İslam dünyasındaki Heidegger algısı

Murat Güzel / Açık Görüş Kitaplığı
6.05.2023

Heidegger'in düşüncesinin İslam dünyasındaki etkisini ve gördüğü ilgiyi tartışan metinleri içeren kitapta Ahmed Ferid, Charles Malik, Abdurrahman Bedevi gibi Heidegger çalışmalarının öncüsü addedilebilecek düşünürlerin yaklaşımları ile birlikte varoluşçuluk, hermenötik, öte-dünya bilgisi, ontoloji, teoloji gibi önemli felsefi konular değerlendiriliyor.


İslam dünyasındaki Heidegger algısı

Yirminci yüzyılın önemli filozofları arasında yer alan Martin Heidegger'in düşüncelerinin etkisini sadece Avrupa ile sınırlı tutmamamız gerektiğini biliyoruz. Ancak, Heidegger'in çalışmalarının etkili yorumcularından birinin, Fred Dallmayr'ın deyişiyle "onun çalışmalarını yeni kavramlara -özellikle 'Batı-dışı bağlamlara- uyarlamak çok büyük bir dikkati gerektirir. Kökü olmayan bir evrenselliğin baştan çıkarıcılığından kaçmak için kültürler, dinler ve sosyal yapılar arasındaki farklılıklar dikkatle değerlendirilmelidir... Onun düşüncesi (bütün felsefe yapanlar gibi) hakikatin sonsuz boyutlarına yayılmış olsa da Heidegger asıl olarak Almanca yazan 'Batılı' bir filozoftur. Onun eserleri birer makine ve teçhizat sevkiyatı gibi 'Batı-dışı' dünyaya ihraç edilemez." Dallmayr'a göre Batılı birçok akademik kurumdaki Heidegger'in felsefesi üzerine yürütülen çalışmalar bir aşamadan sonra büyük ölçüde verimsizleşip tekrara düşüyordu; bu ya Heidegger'in bir müzeye ya da mabede kapatılmış olması ya da asıl olarak siyasal bakımlardan varlığını yok etmeye yönelik acımasız bir saldırıya uğramasıydı. Heidegger'in eserlerinin ruhunu tekrara düşme tehlikesinden kurtarabilecek ümidini Dallmayr'a veren bir dizide yayınlanmış İslam Dünyasında Heidegger adlı derleme kitap. Yine de Dallmayr "Batı-dışı bağlam"larda yaşayan insanları uyarmayı ihmal etmiyor: "... Heidegger'in eserleri ayrı bir meydan okumadır... burada iki tehlike ya da tahrik söz konusudur: onun eserlerini okumak ya sadece yapıcı ya da sadece yıkıcı veyahut da devrimci bir faaliyet olmaktadır." İlk seçenekte Heidegger'i saygın kültürel geleneklerin muhafızı olarak değerlendirip bu gelenekleri modernite ve küreselleşmenin amansız saldırılarına karşı koruduğu düşünüldüğünü belirten Dallmayr ikinci seçenekte de geçmişi paramparça eden Nietzsche'nin üst-insanının bir muştucusunu bulmak işten bile değildir. Dallmayr, her iki seçeneğin doğru taraflar yakalamalarına karşın, genel resmi göremediklerini belirtiyor. Çünkü Heidegger için geçmiş ve kültürel gelenekler, şimdiyi ve geleceği aydınlatabilmek için yeniden yorumlanması ve yenilenmesi gereken bir kaynaktırlar. Heidegger'in "Geçmiş geleceği daima pusuda bekler" sözünü aktaran Dallmayr, onun bir tutucu olmadığı gibi Batı modernitesinin gözü kapalı bir destekçisi de olmadığını vurguluyor.

Önyargıları yıkmak

Heidegger'in eserlerinin ve düşüncesinin Lahor, Tahran, İstanbul, Kahire, Tunus, Rabat gibi önemli kültür ve medeniyet şehirlerini barındıran İslam dünyasında etkisini ve gördüğü ilgiyi tartışan metinleri içeren kitapta Ahmed Ferid, Charles Malik, Abdurrahman Bedevi gibi İslam dünyasında Heidegger çalışmalarının öncüsü addedilebilecek düşünürlerin yaklaşımları ile birlikte varoluşçuluk, hermenötik, öte-dünya bilgisi, ontoloji, teoloji gibi önemli felsefi konular ve disiplinler değerlendirilmekle kalmıyor; bütün bunların yanısıra, Hasan Hanefi, Taha Abdurrahman, Daryuş Şayegan, Seyyid Hüseyin Nasr, Fethi Meskini gibi yorumcular da ele alınıyor.

