Kapalı savaş, açık hukuk ihlali

Cüneyt Altıparmak/ Hukukçu
2.01.2021

Müdahale, sadece “sıcak çatışma” veya “savaş” anlamını taşımaz. Bunun artık birçok çeşidi var. Biden'in Türkiye için yaptığı “bedel ödetme” açıklaması ve bu müdahale yaklaşımını destekler mahiyetteki güncel örnek “ABD Ulusal Savunma Stratejisi Gayrinizami Harp Özeti 2020” gibi... Peki bu yaklaşım ve “yeni savaş” türüne dair hukuk ne kadar işlevsel kılınabilir?


Kapalı savaş, açık hukuk ihlali

Hükümet, millet tarafından devleti yönetme yetkisi verilen yönetim mekanizmasıdır. Bu sebeple devletlerarasındaki ilişki aslında hükümetler arasında yürümek zorundadır. Ülkeler “egemen eşitlik” ilkesine tabidir. Bir devletin, diğer devletin iç işleyişine müdahale etmesi hükümranlık haklarını hiçe sayması demektir. Müdahale demek, sadece “sıcak çatışma” veya “savaşmak” anlamına gelmez. Bunun artık birçok çeşidi vardır. İşte tam bu nokta da Biden’in yaptığı açıklamalar ve ABD’nin “gayrinizami harp” (irregular warfare) yaklaşımını ve olası sonuçlarını hukuki bir değerlendirmeye tabi tutmak istedik: Bu “yeni savaş” türüne dair hukuk ne kadar işlevsel kılınabilir?

‘Gayrinizami harp’

Savaş, “siyasetin bir aygıtı” olarak görülüyor. Kimi zaman “devletlerin orduları” aracılığı ile “açıktan”; kimi zaman da “vekalet verilen” yapılar eliyle ve “kapalı” biçimde yapılıyor. Açık olana “nizami”, kapalı olana ise gayri nizami harp deniliyor. Modern dünya artık “meydan” savaşlarının neredeyse kalmadığı, mücadelenin farklı zeminlere kaydığı bir dönemde. Her alandaki mücadeleyi “savaş” konsepti içinde değerlendirmenin ana unsur olduğu bu çağ, her türlü yaklaşımı da “mubah” görüyor. Oysa savaş bir siyasi çözüm mekanizması değil, maruz kalındığı zaman son çare olarak başvurulan yoldur.

Her yeri savaş alanı gören bu yaklaşım; savaşı son değil, ilk çare boyutuna getirerek “barışı”, “menfaatinin temin edilmiş olması” olarak görüyor. Belki de dünyamızın bu çağdaki en büyük krizi bu noktada yatıyor. Gelişen dünya, gayri nizami harbi de değişirdi. Önceleri “gerilla”, “çete” vb daha çok silahlı yapılar üzerinden yürütülen bu tür savaşlar, şimdilerde bunlara da ek olarak “yıpratma” maksatlı girişilen her türlü faaliyete dönüşmüş durumda. Bu konsept bu çağda karşımıza, sokak olayları, her türlü desteklenen radikal gruplar, muhalefetin büyütülmesi, ekonomik operasyon… gibi biçimlerde çıkabiliyor.

Biden’in söyledikleri

Hatırlanacağı üzere Biden bir mülakatında, “endişeli” olduğunu belirterek ‘’Erdoğan’a çok farklı bir yaklaşım uygulamalıyız. Muhalefeti desteklediğimizi açıkça göstermeliyiz. Onlarla doğrudan temasa geçip Erdoğan’ı yenecek duruma gelmelerini sağlamalıyız” şeklinde konuşmuş ve ülke içinde bir takım başka grupların da desteklenmesi, bunlara “neyin ne olduğunun anlatılması” gerektiğini söyleyerek “bir bedel” ödenmesinden bahsetmişti. Burada söz konusu olan Türkiye Cumhuriyeti’ydi ve bu söz hükümetten kimin olduğundan bağımsız olarak ele alınması gereken bir çıkıştı. Bu sözel durum aslında bir müdahalenin ilanı ve desteklenmesini ifade ediyordu. Hatırlayalım, Trump’ın seçiminde Rusya etkisinin konuşulduğu o günleri. ABD bu konuyu neredeyse “yüce divan” mertebesinde soruşturdu ve azle giden bir işlek başlattı. Yani Trump, dış bir destek almakla isnat edildi, en basit ifadesiyle soruşturma geçirdi. İşte tam bu noktada Biden’in “karşı olması” ve “destekleyeceğiz” demesini uluslararası ilişkiler, siyaset vb disiplinlerde değerlendirmeye tabi tutmak mümkün ancak bu “bedel ödetme” sözünün bir de hukuki sonucu var olmalı!

