HSYK’da revizyon ihtiyacı

Şadi Çarsancaklı - Avukat
4.01.2014

Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu yeniden ele alınmalı, savcılık kurumu kuruldan çıkarılmalıdır. HSYK seçim usulü yeniden ele alınmalı ve bir grubun baskın şekilde sistemi kilitlemesinin önüne geçilmelidir.


HSYK’da revizyon ihtiyacı

Son günlerde gündemi belirleyen Özel Yetkili Mahkeme Soruşturmaları çerçevesindeki olayların uluslararası ilişkiler ve siyasi yönü çokça konuşuldu. Konunun özellikle hukuki açıdan değerlendirilmesi gerekmektedir.

1-Özel yetkili Cumhuriyet Savcısı Celal Kara tarafından başlatılan yolsuzluk soruşturmasında polisçe operasyon yapılmış, tutuklamalar olmuş, bu arada dosyada ve tutuklama taleplerinin altında başsavcı tarafından atanan iki savcının imzası da yer almıştır.

2- Yürütme tarafından yapılan ve Emniyet ve Jandarma görevlilerinin adli olaylarda amirlerine bilgi verme zorunluluğunu getiren Adli Kolluk Yönetmeliği’ndeki değişiklik Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararı (28.12.2013) ile karşılaşmıştır.

3- Bir başka Özel Yetkili Savcı Muammer Akkaş İstanbul Adliyesi önünde gazetecilere basın bildirisi dağıtmış (26.12.2013), bu bildiride, başlatmış olduğu soruşturmaya ait dosyanın kendisinden alınmış olduğunu, delillerin karartılması, sanıkların kaçmış olmasından şüphelenmekte olduğunu beyan etmiştir.

4-Aynı gün öğleden sonra İstanbul Başsavcısı Turan Çolakkadı basın toplantısı yaparak savcı Muammer Akkaş’tan 24.12.2013’te dosya hakkında bilgi istediğini, onunla bu bilgiyi hazırlayıp gelmesi konusunda sözleştiklerini ancak Muammer Akkaş’ın dosyadan tutuklama isteyip dosya bilgilerini de basına sızdırdığını, dosyanın UYAP’a kaydında da usulsüzlük bulunduğunu, yaklaşık iki yıl önce başlatılmış olan soruşturma dosyasının kendisinden gizlenmiş olduğunu kamuoyuna duyurmuştur.

5-Savcı Celal Kara tarafından başlatılmış dosya halen yürümektedir. Ancak dosya savcısının yanına başsavcı tarafından iki savcı daha tayin edilmiştir.

6-Bu dosyanın UYAP kaydında farklı isimlerin girilmiş ya da hiç UYAP kaydı yapılmamış, başsavcıdan gizlenmiş bir dosya olup olmadığı hususu basına yansımadı.

Adli Kolluk Yönetmeliği 

7-Adli Kolluk Yönetmeliğindeki değişiklik yargının yürütmeden bağımsız olan ayrı bir erk olduğu olgusunu zedelemekte, merkeze “yürütme”yi almaktadır. Temel mantığı/felsefesi itibariyle sakattır. Nitekim Danıştay da aynı gerekçelerle yürütmeyi durdurma kararı vermiştir.

8-Eğer amaçlanan yargı mensuplarının kendi görev tanımlarının dışına çıkarak tasarruf ediyor olmasından şikâyet ve bunun denetlenmesi ise hiç şüphesiz ki bu denetim mekanizması yine yargının kendi içerisinden olmalıdır.

 9-Nitekim savcı Muammer Akkaş olayında Başsavcılık kurumunun işleyişi bu denetimin mevcut olduğunu da göstermiştir. Sistemsel değişiklik yerine sistemin çalışmasındaki aksaklık tespit edilmeli ve sistem içinde tedbir aranmalıdır.

