İstiklal saldırısı ve olağan failler

Necdet Özçelik / Güvenlik Analisti
19.11.2022

PKK'nın çevresinde yaşamsal ortam arayan diğer devlet-dışı oluşumlar ve bölgesel politikalarında örgüte rol veren devlet seviyesindeki aktörler de bu saldırının olağan sorumlusudur.


İstiklal saldırısı ve olağan failler

Geçtiğimiz Pazar günü İstiklal Caddesi'nde meydana gelen bombalı terör saldırısının hemen ardından bir seri dezenformasyon çabasına şahit olduk. Saldırıdan 12 saat sonra patlayıcı düzeneği hedef bölgesine getiren teröristle birlikte saldırıya dâhil olan diğer terörist/yeraltı elemanları ve yardımcı unsurları da içeren birçok örgüt üyesi yakalanmıştı. İç İşleri Bakanlığı da yakalananlardan bir kısmının saldırıyı PKK/PYD terör örgütü adına gerçekleştirdiğini itiraf ettiğini duyurmuştu. Bu açıklamaya rağmen saldırı bölgesine patlayıcı düzeneği getiren teröristin kimliği ile tavır ve davranışlarındaki acemilik üzerinden terörist tipolojisine odaklı yapılan değerlendirmeler saldırıyı gerçekleştiren muhtemel örgüt kimliğini gizlemek için bir bilgi kaosu ortamı doğurdu. Ancak, saldırının zamanlaması ve motivasyonu ile seçilen hedef ve izlenen saldırı yöntemi incelendiğinde saldırıyı PKK terör örgütünün gerçekleştirdiği açıktır.

Zamanlama ve motivasyon

Saldırının stratejik ve taktik zamanlaması, bir dizi iç ve dış gelişmenin PKK/PYD'yi bu saldırıyı gerçekleştirmek için motive ettiğini işaret ediyor. Saldırının, geçtiğimiz haftalarda başlatılan ve terörle mücadele eden devlet kurumlarını karalamaya yönelik dezenformasyon temposunun arttığı bir dönemde yapılması stratejik zamanlama kapmasında değerlendirilebilir. Saldırı sonrasında yetkililerin yapacağı açıklamaları itibarsızlaştıracak bir ortamı hedeflediği görülmektedir. Diğer yandan, Türkiye'nin bütüncül terörle mücadele konsepti kapsamında yurtiçi, sınır hattı ve sınır ötesinde genişlettiği ve derinleştirdiği harekât etkililiği PKK/PYD terör örgütünün aktif silahlı kadrolarını yaşamsal bir sorunla karşı karşıya bırakmıştır. Bu kapsamda, İstiklal Caddesi'ndeki saldırı Irak'ın Zap bölgesinde devam eden Pençe-Kilit Harekâtı'nın hedeflerine ulaşmak üzere olduğu bir dönemde, aynı zamanda İstihbarat Başkanlığının örgütün özellikle Suriye içinde ve Irak-İran sınırında düzenlediği hassas vuruşlu nokta operasyonların örgütün operatif/stratejik lider kadrosunu sıklıkla hedef aldığı bir dönemde gerçekleştirildi.

Şehir terörü tehdidi

Zaten örgütün kıdemli teröristleri de Türkiye'nin Irak ve Suriye'deki operasyonel etkinliğinin artması durumunda Türkiye'yi şehir terörü taktiklerine başvurmakla tehdit etmişlerdi. Diğer yandan, teröristlerden patlayıcı maddeyi saldırı bölgesine getiren teröristin tipolojisi göz önüne alındığında saldırı zamanının son aylarda tırmandırılmaya çalışılan göçmen karşıtlığı ile optimize edilmeye çalışıldığı görülmektedir.

İsveç Başbakanı'nın ziyareti

Bununla birlikte, Uluslararası gelişmelere ilişkin olarak saldırının Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin Türk Devletleri Teşkilatı'na gözlemci üye olarak kabul edilmesinden 24 saat sonra gerçekleştirilmiş olması önemlidir. Bu gelişmeden rahatsız olan bölge ülkeleriyle PKK/PYD arasında artan yakınlaşma etkisinin olabileceği ihtimali göz ardı edilmemelidir. Bir diğer gelişme ise İsveç Başbakanı Ulf Kristersson'ın 7-8 Kasım tarihlerinde Ankara'yı ziyaret etmesidir. Ziyaret sırasında konuk Başbakan İsveç Parlamentosu'nun terörle mücadele yasalarını sıkılaştıran bir anayasa tasarısının 16 Kasım'da oylayacağını duyurmuştu. Şüphesiz bundan etkilenecek birincil terör örgütü PKK/PYD'dir. Saldırının ziyaretle anayasa oylaması arasında geçen bir süreçte gerçekleştirilmiş olması da PKK/PYD'yi doğal şüpheli haline getirmektedir. Bilindiği gibi saldırı aynı zamanda G-20 Zirvesi ve Tahıl Anlaşmasının uzatılması görüşmeleri esnasında gerçekleştirildi. Rusya-Ukrayna Savaşı ve Tahıl Anlaşması konularındaki istikrarlı arabulucu rolüyle dikkat çeken Türkiye'nin uluslararası imajını bozmak ve karalamak maksadıyla da gerçekleştirildiği görülen bu saldırıdan fayda sağlayacak tek terör örgütü şüphesiz PKK/PYD'dir. Zira bu örgüt varoluşsal şeklini istikrarsız bir ortamda uluslararası destek üzerine inşa etmiş bir terörist örgüttür.

