İstanbul'u kim kazanır?

Dr. Hülya Bulut/ Yazar
17.01.2024

İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin gibi büyük şehirlerde PKK terör örgütüne vermeyi taahhüt ettikleri diyetler nedeniyle bir önceki yerel seçimlerde kendilerini başarılı olarak lanse edenler, ‘aman aramızda kalsın kazanıyoruz' palyaçoluğu ile cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendilerini bir kere daha rezil edenler bu defa fena halde duvara toslayacak gibi görünüyor.


İstanbul'u kim kazanır?

İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin gibi büyük şehirlerde PKK terör örgütüne vermeyi taahhüt ettikleri diyetler nedeniyle bir önceki yerel seçimlerde kendilerini başarılı olarak lanse edenler, 'aman aramızda kalsın kazanıyoruz' palyaçoluğu ile cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendilerini bir kere daha rezil edenler bu defa fena halde duvara toslayacak gibi görünüyor.

CHP'nin 38. Olağan Kurultayı'nda genel başkan seçilen ve Kemal Kılıçdaroğlu'nun hık demiş burnundan düşmüş halefi Özgür Özel, seçildiği kurultayda terörden tutuklu Selahattin Demirtaş'a, Gezi Parkı davasında müeebet hapis cezasına çarptırılan Osman Kavala'ya olduğu gibi Can Atalay'a, Tolga Şardan'a, Selçuk Mızraklı'ya da selam göndermişti.

CHP'nin yeni genel başkanı Özgür Özel, Selahattin Demirtaş'a gönderdiği selam nedeniyle Pençe-Kilit Operasyonu bölgesinde şehit olan Piyade Teğmen Eril Alperen Emir'in cenaze töreninde şehidin yakınları ve vatandaşların büyük tepkisi ile karşılanmış ve apar topar oradan ayrılmak zorunda kalmıştı. Aynı Özgür Özel bu defa da tepki ile karşılandığı ve tabiri caizse resmen kovulduğu şehit cenazesinin hemen ardından soluğu DEM'de alarak, DEM Parti Eş Genel Balkanları Tuncer Bakırhan ve Tülay Hatimoğulları ile görüşmüştü.

'I am okay' Ekrem

İstanbul'un tatilci belediye başkanı Ekrem İmamoğlu da aslında egosu yüksek, çok şakacı bir tip! Öyle ya çapsızlığı, palavraları ve tembelliği yetmezmiş gibi, 'I am okay' seviyesindeki yabancı dil bilgisini de gözler önüne sermekten hiç çekinmiyor. O harika! İngilizcesi ile Amerika'ya her daim 'I am okay' olduğunu açık seçik ve son derece çocuksu bir sevinçle ifade ediyor.

İşte söylentilere göre de, Ekrem İmamoğlu'nun her daim 'I am okay' liği bir kere daha Amerika'nın işine yaramış: Kemal Kılıçdaroğlu'nun Alevi kimliği nedeniyle CHP'de mezhep hakimiyeti olduğu iddia edilen ve bu nedenle de sıklıkla eleştirilen CHP kurultay üyeleri ile Ekrem İmamoğlu bizzat görüşmüş. Özgür Özel'e ise hem bu görüşmelere aracılık etmek, hem de baba-oğul yakınlığı hissettiği Kemal Kılıçdaroğlu'nu olağan kurultaya ikna etmek düşmüş. Bu iki 'eş başkanın!' parti ile kurduğu tüm sıcak ilişkiler de Amerika tarafından finanse edilmiş.... derken, nihayetinde kurulan büyük tezgah işe yaramış ve Kemal Kılıçdaroğlu devrilmiş.

Al birini, vur ötekine!

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni (İBB) ziyaret ettiği sırada, CHP'nin çiçeği burnunda yeni genel başkanı Özgür Özel'e kürsüde yer vermeyerek, hem Özel'i hem de kendisini son derece gülünç ve zor bir durumda bırakan Ekrem İmamoğlu'nun da, aslında en başından beri CHP'nin eş başkanıymış gibi davranması, söylentileri ispatlar gibi değil mi sizce de?

Ne olacaktı, ne bekleniyordu sanki Allah aşkına... Al birini, vur ötekine! PKK'nın Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Van'da yaptığı mitingde eşi ile PKK'yı selamlayan ve dolayısıyla ABD'ye her daim olan sadakatinden hiç taviz vermediğini gösteren Ekrem İmamoğlu'nun, Kılıçdaroğlu'ndan da Özel'den farkı var mı Allah aşkına...Sahne aynı, roller aynı, oynayanlar değişip duruyor sadece, olan biten hepsi bu.

