Irak Kürdistanı’nda paralel oyunlar

Mustafa Ekici / TRT Kürdi GYY
27.06.2015

IKBY’de onyıllardır örgütlenen Fettullah Gülen’e bağlı grupların, Ak Parti ile iyi ilişkiler geliştiren Barzani yönetimine diş bilediği sır değil. Süreç içinde, hukuk kurumlarında, güvenlik ve ekonomi yönetiminde ne kadar etkin oldukları, KYB/Goran ile kol kola nasıl kürdistan bölgesinin yıkımı rağmına plan icra edecekleri gün yüzüne çıkacaktır.


Irak Kürdistanı’nda paralel oyunlar

İran’ın IKBY konsolosu Morteza Abadi, oturumun başlamasına beş dakika kala, çatık kaşlarının biri yukarda, salonu ciddi bakışlarla süzerek kendisine ayrılan locaya doğru ilerledi. Bir kaç aydan beri ince ince işledikleri planın oldukça riskli bir oylamaya kurban gitmeyeceğinden emin değildi. Bu emin olamamak halinin yükselttiği adrenalin gergin yüzünden net bir şekilde okunuyordu.

Bağırış çağırış içinde devam ediyordu müzakereler. Taraflar hiç de nazik değillerdi, yer yer şiddete açık sataşmalar oluyor, bu zaten gergin olan Abadi’yi daha da geriyordu. Daha salona girmeden evvel son görüşmelerini yapmış, asla bir arada olmayacak onlarca yetkiliyi bir paydada buluşturmuş, elinden geleni yapmıştı. Oturumdan bir süre önce, kendisi de eski bir KYB’li olan meclis başkanı Dr. Yusuf Muhammed Sadık, KDP’nin halkı kışkırtacabileceğini, bu işi halkı da kullanarak bozmaya kalkışabileceğini öne sürerek yabancı misyon şeflerini ve konsolosları mecliste gözlemcilik yapmak gibi oldukça onur kırıcı bir çağrıya imza atmıştı.

İşte Abadi, Mısırlı bir yetkili, salonda varlıkları farkedilmese de KYB’li yetkililere göre Amerikan, ingiliz ve BM’den düşük seviyeli bazı yetkililer de salonda yerlerini almışlardı. Türkiye konsolosu da çağrılımıştı. Çağrı eline ulaşmadığından mı, yoksa bu oylamanın bir iç mesele olduğundan hareketle orada bulunmayı nezaketsizlik saydığından mı, salonda yoktu.

Goran ve Barzani

Başa dönelim, 25.03.2015 tarihinde IKBY parlamentosunda Goran hareketi vekillerinden Ali Hame Salih kışkırtıcı bir dil ile Mesud Barzani’nin görev süresinin yakında dolacağını, yolsuzluk ve hırsızlık iddialarını ve bu konuda parlamentonun üzerine çok işler düşeceğini, hesapların sorulacağını belirttiği sert bir konuşma yaptı. Tansiyonların oldukça yükseldiği bu konuşmanın bitiminde 2 KDP’li vekil tarafından küçük bir saldırıya da uğramıştı.

Bu işaret fişeği şüphesiz belli bir plana dahildi. Ve plan işlemeye başladı. Türkiye’deki 17/25 aralık sürecine benzer biçimde ve neredeyse aynı ellerden çıkmış izlenimi veren kumpas ve oyunlarla KDP ve Mesud Barzani üzerinde inanılmaz bir yıpratma kampanyası başlatıldı. Bir yandan Daeş’le savaş, diğer yandan küresel ekonomik krizle düşen petrol fiyatları ve Bağdat’la sık sık gerilen ilişkiler Kürdistan ekonomisini adeta felç etmişken bu propagandaların yankı bulması kaçınılmazdı.

Akıl almaz biçimde, şu anda halkın seçtiği bir başkanlık sistemi ile yönetilen IKBY, parlamentoda gündeme alınması kabul edilen taslak teklif ile halkın değil parlamentonun seçtiği bir başkanlık sistemi getirilmek isteniyordu. Bu hafta içinde 23 haziranda Goran, KYB ve destekçileri söz konusu yasa taslağının mecliste gündeme alınması için sundukları günden söz ediyorum. İlk akla geldiğinde, en başta sosyalist ve demokrat kesimlerin bu geri gidişe hayır diyeceği sanılıyor. Aslında öyle de oldu, basından, siyasetten birçok kişi ve çevre bu geri gidişe gerçekten karşı çıktılar, ama nasıl oldu ise 111 sandalyeli parlamentonun çoğunluk sayısı olan 56 oluşuverdi.

