslüman olduktan sonra onlara gösterilen teveccühü böyle değerlendiriyorum. Çünkü peşlerinden giden birçok kişide bir sorgulama meydana getiriyorlar, takip ettikleri kişilerin inanç ve hayat görüşünde de belirleyici oluyorlar. Bundan dolayı Batılı bir ilim adamı olarak R.Garaudy'nin, Kaptan Custo'nun, Ian Dallas'ın, Cat Stevens'in, N. Armstrong'un İslam'ı benimsemeleri veya benimsedikleri ile ilgili haberler büyük ilgi uyandırmış, Müslümanları sevindirmiştir. Onların hidayeti sayesinde Müslümanlar hem gönenmiş hem İslam'a olan sevgileri artmıştır( Neil Armstrong ve Custo'nun Müslüman olmadığını öğrendik çok sonra).

Terk edilen hayat

Yurt dışındaki hidayet öyküleri kadar yurt içindeki hidayet öyküleri de aynı teveccühe mazhar olmuştur. İsmet Özel'in, Ulvi Alacakaptan'ın hidayet öyküleri, Canan Ceylan'ın, Necla Nazır'ın "tövbe" öyküleri böyledir. Ulvi Alacakaptan hidayete erdikten sonra şöyle demişti: "Müslüman olduktan sonra 'yeni mahalle'de benim terk ettiğim hayata özenen, onu ele geçirmek için can atan çok insan gördüm."

Bu isimlere bilmediğim, unuttuğum başkaları da eklenebilir. Beni heyecanlandıran isimler arasında Ahmet Özhan'ın yeri ayrı oldu. Çünkü yetişme çağında sinema, televizyon dergilerinde bu isme ait bazı haberler okumuştum. Ahmet Özhan'ı sakal bırakmış halini gösteren bir fotoğrafın altında "Hac'dan yeni geldi" yazıyordu. Bu haberler, Özhan'ı yakından takip etmem için yetti. Son olarak onun hayat çizgisini anlattığı bir kitap okudum. Turkuvaz yayıncılık tarafından yayınlanan 'Ayrılık Yaman Kelime'.

Yetişme çağında "Bak Yeşil Yeşil" şarkısının filmini sinemada; televizyonlarda da "Hacı Arif Bey" olmak üzere diğer dizilerini seyretmiş bir kişi olarak zihin dünyamda yer eden Ahmet Özhan'ın İslami hayatı ta baştan beri zaten varmış. Seyirci olarak "Bak Yeşil Yeşil" filminde göbeğine kadar gömleğini açan, çapkın Ahmet Özhan'ın namaz kıldığını nereden bilebilirdik ki. Senaristler hem namaz kılan hem içki içmeden gazinoda şarkı söyleyen bir karakter göstermeyi gerçekçi bulmadıklarından olsa gerek aynı filmde yer vermediler bu ayrıntılara. Oysa hayat bu ayrıntılarda idi. Bize perdede o günün şartlarında bir sinema oyuncusu, bir şarkıcı göstermişler fakat iç yüzünü, gerçek kimliğini saklamışlar.

Hafız baba figürü

Hatıralardan öğreniyoruz ki Özhan'ın dini tutum ve hayatının gerisinde bir "Hafız baba" var. Baba hafız, dindar, dürüst, tavizsiz, doğrucu Davut olunca eşi, büyük anne, büyük baba hakkında da bir kanaatiniz oluşuyor. Magazin basınına bakarsanız, şöhret sahibi, paraya para demeyen, sinema başta olmak üzere objektiflerin üzerinde olduğu bir kişi, kadınlar matinesine çıkıyorsa, Maksim gazinosunda program yapıyorsa; yakışıklı, sarışın, yeşil gözlü, çıta gibi bir genç ise ne fındıklar kırmaz! Ahmet Özhan'ın, Ulvi Alacakaptan'ın, Nezla Nazır'ın, Canan Ceylan'ın terk ettikleri hayat, sinema ve magazin dünyasının teşvik ettiği, gençlerin rüyasını süsleyen bir hayat idi. İnsanların bazıları dürüst ve ahlaklı ise başka fırsatlar eline geçmediği içindir. Esas sınav, şehirdeki dervişin sınavıdır halbuki.

