Hibrit savaş tehdidine karşı yeni güvenlik paradigmaları

Umut Berhan Şen / SASAM Uzmanı
2.01.2021

Hibrit terörle mücadelede klasik terörizmle mücadele yöntem ve taktiklerinin yeterli gelmeyeceği açıktır. Dolayısıyla hibrit terör örgütlerine karşı yürütülen mücadelenin de hibrit bir karaktere sahip olması gerekmektedir.


Hibrit savaş tehdidine karşı yeni güvenlik paradigmaları

Soğuk Savaş’ın bitişinden bugüne değin geçen süreçte ülkelerin güvenlik algılamaları büyük oranda değişikliğe uğramıştır. Dolayısıyla, iki kutuplu sistemin hakim olduğu dönem boyunca öncelikli güvenlik tehdidi olarak kabul gören ülkelerarası konvansiyonel savaş tehlikesinin yerini etnik ve dini radikal terör örgütleri, ekonomik savaş, siber saldırılar, yıkıcı istihbarat faaliyetleri, sosyal kargaşa, sabotaj faaliyetleri, organize suç faaliyetleri, bilgi savaşı ve propaganda ve biyolojik savaşlar almıştır. Tüm bu tehditlerin tek çatı altında topyekûn kullanıldığı savaş modeline ise hibrit savaş adı verilmektedir. Hibrit savaş modeli, hedefteki ülkelere karşı, düşman gizli servisler veya onların yönlendirdiği terör örgütlerince ya da devlet dışı silahlı oluşumlarca yürürlülüğe sokulmuştur.

Başlıca yöntem: Terör

Terör örgütleri son yıllarda giderek artan bir biçimde hibrit taktikleri kullanmaya başlamıştır. Dış servislerin konfigüre ettiği terör örgütleri terörizmi amaçlarına ulaşma noktasında başlıca yöntem olarak benimserken, farklı unsurları da eş zamanlı olarak kullanarak daha büyük bir etki oluşturmaya çalışmaktadır. Özellikle ülkemizin toprak bütünlüğünü, kamu düzenini ve toplumsal huzurunu tehdit eden PKK, DEAŞ ve FETÖ’nün son yıllarda hibrit çatışma modelinden yararlandıkları gözlemlenmektedir. Dolayısıyla bu terör örgütlerinin klasik terör örgütlerinden farkını ortaya koymak amacıyla ‘hibrit terör’ kavramına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu kavramın güvenlik literatürüne giriş yapması devlet dışı silahlı bir aktör olan Hizbullah’ın İsrail Savunma Kuvvetleri’ne karşı ortaya koyduğu sert mukavemet sonucunda gerçekleşmiştir. Hizbullah, İsrail ordusu karşısında bir yandan son teknolojik silahlardan yararlanmış bir yandan ise çatışmanın seyrini uzatmak amacıyla gayri nizami harp taktiklerini uygulamıştır. Ayrıca Hizbullah, 2006 yılındaki bu çatışmalar boyunca yürüttüğü propaganda faaliyetleriyle hem kendi iç kamuoyunun hem de uluslararası kamuoyunun algılarını amaçları doğrultusunda etkilemeyi başarmıştır.

Klasik taktikler devre dışı

Hizbullah’ın pratiğe döktüğü bu yeni çatışma modeli, kısa sürede dünya üzerindeki diğer terörist örgütler tarafından da taklit edilmeye başlanmıştır. Dolayısıyla çok sayıda terör örgütü klasik terörist taktiklerin ötesine geçerek bir dizi enstrümanı koordineli şekilde kullanmaya başlamıştır. Türkiye olarak karşı karşıya olduğumuz PKK, DEAŞ ve FETÖ terör örgütlerinin hibrit terörün bir unsuru olan organize suç faaliyetlerini de yoğun biçimde sürdürdüğü görülmektedir. Ayrıca bu üç terör örgütü de uyguladıkları ekonomik terör yöntemleri, siber saldırılar, bilgi savaşı ve propaganda teknikleriyle klasik terör örgütlerinden ayrılmaktadır.

Stratejik planlama

Hibrit terör tehdidine karşı, ülkemizin iç güvenliğinin etkin bir şekilde sağlanması için elde edilen tecrübelerle belirlenen ihtiyaçların belli bir stratejik planlama çerçevesinde karşılanması elzemdir. Zira, yakın süreçte özellikle iç güvenlik teşkilatlanması konusunda yeni paradigmaların oluşturulamaması, millî güç unsurlarının önemli bir kısmının doğru şekilde konfigüre edilmesine engel olmuştur.

Kuşkusuz, iç güvenlik ile ilgili kurumların içinde bulundukları çevresel faktörlerde yaşanan hızlı değişimler, iç güvenlik kurumlarını bu değişimlere gecikmeden, zamanında ve etkili bir şekilde cevap verecek bir örgütsel yapıya dönüşüme zorlamaktadır. Dünyadaki gelişmelerle eşgüdümlü olarak Türkiye’nin iç güvenlik yapılanmasında da bu alanda yaşanan sorunlara çözüm olacak ve değişim zorunluluklarına cevap verebilecek şekilde yeni bir iç güvenlik teşkilatlanmasına ihtiyaç duyulmaktadır. 21. yüzyılın ikinci çeyreğine doğru hızla yol alırken, Türkiye’nin iç güvenliği; görev, sorumluluk ve fonksiyonları net olarak belirlenmiş, hedef, süreç ve metodoloji odaklı, geniş kapsamlı bir yaklaşımla, merkezî sevk ve idare edilebilecek yeni bir iç güvenlik teşkilatı ile korunabilir.

