İran'ın Azerbaycan hazımsızlığı

Doç. Dr. Eldar Hasanoğlu / Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi
3.02.2023

Ermenistan ile giderek sıkılaştırdığı ilişkileriyle Azerbaycan'a gözdağı vermeye çalışan İran, bölgeye yönelik dış politikasını neredeyse Erivan'la birlikte düzenlemektedir. Bu da Ermenistan'ın Azerbaycan aleyhinde gerçekleştirdiği girişimlerinde İran'ın payının olduğunu akla getirmektedir.


İran'ın Azerbaycan hazımsızlığı

27 Ocak sabah 08:30 civarında İran'ın başkenti Tahran'da Azerbaycan Büyükelçiliği silahlı saldırıya maruz kaldı. Saldırı sonucu büyükelçiliğin güvenlik amiri Orhan Askerov hayatını kaybetti ve iki kişi daha yaralandı. Saldırının hemen ardından Azerbaycan Cumhurbaşkanı İlham Aliyev bu çirkin olayı ülkesine karşı gerçekleştirilmiş hain terör eylemi olarak niteleyerek olayın cezasız bırakılmaması talebini dile getirdi. Bu, İran'a verilmiş kısa ama en net ve güçlü mesajdı. Başta Türkiye olmak üzere dünyanın pek çok ülkesinden gelen taziye mesajları ve sosyal medya paylaşımları, Azerbaycan'ın yalnız olmadığını göstermesi açısından önemlidir. Saldırının ardından büyükelçiliğin güvenliğinde İran'ın ihmalkârlığı gerekçe gösterilerek diplomatik temsilciliğin tahliye kararı alındı. Aslında bu saldırıdan önce de İran'da Azerbaycan diplomatlarına yönelik tehditler vardı. Azerbaycan İran'dan bu hususta tedbir almasını talep etse de bir ilerleme olmadığı gibi gelinen nokta kanlı eylemle sonuçlandı.

Propagandanın ürünü

Azerbaycan Dışişleri Bakanlığı'ndan yapılan açıklamada kanlı terör eylemi lanetlenmiş ve yapılan eylemin İran'da son zamanlarda Azerbaycan karşıtı propagandanın ürünü olduğu vurgulanmıştır. Önceden de Azerbaycan'a yönelik agresif tutum sergilemekten geri durmayan İran, özellikle II. Karabağ Savaşı'nda ve zaferin ardından pervasız bir tutum benimsemiştir. Savaş sırasında Ermenistan'a fiili ve lojistik yardımı, Azerbaycan'ı zayıflatmaya yönelik çeşitli girişimleri Azerbaycan'ın Şii nüfusu nezdinde İran'a yönelik kocaman öfke dalgası doğurmuş, nitekim İran sınırları içerisindeki Güney Azerbaycanlı Türk nüfusun da ciddi tepkisine sebep olmuştur. Aynı şekilde, zaferden sonra bölgede farklı hamleleriyle İran Azerbaycan'ı Ermenistan karşısında zayıf düşürmeye çalışmış, bununla yetinmeyip aleni olarak Ermenistan'a destek ve yardımlarını arttırmıştır. İran bu içeriksiz politikasıyla İslam dünyasında ve Türki cumhuriyetlerde ciddi itibar kaybına uğramıştır.

Açıklamalar ikna edici değil

Saldırıyı gerçekleştiren kişinin Yasin Hüseyinzade adlı İran vatandaşı olduğu netleşmiştir. Her ne kadar İran resmi makamları bu saldırının kişisel zeminde gerçekleştiğini ileri sürse de, Diplomatik İlişkiler Hakkındaki 1961 Viyana Sözleşmesi İran'ın bu saldırıda sorumluluktan kaçamayacağını ortaya koymaktadır. Ayrıca, ülkeler arasında diplomatik krize sebep olmuş bir saldırgana yönelik davranışlardaki rahatlık, İran'ın yaptığı açıklamaların ikna edici olmaktan uzak durduğunu ortaya koymaktadır. Yine, olay anının video kayıtlarından görüldüğü üzere, saldırganın arabasını büyükelçiliğin önünde agresif şekilde park etmesi ve ardından uzun namlulu otomatik silahla arabasından çıkıp büyükelçiliğin kapısına doğru yürümesi sırasında dışarıda bulunan İranlı güvenlik görevlisinin olaya tepkisiz kalması, Azerbaycan'ın ithamlarında haksız olmadığını göz önüne sermektedir. Ayrıca, İran'da Azerbaycan aleyhinde yaygınlaştırılan propaganda mekanizması ve Ermenistan ile geliştirilen ayarsız ilişkiler, olayın kişisel zeminde gerçekleştirildiği şeklindeki savunmayı gerçek kabul etmeyi zorlaştırmaktadır.

