İlk manevi ilhamın yeri: İncir ağacının altı

Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut / Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü
25.03.2022

Rivayetlere bakılırsa, Roma İmparatorluğu'nun kurucuları olan Romus ile Romulus dişi kurt tarafından her dönemde bereket ve verimliliğin sembolü olarak görülen bir incir ağacının altında emzirilmiş, Budizmin kurucu babası Siddhartha Gautama'ya ilk manevî ilhamlar yine bir incir ağacının altında gelmiştir.


İlk manevi ilhamın yeri: İncir ağacının altı

Adını (ficus carica) Batı Anadolu'daki antik Caria bölgesinden aldığı düşünülen ve özellikle de Ege bölgemizin kadîm bitkisel mirası arasında önemli bir yeri bulunan incirin buğdaydan bile daha eski olduğu ve 12 bin yıl önce yetiştirilmeye başlandığı sanılmaktadır. MÖ 3. binyılda kaleme alınan Sümerler dönemine ait Lagaş tabletlerinden incirden söz edilmekte, Asurlular tarafından MÖ 2000'lerde, Girit uygarlığı tarafından ise MÖ 1600'lerde ziraatının ve ticaretinin yapıldığı, ayrıca yaygın olarak tüketildiği elimize ulaşan arkeolojik bulgular tarafından teyit edilmektedir. Platon'un incir için "filozofların dostu" ifadesini kullandığı ve antik Yunan'da MÖ 8. yüzyılda Homeros'un, M.Ö. 5. yüzyılın başlarında ise Herodotos'un övgüyle söz ettiği bu meyvenin Mısır bölgesinde de son derece önemli olduğunu belirtelim. Düşmanlarını yok etmek için onların incir ağaçlarını kestiklerini bildiğimiz Mısırlıların ünlü kraliçesi Kleopatra inciri çok sevmekteydi ve piramitlerde bulunan firavun mezarlarına sepetler dolusu incir konulmuştu.

Cennet ağacı

İnsanlık tarihine bakıldığında, incirin dinî anlayışlar açısından da oldukça önemli bir meyve olduğu görülür. Rivayetlere bakılırsa, Roma İmparatorluğu'nun kurucuları olan Romus ile Romulus dişi kurt tarafından her dönemde bereket ve verimliliğin sembolü olarak görülen bir incir ağacının altında emzirilmiş, Budizmin kurucu babası Siddhartha Gautama'ya ilk manevî ilhamlar yine bir incir ağacının altında gelmiştir. Musevîler kadîm "Fısıh bayramlarında" geleneksel olarak incir tüketirler ve İncil de bu kutsal meyvenin "cennet ağacı" olduğunu belirtmiştir. Dolayısıyla Hıristiyan dünyasında Noel kutlamaları için de özel bir meyve olduğu bilinmektedir. Hurma ve zeytin ile birlikte incir de bereketin sembolü olarak nitelendirilmiş, bu meyvelerin yetiştiği toprakların kutsal ve bereketli olduğu vurgulanmıştır. Aynı şekilde kutsal kitabımız Kur'ân-ı Kerîm'de de (Tîn Sûresi) zeytin ve Tur Dağı ile birlikte incir üzerine yemin edilmiş, hemen ardından Allah'ın insanı en güzel bir şekilde yarattığının altı çizilmiştir. Nitekim Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed de inciri cennet meyveleri arasında zikretmiştir.

Dutgiller (Moraceae) familyasının aşağı yukarı sekiz yüzün üzerinde farklı türü olduğu bilinen ficus carica türüne mensup olan incir, boyu on metreye kadar büyüyebilen ve kış aylarında yapraklarını döken pürüzsüz beyaz kabuklu bir ağaçtır. Mevsimsel olarak ortaya çıkabilen don olaylarına dayanıklıdır. Süs bitkisi olarak da kullanılmasının yanında, esas olarak ağaç ile aynı adı taşıyan gözyaşı şeklindeki tatlı, yumuşak ve kırmızıya çalan renkteki meyvesi ile bilinir. Yeşil ve mor renkli muhtelif türleri vardır. İncirin mevsimi, yaz sonunda başlayan kısa bir dönemdir. Olgunlaşmış incirin nakliyesi ve muhafazası kolay olmadığı için özellikle de ticarî nitelikli meyvenin büyük bir bölümü genellikle kurutularak pazara sürülmektedir. Halkımız arasında yemiş, maya, bardacık ve ballıdarı gibi isimlerle de bilinen incir, ülkemizin bahçecilik, ziraat ve bitki alanlarında gerçekleştirdiği en büyük ihracat kalemlerinin başında gelmektedir.