Çözüm süreci ortada

AK Parti döneminde Kürt meselesi ile ilgili olarak başlatılan çözüm süreci, sadece o dönemde korkmadan, utanmadan, ezilmeden Kürt kimliklerini açıkladıklarını ifade eden vatandaşlar, Kürtçe dilinin serbestçe konuşulması, Kürtçe yayın yapan radyo ve TV'ler, Kürt kimliği ve Kürt dili ile kendisini daha rahat ifade edebilen insanımızın yaşadığı ve son derece olumlu yönde tezahür eden tüm insani gelişmeler bir tarafta dururken...

Yapılan pekçok demokratik ve yasal düzenleme, bölgeye yapılan hizmetler, Türkiye Cumhuriyeti'nin üst düzey siyasi ve bürokratik kadrolarında yer alan Kürt kökenli yöneticilerin sayısındaki artış, İHA'lar-SİHA'lar ile terör örgütlerinin yerle bir edilmesi, beşinci kol faaliyetlerinden maksimum düzeyde arındırılan yörede halkın rahat nefes alması, açılan üniversite sayısındaki ve okullaşma oranındaki artış, bölgede gelişen turizme ve artan petrol arama-çıkarma faaliyetlerine bağlı olarak daha da iyileşen ekonomik tablo bir tarafta dururken;

Nerede tam bağımsızlık?

Yok illa da gidip Amerika ile el ele kol kola olma sevdasındaki Ekrem İmamoğlu gibi 'I am okay'ci CHP tayfasına ne demeli? Adama sormazlar mı: Eee nerede Atatürk milliyetçiliği, nerede halkçılık, nerede devrimcilik, nerede cumhuriyetçilik, nerede devletçilik, nerede tam bağımsızlık?

Peki ya hiçbir şekilde solu temsil etmeyen, Kürtlerin her türlü meselesinde sahte ve menfaatçi duruşlarıyla dikkat çeken, Diyarbakır'da ayrı, Trabzon'da ayrı... konuşan CHP kadrosu ile iş birliği yapan DEM'e ne demeli? AKP bölgenin sorunlarını çözüme kavuşturdukça kendisi argumansız kalacağı için kudurup duran, üstelik devletimizin maalesef 658 milyon TL. vereceği DEM'e ne demeli?

İstanbul, Ankara, İzmir, Mersin gibi büyük şehirlerde PKK terör örgütüne vermeyi taahhüt ettikleri diyetler nedeniyle bir önceki yerel seçimlerde kendilerini başarılı olarak lanse edenler, 'aman aramızda kalsın kazanıyoruz' palyaçoluğu ile cumhurbaşkanlığı seçimlerinde kendilerini bir kere daha rezil edenler bu defa fena halde duvara toslayacak gibi görünüyor.

Deprem bütçesi reklam ve tanıtım faaliyetlerine plase edilen, temizlik ve çevre hizmetleri son derece yetersiz kalan, trafik ve otopark sorunu çözülmeyen, yağmurda sele teslim olan, karda insanları sabahlara kadar yollarda kalan İstanbul inim inim inlerken... Türkçesine bakılırsa geldiği yeri çabucak unutarak adeta kendisini bir komedi dizisinin karakteri gibi Nişantaşı çocuğu zanneden, en lüks balıkçı restoranlarında nasıl 'I am okay' olacağını Amerikalılara keyifle anlatan ve İBB'ye astronomik hesap ödetmekten çekinmeyen, bir gün kayak tatilinden, bir gün deniz tatilinden garip garip pozlar vererek kendisini oldukça şeffaf bir şekilde servis eden, aynı anda hem ANAP kökenli, hem İYİ Partili, hem HDP'li, hem CHP'li olmaktan gayri hiçbir niteliği ve becerisi olmayan çakma bir belediye başkanı İstanbul'a artık asla yakışmaz, yakışamaz.

Her daim teröre ve terör örgütlerine son derece mesafeli, işinin ehli bir eğitime ve deneyime sahip, deprem konusunda oldukça deneyimli, üst düzey bürokratlık yapmış, egosu olmayan, dava ve hizmet insanı, yerli ve milli bir duruşa sahip, genç, dinamik, güleryüzlü, her daim saygılı ve samimi bir aday olarak Murat Kurum'un 31 Mart 2024 yerel seçimlerinde İstanbul Belediye Başkanı olarak seçileceğine inanıyorum. Ve İstanbullular olarak bizlerin de Erdoğan ruhuna dönüş yaşayacağına inanıyorum.

[email protected]