Son yıllarda İran'ın Azerbaycan'a yönelik açık tehditleri ve diplomatik üsluba sığmayan söylemleri ve eylemleri, bu saldırının beslendiği kaynak olarak görülebilir. Ermenistan ile giderek sıkılaştırdığı ilişkileriyle Azerbaycan'a gözdağı vermeye çalışan İran, bölgeye yönelik dış politikasını neredeyse Ermenistan'la birlikte düzenlemektedir. Bu da Ermenistan'ın Azerbaycan aleyhinde gerçekleştirdiği girişimlerinde İran'ın payının olduğunu akla getirmektedir. Son saldırı ile birlikte geçen iki yıl zarfında Azerbaycan'ın yurtdışındaki diplomatik temsilciliklerine yapılan beş saldırının arkasında bu iki devletin isminin gündeme gelmesi, mezkûr kanaati kuvvetlendirmektedir. 4 Ağustos 2022'de Azerbaycan'ın Londra büyükelçiliğine gerçekleştirilen saldırı "Mehdi'nin Kullarının Birliği" adlı Şii radikal dinci grup tarafından düzenlenmiş, yine ikisi Paris'te biri Beyrut'ta gerçekleştirilen saldırılar Ermeniler tarafından yapılmıştır.

Kendisini barış dini olan İslam'a isnat eden İran, ironik bir biçimde bu nitelikten uzak düşmüş, terörü besleyen bir ülke imajı çizmektedir. Her ne kadar gözdağı niteliğinde olsa da bu saldırı aslında Azerbaycan vatandaşlarının İran'a bakışını daha da sertleştirecek, nitekim İran'daki Türk nüfusun milli şuurunu geliştirecek, zaten ciddi sosyal ve ekonomik krizlerle baş etmekte zorlanan İran'da siyasi krizlere de yol açabilecektir.

İstikrar İran'ın yararına

Aynı mezhepten olan Azerbaycan'a karşı Ermenistan ile ittifak içerisinde olması, İslam ülkelerinde İran'a bakışı etkilemeden geçmeyecek ve İran'ın yaymak istediği dini kültürü sorgulatacaktır. Dolayısıyla, Azerbaycan'ı karşısına alma pahasına Ermenistan'ın yanında yer alması stratejik olarak İran'ın çıkarlarına aykırıdır. Oysaki Kafkaslarda oluşan istikrarın bozulmaması için dış politikasında Azerbaycan'la uygunlaştırılmış çizgi izlemesi, İran'a hem yakın hem uzun vadede fayda sağlayacak, itibarını kazanmasına yardımcı olacaktır.

Tüm Türk dünyasında Karabağ fatihi olarak ünlenen İlham Aliyev'in dünya Azerbaycanlılarına hitabında onların sorunlarına ilgisiz kalmadığını ve arkalarında olduğunu duyurması, Azerbaycan'ın etki alanının siyasi sınırlarından daha geniş olduğunu ve Azerbaycan yönetiminin politika oluştururken bu özgüvenle hareket ettiğini ortaya koymaktadır. Dolayısıyla, her ne kadar coğrafi olarak Azerbaycan'ı kendisinden küçük görse de İran'ın bu gerçekliği doğru okuyup, 20. yüzyılın sonlarındaki yeni kurulmuş bir cumhuriyet ile değil uzun süren fiili ve diplomatik savaşta tecrübe kazanmış, ekonomisini güçlendirmiş ve ülke potansiyelini geliştirmiş, jeostratejik öneminin farkında olan ve bundan faydalanmayı iyi bilen bir ülke ile karşı karşıya olduğunu anlaması durumunda, kadim kültüre sahip bir devletten beklenen olgunlukta refleksler geliştirecek ve bölgenin istikrar ve huzurunu zedeleyecek girişimlerden uzak duracaktır.

[email protected]