Isırganın sembolik anlamı beddua

Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut / Ankara Yıldırım Beyazıt Üniversitesi
13.01.2023

İnanışa göre kötü niyetli bir büyücünün genç bir kıza yapacağı kötülüğü ısırgan önleyebilir. İhanete uğrayan bir genç kız sevdiği oğlana ısırgan demeti sunarsa, bu, "benim kalbim aşk acısından nasıl kavrulduysa, senin kalbin de aynı şekilde yansın" demektir.


Isırganın sembolik anlamı beddua

Balkanlardaki Rodop Dağları'na serpilmiş küçük ve şirin Hıristiyan köylerinde her yılın 5 Mayıs günü geleneksel bir bayram kutlanır. Kuşkusuz bahar mevsimi ile ilgili olup herkesin gelmesini iple çektiği ve bölgede yaşamakta olan Müslümanlar tarafından da pek rağbet edilen bu bayram, Gergövden Bayramı'dır. Eski bir Bulgar atasözüne bakılırsa "kuşların bile yuva yapmadığı," her canlının baharı karşılamak için doya doya tabiatın tadını çıkardığı Gergövden Bayramı, özellikle de doğaya ve yeşilliğe hürmetin en üst safhaya ulaştığı bir bahar şenliğidir. Gelinlik çağına gelmiş genç kızların kırlara giderek çimenlerde yuvarlandığı bu eğlenceli günde bütün hastalıklar şifa bulur ve yeşil çimenler onların narin bedenlerinden her türlü rahatsızlığı söküp olarak kendilerine sağlık ve şifa sunar. İşte bu geleneksel bayramda birçok yeşil bitki ile birlikte baharın bir nişanesi ve senenin ilk mahsulü olarak sofraya gelen bir bitki daha vardır: Isırgan otu.

'Senin de yüreğin yansın!'

Kırmızı bir iplikle birbirlerine bağladıkları sardunya, böğürtlen ve akdiken ile ısırgan otundan bir süsleme demeti hazırlayan ve bunu koyunların başına takan köylüler, yine bu güzel süs demeti ile evlerinin kapılarını da süsler, böylelikle de meskenlerini kötü ruhlara ve habis perilere karşı muhafaza ederler. Çünkü özellikle ısırgan otunun kötü ruhları uzaklaştırdığına, onların kötülüklerine mani olduğuna inanırlar. Aynı şekilde inanışa göre ısırgan, nazara ve büyülere karşı da etkilidir. Kötü niyetli bir büyücünün genç bir kıza yapacağı kötülüğü bu kutsal bitki önleyebilir. Sadece bu kadar mı? Hayır, elbette. Bir zamanlar kendisinden yapılan sağlam iplerle dayanıklı, güzel ve değerli kumaşların dokunduğu, paskalya yumurtalarının ve kumaşların boyanması için yeşil boyanın imal edildiği ısırgan otunun başkaca simgesel anlamları da vardır. Mesela ihanete uğrayan bir genç kız sevdiği oğlana ısırgan demeti sunarsa, bu, "benim kalbim aşk acısından nasıl kavrulduysa, senin kalbin de aynı şekilde yansın" demektir.

İnsanı ısıran bir bitki

Isırgan otu (urtica dioica), ısırgangiller (urticaceae) familyasına mensup olan bir yıllık veya çok yıllık otsu ve evcikli bir bitkidir. Gövdesi dik, dört köşeli ve tabandan itibaren de dallıdır. Mayıs ve Ağustos ayları arasında çiçek açar. Çiçekleri erkekli ve dişili, meyveleri esmer ve fındıksıdır. Kökleri andıran ve genişlemesine yayılan rizom ve stolonları vardır. Tohumu yağlıdır. Gövdesi ve yaprakları tüylüdür. Ağırlığının yüzde 17'si yüksek kaliteli ve gerilmeye dayanıklı zarif, hafif, uzun ve dirençli liflerden oluşmaktadır. Birçok türü tespit edilmiş olan ısırgan otu türlerinin beşinin gövde ve yaprak kısımlarında, trikom denilen ve temas durumunda kaşıntı meydana getirerek tahrişe sebep olan tüyler bulunmaktadır. Bundan dolayı toplanması esnasında eldiven kullanılmalıdır. Aksi halde cilt üzerinde kızarıklık, şişkinlik ve kaşıntıya sebep olabilir.

Yanık ısırgan otu, ısırgan otu yaprağı ve stinger olarak da bilinen; Türkçede, kuşkusuz insan cildine değdiğinde kaşıntı ve kızarıklığa neden olduğu için "ısırgan" olarak isimlendirilen ve Anadolu'nun muhtelif yörelerinde dızlağan, çızlağan, cızgan, dalagan, cınçar, ağdalak ve ısırgı gibi isimlerle de anılan otun anavatanı Avrupa ile ılıman Asya ve Kuzey Afrika olsa da, dünyanın hemen her bölgesinde bilinmektedir. Gerek Kuzey Yarımküre'nin gerekse Güney Yarımküre'nin tropikal ve subtropikal bölgelerinde yaygın olarak görülür. Öte yandan ülkemizde açık ormanlık alanlar ile terk edilmiş sahalarda, nehir ve yol kenarlarında yetişmektedir.

