Hz. İsa ne zaman doğdu?

1.01.2022

İsa tarihi bir şahsiyet midir? Yoksa mit midir? Tarihi bir şahsiyet ise ne zaman doğmuş, çocukluğu nasıl geçmiş, geçimini nasıl sağlamıştır? Doğum tarihi hakkında bilinen yanlışlar nelerdir?


Hz. İsa ne zaman doğdu?

Aradan iki bin seneden fazla bir zaman geçmesine rağmen İsa hep tartışılan bir figür olmuştur. İsa tarihi bir şahsiyet midir? Yoksa mit midir? Tarihi bir şahsiyet ise ne zaman doğmuş, çocukluğu nasıl geçmiş, geçimini nasıl sağlamış gibi benzeri sorular başta din tarihçileri ve ilahiyatçılar olmak üzere birçok kişinin aklına gelen ve tabii bir sonuç olarak da dile getirdiği sorular olmaktadır.

Biz ise bu haftaki yazımızı kelime sınırından dolayı bu sorulardan sadece birisini seçip, İsa'nın doğumuna ayıracağız. Bunu yaparken de Luka İncilinde geçen pasajları esas alarak İsa'nın doğumu hakkında verilen bilgilerin analizini yapmaya çalışacağız.

Hz. İsa'nın hikayesi Cebrail meleğin Meryem`e görünüp ona bir çocuk müjdelemesi ile başlar:

Luka 2:30-31:

"melek ona, "Korkma Meryem" dedi, "Sen Tanrı'nın lütfuna eriştin. Bak, gebe kalıp bir oğul doğuracak, adını İsa koyacaksın. "

Bu sırada akrabası Elizabet altı aylık hamiledir (Luka 1:26). Meryem, Elizabet`in yanına gider ve orada üç ay kaldıktan sonra evine döner. Luka İncili aradaki süreci atlayıp bir anda Meryem ile nişanlısı Yusuf`un Nasıra`dan Beytlehem`e yolculuğuna geçer. Yolculuğun nedenlerine geçmeden önce isterseniz Meryem yaklaşık 120-130 km`lik bu yolculuğa çıkmadan önce kaç aylık hamileydi onu analiz edelim.

Hristiyan apologistler (savunucular), Meryem`in yolculuğa Elizabet'in yanından ayrıldıktan hemen sonra gerçekleştiğini düşündüklerinden, Beytlehem`e vardığında 3,5-4 aylık hamile olduğunu iddia etmektedirler. Peki gerçekten öyle mi? Luka 2:6-7`ye baktığımızda bu ihtimalin zayıf olduğu hatta doğumun çok yaklaştığı anlaşılmaktadır:

"Onlar oradayken, Meryem'in doğurma vakti geldi ve ilk oğlunu doğurdu. Onu kundağa sarıp bir yemliğe yatırdı. Çünkü handa yer yoktu"

'Handa yer yok' ifadesi

Son cümle "handa yer yoktu" ifadesi önemli! Şehre beş- beş buçuk ay önce gelmiş olsalardı, kolaylıkla kalacak bir yer bulabilirler ve Meryem acele ile bulunmuş bir yer olan ahırda doğurmak zorunda kalmazdı. Dolayısıyla Nasıra`dan Beytlehem`e yolculuğun en iyi ihtimalle 4-5 gün olduğu farz edersek Meryem bu yolculuğu hamileliğinin 9`uncu ayında veya ona çok yakın bir zamanında gerçekleştirmiş olmalıdır (tabii ki eğer prematüre bir doğum gerçekleştirmedi ise).