İslam dünyasındaki farklı araştırma sahalarında görev yapan birçok akademisyen ile kimi fundemantalist düşünürlerin kendi tepkici, modernlik karşıtı ve dini ideolojik tercihleri bakımından Heidegger'e nasıl yaklaştıklarını tartışan makaleler kitabın amacını da ortaya çıkarıyor: Heidegger'in İslam dünyasında fundemantalist bir tarzda ve indirgemeci bir biçimde değerlendirildiğine dair ifade edilen bir önyargıyı yıkmak. Kitap, bunu tersine, İslam dünyasında Heidegger alımlanışının karmaşık ve çeşitli boyutları olduğunu gösteriyor ve bunlar arasındaki benzerlik ve farklılıkları irdeleyen yazıları içeriyor.

Kaygı ve ölüm, metafizik ve hiçlik, şiir ve teori, İslam felsefesi ve Müslüman sufiler, Platon, Aristoteles, İbn Sina, Hölderlin ve Hafız gibi çeşitli perspektiflerden İslam dünyasındaki Heidegger algılarının ele alındığı kitapta bu algıların Pakistan'dan İran, Türkiye, Lübnan, Mısır, Tunus, Fas'a uzanan geniş bir coğrafyada Arapça, Farsça, Türkçe, Urduca, Fransızca dillerini kapsayan ifadeleri serimlenmeye çalışılıyor.

Beş kısımdan oluşan kitabın ilk kısmında Zeynep Direk Heidegger'in Türkiye'de alımlanışını, Amir Nasri İran'da çağdaş sanat teorisini, Nadir el-Bizri Lübnan'da akademik felsefeyi, Syvain Camilleri ise Mısırlı düşünür Hasan Hanefi'nin ilk dönem yaptığı Fransızca çalışmaları irdeliyor.

İslam Dünyasında Heidegger ed. K. Moser-Urs Gösken- Josh Hayes çev. Ömer Saruhanoğlu Albaraka, 2023

Bir erkeklik ideali olarak yeni rejim

1923 ila 1938 arasında, yani Cumhuriyetin kuruluşunun ilk yıllarında yazılan romanlardan hareketle bu romanları yeni erkeklik düşüncesinin bir hikayesi olarak tartışan Bülent Sayak kitabında erkeklikle bağdaştırılan savaşçılık, koruyuculuk, milliyetçilik, güçlülük, aydınlanmacılık gibi ulus devlet değerlerini, 'yeni hayat', 'yeni rejim' ideallerini 'cinsiyet rejimi' inşası meselesi etrafında irdeliyor. Bu romanlardan yola çıkan Sayak, inkılabın ve edebiyat kurumunun erkeklik ideolojisi etrafında şekillendiğini öne sürüyor. Bülent Sayak sekülerleşme militarizm ve modernleşme düşüncelerinin 100 yıl önce yazılmış romanların temel söylemi olduğunu da vurguluyor.

Erkeğin İnkılabı, Bülent Sayak, Çizgi Kitabevi, 2023

Yüzyıl önceki büyük Osmanlı seferberliği

Daha önceki hiçbir askerî çatışmada rastlanmayan büyüklükte bir ölçekte cereyan eden Birinci Dünya Savaşı yepyeni bir seferberlik tecrübesi de oluşturdu. Diğer yanda elbette savaşın yıkıcı gücü de ölçeği oranında yüksekti. Mehmet Beşikçi'nin kitabı Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı insan gücü seferberliği meselesini konu ediniyor. Özellikle Anadolu coğrafyasını ve imparatorluğun Müslüman nüfusunu odağına alan kitap, bir yandan Osmanlı devletinin, sürekli seferberlik mecburiyetinin doğurduğu badirelerle nasıl baş etmeye çalıştığını irdelerken, diğer yandan da bu sürecin Anadolu bağlamında devlet-toplum ilişkisini nasıl yeniden şekillendirdiğini keşfetmeyi amaçlıyor.

Birinci Dünya Savaşı'nda Osmanlı Seferberliği, Mehmet Beşikçi, İletişim, 2023

@uzakkoku