İlkleri ve enleriyle Dünya Kupası

Faruk Önalan / Yazar
23.12.2022

Sömürgeci Batı zihniyetine olan tepki, Dünya Kupası maçları oynanırken bir kez daha kendini gösterdi. Batılı takımlara karşı Afrika, Körfez ülkeleri, Latin Amerika, bir Uzakdoğu ülkesi olan Japonya ağırlıklı olarak desteklendi. Final maçında dahi bu tutum net şekilde gözlemlendi.


İlkleri ve enleriyle Dünya Kupası

Uluslararası Futbol Federasyonları Birliği'nin (FIFA) dört yılda bir düzenlediği "Dünya Kupası" organizasyonu bu yıl Katar'da gerçekleştirildi. Komşuları tarafından ülkeye uygulanan sert abluka (–ki bu kuşatmanın kırılmasında Türkiye'nin katkısı büyüktür) hazırlık sürecinin oldukça sıkıntılı geçmesine neden olmuştur. Ancak Katar'ın komşularıyla yakınlaşması ile bu süreç sorunsuz atlatılmıştır.

Tarihe iz bıraktı

Geçmişteki dünya kupalarına oranla çok daha kaliteli ve müthiş bir final maçı ile Katar 2022, uzun yıllar boyunca hafızlarda yer edecek şekilde bir etki bırakmıştır. 3,27 milyon futbolsever toplam 62 maçı tribünlerde izleyebilme şansına sahip oldu. Katar, derin izler bırakan bu muazzam organizasyon için yaklaşık 220 milyar dolar harcama gerçekleştirmiştir. FIFA ise -beklentilerinin üzerinde- 7,5 milyar dolar gelir elde etmiştir. Yazın yüksek sıcaklıklar altında müsabakaların yapılamaması nedeniyle ilk defa bir dünya kupası Aralık ayında düzenlenmiştir. Bu tecrübe, önümüzdeki dönemlere emsal teşkil edecek olması açısından ayrıca önemlidir.

İnancımızı değiştiremeyiz

Milyarlarca insanın ekrandan takip ettiği dev organizasyonda ilk kez hayata geçirilen uygulamalar, -normal olarak- ses getiren tartışmalara neden olmuştur. Daha önce gerçekleştirilen turnuvalarda maç öncesi ya da oynandığı esnada ciddi olaylar, taraftar kavgaları yaşanmıştır. Katar'da getirilen alkol yasağının da getirdiği etkiyle kayda değer kriminal hadiseler yaşanmamıştır. Ağırlıklı olarak alkolün sebep olduğu sarhoşluk haliyle artan cinsel taciz suçları vuku bulmamıştır. Maçları yerinden izlemeye gelen -özellikle- Batılı kadın taraftarlar değişik zamanlarda verdikleri demeçlerde memnuniyetlerini dile getirmiş, ilk defa rahat ve güvenli bir şekilde uluslararası bir turnuvayı takip ettiklerini vurgulamışlardır. Katar ayrıca aile yapısını ifsad eden LGBT propagandası kapsamında her türlü eylem, söylem, işaret ve renkleri yasaklamıştır. Gelen tepkiler karşısında Katar'ın Dünya Kupası Elçisi Halid Salman, LGBTİ+ bireylerinin ülkedeki kuralları kabul etmeleri gerektiği cevabını vermiştir. Bu noktada en net yanıt, FIFA 2022 Dünya Kupası Katar Güvenlik Operasyonları Şefi Tümgeneral Abdulaziz Abdullah Al-Ansari'den gelmiştir: "28 günlük dünya kupası için inancımızı değiştiremeyiz!" LGBT'ye destek için 'One Love' kol bandı takılmasını yasaklama kararı alan Katar'ı ve bu kararı destekleyen FIFA'yı, Alman Milli Takımı fotoğrafı çektirirken ağızlarını elleriyle kapatarak protesto etmişlerdi. Turnuvadan erken elendiklerinde bu defa Arap spor programı yorumcuları benzer protesto şekliyle, Almanları alay ederek uğurlamışlardır.

