Editörlüğünü Saadet Bayazıt'ın yaptığı Tezkire'nin “Müslüman Erkekler ve Müslüman Kadınlar” dosyası, İslam dairesi içinde erkeklik ve kadınlık tasavvurlarının geçmişten geleceğe nasıl aktığı, modern dünyanın meydan okumalarıyla nasıl yüzleştiği ve bu yüzleşmenin ne tür imkân ya da sorunlar ürettiğini tartışıyor.
Murat Güzel
Günümüzde cinsiyet rolleri ve kimlikleri etrafında oluşturulan ilginç bir literatür ve süreç var. Bu rol ve kimlikler sık sık tartışma konusu edilip sorgulanıyor ve yeniden tanımlanıyor. Bu süreçte geleneksel değerler ve normların yanı sıra dini ve kültürel kodlar da yeniden biçimleniyor. Sosyal bilimler alanında üçüncü bir cinsiyetin varlığından söz eden yaklaşımlar kadar biyolojik cinsiyeti tamamen reddeden teorilere (queer) de rastlanıyor. Bu süreç ve tartışmalarda cinsiyet rol ve kimliklerinin akışkan ve müzakereye açık hale gelişi de çarpıcı bir nitelik.
Geleneksel roller, modern talepler
Editörlüğünü Saadet Bayazıt'ın yaptığı Tezkire'nin "Müslüman Erkekler ve Müslüman Kadınlar" dosyası, İslam dairesi içinde erkeklik ve kadınlık tasavvurlarının geçmişten geleceğe nasıl aktığı, modern dünyanın meydan okumalarıyla nasıl yüzleştiği ve bu yüzleşmenin ne tür imkân ya da sorunlar ürettiğini tartışıyor. Dosya bu niteliğiyle mezkûr radikal sorgulamalara karşı Müslüman düşüncenin nasıl bir tavır alması gerektiğini de problematize ediyor. Dosyada bulunan yedi akademik makale, iki söyleşi ve bir çeviri metni İslam'ın adalet, eşitlik ve toplumsal roller konusundaki tutumunun yorumlarından geleneksel fıkıh müktesebatı ile modern yorumlar arasındaki gerilimlere, feminist teorinin İslam'la kurduğu etkileşimden muhafazakâr modernleşmenin ürettiği yeni erkeklik ve kadınlık tasavvur ve formlarına kadar geniş bir çerçevede ilginç tartışma zeminleri oluşturuyor. Bu tartışma zeminlerinin en önemli soruları geleneksel rollerle günümüzün toplumsal talepleri arasındaki denge problemi ve dini sabitelerle güncel toplumsal değişimler arasındaki etkileşimin biçimi olarak görünüyor. Dosya bu sorularla yüzleşme biçimlerini anlamaya dönük zengin bir içerik sunmayı amaçlarken aynı zamanda kadınlığı ve erkekliği sadece birer biyolojik ya da toplumsal kategori değil, ayrıca fikri ve tarihsel bir miras olarak ele almayı öneriyor. Dosyada yer alan makalelerin cevap aradığı temel soruysa açık: Din ve cinsiyet arasındaki ilişkiyi ne geleneksel kalıpların ağırlığına ve başına buyrukluğuna ne de modern akışkanlığın savrukluğuna teslim olmadan nasıl kurabiliriz?
Dosyanın ilk makalesinde Mustafa Çevik toplumsal cinsiyetin (gender) doğasına dair süregelen tartışmaları Simone De Bouvier'den Judith Butler'a uzanan bir atıf zinciriyle biyolojik determinizm ve sosyal konstrüksiyon yaklaşımlarını harmanlayarak ele alıyor. Çevik, yazısında toplumsal cinsiyetin tarihsel olarak inşa edilen ve sürekli değişen bir yapıda olduğuna işaret ederek erkek egemen kültürün bu süreçteki rolüne de dikkat çekiyor. Birsen Banu Okutan ise makalesinde yeni muhafazakâr orta sınıfın ekonomik ve kültürel dönüşümüne odaklanarak mütedeyyin erkek kimliklerini tüketim pratikleri üzerinden çözümlüyor. Bu kimliklerin tüketim odaklı statü arayışlarını ve daha iyi bir hayat arzularını tarihsel bir bağlamda değerlendiren Okutan aynı zamanda onların paradoksal bir tarzda geleneksel değerlerden uzaklaşan noktalarını da göz önüne çıkarıyor. Hacer Ayaz da makalesinde modern dünyada Müslüman erkek kimliklerinin ataerkil normlar, dini değerler ve küreselleşmenin etkisi altında dönüşme biçimlerini irdeliyor. Ayaz irdelemesinde erkekliğin otorite ve güç merkezli bir yapıdan şefkat ve bakım temelli bir modele doğru evrildiğini tespit ediyor. Gönül Yonar Şişman'ın makalesinde ise feminist mit eleştirisinin potansiyeli kullanılarak mitlerin taşıdığı ataerkil yapıları sarsmak ve cinsiyet odaklı eşitsizliklere dair yeni okuma pratikleri geliştirmek teşvik ediliyor. Müslüman erkeklik ve kadınlık kavramlarını tarihsel, teolojik ve modern bağlamlarda ele alan Necdet Subaşı da geleneksel dini referansların modern dünyadaki dönüşümünü analiz ediyor.
Müslüman Erkekler ve Müslüman Kadınlar
Tezkire
sayı: 90
2024
Liberal siyaset felsefesinin tarihi temelleri
Kanadalı siyaset bilimci Macpherson eserinde Hobbes'dan başlayıp Locke'a kadar liberal siyaset felsefesine, yani 17. yüzyıl siyaset felsefesine derinlemesine nüfuz ederek günümüz kapitalist toplumsal ilişkilerinin felsefi kökenlerine eğiliyor. Liberal siyaset felsefesinin temel açmazlarını ortaya sermek için onu kapsamlı bir şekilde irdeleyen Macpherson böylece "mülkiyetçi bireycilik" olarak kavramsallaştırdığı şeyin felsefi ve tarihsel kökenlerini araştırıyor. Bu siyaset felsefesinin herkesi topluma hiçbir borcu olmayan atomik bireyler olarak birbirinden yalıttığını, toplumun da bu bireylerin piyasa tarafından belirlenmiş bir birlikteliği olarak görülmeye başlandığını söylüyor.
Mülkiyetçi Bireyciliğin Siyasal Teorisi
Crawford Brough Macpherson
çev. Ali Karatay
Ketebe, 2024
"Öğrenilmiş cehalet" tabirinin mucidinin felsefesi
Hıristiyan ortaçağının son dönemlerindeki önemli filozoflardan biri olan Nicolaus Cusanus'ta "Tanrı-insan" ilişkisinin nasıl kurulduğunu ele alan çalışmasında Feyza Demir Çiçek, onun hukuk, teoloji, matematik, fizik ve felsefe gibi çeşitli alanlarla ilgilenen, yer merkezli evren anlayışını eleştirerek modern bilime ilham verebilecek fikirler ortaya atan biri olmasına rağmen döneminin diğer filozofları gibi felsefesinde Tanrı merkezli bir anlayış sergilediğini belirtiyor. Günümüz felsefesinde de sık sık kullanılan "öğrenilmiş cehalet" tabirini armağan eden Cusanus'un modern hermetik düşünce geleneğinin önemli köklerinden biri olduğunu savlayanlar da var. Cusanus'un mistik ve sembolik bir felsefe diline sahip olması o savın haklılık payını artırıyor.
Nicolaus Cusanus'ta Tanrı ve İnsan
Feyza Demir Çiçek
Çizgi, 2024