İmamoğlu neye karşılık gelir?

Emin İleri/Gazeteci
26.01.2024

2019 ikliminde Kılıçdaroğlu önderliğinde irili ufaklı partileri bir araya getirip konsolide eden hazır muhalif kitle yok artık. Bu hazır muhalif kitleye Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu gibi “uçan balon” sunmuştu. Muhalif kitle de İmamoğlu kazansından ziyade AK Parti kaybetsin diye bir tercih yapmıştı zaten. Bugün, muhalefette bu konsolidasyonun olmamasın en büyük sebebi, bu balonun gazının sönmüş olmasıdır.


İmamoğlu neye karşılık gelir?

İyi dizayn edilmiş ve sunulmuş bir siyasi ürün, beş yıl sonra yıpranabilir. Tıpkı, mal ve hizmetler gibi siyasi ürünlerin de bir son kullanma tarihi vardır. Son kullanma tarihi olmayanlar siyasi ürün değil gerçek liderlerdir. Türkiye'de de Dünya'da da bu liderler zaten kendilerini göstermişlerdir.

Bahsettiğimiz kişi mevcut İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu. 2019 seçim ikliminde İstanbulluların önüne çıkarılan bu parlak ambalajlı siyasi ürün, 2024 seçimlerine doğru giderken geçerliliğini yitirdi. Bir kere bu ürün halk tarafından beş yıl boyunca yeterince tecrübe edildi. İkincisi karikatürize edilmek pahasına, hedefini Saraçhane'de kırmızı halı zabıta törenleri eşliğinde gösterip muhtelif beyanlarıyla neredeyse ilan ettikten sonra cumhurbaşkanlığı seçimlerinde aday dahi olamadı. Daha doğrusu aday olmaya cesaret edemedi. Siyaset başarısızlığı sevmez daha da önemlisi CHP tabanı hariç Türkiye'de lafla peynir gemisi yürütmek bir yere kadar, İstanbul'da seçmen icraat ister, hizmet ister.

Bir siyasi ürün olarak siyaset sahnesine çıktığından itibaren en fazla Cem Uzan'la karşılaştırılabilecekken gerçi Erdoğan'la mukayese edenler çıktıysa da neticede kısa sürede anlaşıldı. İmamoğlu'nun Uzan'dan farkı, arkasında CHP gibi asırlık bir parti olmasıydı. Ayrıca Kemal Kılıçdaroğlu gibi Erdoğan karşıtlığı üzerinden tüm muhalefeti yan yana dizmiş, ona çalışan bir 'babası' vardı. Fazladan, Cem Uzan camide sağa sola bakarak namazda nerede ne yapacağını çıkarmaya çalışırken, İmamoğlu sağ-mütedeyyin seçmeni ikna edecek kadar başarılı bir biçimde namaz kılmayı ve sure okumayı biliyordu. Nitekim şansı yaver gitti.

Bu ürün 2024 seçimlerinde tutar mı?

İklim pek müsait değil, Altılı Masa dağıldı. Tüm muhalefeti İmamoğlu'na oy vermeye ikna eden Kemal Kılıçdaroğlu yok. İYİ Parti lideri Meral Akşener'in bu seferki "Fatih"i, ablasının da yüzünde rabbi yessir gördüğü İmamoğlu değil, Teşkilat Başkanı Buğra Kavuncu. DEM Parti cephesinde ise Eski HDP Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş'ın eşi Başak Demirtaş, İstanbul'da aday olmak için "Halk ister, partimiz de uygun görürse, demokrasi ve toplumsal barışın önünü açacağına inanırsak, düşünebiliriz." açıklamasını yaptı. Bu DEM Parti için CHP ile "kent uzlaşısı" tarzı bir işbirliği yapmayı da zorlaştıran bir açıklama oldu. Üstelik DEM Parti aday göstersin veya göstermesin, tabanında İstanbul'da hizmete bakan ve rasyonel oy kullanan bir miktar seçmen kitlesi de var.