Peki dokuzuncu ayına yakın bir hamilelik devresinde olan Meryem`i nişanlısı ile böylesine meşakkatli bir yolculuğa iten sebep ne idi? İsterseniz bir dedektif misali incelemeye devam edelim;

Meryem'i terketmedi

Herhangi bir cinsel birliktelik olmaksızın hamile kalmış Meryem`i onu dönemin (hatta bugünün bile) normlarında alınabilecek zor bir karar ile -Cebrail meleğin vahiy yoluyla telkinleriyle dahi olsa (Allah'ın emriyle)- terk etmeyip, her haliyle kabul eden vefakâr nişanlısı Yusuf, Nasıra`dan Beytlehem`e götürür (Bu Yusuf`u Yakup peygamberin oğlu peygamber Yusuf ile karıştırmamak gerekir):

Luka 2:1-7: "1.O günlerde Sezar Augustus bütün Roma dünyasında bir nüfus sayımının yapılması için buyruk çıkardı. 2.Bu ilk sayım, Kirinius'un Suriye valiliği zamanında yapıldı. 3. Herkes yazılmak için kendi kentine gitti. 4.Böylece Yusuf da Davut'un soyundan ve torunlarından olduğu için Celile'nin Nasıra Kenti'nden Yahudiye bölgesine, Davut'un kenti Beytlehem'e gitti. 5. Orada, hamile olan nişanlısı Meryem'le birlikte yazılacaktı. 6-7. Onlar oradayken, Meryem'in doğurma vakti geldi ve ilk oğlunu doğurdu. Onu kundağa sarıp bir yemliğe yatırdı. Çünkü handa yer yoktu."

Yukarıdaki ifadeler Yusuf ile Meryem`in Beytlehem`e yolculuğu ve oraya ulaştıklarında gerçekleşen doğum hakkında Luka'nın verdiği bilgilerin bir kısmı. Sıradan bir doğum hadisesi gibi görünen bu satırlar üzerinde biraz düşünülüp, derinlemesine analiz edilince karşımıza bahane içeren çok farklı anlamlarla çıkartmaktadır.

İlk sorun Roma devletinin düzenlediği nüfus sayımıdır. Tarihi kaynaklarda maalesef İsa'nın doğumu (veya daha doğru bir ifadeyle doğduğu iddia edilen dönemde) zamanında böylesine imparatorluk genelinde yapılmış bir nüfus sayımı bulunmamaktadır. İlaveten, Luka yine yazarı olduğu Elçilerin İşleri kitabında daha sonraki dönemde gerçekleşen (yaklaşık 10 sene) başka bir nüfus sayımından bahsetmektedir:

Elçilerin İşleri 5:37: "Ondan sonra, sayım yapıldığı günlerde ortaya çıkan Celileli Yahuda, pek çok insanı ayartıp peşine taktı. Ama o da öldürüldü ve izleyicilerinin hepsi darmadağın oldu."

Burada detaya girmeden şu bilgiyi vermek isteriz: Birinci yüzyıl Yahudi tarihçi Flavius Josephus bir nüfus sayımından bahsetmektedir. Ancak tarih olarak A.D. 6`yı vermektedir. Bu tarih de Octavian`ın (daha sonra Augustus ismini alıyor) Mark Anthony`yi Actium savaşında (M.Ö .31) yenmesinden 37 sene sonrasına tekabül eder.

İncil yazarları isimsiz

Luka kitabının yazarı iki nüfus sayımını birbirine mi karıştırmış mıdır? Veyahut birisini, özellikle birincisini bilinçli olarak uydurmuş mudur? İncil kitaplarının yazarlarının isimsiz olduğu ve daha sonraki dönemlerde yani kitapların oluşum süreçlerinde isimlendirildiği gerçeğini (kitaplara isim ithafı) hatırlatmak isteriz. Ve dahi, özellikle Luka İncilinin en erken imparator Domitian (saltanatı 81-96) döneminde yazılmış olma ihtimalini de belirtmek isteriz.

Konuyu fazla dağıtmadan analizimize devam edelim. Luka İncilinin yazarı İsa'nın doğumunun Yahudi kralı Hirodes döneminde gerçekleştiğini iddia etmektedir (Luka 1:5). Halbuki Hirodes M.Ö. 4. yılında ölmüştü. Bu da başlı başına Luka İncilinde verilen bilgiler açısından problem teşkil etmektedir.