Muammer Akkaş dosyası

10-Bu olayda dosya savcısı Muammer Akkaş ve Başsavcı Turan Çolakkadı karşılıklı açıklamalar yapmışlardır. Yapılan açıklamalar yer, zaman, olay açısından birbirini teyit etmektedir. Bir soruşturmanın asıl yetkilisinin Başsavcı olduğu dikkate alındığında süreç Başsavcının (savcı tarafından teyit edilen) beyanları üzerinden değerlendirilebilir;

Başsavcı, yaklaşık iki yıl önce başlatılmış olan soruşturmadan haberinin olmadığını, dosyanın kendisinden gizlenmiş olduğunu beyan etmekte, savcı da iki gün önce arz ettim demektedir. Böylelikle başsavcının bu olaydan iki gün önce haberdar olmuş olduğu kesindir. Ayrıca başsavcı soruşturma dosyasının kaydedilmesinin zorunlu olduğu UYAP kaydının usul dışı yapılmış ya da hiç yapılmamış olduğunu söylemektedir. Hâlbuki 5235 sayılı kanunun 17/1. Maddesi “Kamu davasının açılmasına yer olup olmadığına karar vermek üzere soruşturma yapmak veya yaptırmak” görevinin başsavcıya ait olduğunu hükmünü amirdir. Yani savcı, başsavcıyı temsilen soruşturma yapmaktadır ve ondan bir soruşturma dosyasının gizlenmesi yasaya aykırılık/keyfilik içermektedir.

Başsavcının beyanına göre, savcıdan izahat beklenir iken hemen bir gün sonra konu medyaya sızdırılmış, sanıklar hakkında tutuklama kararları aldırılmış. Başsavcının bu süreçten de haberi yoktur.

Başsavcılıkça dosyanın savcıdan alınıp bir başka savcıya verilmesi mümkün iken 5 kişilik bir savcı heyetinin görevlendirilmesi basiretli bir tutum olmuştur. Böylelikle Başsavcılık Kurumu içerisindeki alenilik temin edilmiş, herhangi bir kasıt, suiistimal, kayırma gibi muhtemel düşünce/itham da peşinen bertaraf edilmiştir.

11-Durum alabildiğine vahimdir. Beyanlar ve tüm bu vakıaların kamuoyundaki yansımalarına bakıldığında; a.bazı savcıların Başsavcıdan gizleyerek bir takım yolsuzluk konulu soruşturmalar başlattıkları, b. Bu soruşturmaların normal yürütülmeyip “uyutulduğu”, Seçimlere az zaman kala siyasal bir sonuç yaratabilmek amaçlı yürütülmeye başlandığı, c.Hükümetçe adli kolluk uygulamasının ruhuna ters nitelikte yönetmelik değişikliği yapıldığı, d. Bir savcının başsavcı tarafından malumat istenildiğinde adeta yakalanmış olma korkusu ile hemen tutuklama listesi hazırlayıp yürürlüğe koyup basına servis ettiği, basın bildirileri dağıttığı, e. Bir kısım HSYK üyesi tarafından 28 Şubat uygulamalarına benzer şekilde bildiri yayınlandığı, f. Soruşturmaya konu olay ve sanıkların ülkenin stratejik çıkarlarını zedeleyici, büyük projeleri çıkmaza sokucu nitelikli olarak “seçilmiş” olduğu, iddia edilmektedir.

Bir cemaate mensup bir kısım memur hükümeti düşürmeye çalışıyor. Bunun için de yargıyı kullanıyor. Hükümet de yargıyı kendine bağlayacak yönetmelik değişikliği yapıyor. Yargı da kendi içinde birtakım tedbirlere başvuruyor (başsavcının dosyadaki savcı sayısını arttırması) Akla tarihteki Yeniçerilerin”kazan kaldırma”sı gelmektedir. Bu durumun Fethullah Gülen Hoca çevresinde vücut bulmuş milyonlarca mümin ve sivil insanın değil, ancak bürokrasi içerisindeki bazı memurların organizeli ve kural dışı davranışları ile ilgili olduğu açıktır. 

