Pençe-Kilit Harekâtı'nın gösterdikleri! Her şey yeni başlıyor

Faruk Önalan / Yazar
29.04.2022

Pençe-Kilit Harekâtı yıllar öncesinde yapılsaydı, dört bir yandan tehdit mesajları ardı ardına yayınlanırdı. Bugün geldiğimiz noktada herkes Türkiye'nin egemenlik haklarına saygı duymayı öğrenmeye başladı. Her şey yeni başlıyor.


Pençe-Kilit Harekâtı'nın gösterdikleri! Her şey yeni başlıyor

Türkiye'nin yaklaşık 40 yıllık terörle mücadelesinin büyük çoğunluğu kendi sınırları içinde gelen saldırıları püskürtmekle geçti. Kış aylarında operasyonlar durur, terörist unsurlar sınır ötesinden gelen destekle yeniden yapılanma sürecine girerdi. Bahar ayları ile beraber özellikle karakollara yönelik terör saldırılarında gözle görünür şekilde bir artış yaşanırdı. İçeriden ne kadar mücadele ederseniz edin dışarıdan desteği kesemezsiniz, asla sonuç alamazsınız. 15 Temmuz 2016 tarihindeki hain darbe girişimi ile birlikte Türkiye terörle mücadelede strateji değişikliğine giderek savunma pozisyonundan saldırı pozisyonuna geçti. Bu kapsamda "bataklığı kurutma" anlayışı ile "terörü kaynağında yok etme" stratejisi benimsendi. Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı, Barış Pınarları bu kapsamda icra edilen ve başarılı sonuçlar alınan operasyonlardır. Bu amaç doğrultusunda; Türk Silahlı Kuvvetleri terör örgütü PKK'nın Kandil merkezli Kuzey Irak yapılanmasını çökertmek için 2019 baharından itibaren "Pençe" operasyonları icra ediyor.

Temizlik operasyonu

27 Mayıs 2019 tarihinde Pençe-1, 13 Temmuz 2019 tarihinde Pençe-2, 23 Ağustos 2019 tarihinde Pençe-3, 15 Haziran 2020 tarihinde Pençe-Kartal, 17 Haziran 2020 tarihinde Pençe-Kaplan, 10 Şubat 2021 tarihinde Pençe-Kartal-2 ve 24 Nisan 2021 tarihinde de eş zamanlı olarak Pençe-Şimşek ve Pençe-Yıldırım Operasyonları yürütülmüştü. Bu harekâtların devamı niteliğinde olan Pençe-Kilit operasyonu da 18 Nisan itibariyle başladı. Sahadan elde edilen istihbari bilgiler ışığında hazırlanan plan doğrultusunda, Metina, Zap, Avaşin-Basyan hattında bulunan terörist hedefler, SİHA destekli hava kuvvetleri unsurlarınca vurularak yumuşatıldı. Ardından komandolar ve bordo bereli askerler karadan ve havadan sızarak ilk aşamada belirlenen hedeflerin tamamını ele geçirdi. Teröristlere ait tespit edilen barınak, sığınak, mağara, tünel, mühimmat depoları ile sözde karargâhlar birer birer tahrip edildi. Bölgede çok sayıda tünel mağara olduğu için, büyük bir dikkat ile bu alanlardaki temizlik operasyonu devam ediyor. Bölgede gerçekleştirilen arama-tarama faaliyetlerinde 200-300 metre uzunluğunda, çok sayıda odanın olduğu mağaraların varlığı operasyonun hangi şartlarda yürütüldüğünün en önemli göstergelerinden biridir.

METİ timleri

Pençe-Kilit'in odak noktası Hakkari'ye bağlı Çukurca ilçesinin hemen karşısında yer alan Zap bölgesini terörist unsurlardan temizlemektir. Daha önce icra edilen Pençe operasyonları ile Irak sınırı büyük oranda kontrol altına alınmıştı. Zap bölgesinin de temizlenmesiyle hudut boyu kontrolsüz geçişlere kapatılacak yani kilitlenecek. Bu sebepten ötürü harekâtın ismi "Pençe Kilit Operasyonu" olarak belirlendi. Her türlü arazi şartları, sahadan gelen istihbarat (insan istihbaratı oldukça etkilidir) bilgilerin bir havuzda toparlanması sonrası yapılan ciddi analizlerle gerçekleştirilen operasyon ile hedef bölgenin büyük bir kontrol altına alınmış durumdadır. Daha önce gerçekleştirilen operasyonlarda olduğu gibi kontrol altına alınan bölgelerde geçici askeri üsler oluşturuluyor. Bu üsler yerli ve milli son model silahlar ve cihazlarla güçlendiriliyor. Böylece sınırın korunması noktasındaki "hâkimiyet" perçinlenmektedir. Ancak yukarıda da bahsettiğim üzere arazide çok sayıda mağara, sığınak bulunmaktadır. Kontrol altına alınan alandaki bu yerlerin tek tek imha edilmesi dikkatli bir çalışma gerektiriyor. Zira birçoğu el yapımı patlayıcılarla (EYP) tuzaklanmaktadır. Burada devreye Jandarma Genel Komutanlığına bağlı mayın, el yapımı patlayıcı tespit ve imha timleri (METİ) devreye giriyor. METİ timleri kurulduğu günden bu yana, arama-tarama faaliyetlerinde binlerce patlayıcıyı tespit ederek teröristlerin hain tuzaklarını bertaraf etmiştir.

