Kaçan altın fırsat : Üstün zekalı çocuklar

Dr. Savaş Yılmaz/ Yazar
9.07.2025

Ana akım okullardaki müfredat, yüksek yetkinlikli öğrencilerin ihtiyaçlarına uygun değildir, bu da yetersiz başarı veya ilgisizlik hatta disiplin gibi sorunlara yol açmaktadır. Dahi ve üstü seviyedeki çocuklar için de Türkiye'de bir tane olan, MEB bünyesinde çalışan yatılı yıllık 60 kişi kontenjanı bulunan ARGEM bulunmaktadır. Sayılarının artırılması düşünülmelidir.


Kaçan altın fırsat : Üstün zekalı çocuklar

Dr. Savaş Yılmaz/ Yazar

İnsan sermayesine yapılan yatırımlar, ekonomik kalkınmanın temel taşlarından biridir ve üstün zekalı çocuklar, bu sermayenin yüksek getiri potansiyeline sahip özel bir alt kümesidir. Üstün zekalı çocuklar, olağanüstü bilişsel yetenekleri, yaratıcılıkları ve problem çözme becerileriyle, uygun şekilde desteklendiklerinde inovasyon, üretkenlik ve ekonomik büyümeyi büyük bir ivmeyle hızlandırabilirler. Türkiye gibi orta gelirden yüksek gelirli bir ekonomiye geçiş hedefleyen bir ülke için, üstün zekalı çocukların potansiyelini değerlendirmek, düşük verimlilik ve beyin göçü gibi yapısal sorunlara çözüm sunmak için büyük bir fırsat sunar.

Üstün zekalı çocuklara yatırımın ekonomik getirileri

Üstün zekalı çocuklara yapılan yatırımlar, üretkenlik artışı, inovasyon ve uzun vadeli ekonomik büyüme yoluyla yüksek ekonomik getiriler sağlar. Eğitim alanında yaptığı çalışmalarla bilinen ekonomist Ufuk Akçiğit'in çalışmaları, ekonomik üretkenlik büyümesinin, yenilikçi fikirler ve yüksek değerli araştırmalar üretebilen insan sermayesine bağlı olduğunu göstermektedir (Akçiğit, 2017). Üstün zekalı çocuklar, özel eğitim programları, mentorluk veya zenginleştirme faaliyetleriyle desteklendiklerinde, patentler üreten, yüksek teknoloji firmaları kuran veya karmaşık toplumsal sorunlara çözümler geliştiren araştırmacılar, girişimciler veya liderler haline gelebilirler. Bu faaliyetler, yüksek değerli mal ve hizmet üretimi yoluyla doğrudan GSYİH'ye katkıda bulunur.

Üstün zekalı bireylerin yarattığı olumlu dışsallıklar, ekonomik getirileri daha da artırır. Örneğin, bir üstün zekalı araştırmacının yapay zeka veya biyoteknoloji alanındaki bir buluşu, yeni endüstrilerin oluşmasına, istihdam yaratılmasına ve vergi gelirlerinin artmasına yol açabilir. ABD'de yapılan bir çalışma, üstün zekalı eğitim programlarına yatırılan her bir doların, artan kazançlar, vergi katkıları ve inovasyon yoluyla 3-7 dolar getiri sağladığını göstermiştir (Renzulli, 2011).

Ayrıca, üstün zekalı bireyler genellikle daha yüksek kazançlar elde eder ve ekonomik istikrar sağlar, bu da sosyal yardım programlarına olan ihtiyacı azaltır. Bu, kamu kaynaklarının diğer kalkınma önceliklerine yönlendirilmesini sağlar. Türkiye gibi gelir eşitsizliğinin olduğu bir ülkede (OECD, 2023), farklı sosyoekonomik kökenlerden gelen üstün zekalı çocuklara yatırım, sosyal hareketliliği teşvik edebilir ve eşitsizliği azaltabilir.