Asya'dan, Afrika'dan, Latin Amerika'dan, Uzak Doğu'dan milyonlarca taraftar Katar'a gelmesine rağmen Avrupa'dan gelenlerin sayısı daha önceki turnuvalara oranla düşük kalmıştır. Şüphesiz yasaklar bu noktada etkili olmuştur. El Cezire bu durumu şu ilginç cümle ile yorumlamıştır: "Utanç verici: Onların varlığı (Avrupalıların), harika bir turnuva pastasının üzerindeki krema olurdu." Batı merkezli ana akım medya organları Katar hakkında dezenformasyon kampanyası yürütmüş, başta Almanya olmak üzere Avrupalı siyasiler Körfez ülkesi aleyhinde demeçler vermiştir. Kirli algı operasyonları karşısında sağlam duran ve geri adım atmayan Katar, günün sonunda kazanan taraf olmuştur. Fransa'nın önde gelen gazetelerinden Liberation, Katar 2022'yi "Diplomasi ve ekonomi: ve sonunda Katar kazanır" başlığı vermiştir. Söz konusu yazıda; "Katar ekibi, Dünya Kupası'nın grup aşamalarını kesinlikle geçemedi, ancak diplomasisi finale gitti. Dünya Kupası organizasyonu düzinelerce devlet başkanını ve diplomatı bir araya getirdi ve her zamankinden biraz daha fazla etki kazandı."

FIFA Başkanı Gianni Infantino, turnuva sonunda yapmış olduğu genel değerlendirmede, Katar 2022 Dünya Kupası'nın gelmiş geçmiş en iyi organizasyon olduğunu açıklamıştır. Katar'ın bu dev organizasyonun altından kalkamayacağına dair Batı kaynaklı çok sayıda analizler yapılmıştır. Körfez ülkesinin futbol ciddiyetine ve geleneğine sahip olmadığına dair iddialar söz konusu değerlendirmelerin odak noktasını oluşturmaktaydı. Ülke medyası ise bu büyük organizasyonun tüm Arap dünyasını temsil edeceğini özellikle vurgulamıştır.

Macron'a duyulan antipati

Sömürgeci Batı zihniyetine olan tepki, maçlar oynanırken bir kez daha kendini göstermiştir. Batılı takımlara karşı Afrika, Körfez ülkeleri, Latin Amerika, bir uzak doğu ülkesi olan Japonya ağırlıklı olarak desteklenmiştir. Final maçında dahi bu tutum net şekilde gözlemlenmiştir. Önceki dünya şampiyonu Fransa yerine Arjantin tarafını tutanlar ezici çoğunlukta olmuştur. Şüphesiz bu durumun en önemli nedenlerinden biri de Fransız Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron'a duyulan antipatidir.

Dünya Kupası yarı finaline ulaşan ilk Afrika ve Arap takımı unvanı ile büyük bir başarı kazanan Fas, Müslüman coğrafyalarına büyük bir sevinç ve gurur yaşatmıştır. "Magrib'in Aslanları" lakabıyla sahaya çıkan Fas Milli Takımı, dünyanın değişik bölgelerinden yüz milyonlarca insanın sempatisini kazanmıştır. Futbolcuların ve taraftarların her galibiyeti Filistin ve Filistin halkına adaması ise ayrıca dikkate değer bir durumdur. Maç saatlerinde Gazze'de, Batı Şeria'da, Kudüs'te yüzbinlerce Filistinli meydanlara akın etmiş, sevinç gösterilerinde bulunmuşlardır. Burada bir hususa dikkat çekmekte fayda var. Fas milli takımının Portekiz'i elediği müsabaka sonrası dünyaca ünlü futbolcu Cristiano Ronaldo'nun gözyaşları, aynı kesimde ayrı bir üzüntüye yol açmıştır. Çünkü her platformda özgür Filistin devletine, Filistinlilere, mültecilere güçlü destek veren Ronaldo'nun yeri her zaman farklı olmuştur. Çeşitli anketlerde, "En fazla Müslüman olmasını istediğiniz kişi kimdir?" sorusuna verilen cevaplarda açık ara Ronaldo isminin çıkması şaşırtıcı değildir.