Morteza Abadi’nin tedirginliği işte tam da bu dakikalarda pik yapmıştı. Salonda sadece 55 vekil vardı, Goran’nın 24 ve KYB’nin 18 vekili ve asla bir araya gelmeyeceğini sandığımız islamcı partiler ve sekter solcu/komünist partilerin katılımı ile 55 sandalye tamamlandı.

Gülen ve Barzani

Morteza Abadi meclis salonuna girdiğinde işte bu sınırdaki sayıdan dolayı tedirgindi. Fakat oturum başladıktan yaklaşık beş dakika sonra, henüz daha sayıma bile geçilmemişken bir mucize oldu ve Komünist partinin tek vekili olan Ebu Karwan salonun geniş kapısında göründü. Başta Abadi olmak üzere herkes rahat bir nefes aldı, plan işliyordu. Daha sonra basına yansıyacak haberlere göre Ebu Karwan ve Abadi bu konu için kısa bir süre önce bir araya gelmiş ve Ebu Karwan İran konsolosu Abadi’nin etkisi altında hareket etmişti.

Şimdi çok daha aşina olduğumuz bir başka tarafından söz edeyim oyunun: Özel kaynakların verdiği bilgiye göre İranlı bazı yetkililer, baştan beri KDP ile ittifak ve koalisyon yapmış olan Goran hakeketini ‘Türkiyede Ak Parti seçimi kaybetti, Barzani en büyük siyasi desteği Ak Parti’den aldığına göre, Barzani’nin de burada bu kadar büyük bir güç ile durması doğru değil’ argümanı ile Anayasa tadilatı gerektiren başkanlık seçim sisteminde değişiklik öngören bu hareketi teşvik etmiş bulunuyor. IKBY’de onyıllardır örgütlenen Fettullah Gülen’e bağlı grupların, Ak Parti ile iyi ilişkiler geliştiren Barzani yönetimine diş bilediği sır değil. Süreç içinde, hukuk kurumlarında, güvenlik ve ekonomi yönetiminde ne kadar etkin oldukları, KYB/Goran ile kol kola nasıl kürdistan bölgesinin yıkımı rağmına plan icra edecekleri gün yüzüne çıkacaktır.

19/8/2015’de Görev süresi dolacak olan Mesud Barzan’i ve IKBY hükümetini ciddi krizler bekliyor. Seçim komisyonu süre ve ekonomik problemler yüzünden elindeki yetkiyi kullandı ve şimdilik seçim yapılamayacağını, Yüksek Mahkemenin, başkanlığın görev süresini 2 yıl uzatma yetkisini kullanabileceğini belirterek bir yol gösterdi.

Şimdi Yüksek Mahkeme, parlamentonun almış olduğu kararın baskısı altında nasıl bir karar verecek göreceğiz. Mahkemenin başkanlık süresini uzatmama yönünde bir karar vermesi durumunda Barzani yasa gereği yine başkanlık koltuğunda oturacak ama hemen hemen bütün yetkileri elinden alınmış olarak.

Peki halkın seçtiği bir başkanlık sistemi neden siyasetle uğraşan, temel meşruiyeti halkta arayan siyasileri rahatsız etti?  Kim, nasıl bir saikle halkın meşruiyeti yerine binbir ayak oyunun sergileneceği, halkın üstünde bir vesayet olarak konumlanacak bir sistemi bu kadar şevkle istesin?

Bu soruların cevabı İran’ın bölge üzerine oynadığı oyunlarda ve hedeflerinde gizli.

Suriye’deki çoğunluğu, azınlık Nusayri nüfusu üzerinden onyıllardır zulüm ile yöneten diktanın en büyük destekçisi, Lübnan’ı Hizbullah gibi paramiliter bir güç üzerinden hegamonyası altına alan, Irak’ı sekter şiilik politikasıyla paralize eden İran, ne kadar sol sekter, mezhepçi terör örgütü varsa hepsi ile dirsek teması bulunan İran, şimdi de Kürdistan bölgesinde sekter sol gruplarla, Goran hareketi ve diğer muhalefet odaklarının işbirliği ile Barzani’yi yok etmek istiyor. Ortadoğu’nun sahte kabadayısı ve çakma devrimcisi İran’ın bütün bu yaptıkları, karşıtlığı üzerine kendi varlığını inşaa ettiği İsrail’in temel politikaları ile ne kadar benzeşiyor.

[email protected]