İnsan susarak da konuşur müzik susarak da söyler

Doç. Dr. Evren Kutlay / Yazar
6.08.2021

Bestecinin dehası sadece notaları ahenkle işlemesi ya da çok sesli eserlerde armoniyi başarıyla kurgulaması ile değil sus işaretlerini de nasıl bir strateji ile yerleştirdiği üzerinden okunabilir. Diğer bir deyişle etkili aktarım, ne zaman susmaya karar verileceğine bağlıdır.


İnsan susarak da konuşur müzik susarak da söyler

Birbirimizle iletişim kurarken konuşuruz. Sözcükler birbiri ardına sıralanırken kendimizi en iyi biçimde ifade etmeye ve konuşulanı anlamaya, anlamlandırmaya odaklanırız. Müzikte ise onun evreninin sesli iletişim kodu olan notalar akıp giderken duyduklarımızda mana arar, o andan aldığımız hazzı ya da beğenimizi duyduklarımızla eşleştiririz. İster müzikte ister konuşmada, iletişim deyince sanki duyulan ses, söylenen söz en yüce makamı hak ediyor, anlam ve değer buluyor gibidir. Peki ya susarsak? Susmak söylememek midir? Susunca hiç mi bir şey duyulmaz? Ya insana dair olan, insan aracılığıyla seslerin zamandaki estetiğine bürünen müzik? O hiç mi susmaz?

Müzikte sessizlik

Müziğin içinde sustuğu anlar vardır. Sessizlik, notaların zamandaki değeri gibi eş değeri olan işaretlerle ifade edilir. "Sus" ya da "es" sözcükleriyle tanımlanan bu işaretlerin her birinin süresinin uzunluğu tıpkı notalarınki gibi vuruş kavramıyla açıklanır. Seçilen zaman biriminde iki vuruş boyunca tınlamak ya da iki vuruş boyunca susmak; ölçüler boyunca süregelen notaların oluşturduğu cümleler arasında beliren bir sessizlik anı; hatta point d'orgue/ fermata işareti ile zamanı manipüle ederek değerinden uzun tutulan, uzayan notalar veya suslar; bu seçimlerin hepsi bestecinin söylemek istediklerinin gereği olarak bütünde yer alır.

Bestecinin dehası sadece notaları ahenkle işlemesi ya da çok sesli eserlerde armoniyi başarıyla kurgulaması ile değil sus işaretlerini de nasıl bir strateji ile yerleştirdiği üzerinden okunabilir. Diğer bir deyişle, söylemin etkili aktarımı ne zaman susmaya karar vereceğine bağlıdır. Örneğin Haydn, Joke (şaka) Quartet'inde (Op. 33 No. 2 yaylı çalgılar dörtlüsü) komiklik/espri etkisi için dinleyicisini alıştırdığı, devamlı tekrar eden bir müzikal pasajı birden keserek beklenmedik bir biçimde suslarla ortada bırakır, bekletir, başka sona bağlar. Hatta ilgili bölümün sonundan hemen önce üç ölçülük uzunca bir sus kesiti ile dinleyiciyi eser bitmiş gibi düşündürüp kandırır; susup bir anda ortaya çıkarak, şaka yapar. Yaşamının sonlarına doğru duyma yetisini tamamen kaybeden ve içine kapanan Beethoven ise sus işaretlerini çok fonksiyonlu kullanır. Dramatik etki yaratmak için agresif, şok eden suslarını armonik gerilim anlarını gözeterek kullanır. Bazen de akışta beklenmediği halde cümlesinin sonunda, bir sonra söyleyeceğinin manasını güçlendirmek üzere susar. Müzikte matematiksel olarak değeri tanımlanmış, süresi mekanik görünen, bestecinin eserine yerleştirdiği susma anlarının yanı sıra, zamanda yerleri kesinleşmiş notaların ifade kabiliyetini özgünleştiren, yorumcunun kendine has temsilinde gizlediği, kendince o notanın anlamını pekiştirdiği, araya sıkıştırdığı görünmez nefes anları vardır. Burada belki de kişisel algıların söylenmek isteneni nasıl da evirebildiğini, kişiselleştirebildiğini, manipüle edebildiğini (yine de estetik idealler çerçevesinde) müzik üzerinden görürüz. Böylece yorumcu kendisine, bestecinin bir kesinlik içinde söylediklerinin sınırları içinde, zamanda, mikro düzeyde bir susmaya, sessizleşmeye, es vermeye dair özgürlük alanı yaratır. Yorumcunun dehasının, sanatkârlık zekâsının bir bileşeni tanımlanmış zamanın neresinde ve nasıl mini es anları yerleştirerek bir duygu yelpazesi yaratabildiği, bir mana iletebildiği, özgünlüğünü bulabildiğidir.