Yatırımın verimliliği

Üstün zekalı çocuklara yapılan yatırımların verimliliği, düşük maliyetlerle yüksek getiri sağlamasında yatmaktadır. Geniş kapsamlı eğitim programlarının aksine, üstün zekalı çocuklar için hedefe yönelik müdahaleler, STEM atölyeleri veya mentorluk programları—nispeten az finansal kaynak gerektirir, ancak büyük ekonomik etkiler üretir. Örneğin, Singapur'da uygulanan Gifted Education Programme (GEP), üstün zekalı öğrencileri erken yaşta tespit ederek özel sınıflarda yoğunlaştırılmış eğitim sunar ve bu programın ekonomik getirisi, mezunlarının yüksek teknoloji sektörlerinde lider pozisyonlar almasıyla kanıtlanmıştır (Tan, 1983). Türkiye'de benzer bir model olan Bilim ve Sanat Merkezleri (BİLSEM), sınırlı kapsamına rağmen, benzer bir potansiyele sahiptir. Buralara yapılacak yatırımlar ve iyileştirmelerin geri dönüşümü yüksek olacaktır.

Erken tespit ve müdahale, verimliliği artıran temel faktörlerden biridir. Araştırmalar, bilişsel yeteneklerin erken çocukluk döneminde en esnek olduğunu göstermektedir (Heckman, 2006). Bu nedenle, erken yaşta uygulanan burslar, ileri düzey derslere erişim veya yaratıcı problem çözme atölyeleri gibi programlar, üstün zekalı çocukların gelişimini hızlandırabilir. Buna karşılık, bu çocuklara yatırım yapılmaması, potansiyellerinin yeterince kullanılmamasına ve ekonomi için fırsat maliyetine yol açar. Türkiye'de eğitim için kamu harcamaları GSYİH'nin yaklaşık yüzde 4'ü ile OECD ortalamasının (yüzde 5) altında kalırken, kaynakların üstün zekalı eğitime yönlendirilmesi, verimlilik kazanımlarını artırabilir (OECD, 2023).

Ülke bazlı karşılaştırmalar

Üstün zekalı çocukların eğitimi, ülkeler arasında farklı yaklaşımlar ve sonuçlarla uygulanmaktadır. Aşağıda, Singapur, İsrail ve ABD ile Türkiye'nin üstün zekalı eğitim sistemleri karşılaştırılmaktadır. Yüksek teknolojide lider olan ülkelerin üstün zekalı çocuklara ve onların gelişimine büyük önem verdikleri aşikardır.

Singapur: 1983'te başlatılan Gifted Education Programme (GEP) ile üstün zekalı öğrencileri 9 yaşında tespit eder ve okul içinde özel sınıflarda yoğunlaştırılmış eğitim sunar (Tan, 1983). Program, matematik, fen ve liderlik becerilerine odaklanır ve öğrencilerin yaratıcı düşünme yeteneklerini geliştirir.

Ekonomik Getiriler: Singapur'un GSYİH'sinin yüzde 1,3'lük kadar büyümesi (2019), yüksek yetkinlikli iş gücüne bağlanmaktadır (Singapur İstatistik Kurumu, 2019). GEP mezunları, teknoloji ve finans sektörlerinde lider pozisyonlar alarak ekonomik üretkenliği artırır.Singapur, düşük maliyetli ancak yüksek etkili bir sistemle, üstün zekalı öğrencilerin potansiyelini maksimize eder. (Avcu & Er, 2017).

İsrail: 1970'lerde üstün zekalı eğitimi başlatmış, ancak bugün Ulusal Üstün Zekâlılar Birliği ile dünya liderlerinden biridir (ustunzekalilar.org). Okul sonrası zenginleştirme programları, özel okullar ve üniversite destekli projeler, üstün zekalı öğrencilerin gelişimini destekler.

Ekonomik Getiriler: İsrail'in yüksek teknoloji sektörü, GSYİH'sinin yüzde 15'ini oluşturur ve üstün zekalı bireylerin katkılarıyla büyür (OECD, 2023). Patent sayısı ve Ar-Ge yatırımları, bu programların ekonomik etkisini gösterir.

