Hudson Enstitüsü Suriye yol haritası ile ne öneriyor?

Necdet Özçelik / Yazar
11.03.2023

Türkiye için, Suriye'de PKK/PYD'yi varoluşsal tehdit olarak kabul etmeyen hiçbir senaryonun geçerliliği bulunmamaktadır. PKK/PYD tehdidi ile Suriyeli mültecileri önceleyemeyen hiçbir yol haritasının Türkiye'de karşılık bulma şansı yoktur.


Hudson Enstitüsü Suriye yol haritası ile ne öneriyor?

Washington merkezli Hudson Enstitüsü adlı bir düşünce kuruluşu tarafından 13 Ocak 2023 tarihinde "Suriye Labirentinden Kaçış: Bir Yol Haritası" adlı bir rapor yayınlandı. Suriye'deki Türk ve Amerikan politikalarının uyumlu hale getirilebilmesi için bir yol haritası öneren rapor iki bölümünden meydana geliyor. Raporun ilk bölümünde Türkiye'nin Rusya'yı dengeleyen jeostratejik rolünden bahsedilip Libya, Suriye ve Ukrayna üzerinden örnekler veriliyor. İkinci bölümde ise Türkiye ve ABD'nin Suriye'de yeniden birlikte hareket edebilmesi için teknik uygulamalara dair politika önermeleri yapılmış. Hudson Enstitüsü araştırmacılarından Micheal Doran ve Türkiye'de Suriye üzerine yaptığı araştırmalarıyla bilinen Ömer Özkızılcıklı tarafından iyi niyetle hazırlandığı görülen raporun, Amerikan kamuoyunda Türk-Amerikan müttefiklik sorunsalına Suriye İç Savaşı, PKK/PYD ve DEAŞ problemleri üzerinden dikkat çekmesi bakımından anlamlı olduğu söylenebilir. Ancak, raporun birinci bölümünde Türkiye için çerçevelenen stratejik rol ile raporun ikince bölümünde yer alan yol haritası, Türk-ABD ilişkilerinin bir takım ön kabuller ve indirgeyici bir yaklaşımla ele alındığını da göstermektedir. Bu da iki ülke arasında giderek kronikleşen güvensizlik sorununa yalnızca kozmetik ve geçiştirici bir çözüm önerisi sunmaktan öteye geçilmediğini düşündürmektir.

PKK/PYD'nin yaşamsal kaygısı

Raporun hazırlandığı tarihten bir süre sonra iki önemli gelişme meydana geldi. Bunlardan birincisi Türkiye, Rusya, İran ve Suriye'nin katılımıyla ortaya çıkan kapsamlı bir normalleşme inisiyatifi. Henüz bu dörtlü mekanizma işlevsel hale gelmemesine rağmen, Hudson Enstitüsü'nün raporu, ABD'nin, bu inisiyatifin Ankara'nın Suriye muhalefetinin askeri etkisini azaltması karşılığında, Şam ve Moskova'nın PKK/PYD'yi terör örgütü olarak tanıyabileceğini ve bu örgütün Suriye topraklarındaki tüm faaliyetlerini yasaklamasını talep edeceğini öngörüyor.

Esasen raporda, PKK/PYD'nin askeri ve siyasi varlığının son bulması değil, PKK/PYD'nin örgütsel karakterinin yaşatılması önerilmektedir. İkinci gelişme ise geçtiğimiz hafta içinde ABD Genelkurmay Başkanının PKK/PYD'nin lider terörist kadrosunu Suriye'de ziyaret etmesiydi. Bu ziyaretten de anlaşılan o ki ABD olası bir Türkiye-Suriye normalleşmesinin PKK/PYD'ye yaşamsal bir tehdit sunacağını değerlendirmektedir. Ziyaret, Amerikan güvenlik bürokrasisinin örgütü doğrudan himaye ederek yaşatmayı işaret ederken, Hudson Enstitüsünün raporu daha yumuşak bir şekilde örgütün yaşamsal idamesini önermektedir.

Kabuller, önermeler ve riskler

Raporun kabullerini, önermelerini ve risklerini beş madde halinde sıralamak mümkün.

1. PKK/PYD Türkiye ve ABD arasında ontolojik bir sorun olarak görülmüyor, PKK/PYD ve ABD arasındaki ilişkinin kendisi bir sorun olarak çerçevelenmiş. PKK/PYD'nin tasfiyesi veya dönüştürülmesi değil ABD'nin ilişkiyi kesmesi karşılığında bu örgüte daraltılmış bir alanda yaşam hakkı öngörülüyor. PKK/PYD'yi tehdit olarak gören hiçbir Türk Hükümetinin bunu kabul etmesi mümkün değildir.

2. Rapor farkında olmadan (veya olarak) bir federatif yapıyı dayatıyor. Bu zaten, PKK/PYD ve ABD'nin isteği bir şey. Irak'taki KBY modellemesi hissediliyor. Yol haritası bunu savunduğu için Suriye'deki PKK istediği kadar dar bir alana sıkışsın Suriye'deki siyasi çözümün meşru bir aktörü olarak kimliklendiriliyor. Bu da Türkiye'nin Suriye politikasındaki üniter devlet modeli prensibine aykırı bir durumdur.

