Kaosa bahane üretmenin bir aracı olarak hakaret

Adnan Boynukara - AK Parti Adıyaman Milletvekili
16.01.2016

“Devletin varlığının ve birliğinin sembolü ve milletin temsilcisi” olarak seçilmiş olan cumhurbaşkanının saygınlığının ortadan kaldırılmasına yönelik bu yaygın girişimin amacı, üzerinde uzlaşı sağlanmış alanların dejenere edilmesine yöneliktir. Bu yöntemle toplumdaki güvenin, karşılıklı hoşgörünün kaldırılması, bir tür cinnet hali ve yönetilemezlik algısı oluşturulmaya çalışılıyor.


Kaosa bahane üretmenin bir aracı olarak hakaret
Servaremodum, finemguetenere, natu-
ramguesequi:
Ölçülü ol, sınırlara uy,
doğayı izle
Romalı şair Lucanus,
Pharsalos II

Hakaret, iki taraflı negatif değer üretir. İnsana dair iki onuru birden zedeler. Hakaret bir zaaf halidir; hem hakaret edenin kişiliğini yıpratır, hem hakaret edilenin haysiyetini incitir. Hakaret çift taraflı bir normsuzluktur, kişilik haklarına tecavüzdür. Bu nedenle de hakaret (insult), bütün ülkelerin ceza sistemlerinde cezayı gerektiren bir eylem olarak tanımlanmıştır.

Genel olarak hakaret suçu;”bir kimseye onur, şeref ve saygınlığını rencide edebilecek nitelikte somut bir fiil veya olgu isnat etme veya sövmek suretiyle bir kimsenin onur, şeref ve saygınlığına saldırma” şeklinde tanımlanmıştır. Eylemin, kişinin yürüttüğü görevi nedeniyle, aleni veya basın yoluyla yapılması gibi durumlar ise ceza artırımı nedeni olarak öngörülmüştür.

Türkiye’de TCK 125’de ayrıntılı olarak tanımlanan ve cezası belirlenen hakaret suçunun son zamanlarda farklı bir zeminde kendine alan bulduğu gözlenmektedir. Hakaret fiili, suçu 14 yıla yaklaşan AK Parti iktidarı ve cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesinden sonra, tartışmaların odağına oturan konulardan birisi haline geldi. Kimi siyasi partilerin, hakaret eylemini/suçunu, bilinçli olarak, yürüttükleri siyasetlerinin araçlarından, unsurlarından birisi haline getirdikleri açık. Siyaseten söz söylemek, politika geliştirmek ve siyasi mücadeleyi kendi zemininde sürdürmek yerine bu yolun tercih edilmesini anlamak oldukça güç! Hakaretin, yürütülen siyasetin aracı haline gelmesinin en büyük zararının siyaset kurumuna olacağı konusunda ise kuşku yok.

Tüm ülkelerin ceza kanunlarında suç olarak kabul edilen hakaret fiili, cumhurbaşkanı, devlet başkanı ve kral söz konusu olduğunda ceza bir oranda artırılmaktadır. Mukayeseli hukuk kapsamında kimi ülkelerin öngördüğü cezalara bakmak gerekirse; İtalya’da cumhurbaşkanının şerefini veya itibarını küçük düşüren kişiler 1 ila 5 yıl arasında hapisle cezalandırılmaktadır (İtalyan Ceza Kanunu’nun 290 ve 291. maddeleri).

Polonya’da cumhurbaşkanına aleni olarak hakaret eden kişi üç yıla kadar hapisle cezalandırılmaktadır (Polonya Ceza Kanunu’nun 226. maddesi).

Alman ceza kanununun 90. maddesine göre devlet başkanına hakaret üç aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılmaktadır. Fiil sadece Federal Cumhurbaşkanının izni üzerine soruşturulmakta veya kovuşturulmaktadır. İspanya Kralı, usul veya füruuna, eşine, kraliyet mensuplarına veya mirasçılarına hakaret eyleminin ciddiyet derecesine göre 6 aydan 2 yıla kadar hapis veya 6 aydan 12 aya kadar para cezası ile cezalandırılmaktadır (İspanya Ceza Kanunu’nun 496 ve 504. maddeleri).

Devlet başkanına hakaret

Fransa parlamentosu tarafından 25 Temmuz 2013 tarihinde başlı başına “cumhurbaşkanına yapılan hakarete” ceza öngören yasa yürürlükten kaldırılmıştır. Ancak Fransız Ceza Kanununda parlamento üyelerine karşı hakareti düzenleyen kanun maddesi bulunmaktadır. Yani Fransız Cumhurbaşkanına hakaret edildiğinde bu madde işletilmektedir. Sonuç olarak Fransa’da cumhurbaşkanına hakaret özgürlüğü bulunmamaktadır. Bu fiili yapanlar hakkında hem ceza soruşturması hem de tazminat davası açılabilmektedir (29 Temmuz 1881 tarihli Basın Özgürlüğü Kanunu’nun 30 ve 31. maddeleri).