ABD’nin yeni konsepti

Müdahale yaklaşımının Biden’in açıklamalarına destek verir mahiyette olan güncel bir örneği var: “ABD Ulusal Savunma Stratejisi Gayrinizami Harp Özeti 2020” (Summary of the Irregular Warfare Annex to the National Defense Strategy, 2020). Bu belge kısa bir süre önce yayınlandı. ABD’nin yeni savaş konseptine dair bir strateji belgesi niteliğinde. Bunu üst düzey askeri otoriterler hazırladı ve uygulamaya koyacak.

Belgede savaşın ABD için bir gereklilik olduğu vurgulanıyor ve harbin karakteri değişse bile “özünün” aynı kaldığı belirtiliyor. Getirilen tanımla gayrinizami harbin çerçevesi şöyle belirtiliyor: “Gayrinizami harp tanım olarak ülkelerin halklarını etki altına almak ve meşruiyet algısını değiştirmek amacıyla devlet ve devlet dışı aktörler arasındaki mücadele anlamına gelmektedir. Gayrinizami harpte, düşmanın gücünü, etkisini ve iradesini kırmak amacıyla dolaylı ve asimetrik yaklaşımlar benimsenir fakat bununla birlikte tamamen askeri kabiliyetler ve başka kabiliyetler de kullanılabilir.”

Bu belge dikkatli okunduğunda, ABD’nin geçmiş harp stratejilerinden bir sentez yaparak yeniden ve yeni bir “savaş biçimi” tasarladığı, “gayrinizami harbi kalıcı ve temel bir savaş” türü olarak ortaya koyduğunu görüyoruz. Önceki açık ve doğrudan müdahale yaklaşımı ve doğan hukuki sorunlar ile bu yaklaşımı karşılaştırınca karşımıza devletlerin yapısına ve işleyişine yıllar sonra ortaya çıkacak araçlarla müdahale edileceği gerçeği çıkmakta. Ve bu durum uluslararası hukuka aykırı ve ülkelerin kendi iç hukukları (başta ceza yasaları) bağlamında suç olan unsurlar taşıyor.

Hep bir düşman ihtiyacı

Biden’in açıklamalarının uluslararası ilişkiler, diplomatik yaklaşımlar ve siyaset bağlamında pek çok analizi olabilir ancak bundan ortaya çıkacak, siber saldırı, ekonomik blokaj, piyasa manipülasyonu, kışkırtma girişimleri, mali destek sağlama vb durumların hepsi aslında uluslararası hukukun “eşit egemenlik”, “devletlerin eşitliği”, “uluslararası barış” gibi ilkelerine aykırılık teşkil ediyor. “Hep bir düşmana” ihtiyaç duyan bu yaklaşım, uluslararası hukukun temelini sarsıyor ve doğal hukuka aykırı. Birçok ülkede, bir grubun “desteklenerek” toplum algısının değiştirilmesi, bunlara yardım yapılarak iç politikanın etkilenmesi suç olarak kabul edilmiştir. Bir ülkenin iktidarı, bir başka ülkenin muhalefetinin kazanmasını dileyebilir ama bunu “destekleyip”, “bedel ödetmekten” bahsediyorsa ortada apaçık bir suç veya teşebbüs söz konusudur. Bir yandan düzen ve nizam getirme söylemi, diğer yanda “halkların kardeşliğine” yapılan müdahale. Yani, bir müddet sonra kanıksanan ve failinin kimler olduğunun unutulacağı olayların fitilinin ateşlenme girişimi!