Diğer taraftan İmamoğlu'nun finanse ettiği iddia edilen medyadaki gazeteciler, İYİ Parti ve DEM Parti'yi tabiri caizse tokatlamaya başladı. Sanki bu iki parti, İmamoğlu başkan olsun diye var. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde masadan kalktı diye yekvücud Akşener'e saldıran ve büyük ölçüde bu baskıyla onu yeniden masaya oturtan bu medya, Demirtaş'ın açıklamasından sonra aynı yöntemi DEM'e uygulamaya başladı. Şirin Payzın yayına aldığı DEM Partili Saruhan Oluç'a uzun uzun konuştuktan sonra "Sizin aday çıkarmanız demek otomatikman İmamoğlu'nun zora düşmesi demek. İmamoğlu da dedi ki 'son kale İstanbul.' Dolayısıyla nedir duruşunuz?" diye soru değil hesap sordu. Oluç da "Antalya'da, Ankara'da aday çıkartıyoruz. Sadece İstanbul diye bakmıyoruz meseleye. İstanbul çok önemli elbette ama hep fedakarlığı Kürtler mi yapacak ya?" diye cevap verdi. Zaten aynı kanal, İYİ Parti'nin adayı Kavuncu açıklandıktan birkaç saat sonra şu kj'leri atmıştı: "İYİ Parti kazanmayı mı kaybettirmeyi mi hedefliyor?" "İYİ Parti adayları kazanmazsa hesabı kim verecek?"

Yani 2019 ikliminde Kılıçdaroğlu önderliğinde irili ufaklı partileri bir araya getirip konsolide eden hazır muhalif kitle yok artık. Bu hazır muhalif kitleye Kılıçdaroğlu, Ekrem İmamoğlu gibi "uçan balon" sunmuştu. Muhalif kitle de İmamoğlu kazansından ziyade AK Parti kaybetsin diye bir tercih yapmıştı zaten. Bugün, muhalefette bu konsolidasyonun olmamasın en büyük sebebi, bu balonun gazının sönmüş olmasıdır.

Bütün bunlara rağmen İmamoğlu icracı bir başkan, etkin bir lider olmayı başarabilirdi. İstanbul'da Marmara depremi tehdidine karşı eski ve hasarlı konutların yıkılıp dönüşümünün yapılması acil yapılacaklar listesinin başında. Nitekim babadan bu yana aile mesleği müteahhitlik olan İmamoğlu, 2019'da beş yılda 100 bin konutu dönüştürme sözü vermişti. Yani yılda 20 bin konut. Ancak beş yılın sonunda dönüştürülen bina sayısı bini bile bulmadı. Ayrıca bu beş yılda devraldığı hizmetleri sürdüremediği gibi aksayan seferler, bozulan otobüs ve yürüyemeyen merdivenler, sansasyonel tatiller vesaireyle anıldı.

İmamoğlu'nun hiç mi başarısı yok? Hayır var o kadar da değil! İmamoğlu ve ekibi yapmadıkları işleri pazarlama konusunda çok mahirler. Daha gelir gelmez kafasında baretli fotoğrafı eşliğinde yere göğe astığı "Dünyanın aynı anda en çok metro inşaatının devam ettiği şehir" yazılı bilbordlar mesela. Gören de sanır ki İstanbul daha önce metrosuzdu ve şehri bir uçtan diğerine raylarla bağlıyordu. Halbuki İmamoğlu'nun yeni başlattığı bir metro projesi olmadığı gibi bazısı neredeyse sonuna gelmiş devam eden projelerdi zaten. Geçen gün yine saymıştı sosyal medya platformu X'te... İstanbul'un en'leri ve ilk'leri diye saydığı 30 maddenin tümünde bu maharetini sergiliyordu!

Diğer tarafta ise AK Parti'nin adayı, TOKİ Başkanlığı ve Cumhurbaşkanlığı Sisteminin ilk Çevre ve Şehircilik Bakanı olan Murat Kurum var. Kurum, daha çok teknik özellikleri ile öne çıkan tam da belediye başkanlığına uygun bir profille ve üstüne 'AK Parti Belediyeciliği' markasıyla aday oldu. İmamoğlu'nun böyle bir başarılı profille başa çıkması çok zor. AK Parti, İYİ Parti ve muhtemelen DEM Parti güçlü adaylarla İstanbul'da İmamoğlu'na karşı yarışacak. Öyle görünüyor ki seçim sonuçları açıklandıktan sonra İmamoğlu'nun uzun bir tatile ihtiyacı olacak. Muazzez Ersoy'un o çok güzel sesiyle şarkıda ifade edildiği gibi "Artık bülbül ötmüyor gül dolu penceremde, yalnız hatıran kaldı boş kalan çerçevede!"

[email protected]