Savcı-Cemaat ilişkisi

İddia edildiği gibi görevli savcının bir cemaat mensubu olması kabulü üzerinden durum değerlendirildiğinde:

12-Cemaat, tarikat gibi yapılar düşünce, inanç, örgütlenme özgürlüğü/hakkı çerçevesindeki yapılardır. Savcının kendine özgü inanç ve düşüncelerinin olması, hatta bu doğrultuda örgütlenme hakkını kullanıyor olması da normal karşılanmalıdır. 

13-Ancak bir kamu görevlisi yetkilerini başka işler/amaçlar için kullanırsa bu, sistemi derinden yaralar. Doğuracağı yakın sosyal sonuçlar ise telafisi çok zor ve yıkıcı olur.

14-Savcı tarafından ifa edilen görev aynı zamanda bir siyasi yapı ya da örgütün başkaca hedefleri gözetilerek gerçekleştiriliyor ise bu çok daha büyük ve rafine bir tehdittir. 

15-Yargının araçsallaştırılması olarak tanımlayabileceğimiz bu tutum özü itibariyle ayıplı olduğu kadar bunun sonucunda; a. adalet duygusunun/ümidinin tüketilmesi, adalet arayışının anlamsızlaştırılması, b. Toplumu oluşturan fertlerde; kendisinin de telefonunun dinlenebileceği, evinin aranabileceği, mallarının müsadere edilebileceği, itibarsızlaştırılabileceği korkusunun yaygınlaşması, c. Savcılık kurumuna olan yaygın güvenin ortadan kalkması, kurumsal itibarın zedelenmesi, d. Mevcut sapmaya karşı alınacak tedbirlerin; yargı kurumunun kendi iç dengelerini bozması ve sistemin işleyişinde oluşacak zorluklara sebep olması, giderek erkler arasındaki yatay ilişki/insicamın tahribi, yani kaos ve üçüncü sınıf bir toplumsal kimliğe su taşıyan derin bir travmatik yara beklenebilir.

16-Başsavcılıkça alınan acil tedbir yerindedir. a. Bir dosyada üç, diğer dosyada ise 5 savcı vardır. Bu durum soruşturmanın hızlılığını temin edeceği gibi, savcının bir cemaat adına ya da kasıt altında davrandığı yolundaki iddialara karşı, soruşturmanın sağlıklı şekilde yürümesini temin edecektir. b. Sorgulama süreci en küçük bir şüphe barındırmayacak şekilde yürütülmeli ve mevcut dosyalar hukukun gerektirdiği özen ve ihtimamla ele alınmalıdır. c. Savunma hakkı tartışmasız kullandırılmalı, savunma delilleri toplanmalıdır. Halk Bankası Genel Müdürü Süleyman Aslan’ın şahitleri savcı Celal Kara tarafından dinlenmemiş, savunma delilleri toplanmamıştır.

17-Kısa vadede tayin edilecek müfettişlerce somut olay derinlemesine incelenmeli, yargı sisteminin işleyişi ele alınmalı ve sistemsel değişiklik yerine sistemin çalışmasındaki aksaklık tespit edilmeli, sistem içinde tedbir aranmalıdır.

18- Uzun vadede mevcut Savcılık Kurumu kökten revizyona tabi tutularak kamu avukatlığı statüsü kazandırılmalıdır. Böylelikle kovuşturma aşamasındaki iddia ve savunma arasındaki dengesizlik giderileceği gibi soruşturma sürecinin bütüncül olarak gözden geçirilmesi de kolaylaşacaktır. 

19- Hâkimler Ve Savcılar Yüksek Kurulu yeniden ele alınmalı, a.Savcılık Kurumu Kuruldan çıkarılmalıdır. b. HSYK Seçim usulü yeniden ele alınmalı ve bir grubun baskın şekilde sistemi kilitlemesinin önüne geçilmelidir. Bu ülke topraklarında yaşayan hiç kimse ya da hiçbir grup ya da hiçbir kurum her şeyden daha önemli olanın adalet olduğunu unutmamalıdır. Adaletin feda edildiği yerde başka hiçbir amacın gerçekleşme şansı yoktur. 

[email protected]