Ülkemizde iç güvenlik yapılanmasının karşı karşıya olduğu sorun alanlarında çözüm için şunlar yapılabilir: Öncelikle Hudut Güvenliği Teşkilatı kurulabilir. İkinci olarak istihbaratın stratejik, operatif ve taktik seviyede zamanında paylaşılması iç güvenlikte sağlanacak başarının anahtarıdır. Dolayısıyla, oluşturulacak Milli İstihbarat Direktörlüğü Sistemi, ülkemizdeki tüm istihbarat kuruluşlarının stratejik ve yönetimsel liderliğini, genel güç konfigürasyonunun sağlanmasını ve aynı zamanda oluşturulması gereken Milli İstihbarat Programı’nın yöneticiliği ile gözlemciliğini yapma misyonunu yürütebilecektir. Yeni bir tehdit modeli olen hibrit terör ile etkin mücadele yöntemleri geliştirilmelidir. Siber Güvenlik Teşkilatı ve ekonomik terör tehditlerine karşı Finans Güvenliği Teşkilatı kurulabilir.

Yeni dünya ezber bozuyor

Bugün, yeni bir tehdit modeli olarak ortaya çıkan hibrit savaş unsurları ve hibrit terör tehditleri göstermiştir ki, çok yakında su yüzüne çıkacak olan yeni dünya dengelerinde sürprizler ve ezber bozan gelişmeler her zamankinden daha fazla olacaktır. Bu, tüm dünyada yeni güvenlik paradigmalarına ve post-istihbarat stratejisine ihtiyaç duyulacak bir dönemin de işaretidir. Özellikle ABD ve Avrupa ülkelerinde mevcut iç güvenlik paradigmalarının süratle değiştiği ve daha bütüncül paradigmalar oluşturulduğu göze çarpmaktadır. Dolayısıyla ABD ve Avrupa’da oluşan yeni güvenlik paradigmaları, emniyet ve asayişin, kamu düzeni ve güvenliği kavramlarının dışında, ülke içinde güvenliği tehdit edebilecek büyük çaplı salgın, doğal afet, göç hareketleri, siber saldırılar, sınır güvenliği vb. çok geniş ve farklı alanları kapsamaktadır. Ülkemizde de yeni terör tehditleriyle mücadelede yeni sınırların ve ölçütlerin tanımlanması konusunda yeni bir paradigma stratejisi hızla hayata geçirilmelidir. Son yıllarda özellikle iç güvenlik ve terör harekatlarında İçişleri Bakanlığı ve ona bağlı kurumların olağanüstü bir gayret ve kararlılıkla mücadele ettikleri görülmektedir. Dolayısıyla yeni güvenlik paradigmalarının oluşumu için ülkemizde oldukça güçlü bir İçişleri Bakanlığı güç konfigürasyonu mevcuttur. Kuşkusuz bu güçlü zeminde yeni paradigmalar ve yeni güvenlik teşkilatlanmaları somut biçimde oluşturulacaktır.

İç güvenlik kurumları arasında eş güdüm ve devlet seviyesinde stratejik planlama sorununa yönelik bir değerlendirme yaptığımızda karşımıza çıkan sonuç ve çıkarımlar şu şekildedir:

Tek merkezden yönetim

Terörizmle mücadelenin yanında, çağdaş iç güvenlik anlayışının öngördüğü başka alanları da (sosyal güvenlikten kriz ve afet yönetimine kadar geniş bir alanda faaliyet yürüten) içeren yeni bir teşkilatın kurulması gerekmektedir. Bu teşkilat, iç güvenliğin bir merkez altında toplanması esasına uygun olarak “İç Güvenlik Teşkilatı” olarak tanımlanabilir. Bu teşkilat, ülkemize yönelik tüm hibrit tehditleri etkisiz hale getirecek güçte operasyonel bir kurum olarak inşa edilmelidir. İç Güvenlik Teşkilatı’nın, yine kurulmasını savunduğumuz diğer oluşum ve teşkilatlar olan; Milli İstihbarat Direktörlüğü, Siber Güvenlik Teşkilatı, Hudut Güvenlik Teşkilatı ve Finans Güvenliği Teşkilatı ile sağlıklı bir eşgüdüm ve koordinasyon ile müşterek çalışabilmesi için Cumhurbaşkanlığı’na bağlı bir ‘Hibrit Terörle Mücadele Merkezi kurulabilir. Bu yeni model sayesinde, iç güvenlik ve hibrit terörle mücadeledeki tüm faaliyetlerin konfigürasyon ve koordinasyonunun tek bir merkezden sağlanması mümkün olacaktır. Hibrit terörle mücadelede klasik terörizmle mücadele yöntem ve taktiklerinin yeterli gelmeyeceği açıktır. Dolayısıyla hibrit terör örgütlerine karşı yürütülen mücadelenin de hibrit bir karaktere sahip olması gerekmektedir. Bu bağlamda, ilgili devlet kurumlarında hibrit terör tehdidine karşı farkındalık oluşturmak, yeni risk ve tehditler karşısında devletimizin mevcut kapasitesini daha da güçlendirmek ve hibrit terörün ülke sınırlarını aşan boyutu karşısında uluslararası işbirliği tesis temek için yukarıda ifade ettiğimiz yeni güvenlik paradigmasının inşa edilmesi gerekmektedir.

[email protected]