3. Yol haritası Suriye Milli Ordusu (SMO) ile Suriye Demokratik Güçleri (SDG) adlı oluşumun içindeki PKK'lı olmayan güçlerin müşterek bir çatı altında ABD-Türkiye kontrolünde çalışabileceğini kabul ediyor. Bunun imkansızlığı Suriye'deki çatışma dinamiklerinden birinin de gruplar arasında olmasıyla izah edilebilir. Bu gruplar halihazırda birbiriyle savaşıyorken nasıl olacak da aynı çatı altında birlikte ve muğlak bir tehdide karşı hareket edecekler? Bununla birlikte ne SMO'nun ABD'ye ne de herhangi bir SDG unsurunun Türkiye'ye güveni var. Ayrıca, yol haritası SMO unsurlarının geniş bir alana yayılması/dağılmasını öngörüyor, bu askerî açıdan Türkiye'nin kontrol edemeyeceği bir şey. SMO'nun yapısal olarak dağılma riski de çok yüksek ve Türkiye açısından çok tehlikeli, bu ancak ABD'nin isteyeceği bir durum olabilir.

4. Yol haritasında Deir Zor bölgesinin SMO'ya devredileceğinden bahsediliyor. Bu bölge (özellikle Abu Kemal) ABD için 2003 Irak işgalinden bu yana hep problem sahası olarak görüldü. ABD Suriye-Irak geçişkenliğini işaret ederek Irak direnişinin hep buradan yürütüldüğünü iddia etti. Bu bölge aynı zamanda Irak petrolünün İsrail üzerinden pazarlanması için eskiden düşünülen Kerkük-Hayfa hattının güncellenmesi için de bir anlam taşıyor. SMO'nun bu bölgeye gelmesi Asaib al-Hak ve Hizbullah bileşenlerinin bölgeyi ele geçirmesi için kolaylaştırıcı bir neden olacak; bu da buraya İsrail müdahalesinin önünü açabilecek yeni bir durumla karşı karşıya kalınmasına neden olacaktır. Sonrasında da kaçınılmaz bir şekilde bu bölgede ABD-İsrail ve buna yeniden eklemlenecek PKK/PYD ittifakını konuşmaya başlayacağız.

5. Yol haritasında ayrıca İdlib'in ABD'ye altın tepside sunulduğu görülüyor. PKK/PYD ile ilişkisini kesmesi karşılığında İdlib'te hiçbir maliyete (ekonomik, siyasi, insan vb) katlanmamış olan ABD'nin söz sahibi olması, Türkiye-HTŞ çatışmasını kaçınılmaz kılacaktır. Bu da Türkiye'nin hem İdlib'teki kapasitesini zorlayacak hem de sınır ötesinde terör ve göçü önleyici bir etki üretecektir.

Sonuç olarak, ABD ile ilişkilerin düzeltilmesinin karşılığında bin bir güçlükle inşa edilen SMO kapasitesinin ötesine görevlendirilecek, Türkiye mevcut harekât alanları dışında Rusya, Suriye ve devlet dışı silahlı aktörle karşı karşıya gelecek ve etki alanını ve etki gücünü kaybedecektir. Bu durum ABD'ye daha geniş alanda hiç risk almadan kontrol imkânı sağlayacak, İran'ı Suriye-Irak sınırına konsantre edecek, İsrail'e Suriye'ye müdahalesinin yolunu açacak, küçültüleceği düşünülen PKK/PYD'ye güçlenerek yeniden siyasi ve coğrafi alan kazanması için zemin hazırlayacaktır. Rapor, Türkiye için yönetilmesi ve icra edilmesi bakımından oldukça güç, muhtemel sonuçları bakımından da çok riskli bir senaryolar önermektedir. Bu çalışmada Türkiye aleyhine daha birçok risk barındırıyor.

Rapor, Türkiye'yi Suriye'de Irak'taki bölgesel yönetim benzeri bir yerel yönetim modeline razı getirmeyi, İran'ı ortak bir düşman olarak kabul etmeyi, Rusya'yı siyasi çözüm denkleminden çıkartmayı önermektedir. ABD'nin askeri angajmanlarının minimize edildiği, Türkiye'nin yerel ortağı olan SMO bileşenlerini, Rusya-Suriye-İran, DEAŞ ve PKK/PYD tehdit üçgeni arasında kapasitesinin ötesindeki geniş bir alanda yaşamsal bir sorunla karşı karşıya bırakacak senaryolar önermektedir. Raporu Hudson Enstitüsüne ait https://www.hudson.org/escape-syria-labyrinth-road-map-turkey-ypg-pkk web bağlantısından okuyabilirsiniz.

Varoluşsal tehdit

Türkiye için, Suriye'de PKK/PYD'yi varoluşsal tehdit olarak kabul etmeyen hiçbir senaryonun geçerliliği bulunmamaktadır. Vasat altı ABD diplomatlarının dahi dillerine pelesenk olmuş "Türkiye'nin meşru güvenlik kaygılarını anlıyoruz ama Suriye'de DEAŞ'a karşı mücadelemize yerel ortağımız olan SDG ile devam edeceğiz" ifadesi Türk-Amerikan etki alanının birleşmesinin önünde bilişsel engel olarak durmaktadır. ABD'nin Suriyeli mültecilerle ilgili herhangi bir planının olmaması ise Türkiye için ayrıca kaygı verici bir durumdur. PKK/PYD tehdidiyle Suriyeli mültecileri önceleyemeyen hiçbir yol haritasının Türkiye'de karşılık bulma şansı yoktur. ABD'nin taktik ölçekteki Münbüç Yol Haritasının uygulamasındaki samimiyetsizliği hala Türk hafızasındaki tazeliğini korumaktadır. Deprem ve yerel siyasi tartışmaların ülke gündemine ağırlığını koyduğu şu günlerde Suriye'deki gelişmeler oldu-bittiye gelmeden kamuoyu gündemindeki yerini korumalıdır.

@necdet4059