Hermenötik ve niyetselcilik

MURAT GÜZEL / Açık Görüş Kitaplığı
14.11.2015

Metnin anlamını yazarın “niyeti ve amacı”nda bulgulamaya gayret eden niyetselcilere karşı Gadamer, metnin anlamının metni okuyanın durduğu noktaya göre yorumlanabileceğini ileri sürer.


Hermenötik ve niyetselcilik

Modern zamanlarda hermenötik, ilkin Kitab-ı Mukaddes yorumlamacılığında ortaya çıkan bir anlam ve metodoloji bilgisinden daha genel olarak tüm metinlerin ve hatta hayatın da nasıl yorumlanması gerektiğini araştıran felsefi bir yaklaşıma dönüşen bir disiplindir. Schleiermacher’den Dilthey’e modern çağın ilk hermenötikçilerinin temel sorununu doğa bilimleri karşısında beşeri bilimlerin kendilerine özgü araştırma metodolojisi ve ruhunun temellendirilme sorunuyla ilgili tartışmalar içinde görürüz.

Doğa bilimleri-beşeri bilimler arasındaki farkın bu iki disiplin topluluğunun araştırma konu ve nesnelerine yaklaşımındaki farkta yattığını savlayan yaklaşım Dilthey ve onun etkisindeki filozof ve beşeri bilimcilerde görülür. Almanya’da 1905’ler civarında yaşanan methodenstreit (yöntem tartışmaları) bu iki disiplinler topluluğu arasında “anlama ve açıklama” ikilisine dayalı bir farkı ortaya atar. Buna göre doğa bilimleri açıklamaya dayalı bilimlerken tarih ve diğer beşeri bilimler “anlama”ya dayalıdır.

Toplumların ve toplumsal değişimin, doğa bilimlerinde olduğu gibi belli “yasa”lar çerçevesinde açıklanabileceğini savunan yaklaşımlara karşı bilhassa Dilthey’in geliştirdiği anlamaya dayalı beşeri bilimler pratiği, toplumsal-manevi gerçekliğin mantıksal bir açıklamasından çok anlaşılabilir niteliklerine vurgu yapar.

Dilthey’in formüle ettiği lebensphilosophie (yaşam felsefesi) kendisinden sonra Heidegger, Gadamer ve Derrida aracılığıyla modern-postmodern felsefi tartışmalarda hermenötiği başat bir tema haline getirir.

20. yüzyıl felsefesinde felsefi hermenötik olarak bilinen yaklaşımın asıl temsilcisi görebileceğimiz Hans-Georg Gadamer’in yorumlama sorununa yaklaşımı metin ile okurun “ufuklarının kaynaşması” nosyonuna yaslanır. Bu nosyon aracılığıyla metnin anlamını yazarın “niyeti ve amacı”nda bulgulamaya gayret eden niyetselcilere karşı Gadamer, metnin anlamının metni okuyanın durduğu noktaya göre yorumlanabileceğini ileri sürer.

Modern felsefedeki hermenötik tartışmalarının Türk düşüncesine 1990’lı yıllarda etkili olmaya başladığını söyleyebiliriz. Özellikle Doğan Özlem, Yasin Aktay, Erol Göka, Burhanettin Tatar isimlerinin çalışmalarıyla Türkçe’de de yaygınlık kazanan bu yaklaşım ilahiyattan sosyolojiye, kültür ve siyasetten bilime birçok farklı alanda tartışmaların temel ekseninin dönüştürülmesine de katkıda bulundu.

Yakup Kahraman, Modern Türk Düşüncesinde Hermenötik başlıklı kitabında felsefi hermenötik yaklaşımın anlaşılmasında yaygın olan klişeleri sorgulayarak, Türk düşüncesinin genel felsefî yönelimlerini de anlamlandırmayı kolaylaştıracak bir üslûpla, Osmanlı’dan günümüze Türk düşüncesinde felsefî hermenötik yönelimlerin deyim yerindeyse bir “şeceresini” çıkarıyor.

[email protected]

Modern Türk Düşüncesinde Hermenötik, Yakup Kahraman,  Tezkire, 2015

İşlevselcilik ve Marksizm

İngiliz Marksist toplumbilimci Thomas Burton Bottomore, Toplumbilim kitabında insan, toplum, toplumsal değişim ve tarihin oluşumunda insanın yeri gibi temel sosyolojik sorunları ele alıyor. Bu konulardaki görüşlerini tek bir pencereden değil; toplumdaki eşitsizliği, toplumun en önemli yerlerine en nitelikli kimseleri getirebilmek için farkında bile olmaksızın başvurduğu bir araç sayan Fonksiyonalistlerin ve de toplumsal olguların toplumdaki sınıflar arasındaki çelişkiler açısından yorumlanması gerektiğini savunan Marksistlerin görüşlerini kıyaslayarak, sorgulayarak ve eleştirerek daha geniş bir bakış açısıyla irdeliyor. Eser modern sosyoloji konusunda başvurduğu zengin kaynaklar ve yaptığı yorumlarla alanındaki en iyi eserlerden biri.

Toplumbilim : Sorunlarına ve Yazınına İlişkin Bir Kılavuz, T.B. Bottomore, Çev. Ünsal Oskay, İnkılap, 2015

Sigmund Freud der ki

Psikanalizin babası olarak bilinen Sigmund Freud 1856’da doğdu ve yaşamının büyük bölümünü Viyana’da geçirdi. Bilinçdışı zihin, bastırma, rüyaların anlamı ve diyalog yoluyla klinik tedavi yöntemi konularında yazdıklarıyla psikiyatrik hastalıkların ele alınmasında, yorumlanmasında önemli dönüşümler gerçekleştirdi. Modern kültür ve düşünceyi derinden etkileyen yepyeni bir disiplinin, psikanalizin doğuşunu sağladı. İnsanın iç dünyası üzerine Freud’un geliştirdiği ve onun en önemli eserlerinden alıntılarla yoğrulan düşüncelerle Brett Kahr, daha iyi birer yetişkin olma, geçmişimizle yüzleşme, tutkularımızla başa çıkma ve tevazua ulaşmaya giden yolda okurlarına kılavuz olmaya çalışıyor.

Freud’dan Hayat Dersleri, Brett Kahr, Çev. Şeyda Öztürk, Sel, 2015