Geleneksel tıbbın şifa kaynağı

Isırgan otunun geleneksel halk hekimliğinde önemli bir yeri vardır. Bahar mevsiminde ilk yeşillenen ısırganların sap ve yaprakları yemeklerde kullanılırken bitkinin kökleri çiçek açma döneminin geçtiği sonbaharda çıkarılır romatizmal rahatsızlıkları tedavi etmek için kullanılırdı. MS I. yüzyılda Yunan hekimler Galenos ve Dioskorides tarafından idrar söktürücü ve böbrekleri rahatlatıcı, aynı zamanda bağırsak hareketlerini düzenleyici ve dolaşım sistemini düzene sokucu, buna bağlı olarak da kabızlığı giderici olarak nitelendirilen ısırgan otu, aynı zamanda astım ve akciğer iltihabı gibi rahatsızlıkların tedavisinde de kullanılmıştı. Aynı şekilde geleneksel tıp uygulamaları dâhilinde diyabet, egzama, hemoroid, karaciğer iltihabı, anemi, romatizma ve prostat ile ilgili rahatsızlıklar için de ilaç olarak kabul edilmişti.

Isırgan otunun günümüzde de halk arasında yaygın bir tedavi edici olarak kullanılmakta olduğunu belirtelim. Nitekim Anadolu'nun birçok bölgesinde vatandaşlar ısırgan otunu kanser, böbrek rahatsızlığı, solunum yolu sorunları, öksürük, saç dökülmesi, kepek, nefes darlığı, felç, tansiyon, mide ağrısı, romatizma, mantar, kemik erimesi, egzama, kadın hastalıkları, hipertansiyon, böbrek taşı, hazımsızlık ve hemoroid gibi rahatsızlıkların tedavisinde kullanmaktadırlar.

Pişirildiği zaman tadı ıspanağa benzeyen ve gövdesi ile yapraklarından birçok geleneksel yemek yapılan, ayrıca polenta, pesto ve püre gibi çeşitli tariflerle çok yakıştığı etli yemeklerde kullanılan ısırgan otunun en ilgi çekici özelliği, su içerisine konulduğunda ve pişirildiğinde muhtevasındaki kimyasalların kaybolmamasıdır. Bu, oldukça önemi bir özelliktir, çünkü ısırgan otunun zarar görmeden işlenebilmesini ve yenebilmesini sağlar. Özellikle ısırgan otunun çiçeklenme ve tohumlanma aşamasında ürettiği, böbrekleri ve idrar yollarını tahriş edebilme özelliğine sahip olup kalsiyum karbonattan meydana gelen sistolit adlı kumlu parçacıkların çözülmesi bitkinin kaynatılması ile gerçekleşir.

İçeriği çok zengin

Kurutulmuş yaprakları ile çiçeklerinden bitki çayı da yapılan ısırgan otunun salt kütlesinde yüzde 25'e kadar protein bulunur. Yeşil yapraklı bir bitki için oldukça yüksek olan bu oran, aynı zamanda tekstil, gübre ve kozmetik hammaddesi olarak da kullanıldığını bildiğimiz ısırgan otunu önemli ve insan sağlığına faydalı bir bitki haline getirmektedir. Dolayısıyla ısırgan otunun kimyasal muhtevası da oldukça zengindir. İçeriğinde örneğin lutein, klorofil, lesitin, sterol, tanin, karotenoid glikozit, potasyum, sekretin, kalsiyum nitrat, demir, klorofil ile mineral tuzları, sterolen, lignin, steril glikozit ve aminoasit türü birçok maddeye ilave olarak, pantotenik asit ve insan cildine değdiği zaman kaşıntı ve kızarıklığa neden olan formik asit ile histamin ile A ve C vitaminleri de bulunmaktadır.

Yapılan bilimsel araştırmalar tarafından iltihap karşıtı ve idrar söktürücü olduğu ortaya konulmuş olan ısırgan otu, prostat bezinin büyümesine karşı tedavi olarak kullanılabilmektedir. Özellikle idrar söktürücü etkisi dolayısıyla zayıflama çaylarına, idrar yollarını yıkamak ve romatizmal ödemlerin boşaltılmasını sağlamak gibi amaçlarla hazırlanan bitkisel çaylara eklenmekte, ayrıca içeriğindeki aminoasitlerin özellikle saç sağlığı açısından oldukça faydalı olduğu bilinmektedir. Yine bağışıklık sistemini koruyucu etkileri olduğu, romatizmal ağrıları azaltabileceği, iltihaplı romatizmayla mücadelede kullanılabileceği ve özellikle de düşük tansiyonlu hastalar için şifa kaynağı olabileceği yapılan son araştırmalardan elde edilen bulgular tarafından desteklenmiştir.

Depresyona iyi geliyor

Isırgan otundan yapılan yemeklerin yeşil rengi dolayısıyla depresyona iyi geldiği, ayrıca bitkiden hazırlanan muhtelif kürlerin kalp ve şeker hastalıklarının yanı sıra aşırı kilolarla mücadelede de kullanıldığı yaygın bir bilgidir. Aynı şekilde ısırgan otu bahar yorgunluğuna da iyi gelmekte, fiziksel anlamda tüketen kimseye dinçlik kazandırmaktadır. Öte yandan saçları kökten uca kadar beslediği, direnci arttırarak insan bedenini hastalıklar karşısında daha güçlü ve korunaklı kıldığı, kan şekerini düzenlediği, regl dönemi ağrılarını yok ettiği, hastalıklardan arta kalan öksürüğü kestiği, dolaşım sistemini rahatlatarak kabızlık sorununu giderdiği, emziren annelerde sütün kalitesini arttırdığı, ağız bakımına katkı sağladığı ve demir eksikliği çekenler için birebir olduğu da bilinmektedir.

[email protected]