Ahmet Özhan ne der bilmiyorum; bilgi, duygu ve hassasiyetinin en önemli kaynağı bana göre ilgilendiği musiki ile yakından ilgili. Eğer Ahmet Özhan, Türk Sanat Musikisi sanatçısı değil de pop müzik (Türk Hafif Müziği) sanatçısı olsaydı bugün geldiği ilim ve irfan noktasına zor gelirdi bana göre. Çünkü Türk sanat musikisinin geleneği, terbiyesi, güfteleri, hocaları, dinleyici kitlesi sanatçının karakterine, duruşuna, inanç dünyasına doğrudan tesir eder. Türk Hafif Müziğindeki "hafiflikler", Türk sanat musikisinde yoktur. Öteden beri Türk sanat musikisi ile uğraşmış bestekârları, icracıları, onların kıyafetlerini, tarzlarını göz önüne getirin, bir de pop müzik sanatçılarını düşünün, ne demek istediğimi anlarsınız. Birinin hocası Itri, Zekai Dede, Hacı Arif Bey, Emin Ongan, Alaaddin Yavaşça, Bekir Sıdkı Sezgin, Sadettin Kaynak, Nevzat Atlığ, Münir Nureddin Selçuk, Ahmet Hatipoğlu, Çinuçen Tanrıkorur, Safer Efendi, Muzaffer Efendi iken; diğerleri aranjman ürünü ve kaynağı da Batı. Bu farklar tabii ki tavır ve ahlaka özü itibariyle yansıyacaktır. Ahmet Özhan'ın dilinden öğrendiğimiz tasavvufi bilgilerle Mevlevi usulü, tarihi şahsiyetler, Kur'an ve Sünnet kültürü, hissediş hâli ile okuduğu şarkılar arasında bire bir ilişki var. Tasavvufta "her makamın bir hâli, her hâlin bir makamı vardır" denir. Söylediklerinden, ihsas ettiklerinden anlıyoruz ki Ahmet Özhan kitaplardaki bilgiden konuşmuyor, halden, makamdan ses veriyor.

Günümüz müziğini kim yönlendiriyor?

Bu sorunun cevabını bilmeyecek ne var? Televizyonlar, internet siteleri, video-klipler, magazin basını filan diyeceklere itirazım var. Çünkü bu mecralar sorunun görünen yüzleri. Bilişim teknoloji ifadesi ile "ara yüzler". Peki bu mecraların müzik bilgisi, kültürü, vizyonu ne? Onların ardında kimler var? Cevabını aradığım esas soru bu. Ahmet Özhan'ın hatıralarını okurken bir cevap buldum, şöyle diyor:

"O dönemde Maksim Gazinosu'nun esas finansör müşterisi İstanbul'un kalburüstü kesimiydi. Başka yere gitmezdi onlar. Maksim'e gelir, yemek yer ve müzik dinlerlerdi. Kimdi onlar? Ticarette en ön sıralarda kimler varsa... Sosyetenin en üst kesimi kimlerse... O dönemin medya patronları. Sıradan insanlara yer kalmazdı Maksim'lerde. Ve her dönemin yeni zenginleri olurdu. Bir dönem demir ticareti çok yükselmişti, her akşam demir tüccarları ön masaları doldururdu. Bir dönem deterjanlar, şampuancılar, kozmetikçiler patlama yaptı, büyük zenginler çıktı ortaya. Yani biz gazinoyu hangi iş kolu finanse ediyorsa, ticarette o işe yatırım yapılabilir diye anlardık. Bir dönem geldi, tekstilciler finanse etti her tarafı. Yani işin bu tarafı ekonomiyle çok alakalıdır. Piyasalarda para kimin elindeyse gazinolardaki müziğin kalitesi, repertuvar anlayışı ve hatta sanatçı profili de ona göre değişir. Bu, çok önemli bir olgudur. (...) Parayı elinde tutan iş insanlarının favori sanatçıları kimse, gazinocular onları alıyorlardı. Mesela gazinolarda bıyıklı garson bile göremezdiniz. Bir dönem geldi, bıyıklı Selami Şahin o gazinolarda çalıştı. Çünkü o dönem Selami Şahin dinleyen kesimin eline para geçmişti. Onlar geliyor, onların istediği müzik, onların istediği sanatçı olması lazım."

Zengin sınıfı değişti mi?

Bu cevap bizi yeni bir soruya da götürüyor: Sorum şu:

Ahmet Özhan'ın "gazinolar" kelimesinin yerine günümüzde televizyonlar, internet siteleri, gazete ve dergiler, halk konserlerini koyarak soruyorum.

Son yirmi yıldır müziğimizi, sinemamızı, tiyatromuzu, kısaca kültürel dünyamızı belirleyecek zengin sınıfımız değişti mi değişmedi mi? Eğer değişti ise bu kesimin müziğimizi, sinemamızı, tiyatromuzu, kültürümüzü belirlediğini söyleyebilir miyiz? Zenginlerimizin, medya patronlarımızın sanat seviyesi nedir, bu memlekete bu alanlarda nasıl bir katkıda bulundular? Sorum bu kadar.

[email protected]