Irkçı saldırılar

Dünya kupası sadece sportif anlamda değil siyasi manada da önemli olaylara sahne olmuştur. Açılışın yapıldığı gün Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile Mısır Cumhurbaşkanı Abdulfettah el-Sisi'nin, Katar Emiri Şeyh Temim aracılığı ile el sıkışması tüm dünyada "son dakika" haberi olarak geçildi. İki ülke arasında uzun zamandır ilişkileri normalleştirme adına görüşmeler (Önce istihbarat kurumları ardından Dışişleri Bakanlıkları) gerçekleştiriliyor. Gündemin ilk sırasında hiç şüphesiz Libya meselesi, tek taraflı kıta sahanlığı ilamı ve Akdeniz'deki gelişmeler bulunmaktadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Al Bayt Stadı'nda düzenlenen resepsiyonda, Filistin Devlet Başkanı Mahmud Abbas, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed Bin Selman, Ürdün Kralı 2. Abdullah, Cezayir Cumhurbaşkanı Abdulmecid Tebbun, Dubai Emiri Şeyh Muhammed bin Raşid el-Maktum, Kuveyt Veliaht Prensi Meşal el-Ahmed el-Cabir es-Sabah, Senegal Cumhurbaşkanı Macky Sall, Liberya Devlet Başkanı George Weah, Lübnan Başbakanı Necip Mikati, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Antonio Gutarres, Uluslararası Olimpiyat Komitesi Başkanı Thomas Bach ve FIFA Başkanı Gianni Infantino ile -kısa süreli de olsa- görüşmeler yapmıştır.

Katar'a olan eleştiriler, özellikle kupa töreninde Arjantin'in kaptanı, dünyaca ünlü yıldızı Lionel Messi'ye, Katar Emiri tarafından yerel kıyafet olan "bişt" giydirilmesiyle, saldırı boyutuna dönüşmüştür. Yoğun eleştirilerin önemli kısmının ırkçı ve islamofobik saiklerle gerçekleştirildiği şüphe götürmez bir gerçek olarak ortadır. Bir ulusun kıymet verdiği bir kıyafeti "Katar zımbırtısı" olarak tabir etmenin izah edilebilir bir tarafı yoktur. Bunun yanında "Maradona olsa o kıyafeti giydiremezlerdi" sözleri gerçeği yansıtmamaktadır. Zira Maradona, hem Katar hem de BAE'de söz konusu Arap kıyafetleri ile basın açıklamaları yapmıştır. Diğer yandan Danimarkalı bir spiker, Faslı oyuncunun Portekiz zaferini annesiyle sahada kutlamasına "maymun ailesi" benzetmesi yaparak, iğrenç bir ırkçı saldırıda bulunmuştur. Tepkiler artınca TV kanalı özür dilemek zorunda kalmıştır.

27 milyonu ağırladı

Katar göstermiş olduğu muazzam performansla futbolun sadece Avrupa'ya ya da Latin Amerika'ya ait olmadığını göstermiş, bir Ortadoğu devletinin küresel dev bir organizasyonun altından hakkıyla geleceğini göstermiştir. Öte yandan konaklama konusunda küçük bir ülke olan Katar'ın milyonlarca insanı ağırlayamayacağına dair ortaya atılan iddialar da çürütülmüştür. Bir aylık süre zarfında yaklaşık 27 milyon kişi Katar'ı ziyaret etmiş, sadece Doha metrosunu kullanan yolcu sayısı 18 milyonu aşmıştır. Güvenlik noktasında da Türkiye önemli katkı sunmuştur. Üç ay boyunca Katar'da, Türk Polis Görev Gücü görevi kapsamında bulunan 3 bin 500 polis (çevik kuvvet, özel harekât, bomba imha ekipleri vd.) turnuva süresince başta karşılaşmaların oynanacağı stadyumlar ile takımların konaklayacağı otellerin güvenliğini büyük bir başarı ile sağlamıştır.

Son olarak; Batı Afrika'nın en büyük ülkesi Nijerya'da yayınlanan "Muslim News Nigeria" gazetesi 2021 yılı "Küresel Müslüman Kişilik Ödülü"nü, özellikle dünya kupası süreci ve bölgesel etkisi nedeniyle Katar Emiri Şeyh Temim'e vermiştir. Aynı ödüle 2018, 2019 ve 2020 yıllarında üç kez üst üste Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan layık görülmüştür.

[email protected]