Hocalı Katliamı’nı dünya yazdı ‘uluslararası toplum’ okumadı!

Prof. Dr. Necdet Ünüvar / Adana Milletvekili, TBMM Türkiye-Azerbaycan Dostluk Grubu Başkanı
27.02.2016

İngiltere Dışişleri Bakanlığı Uluslararası İşbirliği Komitesi, 7 Mayıs 2003’de İngiltere’de yaşayan Azerbaycanlıları temsil eden ‘Vatan’ örgütünün gönderdiği mektuba cevap verirken, “İngiliz Hükümeti’nin Hocalı katliamını çok taraflı olarak incelediği ve Ermeni askerlerin yaptıkları katliamı ‘insanlığa karşı işlenmiş bir suç’ olarak kabul ettiğini” belirtmişti. İyi de bu suçun cezası için ne yaptınız?


Hocalı Katliamı’nı dünya yazdı ‘uluslararası toplum’ okumadı!

Hocalı Katliamı’nın dış basında yansımaları dikkat çekicidir. Bazı gazete ve dergilerde konuya ilişkin yapılan haberler vahşi katliamı dünyanın gördüğünü kanıtlıyor; ancak acı olan bunu bile bile dünyanın hiçbir somut adıma yanaşmamış olması...

Krual’Eveneman dergisi (Paris), 29 Şubat 1992:  “Ermeniler Hocalı’ya saldırdı. Bütün dünya tanınmaz hale getirilmiş cesetlere tanıklık etti. Azerbaycanlılar çok sayıda insanın öldürüldüğünü haber veriyor.”

Sunday Times gazetesi (Londra), 1 Mart 1992: “Ermeni askerleri binlerce aileyi yok etti.”

Financial Times gazetesi (Londra), 9 Mart 1992: “Ermeniler Ağdam’a doğru giden orduyu kurşun yağmuruna tuttu. Azeriler bin 200 kadar ceset saydıklarını bildiriyor. Lübnanlı kameraman, ülkesindeki zengin Ermeni Taşnak lobisinin Karabağ’a silah ve asker gönderdiğini doğruladı.”

Times gazetesi (Londra), 4 Mart 1992: “Birçok insan tanınmaz hale getirilmiş, masum kızın sadece kafası kalmış.”

İzvestiya gazetesi (Moskova), 4 Mart 1992:  “Video görüntüleri kulakları kesilmiş çocukları gösterdi. Bir kadının yüzünün yarısı kesilmişti. Erkeklerin kafa derisi soyulmuştu.”

İzvestiya (Moskova), 13 Mart 1992: “Binbaşı Leonid Kravets: Ben şahsen tepede yüz civarında ceset gördüm. Bir erkek çocuğun kafası yoktu; her tarafta acımasızca öldürülmüş kadın, çocuk ve yaşlılar vardı.”

Le Monde gazetesi (Paris), 14 Mart 1992: “Ağdam’da bulunan yabancı gazeteciler Hocalı’da öldürülmüş kadın ve çocuklar arasında kafa derisi soyulmuş, tırnakları çıkarılmış üç kişi gördüklerini söylüyor.”

Valeraktuel dergisi (Paris), 14 Mart 1992:  “Bu ‘özerk bölgede’ Ermeni silahlı birlikleri Yakın Doğu’da üretilmiş yeni teknolojiye, ayrıca helikoptere sahiptiler. ASALA’nın Suriye ve Lübnan’da askeri kamp ve silah depoları bulunuyor. Ermeniler yüzden fazla Müslüman köyüne saldırı düzenlemiş ve Karabağ’daki Azerbaycanlıları öldürmüşler.”

BBC Morning News, 3 Mart 1992, saat 07.37: “Canlı yayın muhabirimiz 100’den fazla Azeri erkek, kadın ve bebek cesetleri gördüğünü ve bunların başlarına yakın mesafeden ateş edilerek öldürüldüğünü rapor ediyor.”

Yüzleri paramparçaydı

Newsweek, 16 Mart 1992 (Pascal Privat ve Steve Le Vine imzalı haber): “Geçtiğimiz hafta Azerbaycan yine bir morgun mahzeni gibiydi; bir caminin arkasına geçici olarak kurulmuş morga sürüklenerek getirilmiş düzinelerce ceset ve yas tutan mülteciler... Bunlar 25 ve 26 Şubat tarihinde Ermeni kuvvetleri tarafından istila edilen Yukarı Karabağ bölgesindeki Hocalı köyünün Azeri sakinleriydi. İnsanların çoğu kaçmaya çalışırken yakın mesafeden vurulmuştu, bazılarının yüzleri paramparça idi, bazılarının kafa derileri yüzülmüştü...”

Human Rights Watch: “Hocalı katliamı Karabağ’ın işgalinden bu yana cereyan eden en kapsamlı sivil kırımdır.”

