Kant ve akla dayalı etik öğretisi

Murat Güzel / Açık Görüş Kitaplığı
27.08.2022

Etik Üzerine Dersler, Kant'ın ahlak felsefesine giriş için oldukça uygun bir eser. Akla dayalı etik öğretisinin detaylandırıldığı eserde Kant kibir, kıskançlık, cinsellik, intihar, insan-hayvan ilişkisi ve benzeri birçok konuyu titizlikle ele alıyor.


Kant ve akla dayalı etik öğretisi

Immanuel Kant'ın ilkin 1781 yılında yayınlanan Salt Aklın Eleştirisi ile modern felsefede önemli bir dönüm noktasını temsil ettiği düşünülür. David Hume'a ait olayların arasında bir neden-sonuç ilişkisi olduğu önermesinin kanıtlanamaz olduğu fikrinden yola çıkarak saf aklın mümkün olamayacağına dair ürettiği şüpheci bakışa çözüm getirdiği bu eseriyle Kant, salt akıl sayesinde neleri bilip neleri bilemeyeceğimize ilişkin çeşitli ayrımlar yaparak Leibniz-Woolf'çu rasyonalist metafizik görüşleri felsefeden elemişti. Kant'a göre, aklın erişebileceği yegâne alan fenomen alanıydı ve onun zıddına numen alanı, salt aklın erişiminin dışındaydı.

Kant'ın yazdığı Pratik Aklın Eleştirisi ise Salt Aklın Eleştirisi'nin hariçte bıraktığı Tanrı, özgürlük, ölümsüzlük gibi duyulur alanın dışında kalan idelere giden yolu açar. Kant'ın ahlak alanında yazdığı iki önemli eserden biri olarak görünen Pratik Aklın Eleştirisi, esasen onun ahlak konusundaki diğer eserine, yani 1785'te yayımlanan Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi'ne dayanır. Kant'ın belirlediği şekilde salt akıl, bilmemizin nesneleriyle, yani duyusallık ve onu anlamanın kategorileriyle hemhalken pratik akıl iradenin (istemenin) sebeplerini araştırır.

Ödev ahlakı

Kantçı ahlak dendiğinde anlaşılan ödev ahlakının temelde otonomi ilkesi ve koşulsuz buyruğa dayandığını biliyoruz. Otonomi ilkesi evrensel bir ahlak yasasının varlığını kabul ederek bu yasanın içimizde bulunan iradeyle gerçekleştiğini vurgular. Elbette bu yasaya uymak bir zorunluluk içermez, ama ona uymak bir ödev olarak addedilebilir. Kant, ödevi ise yapmayı üstlendiğimiz buyruk olarak niteliyor. Bu buyruğun başkası tarafından değil, bizzat kendimiz tarafından, kendi vicdanımız tarafından verildiğini de vurguluyor Kant. O'na göre insan kendi ödevini kendisi oluşturur.

Kant'ın 1775'ten başlayarak tahmine göre 1785 yılına kadar verdiği etik derslerini içeren kitabı onun kendi etiğini ilk kez derli toplu serimleyişini de simgeliyor. Bir görüşe göre Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi bu derslerde düzeltilmesi gereken önemli noktalar olduğunu ve hatta Kant ahlakında önemli bir dönüm noktası olarak değerlendirilmesi gerektiğini addederken, Gerd Gerhardt, bu görüşü kuşkulu buluyor. Kant'ın başlangıçta akla dayalı bir etik anlayışından yana olduğunu söyleyen Gerhard 1760'lı yılların ilk yarısında İngilizlerin (bilhassa Hutcheson'un) etkisiyle duyguya dayalı bir etiğe yöneldiğini, ancak altmışlı yılların ortasından itibaren akla dayalı saf bir etikle ilgili kendi görüşünü sürekli geliştirdiğini vurguluyor. Hem Salt Aklın Eleştirisi'nin hem de Ahlak Metafiziğinin Temellendirilmesi'nin Kant ahlakında bir sistemleştirmeye elverdikçe oldukça özgül aşamalar olduğundan kuşku duyulamayacağını ama buna rağmen Kant ahlakı açısından devrimci bir dönüşüm anlamına gelmediklerini de belirtiyor.

Kant'ın ahlak felsefesine giriş için oldukça uygun bir eser olan Etik Üzerine Dersler'de Kantçı ahlakın otonomi ilkesi ve koşulsuz buyruğa ilişkin açık bir anlayış bulunamayacağını söyleyen Gerhardt, buna karşın somut şekilde sergilenen hayatla ilgili gözlemleri Kant'ın açık seçik ayırt ederek kavranılabilir hale getirdiğini ve ahlak açısından derğerlendirdiğini ifade ediyor. Kant'ın akla dayalı etik öğretisini sergilediği eserde Kant kibir, kıskançlık, cinsellik, intihar, insan-hayvan ilişkisi ve benzeri birçok konuyu detaylıca ele alıyor. Birçok gözlem ve örnekle zenginleştirdiği anlatımında Kant, Pratik Aklın Eleştirisi ile nihai şeklini vereceği "ödev ahlakı"ndan farklı olarak Tanrı'ya inancı gerçek ahlaklılığın bir sonucu olarak değil, bu ahlakın saiki olarak görüyor.

Etik Üzerine Dersler Immanuel Kant çev. Oğuz Özügül Fol, 2021

Dini ve milli kimlik bakımından Mevlid

İlk kez Yıldırım Bayezid döneminde Süleyman Çelebi tarafından yazılan Mevlid, okunmasını Osmanlı devletinin hemen her toplumsal kademeye yaygınlaştırdığı bir metindi. Edebiyat ve sosyoloji alanlarında interdisipliner bir çalışma olarak ortaya çıkan kitaplarında Zehra Öztürk ile Gülreyhan Şutanrıkulu Müslümanların toplumsal hayatında önemli bir yeri olan Mevlid toplantılarının Türkiye ve Dağıstan'daki şekillenişlerini milli ve dini kimliğin inşasının önemli bir unsuru olarak kolektif hafızanın yeni kuşaklara aktarılması bakımından karşılaştırıyor ve bu pratiklerin ortaklaştığı ya da farklılaştığı noktaları belirliyor.

Toplumsal Kimlik İnşası, Zehra Öztürk- Gülreyhan Şutanrıkulu, Çizgi Kitabevi, 2022

Maktul Suhreverdi'nin önemli bir eseri

Avarifül Maarif isimli eseriyle ünlü mutasavvıf Şihabüddin Suhreverdi'nin amcaoğlu olan Şihabüddin Suhreverdi el-Maktul, klasik İslam düşüncesinde işraki felsefenin kurucusu addedilir. 1190'lı yıllarda Halep'te katledildiği mervi Suhreverdi el Maktul, özellikle İbn Sina'nın yorumladığı şekliyle meşşai felsefeyi eleştirmesi ile de bilinir. Yine de birçok yorumcu onun felsefesinde meşşaî felsefesi, İslâm tasavvufu ve eski İran hikmeti arasında bir ahenk, mitolojik rivayetlere ilişkin özgün bakış açıları bulunduğunu düşünür. Türkçeye Nimet Yıldırım'ın Kızıl Akıl olarak tercüme edilen eseri onun kendisine birtakım sorular soran yakın bir arkadaşına vermiş olduğu cevaplardan oluşmakta.

Kızıl Akıl, Şihabüddin Sohreverdi, çev. Nimet Yıldırım, Pinhan, 2022

@uzakkoku