ABD: Ulusal Üstün Yetenekliler Araştırma Merkezi, zenginleştirme etkinlikleri, öğretmen eğitimi ve araştırma projeleriyle üstün zekalı eğitimi destekler (Renzulli, 2011). Eyalet bazlı programlar, okul içi ve dışı zenginleştirme modellerini içerir.

Ekonomik Getiriler : ABD'de üstün zekalı bireyler, Silikon Vadisi gibi inovasyon merkezlerinde lider roller üstlenerek GSYİH'ye önemli katkılar sağlar. Yüksek teknoloji patentlerinin yüzde 30'u üstün zekalı bireylerden gelir (USPTO, 2022). Yani yüzde 1 lik nüfus kesimin katkısı yüzde 30 dur.

Türkiye'deki mevcut durum

Türkiye'de üstün zekalı eğitimi, Bilim ve Sanat Merkezleri (BİLSEM) aracılığıyla yürütülmektedir. Ancak, BİLSEM'ler, tahmini yüzde 2-3 oranındaki üstün zekalı çocukların yalnızca küçük bir kısmına hizmet vermektedir (Çetin & Doğan, 2018). BİLSEM'lerde 554'ü genel yetenek, 183'ü müzik ve 232'si görsel sanatlar olmak üzere 969 atölye bulunur. 81 ildeki BİLSEM'lerde 12 bin 579'u ilkokul, 43 bin 954'ü ortaokul ve 10 bin 842'si lise olmak üzere toplam 67 bin 375 öğrenci eğitim almaktadır.

Tespit süreçlerinde sorunlar bulunmaktadır ve erişim, daha çok kentsel alanlarla sınırlıdır. Ana akım okullardaki müfredat, yüksek yetkinlikli öğrencilerin ihtiyaçlarına uygun değildir, bu da yetersiz başarı veya ilgisizlik hatta disiplin gibi sorunlara yol açar.

Dahi ve üstü seviyedeki çocuklar için de Türkiye'de bir tane olan, MEB bünyesinde çalışan yatılı yıllık 60 kişi kontenjanı bulunan ARGEM bulunmaktadır. Sayılarının artırılması düşünülmelidir.

Yüksek gelir eşitsizliği, eğitimde fırsat eşitsizliğini derinleştirir. OECD, Türkiye'nin eşit eğitim fırsatları sağlama konusunda zayıf bir performans sergilediğini ve sosyoekonomik durumun akademik sonuçları büyük ölçüde etkilediğini belirtmektedir (OECD, 2023). Eğitim için kamu harcamaları düşüktür ve özel hanehalkı harcamalarına bağımlılık yüksektir. Beyin göçü, bir diğer kritik sorundur; sınırlı araştırma fonları ve akademik özgürlük eksikliği, yetkin bireylerin yurtdışına göç etmesine neden olmaktadır (Türkiye Akademik Diasporası, 2022).

Türkiye'nin GSYİH'sine potansiyel etkileri

Türkiye'nin GSYİH büyümesi, 2023'te yüzde 4,5 ve 2025 için öngörülen yüzde 3,1 ile güçlüdür, ancak düşük üretkenlik ve beyin göçü gibi zorluklarla karşı karşıyadır (TÜİK, 2024). Üstün zekalı çocuklar, inovasyon ve üretkenlik artışı yoluyla GSYİH'ye doğrudan katkıda bulunabilir. Örneğin, bir üstün zekalı bireyin ürettiği patent, yüksek teknoloji endüstrilerinin oluşmasına yol açabilir ve ekonomik çıktıda çarpan etkisi yaratır. Türkiye'de patent sayısı (yılda yaklaşık 8.000) ve akademik yayınlar OECD ortalamalarının gerisinde kaldığından, üstün zekalı çocukları desteklemek bu göstergeleri iyileştirebilir (TÜİK, 2024).

