İlk Cizvit Papa ve dinler arası diyalog

Prof. Dr. Niyazi Öktem - Doğuş Üniversitesi
16.03.2013

Bir Cizvit olarak yeni papanın tıpkı Polonyalı Jean-Paul II gibi diyalog çalışmalarından yana olacağını tahmin ediyorum. Cizvit anlayış akıcıdır, bilimden ve barıştan yanadır. Asizili Aziz Fransuva geleneğine bağlı olarak mistik değerlerle bağlıdır ama dünyeviliği de ihmal etmez. Akıl, kültür, bilim insanlığa barış ve özgürlük getirecektir.


İlk Cizvit Papa  ve dinler arası diyalog

Çok kısa bir sürede kardinaller seçimlerini yaptılar. Yeni Papa, İtalyan kökenli Arjantinli Kardinal,76 yaşındaki Jorge Mario Bergoglio. Tarihte ilk kez bir Cizvit (Jésuite-İsa’nın Dostları, Yandaşları) din adamı Papa seçiliyor. Hem de Avrupa dışından. Katolik Kilise içerisinde bir devrime tanık oluyoruz.

O Kilise ki, bir dönemlerde Cizvitleri aforoz etmiş, ileri gelenlerini karalamış, seyahat özgürlüklerini yasaklamış, mensuplarını mahkum etmişti. Cizvit Örgütü bir anlamda Vatikan’a rakip olarak görülmekteydi.

Örgütü 1534 tarihinde Bask kökenli Inigo de Loyola (Saint Ignace de Loyola) arkadaşı François Xavier ile birlikte kurmuştur. Kurucu Loyola gençliğinde kavgalara karışan, mücadeleyi seven bir insandı. Nitekim 1521 yılında bir savaşa katılır ve ayağından yaralanır. Tedavi sürecinde İsa ve Hıristiyan azizlerin hayatını okur. Çok etkilenir. Bir Dominiken manastırına kapanarak kendini ibadete adar, mistik deneyimler içerisine girer. Artık o, tıpkı Asizili Aziz François gibi fukaralığı yaşam tarzı olarak benimseyen mütevazı bir rahiptir. Bu tür yaşam onu Aziz mertebesine ulaştıracaktır. O dönemlerde Hıristiyanlık bölünme içerisine girmiştir. Bir yandan Protestanlık, öte yandan Anglikan Kilise Papalıktan ayrılma sürecindedir. 40 yaşlarında Cizvit Örgütünü kuran Loyola bölünmeler karşısında arkadaşlarıyla birlikte yoğun bir hizmet faaliyetine girişir. Bir yandan ayrılmaları engellemeye çalışırlar, öte yandan Japonya, Malezya, daha sonra Güney Amerika’ya gidilerek misyonerlik çalışmalarını gerçekleştirilir. Buralardaki Hıristiyanlaştırma operasyonu hep Cizvitlerin eseridir. İsa’nın dostları, pagan ahaliye “Allah’ın Oğlunu” anlatmaktadırlar. Halkın düzeyine inmek, fukaralığı, alçak gönüllüğü benimsemek, Ortaçağ azizi Azizli François (Fransuva) gibi hizmete sarılmak onları başarıya götürmüştür. Yeni Papa’nın ışık kaynağı da Aziz François’dır. Bu yüzden François (Francis) adını benimser.

Cizvitlerin muhteşem dönüşü

Örgüt gittikçe güç kazanır. Papalık zaman zaman bu gücü kullanır. Din adamlarının eğitiminde onlar ön plana geçerler. Uzak Doğu misyonerlik yetkisi onlara verilir. İlk yüz sene Papalık-Cizvit ilişkileri çok iyi konumdadır.

Ancak zamanla hem Katolik Kiliseyle hem de hanedanlarla sürtüşmeler başlar. Özellikle din, ilahiyat ve felsefe alanında önemli çalışmalar gerçekleştiren Cizvit din adamlar yeni bir entelijansiya oluşturup sosyal ve siyasal hayatı etkilemeye başlamışlardır. XVIII. Yüzyılda hem Roma, hem de Fransa Kralı XIV. Louis Cizvitlerden rahatsızlık duyarlar. 1773 yılında Fransız Bourbon Hanedanın, Portekiz ve İspanya’nın baskısıyla, Papa XIV. Clément örgütü kapatır. Kapatma gerekçesi tıpkı Templier Şövalyeleri gibidir: Artık bu örgüt yararsız hale gelmiştir. Aslında İspanya ve Portekiz açısından ciddi bir rekabet ve tehlike vardır, çünkü Cizvit din adamları Güney Amerika’da, bugünkü Paraguay’da özel mülkiyetin olmadığı, köleliğin yasaklandığı demokratik bir cumhuriyet kurmuşlar, onların emperyalist emellerini baltalamaya başlamışlardır. 150 yıl varlığını sürdüren Guarani Cumhuriyet bu karar sürecinde yerle bir edilmiştir.