Saldırı için pazar günü ve 16.20 seçilmiş. Bu seçim İstiklal Caddesi'ndeki turistik faaliyetlerin en yoğun olduğu zamanın tercih edildiğini gösteriyor. Hedef bölgeye yaklaşma, saldırı ve hedef bölgesinden sıyrılma yöntemleri, azami zayiat verdirme anının hesaplandığını ortaya koyuyor. Bu zamanlama, şimdiye kadarki DEAŞ saldırılarından daha farklı bir zamanlama aklını da işaret ediyor. Saldırının taktik zamanlamasının müteakip hafta içindeki gelişmeleri yerel ve uluslararası ölçekteki gelişmeleri etkilemek için bir maksat güdecek şekilde planlandığı da açık. Bu anlamda saldırının taktik zamanlaması ile stratejik zamanlaması arasında PKK/PYD için anlamlı bir ilişki görülmektedir.

Yumuşak hedef

Teröristlerin, daha kolaylıkla erişebilecekleri yumuşak bir hedef olan sivil bir kalabalığı seçtikleri görülüyor. Saldırının fiziki hedefi olan kalabalığın yerli ve yabancı turistlerden oluşması da bir diğer önemli husus. Bununla hem yerel hem de uluslararası bir propaganda etkisi yaratmak hedeflenmiş. İstiklal Caddesi'nde daha önce DEAŞ'ın düzenlediği terör saldırılarına benzer şekilde ancak örtük bir PKK/PYD propaganda etkisinin hesap edildiği de görülmektedir.

Saldırı metodolojisi

Patlamanın, sokaktaki bir bank ile bir çiçeklik arasına yerleştirilmiş bir çantadaki el yapımı patlayıcı (EYP) olduğu görülmektedir. Patlama anı, kullanılan patlayıcı miktarının kabaca 6-8 kilogram olduğunu işaret ediyor. Güvenlik kaynakları da patlayıcının TNT olduğunu açıkladı. Patlamanın etkisine bakıldığına parçacık tesirinin yoğun olduğu görülmektedir. Bu da EYP'nin parçacık tesiri yaratacak metal parçacıklarla zenginleştirildiğini gösterebilir. Ancak eğer EYP metal parçacıklarla zenginleştirilseydi kullanılan EYP'nin 8-10 kg ağırlığında ve daha hacimli olabileceği değerlendirilebilir. Bu durumda da teröristin düzeneği hedef bölgesine zorlanarak getirmesine neden olacaktır. İncelenen görüntülerde, teröristin saldırı noktasına fiziki bir yorgunluk/zorlanma emaresi olmaksızın geldiği görülmektedir. Bu durumda da EYP'in yerleştirildiği beton bank ve saksıdan kopacak beton ve metal parçacıkların parçacık tesiri yaratmak için hesaplandığı ve hedef seçiminin de buna göre belirlendiği söylenebilir. Düzeneğin uzaktan kumandayla patlatıldığı, saldırının intihar saldırısı olmadığı görülmektedir. Bu da PKK/PYD'nin yöntem göstergelerinden birisidir. Düzeneği hedef noktasına getiren teröristin kadın olması da başka bir PKK/PYD göstergesidir. Zira, PKK/PYD kadın figürünü romantize ederek şiddet eylemlerinde kullanan bir terör örgütüdür. Güvenlik kuvvetlerinin olay yeri inceleme raporları ve olay sonrası yapılan istihbari ve polisiye çalışmalar çerçevesinde düzenlenen raporlara istinaden yapılacak resmi açıklamalar daha detaylı bilgi sunacaktır.

Örtük propaganda

Saldırıyı PKK/PYD'nin üstlenmemesine bir anlamlılık atfeden çevreler bu örgütün örtük propagandasının yayılmasına ve örgütün masumlaştırılmasına aracılık etmektedirler. PKK/PYD buna benzer çok sayıda eylemi ya reddetmiş ya da kendisiyle bir bağı olmayan ancak kendisine sempati duyan başka küçük oluşumları işaret etmiştir. Düzenlenen saldırı Türkiye'nin Irak ve Suriye'deki operasyonel etkinliğine misilleme yapmak, Türkiye'nin terörle mücadele operasyonlarını itibarsızlaştırmak, örgütün destekçilerine hala hayatta olduklarına dair bir mesaj göndermek, yerli ve yabancı turistleri korkutmak ve sindirmek, İsveç ve Finlandiya örneğinde görüldüğü gibi uluslararası diplomasi yoluyla Türkiye'nin PKK/PYD faaliyetlerini kısıtlamadaki rolünü itibarsızlaştırmak, Türkiye'nin bölgesel/küresel jeopolitik sorunlarda arabulucu rolünü itibarsızlaştırmak gibi bir seri hedef içermektedir. Bu hedeflerin hizmet ettiği terör örgütü PKK/PYD'den başkası değildir. Bu örgütün çevresinde yaşamsal ortam arayan diğer devlet-dışı oluşumlarla bölgesel politikalarında örgüte rol veren devlet seviyesindeki aktörler de bu saldırının olağan sorumlularıdır.

@necdet4059