4' 33''

Müzikteki "sus" veya "es" işaretlerine istinaden, örneğin İngilizce'de rest sözcüğü, Almanca ya da Fransızca'da ise Pause terimi kullanılır. Rest susmaktan ziyade durmak, dinlenmek, ara vermek anlamıyla "es"e sanki daha yakındır. Keza Pause dea rest gibi müzik dışı kullanım alanlarında süregelen bir eyleme ara vermeyi tasvir etmektir. Dolayısıyla, nihai hali, ilgili zaman biriminde notanın yokluğu ile müziği oluşturan sesin hareketine son vermesi, yani notanın duyurduğu akışın kesilmesi ile meydana gelen "müziğin kendi içindeki sessizlik" olsa da, aynı notasyon dilini paylaşan farklı kültürlerde sus işaretlerine dair terminolojiyle susmanın mutlak sessizliği kastetmeyebileceği çıkarımını yapmak kelimelerin çoklu anlamları üzerinden mümkün görünüyor.

Minimalizm akımının müzikteki temsilcilerinden Amerikalı besteci, yazar ve filozof John Cage, 4' 33'' adlı eseriyle sessizliği müzik olarak ele alır. Şöyle ki, eser herhangi bir çalgı ya da çalgı topluluğu tarafından dört dakika otuz üç saniye boyunca hiçbir çalma eylemi olmadan icra edilmek üzere sus işaretlerinden oluşan notasyonla yazılmıştır. Üç bölümlü eserin prömiyerini 1952 yılında New York'ta gerçekleştiren piyanist David Tudor bölümlerin başlangıç ve bitişini, sessizce oturduğu piyano taburesinde piyanonun kapağını açıp kapayarak ifade etmiştir. Dinleyiciler için sıra dışı bir deneyim olan performansın ilk bölümünde dışardaki rüzgârın uğultusu, ikinci bölümünde yağmur damlalarının salonun çatısına vurarak çıkardıkları ses, son bölümde ise insanların birbirleriyle fısıldaşmalarının yankıları, müziğin ve sessizliğin ne olduğunu idrak etmek üzere Cage'in deneysel bir çalışması olarak karşımıza çıkmaktadır. Demek ki müzikte işaretlerle tanımlanan sessizliğin de bir sesi, manası, söylemi ya da duygu yükü vardır.

Nefsin terbiyesinde susma

İletişim terminolojisinde susmak, konuşmaya ara vermek ya da kesmek, konuşmayı sonlandırmak, ses çıkarmamak, sessizliğe bürünmek demektir. Etimolojik olarak sekete fiilinden gelen, susma, konuşmama, sessizlik anlamındaki sükût sözcüğü, etmek/eylemek ile eyleme dönüşür. Hiçbirimiz aralıksız konuşan birini uzun süre dinleyemeyiz. Konuşurken sözcükler arasına yerleştirilen sessizlik anlarının söylemi güçlendiren; dinleyenin dikkatini toparlayan fonksiyonel kullanımı hitabet sanatının öne çıkan becerilerinden biridir. Tıpkı bestecinin sanat eserinin içine sus işaretlerini serpiştirmesi gibi. Cage'in notalar yerine suslardan oluşan müzik eserindeki gibi bir müddet için konuşmak yerine tamamen sessizliği seçmenin sesi var mıdır? Tüm inanışlarda ve spritüal akımlarda (hatta günümüzün popüler ve ilgi uyandıran detoks uygulamalarında) nefsin terbiyesine yönelik bir takım çalışmalar yapılır. Bunların birçoğu sadece surete/fiziksel bedene yönelik anlaşılabiliyor. Oruç tutmanın kimilerince sadece belli süreler boyunca aç kalmak olarak idrak edilmesi gibi. Oysa bizler sadece fiziksel bedenden, gözle görünenden ibaret değiliz. Zamanda bir es ile madde dünyasına ve onun seslerine dair mola vermek üzere sessizlik orucu, meditasyon, itikaf, savm-ı amt gibi uygulamaların hepsinde amaç kişinin nefsini arındırması, maneviyatını inşası, özüne dönüşü, maddi dünyanın rutinlerinden sıyrılıp kendisini bulması, dünya hayatının anlamını idrak etmesi ve dış sesten sıyrılıp susarak iç sesine kulak verebilmesi, rehberliğini duyabilmesi, kendine kavuşabilmesidir.

Konuşunca iç ses susar

Atalarımız sessizliğin sesten daha değerli olduğunu "Söz gümüşse sükût altındır" sözüyle betimlemiş, sükût âlimlerin süsüdür demişler. Konuşmalar arttıkça konuşana ilgi azalır; söylenenler duyulmaz olur, anlamını yitirir. Konuştukça iç ses susar, öz küser, uzaklaşır, dışarıdakinin gürültüsü artar. Oysa insan susarak da konuşur; müzik susarak da söyler. Kişi özünde bunları bilir; bildiğinden müzikte de yansıtır. İnsan müzik evreni içindeyken susarak duyar, müzik sussa da duyar; bilinçli farkında olmasa bile, içgüdüsel olarak özünü hatırlar, o evrende huzur bulur. Öyleyse belki de müziğin dışındayken de duyabilmek ve sözünü duyurabilmek için ara ara biraz susmak, kendinde kalmak fayda sağlayabilir.

[email protected]