PKK Erbil'i ihanetle suçluyor

Bağdat hükümeti her ne kadar diplomatik olarak, sınır ötesi harekâta tepki gösterse de bunu iç politikaya yönelik bir adım olarak nitelendirebiliriz. Zaten Cumhurbaşkanı Erdoğan da TBMM Grup toplantısında yaptığı ilk açıklamada Pençe-Kilit operasyonunun Irak merkezi hükümeti ve Kuzey Irak Bölgesel Yönetimi ile yakın iş birliği içinde yürütüldüğünü açıkladı. Zira hem merkezi hükümet hem de bölgesel yönetim PKK'nın varlığından rahatsızlık duymaktadır. Bu yüzdendir ki terör örgütü, Erbil yönetimini "ihanetle" suçluyor. IKYB anti-terör birimleri geçtiğimiz günlerde PKK'nın saldırı planını çökerten başarılı bir operasyon gerçekleştirdi. Duhok'taki operasyonda 1 tonluk patlayıcı, 10 anti tank füzesi, 23 kamikaze İHA motoru, 375 kaleşnikof silah ve 1200 gaz maskesini ele geçirildi.

Pençe-Kilit operasyonu devam ederken Irak ordusunun ağır silahlarla Sincar'a girmesi oldukça önemli bir hamledir. Irak Başbakanı Mustafa Kazımi'nin Ninova vali yardımcısını aynı zamanda Şengal kaymakamı olarak ataması dikkat çekici bir adımdır. (Başbakan Kazımı'nin daha önce Irak Genel İstihbarat Servisi direktörü olması, bu bağlamda MİT Başkanı Hakan Fidan ile yakın mesaide bulunması gözden kaçmaması gereken önemli bir noktadır.) Genel olarak amaç ise Irak'ın Suriye ile olan sınırının kontrol altına almak zira PKK genellikle Karaçok Dağı üzerinden Suriye'nin Kuzeydoğusunda bulunan Haseke'deki sözde yönetimle bağlantıyı rahatlıkla kurmaktadır. 2021 yılı Nisan ayında Birleşmiş Milletler gözetiminde yapılan Erbil anlaşması gereği PKK'nin Şengal uzantısı YBŞ'nin bölgeden çekilmesi gerekiyordu ancak bugüne kadar bu gerçekleşmedi. Hatta Irak ordusuna sonradan eklemlenmiş İran destekli Haşdi Şabi yapılanması içinde "maaşlı personel" olarak faaliyet göstermeye başladılar. Irak merkezi yönetimi bölgeyi PKK'dan arındırıp, Suriye sınırını kontrol altına almakta yetersiz kalır ise Türkiye'nin Sincar operasyonu kaçınılmaz olarak gerçekleşecektir. Bunun işaretleri daha önce verilmiş en sert tepki İran yanlısı Şii militanlardan ve 35 yıl Devrim Muhafızları Ordusu'nda görev yapmış olan İran'ın Bağdat Büyükelçisi İraj Mescidi'den gelmişti. Tabii Türkiye'den gerekli tepkiler anında verildi. Kuzey Irak'ta bulunan ve en eski Türk askeri üslerinden biri olan Başika üssüne sık sık İran destekli Şii militanlardan roketli saldırılar düzenlenmektedir. Pençe-Kilit operasyonun başlamasıyla yeniden hareketlilikler gözlemlenmektedir. Hafta içinde saldırı hazırlığında olan Şii militanlar SİHA operasyonu ile etkisiz hale getirildi.