Belçika’da Kral’a hakaret suçunun cezası altı ay ile üç yıl arasında değişen miktarlarda hapis cezasıdır. Sanığa, hapis cezasının yanında, para cezası ve siyasi haklarını kullanmaktan men cezası da verilebilmektedir (Belçika Ceza Kanunu’nun 446. maddesi).

Yunanistan’da devlet başkanına hakaret suçunun müeyyidesi üç aya kadar hapis cezasıdır. Yayım yoluyla işlenmesi halinde, ilgili yayın araçlarına el konulabilmektedir (Yunanistan Ceza Kanunu’nun 157 ve 168. maddeleri).

Hollanda’da Kral’a hakaret suçunun cezası beş yıla kadar hapis ve 20.250 Avro para cezasıdır (Hollanda Ceza Kanunu’nun 111-113 ile 267. maddeleri).

Portekiz’de devlet başkanına hakaret suçunun basit hâli üç aya kadar hapis cezasıdır. Şayet basın yoluyla işlenmiş ise sanığa, üç yıla kadar hapis cezası ve 60 güne kadar adli para cezası verilebilmektedir. (Portekiz Ceza Kanunu’nun 187 ve 328. maddeleri)

Türkiye’de ise cumhurbaşkanına hakaret suçu Türk Ceza Kanununun 299. maddesinde düzenlenmiş olup, temel cezası bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası olarak belirlenmiş, alenen işlenmesi halinde cezanın 1/6 oranında arttırılacağı öngörülmüştür. Ayrıca kovuşturma yapılması Adalet Bakanının iznine tabi tutulmuştur.

Soruşturma ve kovuşturma izi

Cumhurbaşkanı, devlet başkanı ve krala yönelik hakaret fili, bazı ülkelerde farklı izin mekanizmalarına bağlanmıştır. Kimi ülkelerde, soruşturma ve kovuşturmaya yönelik bir izin mekanizması bulunmamakta ve resen yapılmaktadır. Bazı ülkelerde ise soruşturma ve kovuşturma aşamaları izne tabi tutulmuştur. Mesela; Almanya’da fiil sadece Federal cumhurbaşkanının izni üzerine soruşturulmakta ve kovuşturulmaktadır. Türkiye’de ise soruşturma başlatılmasında herhangi bir izin mekanizması bulunmamaktadır. Ancak kovuşturma yapılması Adalet Bakanının iznine tabi tutulmuştur.

Hakaret fiilinin aleni veya basın yoluyla işlenmesi durumunda ise bazı ülkelerde hem ceza oranı artmakta, hem de ilgili yayın organlarına el konulma durumu söz konusu. Portekiz’de, fiilin basın yoluyla işlenmiş durumunda sanığa üç yıla kadar hapis cezası ve para cezası verilebilmektedir. Yunanistan’da hakaret fiilinin yayın yoluyla işlenmesi halinde, ilgili yayın organlarına el konulabilmektedir Türkiye’de ise hakaret filinin alenen işlenmesi halinde ceza 1/6 oranında arttırılmaktadır.

Görüldüğü üzere uluslararası hukuk kurallarıyla tüm uluslarda devlet başkanının ve cumhurbaşkanının saygınlığı özel olarak korunmuştur. Elbette buradaki asıl amaç, topluma hizmet etmenin aracı olan devlet olgusuna yönelik saygınlığın korunmasıdır. Söz gelimi gelişmiş ülkelerde eleştiri yapılsa bile saygınlığa ve insan onuruna zarar verecek bir dilden özenle kaçınılmaktadır. Ancak Türkiye’de hakaret; güncel ve sıradan bir olgu olmaktan çıkarılıp kör ve mutlak bir itirazın enstrümanına, topyekûn bir siyasal mücadele biçiminin koçbaşına dönüştürülmüş bulunuyor. Öyle ki ülkedeki bir muhalefet kesimi Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanına karşı hakaret etmeyi yaşamlarının odağına koymuş bulunuyor. Adeta gece gündüz sadece bu eylemi gerçekleşmektedir. Daha da ileri giderek, ‘şiddet içermeyen görüşlerin serbestçe ifade edilmesi’ bağlamında, cumhurbaşkanına hakaretin serbest bırakılmasını talep etmektedirler.

“Devletin varlığının ve birliğinin sembolü ve milletin temsilcisi” olarak seçilmiş olan cumhurbaşkanının saygınlığının ortadan kaldırılmasına yönelik bu yaygın girişimin amacı, üzerinde uzlaşı sağlanmış alanların dejenere edilmesine yöneliktir. Bu yöntemle toplumdaki güvenin, karşılıklı hoşgörünün kaldırılması, bir tür cinnet hali ve yönetilemezlik algısı oluşturulmaya çalışılıyor. Hakaret, düzenli, yaygın ve ısrarla başvurulan bir eylem haline getirilerek toplumsal kamplaşma derinleştirilerek, taşkınlık ve kaos ortamlarına bahane üretilmek isteniyor. Toplumun en gözde liderlerine bu kadar pervasızca saldırmalarının temel nedeni bu! Bu hesapların bozulmasının yegane yolu ise hukuki sürecin işletilmesidir.

[email protected]