Gelelim Gayrinizami Harp Belgesi’ne. Bu belge, hukukun temel dayanaklarından olan “meşruiyet” kavramını da alt üst ediyor. Sadece ABD için söylemiyoruz. Bu ve benzeri yaklaşımların tamamı “hukuk dışı” alandadır. Bir ülkenin, bir başka ülkedeki menfaatleri için uluslararası savaş hukukunun şartları oluşmadan, “potansiyel tehdit angajmanı” üzerinden kurguladığı durum ve giriştiği mücadele, başlı başına uluslararası hukukun ihlalidir. Ortada topluma karşı suç işleyen (örneğin uluslararası uyuşturucu ticareti veya insan kaçakçılığı gibi) bir mekanizmaya karşı girişilen bir mücadele yoktur. Burada bir devletin diğer devlete tabiri caizse “bel altı” vurması ve bunu bir hak olarak sunması söz konusudur. Bu egemenlik hakkına müdahaledir! Burada temel direnç noktalarından en önemlisi hukuktur. Ülkelere hukuku bu noktada işler hale getirmekten çekinmemelidir. Zira her devlet kendisini korumak zorundadır.

‘İnsancıl hukuk’

Bu manada, hukuk alanında atılması gereken iki ciddi adım vardır: Bunlardan ilki iç hukuku etkin işletmek ve ikincisi ise “insancıl hukuk” doktrini çerçevesinde uluslararası kurumları harekete geçirmek ve bu mecralarda gündemleşmesini sağlamaktır.

Türk Ceza Yasamızın Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar başlıklı bölümünde, bir devleti ülkemize karşı savaşmaya tahrik etmek, temel milli yararlara karşı davranmak için yardım almak, düşman yararına anlaşma, düşman devlete yardım etmek gibi suçlar olduğu ve bunları “gayrinizami harp” yaklaşımlarına uygulanmasının mümkün olduğunu düşünmek gerekir. Yine bu bağlamda belki gayrinizami girişimlere dönük yeni suç tiplerine ihtiyaç olup olmadığı analiz edilmelidir.

İnsan hakları bağlamında değerlendirmelerin savaş suçları alanında çokça yer bulduğunu, bu ilkelerin tatbik edildiğini biliyoruz. Ancak gayrinizami harp noktasında bu ilkelerin dikkate alınması ve uluslararası hukuk gündemine taşınması için adımların sivil toplum eliyle gündeme getirilmesi gerekir. Bilindiği üzere uluslararası savaş hukukundan kuvvet kullanılmasının hukuka uygun olup olmadığı hususuyla, silahlı kuvvet kullanılması sırasında seçilen hedef, araç ve yöntemlerin hukuka uygunluğu hususunun birbirinden ayrı mecralar olarak ele alınmaktadır. Bu noktada dünya artık, gayrinizami harbin kullanılmasının önüne hukuki bir set çekmek, sorumlularını suçlu ilan etmek noktasına gelmelidir ki dünyadaki her ülke gerçekten eşit ve egemen olsun.

Barış değil kaos isteği

Burada meseleye ABD üzerinden baktık. Zira, dünyanın en önemli ve belirleyici gücü olduğu kabul ediliyor. Aslında savaşın nizami olanı da, gayri nizami olanı da istediğimiz bir şey değildir. Aslolan barıştır ve bir zor kullanılacaksa bu barışı gerçekten tesis etmek için olmalıdır. Müdahaleler bir devletin siyasi yaklaşımlarını pekiştirme ve bir nüfuz oluşturmak için yapılıyorsa bunun altında “barış” değil “kaos” bulunmaktadır. Sadece ABD’nin değil tüm ülkelerin bu biçimdeki yaklaşımları hatalıdır. Türkiye tüm bu girişimlere karşı koymak durumundadır. Aslolan kendi egemenlik hukukumuzu korumak ve pekiştirmek, bir başka ülkenin de bu nevi haklarına saygı duymaktır. Türkiye bu anlamda çok ciddi ve gerçek adımlar atarak bunu ispatlamıştır. Uluslararası hukuka gerçek bir saygı örneği sergilenmiştir.

[email protected]