İsmail Fenni Ertuğrul’un, Reinhart Dozy’e cevabıdır

Murat Güzel / Açık Görüş Kitaplığı
6.01.2018

Dozy’nin ‘Tarih-i İslamiyet’ adlı kitabına İsmail Fenni Ertuğrul’un yazdığı reddiye olan ‘Kitab-ı İzale-i Şukuk’, Dozy’nin İslam peygamberi merkezinde İslam’a yönelttiği şüphe ve iddialara makul cevaplar içeriyor. Eser Çizgi Kitabevi’nin Osmanlı Felsefe Çalışmaları adlı dizisinin 53. kitabı olarak yayınlandı.


İsmail Fenni Ertuğrul’un, Reinhart Dozy’e cevabıdır

Abdullah Cevdet’in çevirip 1908’de Mısır’da neşrettiği Dr. R. Dozy’nin Tarih-i İslamiyet adlı eseri, Meşrutiyet döneminde Osmanlı aydınları arasında önemli tartışma nesnesine dönüşmüş; bu tartışmalar neticesinde Dozy’nin eserine karşı birçok eser de yazılmıştır. Bunlar arasında Manastırlı İsmail Hakkı’nın Hak ve Hakikat’i, Filibeli Ahmed Hilmi’nin Tarih-i İslam’ı, Kıvamüddin Burslan’ın et-Tadil adlı eserleri zikredilebilir. İsmail Fenni Ertuğrul’un Kitab-ı İzale-i Şukuk’u da Dozy’nin eserine bir reddiye olarak yazılmış kelami mahiyetteki bir eserdir. 

Sıkı bir Garpçı ve materyalist olduğunu bildiğimiz Abdullah Cevdet çevirdiği esere yazdığı önsözde, müstebit gördüğü Abdülhamid’e olan düşmanlığının da tesiriyle Dozy’yi neredeyse Müslüman ilan etmeye varacak ifadeler kullanır ve onun eserini tarafsız, objektif, hak ve hakikati anlatan bir eser olarak över. Oysa İsmail Fenni Ertuğrul’a göre İslam’ın getirdiği tevhid inancını değil de onun peygamberi Hz. Muhammed hakkında şek ve şüphe oluşturmayı hedefine koyan Dozy’nin çalışması özellikle Protestan Hıristiyanların öteden beri İslam’a karşı polemik olarak dile getirdiği iddiaların bir tekrarından başka bir şey değildir. Dozy, eserinde her ne kadar İslam tarihini sunmayı hedeflediğini izhar ediyor görünse de eserin sıklet merkezini Hz. Peygamber üzerinde şekillendirir. Eserinde Batıniler, Karmatiler gibi doğrudan İslam tarihinin merkezinde yer almayan unsurlara ayırdığı genişçe yere bakılırsa Dozy’yi ‘iyi niyetli’ ve ‘objektif’ bir tarihçi olarak kabul etmemizi gerektirecek bir sebep de bulunmaz.

Şüphe ve tezviratlar

Materyalizmin karşısına vahdet-i vücudu koyan İsmail Fenni Ertuğrul’un reddiyesinde benimsediği tartışma üslubu Dozy’nin ileri sürdüğü tezlerin tek tek ele alınıp incelenmesi, konuyla ilgili asıl kaynaklara giderek karşı tezin ortaya konması ve hasmın susturulması şeklinde işleyen kelami bir yöneteme dayalıdır. Dönemin siyasi, ahlaki ve toplumsal konularına da yer yer değinen İsmail Fenni Ertuğrul için Dozy’nin ileri sürdüğü iddialar konuyu bilmeyenlerin sadece kafasını karıştırmaktan başkaca bir işe yaramayan şüphe ve tezviratlardır handiyse. Bu yanıyla Dozy’nin eseri zaten askeri, siyasi ve toplumsal açıdan tam bir çöküş dönemi yaşamakta olan İslam dünyasını inanç ve moral değerler bakımından da çökertmeyi amaçlayan bir saldırı olarak ele alınabilir. Dozy ve benzeri oryantalistlerin İslam hakkındaki karalayıcı eserleri ve kötü niyetliliklerinin temelinde yatanın da aynı saik olduğu ortadadır. Ziyaeddin Fahri Fındıkoğlu’nun tasviriyle Şark ve Garp kültürlerinin inhisarcılığından kurtulmuş, Şark ve Garb’ın fevkine yükselmiş” bir düşünür olan İsmail Fenni Ertuğrul’un Dozy’ye yazdığı reddiyenin, esasen bu münzevi düşünürün kendi varlık kaygısına dönük bir yanı da vardır.

Meşrutiyet döneminden Cumhuriyet’e devreden fikri mirası konu edinen bir dizi Çizgi Kitabevi’nin Osmanlı Felsefe Çalışmaları adlı dizisi. Dizinin 53. kitabı olarak yayınlanan Dozy’nin Tarih-i İslamiyet adlı eserine İsmail Fenni Ertuğrul’un yazdığı reddiye Kitab-ı İzale-i Şukuk, Dozy’nin İslam peygamberi merkezinde İslam’a yönelttiği şüphe ve iddialara makul cevaplar içeriyor.

Epistemolojik erdem ve bilgi

Bilginin tanımı da bilgidir bilebildiğimiz kadarıyla. Peki doğru bilgiyi nasıl gerekçelendirebiliriz? Erdem Epistemolojisi işte bu sorunun peşinden gidiyor. 1963 yılında Gettier’in dile getirdiği bir soruyla, gerekçeli doğru inancın da bilgi olup olmadığı probleminin modern epistemolojide önemli bir tartışma konusuna döndüğünü biliyoruz. Kemal Batak, fikri kökleri Aristoteles’e kadar uzanan ‘erdem epistemolojisi’nin Ernest Sosa tarafından temellendirilmiş şekliyle uğraşarak bilgiyi epistemik erdemler ve bilişsel yetiler dolayımında açıklayan bu epistemolojik tutumun çağdaş epistemolojide yaşanan başta Gettier problemi olmak üzere birçok problemin çözümünde ilkçağ felsefesinin yapabileceği katkıları gösteriyor. Erdem Epistemolojisi, Kemal Batak, İz, 2017

Trajedinin felsefesi mümkün müdür? 

Cumhuriyetinden şairleri kovan Platon’dan beri felsefe ile şiirin, yani tragedyanın Husserl ve Buber gibi filozoflarla da yakın temasları bulunan Lev Şestov, Dostoyevski ile Nietzsche’nin yaşam ve düşüncelerini iç içe okuyarak felsefe ile trajediyi kafa kafaya tokuşturuyor kitabında. Şestov için bu iki isim, yani Dostoyevski ile Nietszche’nin yaşamları ve eserleri trajik düşüncenin modern ifadesini şekillendiriyor. Onların eserlerinin cevaplar değil sorular barındırdığını belirten Şestov en temel soruyu da şu şekilde dile getiriyor: ‘Trajedinin felsefesi mümkün müdür?’ Trajedinin Felsefesi alt başlığını taşıyan çalışma Notoskitap tarafından yayınlandı. Dostoyevski ve Nietzcsche, Lev Şestov, çev. Kayhan Yükseler, Notoskitap, 2017

@uzakkoku