1789 Fransız Burjuva Devriminden sonra da Cizvitler yasa dışı ilan edilmiş ve sürgüne maruz kalmışlardır. Diğer Hıristiyan tarikatlara göreceli olarak izin verilirken, ‘laikçi’ Fransız Devriminin gözünde en tehlikeli grup Cizvitlerdi. Daha yakın zamanlara, 1973 yılına kadar Cizvitlerin İsviçre’ye girmeleri yasaktı. İngiltere’de Cizvitler illegal faaliyet göstermek mecburiyetinde kalmışlar, mensuplarından idam edilenler olmuştur.

Eğitimde öncüler

Cizvitler, Papanın aforozundan ancak 25 yıl sonra yeniden örgütlenebilmişlerdir. Orta Avrupa’da önce illegal çalışmalara başlamışlar, yasal hale geldikten sonra bu kez çok daha güçlü bir şekilde yayılma olanağını kazanmışlardır. Hıristiyan ilahiyatını gözden geçiren yeni yapılanma, XIII. Yüzyıl düşünürü, Akinolu Aziz Thomas’ın akılcı ve bir tür demokrasiyi savunan görüşlerin gündeme getirir. İktidarı ele geçiren laik burjuva rejimleri karşısında bu yenileme Hıristiyan Demokrat Partilerin doğumuna yol açar.

Cizvitler eğitime verilen önemle başarıya ulaşmışlardır. Zeki çocukları toplayıp eğitimden geçirmekte ve sonra onlara okullarda eğitmenlik görevi vermektedirler. Bugün dünyanın birçok ülkesinde Cizvit Okulları, Cizvit Üniversiteleri vardır. Roma’daki “Universita Gregorianadi Roma” en önemli üniversiteleridir. Burada sadece Katolik değil Ortodoks, Süryani ve diğer Hıristiyan mezheplerin din adamları da eğitim görür. Müslüman ilahiyatçılar arasında da orada doktora yapanlara rastlanır.

Cizvitler Türkiye açasından da dikkate değer konumdadırlar. Saint Jozef Lisesini onlar kurmuştur, ancak artık etkileri yoktur. Ankara’da bir Cizvit Araştırma Merkezi vardır. Dinler arası diyalog çalışmalarında Cizvitler önemli roller almıştır. Said Nursi, Fethullah Gülen uzmanı olan Cizvit din adamı Thomas Mitchel uzun yıllar Türkiye’de kalmış ve değişik İlahiyat Fakültelerinde Hıristiyan İlahiyatı dersleri vermiştir. Onu başka bir Cizvit din adamı Christan Throll izlemiştir. Türk İlahiyat Fakültelerinde bu derslerin verilmesi bağlamında ilk anlaşmayı bir başka Cizvit din adamı olan Arij Roest Crollius gerçekleştirmiştir. (Bu konuda bknz: ÖKTEM, Niyazi: Çağımızda Müslüman Hristiyan Diyalog Önderleri, 2013 Selis yayınları).

Bir Cizvit olarak yeni papanın tıpkı Polonyalı Jean-Paul II gibi diyalog çalışmalarından yana olacağını tahmin ediyoruz. Cizvit anlayış akıcıdır, bilimden ve barıştan yanadır. Asizili Aziz Fransuva geleneğine bağlı olarak mistik değerlerle bağlıdır ama dünyeviliği de ihmal etmez. Akıl, kültür, bilim insanlığa barış ve özgürlük getirecektir.

Sekülerizmle mücadele

Böyle bir güçlü örgüt, Cizvit bir papayla kanımızca artık Vatikan’da ön plandadır. Yüz yıllar süren bir mücadele, aforozlar Cizvitleri yıldırmamış, onları Katolik ve hatta tüm Hıristiyan dünyanın lideri konumuna getirmiştir.

Onları buralara getiren eğitim, kültür, demokrasiyi benimseme ve hizmet bilincidir. İnanç boyutunun başarıya ulaşmasının ön koşulu çağın verilerine göre yeni yorumlar yapabilmesi, laik rejimlerle barış içerisinde bir arada yaşamasını öğrenmesi, demokrasiye saygı duyması ve özverili hizmet ruhudur. Bu tür strateji sosyolojik olarak Müslüman-Hıristiyan tüm dinsel örgütlenmeler için söz konusudur. Sadece onlar değil laik örgütlenmeler ve laik siyasal yapılanmalar için de aynı şey gündemdedir. Kişisel çıkarları bir yana atarak çağı anlamak ve tanımak, değişimlerin farkına varmak, eğitim ve diyalog...

Cizvitlerin serüveni bana ülkemizi hatırlatıyor. Bir yandan selefi tutucu yorumlar öte yandan yenilikçi, diyalogcu tutumlar. Bir yandan inanç boyutunu kullananlar, öte yandan alçak gönüllülükle, tıpkı Cizvitler gibi okul açanlar, hizmet bilinci içinde dünyaya açılanlar. Bir yandan ideolojilere saplanıp kalıp farklı düşünceleri karalayanlar, beceremeyince “asker baba bizi kurtar” diye bas bas bağıranlar; öte yandan çocuklarını okutup yeni bir entelijansiya yaratarak dünya kültürü, dünya siyaseti ve dünya ekonomisinde adını duyuranlar. Ülkemizdeki sürtüşmede acaba bu tür çelişkilerin yeri yok mu? Cizvit örneğinden yol alırsak acaba bayrağı kim zirvelere taşıyacak?

[email protected]