Ancak, asıl sorulması gereken soru Luka İncili yazarının neden Yusuf ile Meryem`i Nasıra`dan Beytlehem`e göndermek için bahaneler üretmiş olmasıdır. Sorunun cevabı Yahudilikteki Mesihlik inancında saklıdır. Mesih "kutsanmış" anlamına gelmekte ve başlangıçta İsrailoğullarının kralları için kullanılmaktaydı. Davud ve Süleyman gibi Yahudi kralları taht törenlerinde Tanrı tarafından seçildiklerini gösteren bir işaret olarak yağ ile kutsanmaktaydılar. İlaveten kralın kutsanması ile birlikte Tanrı arasında -bir baba ile oğluna benzeyen- özel bir ilişki oluşmaktaydı. (2.Samuel 7:11-14). İsa'nın yaşadığı dönemde ise İsrail tahtında oturan bir kral bulunmamaktaydı ve bağımsız İsrail`den söz etmek mümkün değildi. İsrail, Roma idaresi altındaydı. Yahudilerden bazıları gelecek kralın (yani Mesih) Davud`un soyundan geleceğine, İsrail'in düşmanlarını yeneceğine ve tıpkı geçmiş asırlardaki gibi İsrailoğullarına altın çağlarını yaşatacaklarına inanmaktaydı.

Davud'un soyuna bağlama çabası

Kral Davud`un Beytlehem`de doğup büyüdüğü bilgisini de verirsek sanırım bulmaca zihnimizde çözülmeye başlamış olacaktır. İşte Luka'nın Yusuf ile Meryem`i Beytlehem`e yolculuk ettirmesindeki asıl gaye İsa'yı neseben (soyca) Davud`a bağlama çabasıdır. Yeni Ahid kitapları Yusuf`un Davud`un soyundan geldiği bilgisini vermektedir. Ancak, Meryem'in Davud ile herhangi bir akrabalık bağından açıkça bahsetmez. Yusuf`un Meryem ile nişanlılığı ve dahi evliliği yoluyla da İsa için gerekli olan Davud ile bağı tamamlanmış olacaktı.

Neden evlenmediler?

Ancak burada bir başka soru ile daha karşılaşmaktayız. Yazımızın başlarında Yusuf'un büyük bir cesaret ile belki de toplumun tabularını yıkarak (ve dahi vahyin tesiriyle: Matta 1:18-25) Meryem`i hamile olmasına rağmen bırakmamasından, kabullenmesinden bahsetmiştik. İncil kaynaklarını doğru kabul edersek nişanlanmışlardı. Peki neden Meryem'in hamile olduğunun farkına varılmasından hemen sonra yani karnının büyümesini beklemeden evlenmediler de nişanlı kaldılar? Bu şekilde toplumdan gelecek tepkilerin de önüne bir şekilde geçilmiş olmaz mıydı? Yine yazımızın başlarında Beytlehem'e girdiklerinde Meryem'in hamileliğinin son günlerinde olduğundan bahsetmiştik. İki nişanlı ve evli olmayan çift (birisi doğurmaya yakın) bence yabancı bir şehre giriyorlar. Yabancı diyorum çünkü her ne kadar Luka ve diğer İncil yazarları Yusuf`un Beytlehemli olduğunu iddia etse de nişanlısını ahırda doğurtmak zorunda kaldığına göre şehirde tanıdığı kimse yoktu.

Yoksa Luka, İsa'yı Davud'un soyuna bağlamaya çalışırken Meryem'e de aynı zamanda -Davud`un soyuna bağlı- sahte bir nişanlı mı icad etmişti? Cevabını döneme ait birincil bir kaynakla karşılaşmadığımız sürece hiçbir zaman bilemeyecek, ancak bu ve benzeri soruların aklımıza gelmesine de mâni olamayacağız.

[email protected]