Yaşı da kurusu da değerli

Çok eski dönemlerden beri kültürü yapılan incirin anavatanı başta Türkiye olmak üzere Akdeniz çevresindeki ülkelerdir. Ayrıca son yıllarda Çin ve Hindistan'da da incir yetiştiriciliğinin hız kazandığını belirtmek gerekir. Bununla birlikte dünyada yıllık 1.5 milyon tona yaklaşan incir üretiminin ülkelere göre dağılımlarına bakıldığında, Türkiye'nin ilk sırada olduğu görülmektedir. En fazla incirin yetiştirildiği illerimiz sırasıyla Aydın (yüzde 61.4), İzmir ve Bursa'dır. Ayrıca Güneydoğu Anadolu bölgesinin de incir meyvesinin gen merkezi olduğunu ve buna bağlı olarak da birçok farklı incir türüne kaynaklık ettiğini not edelim. 2019 yılı verilerine göre küresel ölçekte yılda 1.3 milyon ton üretilen incirin 310 bin tonu ülkemizde üretilmiş, Türkiye'yi ise 225 bin tonluk üretimi ile Mısır ve 153 bin tonluk üretimi ile Fas takip etmiştir. Öte yandan Uluslararası Sert Kabuklu ve Kuru Meyveler Konseyi verilerine göre, 2019-2020 yılında yerküre üzerinde dolaşıma giren kuru incirin yüzde 56'sı Türkiye tarafından üretilmiştir. 2019 yılında gerçekleştirilen 158 bin tonluk incir ihracatının yarısından fazlası (85 bin tonu) ülkemize aittir.

Ağaçları dişi ve erkek olmak üzere ikiye ayrılan ve dişilerinin meyvesi hem daha büyük hem daha lezzetli olan incirin erkek olanlarının meyvesi küçük olmasına ilave olarak o kadar lezzetli de değildir (Ege bölgesinde incir reçeli yapımında erkek ağacın meyveleri kullanılır) ve daha ziyade ilek sineği ya da mazı böceği adıyla da bilinen incir arıları tarafından gerçekleştirilen "tozlanma" için gereklidir. Erkek incir ağaçlarında polen üreten eril çiçekler ile tozlaştırma sürecinde önemli etkisi olan arının yumurtasının gelişim sürecine katkı sağlayan gal çiçekler bulunmaktadır.

Taze hali ile de tüketiliyor olmakla birlikte, kuşkusuz kelebek ömrü nedeniyle ağırlıklı olarak kurutulmuş meyve şeklinde kullanımı daha yaygın olan incir; başta reçel, bisküvi ve kek olmak üzere muhtelif ezme, marmelat, lokum, pekmez ve şekerlemeler gibi çeşitli gıda maddelerinin, etil alkol, ispirto, boya ve incir küspesi ile üretilen besi yemine ilaveten tıp ve kozmetik ürünlerinin üretiminde değerlendirilmektedir. Öte yandan içerisinde kauçuk bulunan incir sütü, evvelden beri sütü pıhtılaştırmak için peynircilikte ve ayrıca bu sütün muhtevasında yer alan "ficin" maddesi de tıp sahasında kullanılmaktadır. Bu bakımdan sofralarımızdan başlayarak birçok sanayii dalında önemli bir hammadde olduğu söylenebilir.