Dünya Bankası, yüksek yetkinlikli iş gücünün payındaki yüzde 1'lik artışın, gelişmekte olan ekonomilerde GSYİH büyümesini yüzde 0,5-1 artırabileceğini belirtmektedir (Dünya Bankası, 2020). Türkiye'nin 2024'te yaklaşık 1 trilyon dolarlık GSYİH'si düşünüldüğünde, yüksek yetkinlikli profesyonellerin sayısındaki artış, yıllık ekonomik çıktıya milyarlarca dolar ekleyebilir. Ayrıca, beyin göçünün azaltılması, bu ekonomik değeri yurtiçinde tutabilir. Türkiye Akademik Diasporası Raporu, sınırlı araştırma fırsatları ve akademik özgürlük eksikliği nedeniyle yetenek kaybı yaşandığını vurgulamaktadır (Türkiye Akademik Diasporası, 2022).

Politika önerileri

Türkiye, üstün zekalı çocuklara yatırımın ekonomik getirilerini en üst düzeye çıkarmak için aşağıdaki politikaları benimsemelidir:

1.Erken Tespit ve Erişim Artışı :BİLSEM programını kırsal ve dezavantajlı bölgelere genişletmek. 6 yaşından itibaren standart, kültürel olarak duyarlı özgün zeka testiyle ülke çapında tarama yapmak. Özellikle öğretmenlerin BİLSEM e aday öğrenciyi belirlenmesi metodundan vazgeçilmesi veya ilave genel ve lokal tarama yöntemlerinin bulunması gerekmektedir. Öğretmenler akademik başarıya odaklandığından üstün zekalı ve özel yetenekli çocukları kaçırma ihtimalleri çok yüksektir. Her yıl yaklaşık binlerce üstün zekalı çocuğun tespit edilemediği düşünülmektedir.

2.Kamu Yatırımını Artırma : Eğitim bütçesinin yüzde 5'ini üstün zekalı eğitimine ayırmak, öğretmen eğitimi, müfredat geliştirme ve burslar için kaynak tahsis etmek bile çok fark yaratacaktır. Birçok BİLSEM bina veya teknik imkanlardaki eksikliklerle hizmetine devam etmektedir. İhtiyaca göre yeni ARGEM'ler veya Singapur örneğinde olduğu bu kitleye eğitim veren okullar açılmalıdır. Ayrıca tespitin genel yayılımı için ek bütçe harcanmalıdır.

3.ABD deki çeşitlendirilmiş ve Ademi merkeziyetçi model uygulamaları adapte edilebilir.

4.Üniversite İşbirliği : Başta kamu üniversiteleri olmak üzere BİLSEM'lerle işbirliği yapma teşvik edilmelidir. Her üniversiteye bir BİLSEM'e hamilik performans şartı getirilmesi düşünülmelidir. Özellikle İsrail'deki üniversite işbirliği modeli örneği burada dikkate alınmalıdır.

5.Sektör İşbirliği :ASELSAN, ROKETSAN, TUSAŞ, TOGG , TELEKOM gibi teknoloji yoğun stratejik kamu şirketlerinin BİLSEM'lerle daha yoğun çalışma ve işbirliği teşvik edilmelidir.

Sonuç

Üstün zekalı çocuklara yatırım, Türkiye için üretkenliği artırma, inovasyonu teşvik etme ve GSYİH büyümesini hızlandırma fırsatı sunar. Singapur, İsrail ve ABD gibi ülkeler, erken tespit, hedefe yönelik eğitim ve özel sektör iş birlikleriyle bu alanda başarı elde etmiştir. Türkiye, BİLSEM'in kapsamını genişleterek, kamu yatırımını artırarak ve beyin göçünü azaltarak bu potansiyeli değerlendirebilir. Politikacılar, üstün zekalı çocukları daha müreffeh ve rekabetçi bir Türkiye'nin mimarları haline getirmek için bu stratejileri ulusal kalkınma planlarına entegre etmelidir. Mevcut durum üzerlerine titrememiz gereken bir gruba çok fazla ihtimam göstermediğimizi de bize işaret etmektedir.