Irak neden öldürüldü?

Doç. Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu / Gaziantep Üniversitesi Öğretim Üyesi
2.02.2020


Irak neden öldürüldü?

Irak’ın son ölümü, Saddam’ın doğumuyla başladı diyebilirim. Manası diriliş demek olan Baas Partisi, 1968’de bir darbeyle Irak’ta yönetimi ele geçirdikten sonra devletin tüm kurumlarında örgütlendi. 20 yaşındayken (1958) devlet başkanına suikast düzenleyen Saddam Hüseyin ise partisinin iktidarı ele geçirmesinden 11 yıl sonra tüm Irak’ın tek hâkimi oldu ve bugüne kadar Irak cehennemine giden yolun taşlarını döşedi. Çünkü rehberi Baas ideolojisinin teorisyeni olan Mişel Eflak’tı. Nitekim bir röportajında Eflak için “Benim için yaptıklarını nasıl unutabilirim. O Irak’a ve Araplar’a cennetin bir armağanıydı” demişti.

Bugün Kürt bölgesi hariç (IKBY) hiçbir sokağına girilemeyen Irak’taki olaylar, Eylül ayında ABD ve Irak arasında tercümanlık yapan önemli bir ismin İran tarafından öldürülmesiyle başladı. Buna karşılık, Irak’taki 8 İranlı general öldürüldü ve Kasım Süleymani’yi öldürme planı yapılmaya başlandı. Ancak asıl önemli olay, geçici Başbakan Abdulmehdi’nin 18 ilin valisi, bakanları ve tüm üst düzey yöneticileriyle yaptığı Çin ziyaretinden onlarca anlaşmayla geri dönmesi oldu. Abdulmehdi bu sayede ABD ve İran’ı saf dışı etmeyi planlıyordu. (Hem Erbil hem de Bağdat’ta üniversitelerde Çince bölümleri açıldı.)

ABD gitsin, İranizm bitsin

Aylardır süren tüm protestolarda Arap Şiileri önde olup, bunları ABD, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) destekliyor. Siyaset ve silah ABD’den, para ise Suudi Arabistan ve BAE’den gelmektedir. İlginç olan protestocuların üç talebi var: ABD gitsin, İran gitsin ve İranizm ölsün, Abdulmehdi gitsin.

Irak, bugün ABD’nin öldürdüğü ve İran’ın da sırtları ile ölüsüne musallat olduğu bir leş konumundadır. Bu sırtlanların lideri ise Kasım Süleymani’ydi. Süleymani, Irak’ın polis, istihbarat ve askeri gücünü tamamen ortadan kaldıran, İran benzeri paralel ordu-devlet yapılanması olan Heşti Şeabi’yi (Halk Gücü) kurmuştur. Ve şu an bile İran, Irak’tan çaldığı paralarla geçiniyor. Aynı şekilde Irak, Türkiye’den 1 TL’ye aldığı elektriğin on katını İran’a ödüyor. İran buradan yıllık tahmini 50 milyar dolar kazanıyor. Kendi petrolünü de Irak üzerinden dünya pazarına sürüyor. İşin özü, ABD ve İran derin bir ortaklık içindedir.

Şu ana kadar Irak’ın tüm petrol gelirleri Kasım Süleymani’nin kontörlü altındaydı. Ve İran, Irak petrolünü satarak oradan (ç)alınan paralarla geçiniyor. Çünkü kendi petrol geliri ambargodan dolayı neredeyse yüzde 90 oranında düşmüştür. Bunu hem Irak petrolüyle hem de Irak üzerinden dünya pazarına gönderdiği petrolle ikame ediyor.

Irak’ı kim yönetiyor?

Sayısı net olarak bilinemeyen ve yaklaşık 150 bin kişilik, tamamen Şiilerden oluşan Heşti Şaabi (HŞ) Kasım Süleymani’nin talebi ve Şii dini lider Ali Sistani’nin emri üzerine kurulmuştur. Feyaz, Muhendis, Ali ve Adil Amiri, lider kadrosunu oluşturmakta olup bunlar Sistani’ye bağlıdır.

Devlet içinde devlet olan HŞ’nin, parası ve elbisesi Irak halkından ama ideolojisi İran’dan gelmektedir. İran’a bağlı HŞ, yasallaştırılmış iken bizzat Irak Sünnilerinin kurduğu Aşair-il Vataniye yasadışı sayılmaktadır. Çünkü 329 kişilik Irak Parlementosu’nda güç Şiilerdedir. (40 Sünni, 5 Mesihi, 1 Ezidi, 1 Ermeni, 76 Kürt, 206 Şii) Bu durum nüfus yapısına aykırıdır. Çünkü Irak nüfusu yüzde 60 civarında Şiilerden, yüzde 20 Sünnilerden ve yüzde 17 Kürtlerden oluşmaktadır. Şu anda Sünnilerin siyasi hiçbir etkisi yoktur. Kürt bölgesindeki güç dağılımı Barzani ve Talabani üzerinde toplanırken, merkezi Bağdat hükümeti tamamen Şiilerin dolayısıyla İran’ın elinde bulunmaktadır. Kasım Süleymani ölmüşse de HŞ hala sağlamdır. Ancak şu da bir gerçektir. Süleymani’nin öldürülmesiyle İran’ın psikolojik etkisi kırılmıştır.

İran rezil, Türkiye aziz oldu

“ABD bugün gitsin yarın Irak ölür”. Bu söz koltuğundan kalkıp vekillerin arasına oturan, bizzat Irak meclis başkanı Albussi’ye aittir. Tepeden tırnağa RPG ve Havanlarla silahlanmış aşiretler, Sünni-Sünni, Sünni-Şii ve Şiilerin kendi aralarındaki grupları çatışmaya her an hazırdırlar.

10 gün önce çatışan iki aşiret karşılıklı olarak havanlarla onlarca kişiyi öldürdüler. Çünkü Irak memurlarının maaşı bile IMF tarafından ödenmektedir.

Son süreçte hem boş alana düşen kof füzeler, düşürülen sivil uçak hem de Süleymani ve Mühendis gibi diğer liderlerin öldürülmesiyle İran rezil oldu, Türkiye aziz oldu. İran, açlıktan gezen sırtlanın, aslan avına çıkması gibi oldu. Bir devletin çökmesinin ne demek olduğunu burada, sinirleriniz ve kaslarınız çözülerek görürsünüz. Çünkü bugün bile boşaltılmış köy ve dağlarda ciddi sayıda DEAŞ bulunmaktadır ve Irak terör yuvasına dönmüş durumdadır.

Kısaca, Irak, küresel güçlerin, şehirlere bölünmüş ‘Küçük Ortadoğu’, ‘Büyük İsrail’ için öldürülmüştür. Enerji kaynakları ve Babil’den alınmak istenen 2600 yıllık intikam için öldürülmüştür... Huzur Türkiye’dedir. Son 5 günde yaptığım kısa Irak gezisinde bunu gördüm.

[email protected]