İyi bir antioksidan kaynağı olup sebze ve meyveler içerisinde en yüksek lif oranına sahip bulunan incirin içeriğinde meyvenin hem lezzetli hem de sağlıklı olmasını sağlayan birçok madde bulunmaktadır. Bunlar arasında B1, B2, B3, B6, K ve C vitaminlerine ilave olarak vücutta üretilemeyip haricen alınması gereken omega-3 ve omega-6 yağ asitleri ile fosfor, kalsiyum, potasyum, çinko, demir ve magnezyum vardır. Bol miktarda karbonhidrat ve doğal şeker de içeren incirin muhtevasında ayrıca hatırı sayılır miktarda protein ve lif de yer almaktadır. Bu noktada yaş ve kuru incir arasında içerikleri açısından farkların bulunduğunu da belirtelim. Kuru incir ile kıyas edildiğinde, taze incirin muhtevasındaki B1, B6 ve K vitaminleri ile kalori, protein, yağ, karbonhidrat, lif, şeker, demir, kalsiyum, magnezyum, fosfor, sodyum, potasyum, çinko, selenyum, manganez ve bakır miktarı nispeten düşük, buna karşılık su ile A ve C vitaminleri miktarı daha fazladır.

Kilo verdiriyor

Vücudumuza birçok yararı bulunan incir, özellikle de içeriğindeki yüksek lif miktarına bağlı olarak sindirim sisteminin sağlıklı bir şekilde işlemesini ve kolesterolün kana karışmadan atılmasını sağlamakta, bazı kanser türlerinin oluşumuna erkenden engel olmaktadır. İçeriğinde bulunan kalsiyum ve K vitamini yüküyle kemik sağlığı açısından önem arz eden meyve, kırılganlık katsayısını düşürdüğü kemiklerin dokularını kuvvetlendirmekte, böylelikle kemikler ile ilgili hastalıklara yakalanma riskini azaltmakta ve yaşlılık dönemlerinde daha güçlü bir iskelet sistemine sahip olunabilmesini sağlamaktadır. İçeriğinde bulunan hatırı sayılır miktarda potasyum ile tansiyonun sağlıklı bir düzeyde seyretmesine katkı sunmakta, böylelikle yüksek tansiyon sorununa bağlı kalp rahatsızlıklarının da önüne geçebilmektedir.

Doğal bir antibiyotik işlevine sahip olan incirin antioksidan niteliğine bağlı olarak kanı ve bağırsakları temizlediğini biliyoruz. Kilo ve hareketsizlikten kaynaklanan kabızlık ile etkin bir biçimde mücadele etmektedir. Doyurucu ve kan şekerini düzenleyici bir meyve olmasının yanında mideyi kuvvetlendirdiği, buna bağlı olarak başta ülser olmak üzere çeşitli mide rahatsızlıklarına iyi geldiği düşünülen incirin tüketen kimseyi tok tuttuğunu ve bu yönüyle diyet temelli beslenmeler için önemli olabileceğini de belirtelim. Aynı şekilde incirin antioksidan niteliği ile cilt sağlığı açısından da yeri doldurulmaz bir meyve olduğunu yeri gelmişken söyleyelim. Başta aknelerin giderilmesi olmak üzere cilt sağlığına olumlu yönde etkide bulunan incirin, özellikle de taze incirin püre şeklinde uygulanması durumunda cildi temizleyip yaşlanmasını geciktirdiğini ve bunun yanında saç köklerini kuvvetlendirdiğini de vurgulayalım.

Gribal enfeksiyon türü viral rahatsızlıklardan kaynaklanan örneğin boğaz ağrısı gibi ağrılara iyi gelen ve ilerleyen yaşlarda göz ve solunum rahatsızlıklarının oluşumuna karşı koruyucu özellikleri olan incirin özellikle kurutularak tüketildiğinde daha güçlü etkiler ortaya koyduğunu biliyoruz. Lezzetli tadı bir yana hazmı son derece kolay olan kuru incirin sindirim sistemini güçlendirdiği, kalorisi olabildiğince az olduğu için zayıflama çabalarına katkı sağladığı, afrodizyak olduğu, yüksek tansiyonu engellediği ve metabolizmayı güçlendirerek olası hastalıklara karşı tahkîm ettiği, kalp ve damar sağlığını koruduğu, kanserle mücadele ederek kanserli hücrelerin yayılmasını yavaşlattığı da bilimsel çalışmalarca ortaya konulmuştur.

[email protected]