Thomas Goltz (ABD’li gazeteci): “Fotoğrafçı arkadaşım öyle etkilenmişti ki fotoğraf çekebilmesi için kendisini objelerin üzerine doğru itmem gerekiyordu. Cesetler, mezarlar, evet hepsi mide gerektiriyordu. Ama olanları anlatmak, dünyaya duyurmak gerekliydi. Hayatta kalanları bularak hemen orada neler dediklerini kaydettik.  Bazı cesetleri tanımaya çalıştım ama yüzlerinden vurulanlar, tanınmayacak halde olanlar vardı. Bazılarının kafa derileri yüzülmüştü.”

Daud Kheyriyan (Hocalı katliamına tanık olan ve daha sonra Beyrut’a yerleşen Ermeni gazeteci, ‘FortheSake of Cross/Haçın Hatırı İçin’ adlı kitabından, sf 62-63): “..Gaflan denen ve ölülerin yakılmasıyla görevli Ermeni grup, Hocalı’nın 1 kilometre batısında bir yere 2 Mart günü 100 Azeri ölüsünü getirip yığdı. Son kamyonda 10 yaşında bir kız çocuğu gördüm. Başından ve elinden yaralıydı. Yüzü morarmıştı. Soğuğa, açlığa ve yaralarına rağmen hala yaşıyordu. Çok az nefes alabiliyordu. Gözlerini ölüm korkusu sarmıştı. O sırada Tigranyan isimli bir asker onu tuttuğu gibi öteki cesetlerin üstüne fırlattı. Sonra tüm cesetleri yaktılar. Bana sanki yanmakta olan ölü bedenler arasından bir çığlık işittim gibi geldi. Yapabileceğim bir şey yoktu. Ben Şuşa’ya döndüm; onlar Haç’ın hatırı için savaşa devam ettiler.”

Bunlar seçebildiklerim. Daha nice haber ve yazılar vardır eminim. Batı’da hala insanlık onurunu görmezden gelmeyen, Doğu’da insan olmanın asaletini arayan insanlar olduğunu görmek bir nebze umudumu artırıyor.

Ancak uluslararası örgütlerden umudum gittikçe azalıyor.

Dünyanın gözleri önünde gerçekleşen bu katliama BM, AB gibi uluslararası yapılar gereken özeni göstermedi. Oysa BM Güvenlik Konseyi 1993 yılı Nisan-Kasım aylarında 822, 853, 874, 884 sayılı kararları kabul etmişti. Bu kararlarla “Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını işgal ettiği” belirtilmişti.

Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi’nin 25 Ocak 2005 tarihli ve 1416 sayılı kararında “Ermenistan’ın Azerbaycan topraklarını halen işgali altında tuttuğu” da belirtildi.

Suçun cezası için ne yaptınız?

Ancak BM ve Batılı devletler, ne işgalin sona erdirilmesi için çaba gösterdi, ne de Ermenilerin yaptıkları katliama ciddi bir tepki verdi.

İngiltere Dışişleri Bakanlığı Uluslararası İşbirliği Komitesi, 7 Mayıs 2003’de İngiltere’de yaşayan Azerbaycanlıları temsil eden ‘Vatan’ örgütünün gönderdiği mektuba cevap verirken,

“İngiliz Hükümeti’nin Hocalı katliamını çok taraflı olarak incelediği ve Ermeni askerlerin yaptıkları katliamı ‘insanlığa karşı işlenmiş bir suç’ olarak kabul ettiğini” belirtmişti.

İyi de bu suçun cezası için ne yaptınız?

Bunları bilince şimdi Suriye’de neden sadece “Vah vah” dediğinizi anlamak zor gelmiyor.

Şimdi ülkemde ‘Batılı demokrasi’den dem vuran siyasetçiler aklıma geliyor.

Nasıl üzülmeyeyim?

Bireysel olarak; ABD Kongresi Uluslararası İlişkiler Komisyonu Üyesi Don Barton, Kongre’yi ‘Hocalı Soykırımı’nı tanımaya çağırmış ve Temsilciler Kurulu’nun toplantısında yaptığı konuşmada, “ABD Kongresi, Hocalı soykırımını tanımakla uluslararası toplumun uzun yıllardan beri bu konuyla ilgili sessizliğini bozacaktır” diyebilmişti.

Sevgili Barton, sana teşekkür edebilmeyi çok isterim.

Yapılması gereken insan olmayı hatırlamak sadece. İnsan yaşamını her şeyin üstünde tutan, devleti var etmek için milletin bekasına öncelik veren, uzakta bir dağda ya da yakında bir köyde her kimin derdi varsa dertlenen devletler ve bunların teşkil ettiği bir uluslararası camia olmadığı sürece ne Suriye’de ne Kafkaslarda ne de dünyanın herhangi bir yerinde akan kan durmayacaktır.  Küresel Barışın adı ‘samimiyet’tir.

[email protected]