Türkiye'nin Irak'taki varlığından, enerji ve güvenlik anlaşmalarıyla etkinliğinin artmasından İran'ın rahatsızlığı sır değil. "Mossad üssü" diye gerçekleştirilen Erbil saldırısında asıl hedefin "Türkiye'ye mesaj vermek" olduğunu İran gazetelerinde manşette yer aldığını unutmamak gerekiyor. Şengal'in kontrolü, aynı zamanda Musul ve Kerkük hatta Süleymaniye'de enerji kaynaklarının da denetiminin kolaylaşmasını sağlayacaktır. Bu yüzden İran, Şii milisler üzerinden bu bölgenin kontrolünü kaybetmek istemiyor. Türkiye'nin gerçekleştirdiği her operasyon sonrası "tehdit" tonlu mesajların İran yanlısı Kays Hazali'nin lideri olduğu Asaib Ehl'il Hak ve Ketaib Hizbullah'tan (Irak Hizbullahı) gelmesi şaşırtıcı değildir.

Sınır ötesi operasyonların etkili olmasının bir diğer önemli sebebi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Irak seçimleri öncesinde yaptığı hamlelerdir. Sünni cephede iki rakip olan Irak Takaddum Partisi Genel Sekreteri Muhammed Halbusi (Parlamento Başkanı) ve Azim İttifakı Başkanı Hamis Hançer'i Cumhurbaşkanlığı Külliyesi'nde ayrı ayrı kabul etmiş ve "birlik olun" mesajı vermişti. O mesajlar meyvesini verdi, önce meclis başkanlığı seçiminde ortak paydada buluşuldu, ardından Sünni Egemenlik (Siyade) Koalisyonu yeni cumhurbaşkanının seçimi ve hükümetin kurulması için Sadr Hareketi ve KDP ile üçlü ittifak oluşturdu.

ABD neden tepkili?

Amerika Birleşik Devletleri'nin, Pençe-Kilit operasyonuna yüksek perdeden tepki göstermemesi ya da sessiz kalmasının amaçlarından biri İran'ın burada etkin olmasını istememesidir. Lakin meselenin diğer tarafından da bakacak olursak; Tahran'ın Bağdat üzerinde bir baskı unsuru olması, ABD'nin Irak işgali sonrasında gerçekleşti. ABD, PKK/YBŞ'nin Sincar'dan çekilmesini öngören Erbil anlaşmasını destekliyor. İki yıl önce, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın Ortadoğu'dan sorumlu Birinci Bakan Yardımcısı Joey Hood, Irak Kürt Bölgesel Yönetimi, Irak federal hükümeti ve Türkiye'nin, ABD'nin ve diğer koalisyon ülkelerinin danışmanlığı ve desteğiyle birlikte çalışma yürütebileceğini açıklamıştı. Aynı ABD, Sincar Dağı'nın hemen karşısında bulunan Suriye'nin kuzeydoğusundaki Karaçok'a Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından etkin bir hava harekâtı düzenlenince sert tepki gösterdi. Çünkü PKK'nın Suriye uzantısına alenen destek veriyordu ve o operasyonda örgütün sözde üst düzey komutanları etkisiz hale getirilmişti. ABD'nin stratejisi SDG/YPG'yi PKK'dan ayrı bir yapılanma olarak legal hale getirmek ve Suriye'deki petrol ve doğal gaz kaynaklarının kontrolünü örgüte bırakmaktır. Diğer yandan Pençe-Kilit operasyonun başlamasıyla, Fırat Kalkanı, Zeytin Dalı ve Barış Pınarı bölgelerine yönelik PKK/SDG'nin saldırılarında artış yaşandı. Mare'ye düzenlenen saldırıda bir özel harekât polisi şehit oldu.

Son yıllarda icra edilen etkin operasyonların yerli ve milli mühimmatlar ile gerçekleştirilmesi önemli bir husustur. Bununla birlikte terör örgütüne her türlü mühimmat desteğini bedelsiz veren "müttefikler", parasıyla satın alınmak istenen İHA, SİHA ve akıllı mühimmatları Türkiye'ye vermemişlerdi. Son olarak, Afrin'in terörden arındırılması amacıyla başlatılan Zeytin Dalı Harekâtı öncesi talep edilen akıllı mühimmatlar gönderilmedi. Operasyon sonrası gönderilen mühimmatın da tamamına yakını bozuk çıktı. Savunma sanayindeki yerlilik oranların yüksekliği yanında Ukrayna krizi ile bir kez daha ortaya çıkan diplomasi yeteneği Türkiye'nin "bölgesel güç" olmaktan çıkıp "küresel bir güç" haline dönüşmesinin en önemli delillerinden biridir. Pençe-Kilit Harekâtı yıllar öncesinde yapılsaydı, dört bir yandan tehdit mesajları ardı ardına yayınlanırdı. Bugün geldiğimiz noktada herkes Türkiye'nin egemenlik haklarına saygı duymayı öğrenmeye başladı. Her şey yeni başlıyor.

[email protected]