Katalanların ‘sessiz çoğunluğu’ sokaklarda

Mustafa Tuncer / MÜSİAD ABD Başkanı
4.11.2017

Eğer Katalanlar bağımsızlık kararında direnirlerse muhtemelen kriz çok ciddi bir boyuta gelecektir ve askeri müdahale söz konusu olabilir. Peki, Avrupa’nın içerisinde böyle bir müdahalenin oluşturacağı güvenlik açığını İspanya ve diğer Avrupa ülkeleri göze alabilir mi?


Katalanların ‘sessiz  çoğunluğu’ sokaklarda

Avrupa semalarında uçan “ayrılık” hayaleti, İngiltere sonrası İspanya’da zengin Katalanları heyecanlandırdı. Göreve geldiği günden itiba-ren Katalonya’nın İspanya’dan ayrılarak bağımsız olması gerektiğini savunan Katalonya Özerk Yönetim Başkanı Carles Puigdemont, tüm engellemelere rağmen  solun da desteğini alarak Katalanları bağımsızlık referandumuna götürmeyi başardı. Avrupa’daki bu siyasi hareketlenme esnasında gelişmeleri Katalonya sokaklarında takip ettim.

Bağımsızlık kararı öncesi vardığım Barcelona’da havaalanından otelime geçerken elimdeki valizime rağmen taksiyi Plaça de Catalunya yakınlarında durdurarak, sokaklardaki bağımsızlık taraftarı göstericinlerin arasına karıştım. Caddeler adeta “Junts pel Si” partisinin “öz-gürlük” sloganlarıyla süslenmiş, evlerin balkonlarında, işyerlerinin camekanlarında asılan “Si” (evet) pankartları şehrin her yanını kuşatı-yordu. Sokaklar karnaval alanı gibi, özellikle gençlerin önünü çektiği gruplar ellerinde gitarlarla yakında kurmayı hayal ettikleri ülkeye güzellemeler yapıyordu. Benim ilk günlerde sokakta konuştuğum çok sayıda insan “Biz İspanya değiliz” tepkisi veriyordu.
Protesto gösterilerini takip ederken aklıma takılan soru ise aşırı sağcı ve solcu grupları aynı meydanda buluşturan Katalonya referandu-munun bu heyecanı ne kadar taşıyabileceği ya da bu giriştikleri kavganın uluslararası reel politikada karşılığının ne olabileceğiydi. İşin doğrusu sokaklarda gördüğüm göstericilerin bu noktaları hesap ettiklerinden çok emin değilim. Fakat muhtemelen sokakları dolduran gençler için aslında 1930’lara kadar giden bu hayal, bir yandan Avrupa’nın içinden geçtiği zor süreç öte yandan aşırı sağ siyasetçilerin desteğiyle realiteye geçmek için daha iyi bir zaman da bulamazdı.

Franco nefreti

Nitekim, bu heyecan sonucunda Katalanlar, Ortadoğu’da neredeyse her sokağı farklı bir ülke yapmaya çalışan fakat kendilerinin İspan-ya’dan ayrılmasına sert tepki gösteren ABD ve Avrupa’yı karşısına alarak gizli bir oylamayla tek taraflı bağımsızlık kararı aldı. Katalon-ya’da azınlık hükümeti olarak iktidarda bulunan Junts pel Si yani (Evet için Birlik) partisi aşırı sol görüşlü “Halk Birliği Adaylığı” (CUP) partisinin de desteğini alarak adeta Avrupa’nın göğsüne hançeri saplamış oldu.

Katalanların Madrid nefreti, ülkeyi 1939 ve 1957 arasında yöneten diktatör General Franco zamanına dayanır. Benim ilk günlerde so-kakta konuştuğum insanlar da Güney Avrupa’daki en zengin bölgelerden biri olan Katalonya’da İspanya bayrağının altında yaşamanın Franco dönemine ait kötü anıları kendilerine hatırlattığını belirtiyordu. Katalonya’nın yakın geçmişine baktığımızda referandumlarla birlik-te nasıl adım adım bu noktaya gelindiğini görmek mümkün. Katalonya’ya özerklik verilmesi için 2006’da yapılan referandumla birlikte Katalanlar hem özerklik statüsüne kavuştu hem de özerkliklerini genişletti. Ardından Katalonya Özerk Yönetimi hem vergilerin kullanımı hem de havalimanları ve limanların kontrolü konusunda yetkilerini artırdı.

Bundan sekiz yıl sonra yapılan referandumda ise Katalonya’nın bağımsızlığı üzerine seçmenlerin yüzde 80’inin “evet” dediği bir sonuçla karşılaşıldı. Elbette İspanya beklenen tepkiyi vermiş ve İspanya Anayasa Mahkemesi 2014’teki bu referandumu yasa dışı ilan ederek iptal etmiş; üstüne de Katalan yönetimini 5 milyon avro ile cezalandırmıştı. Fakat ne İspanya Anayasa Mahkemesi’nin kararı ne de 5 milyon avroluk ceza Katalan yönetimini bağımsızlık fikrinden vazgeçirmeye yetti. Mayıs ayında bir araya gelen Katalan yetkililer 1 Ekim’de yapılan bağımsızlık referandumu kararını aldı. İspanya hükümeti karara karşı çıksa da referandumu destekleyen 40 bin kişinin Haziran ayındaki yürüyüşüne engel olamadı.

Kriz büyüyebilir

Bağımsızlık referandumun hemen ardından ise, İspanya hükümeti Anayasanın 155. maddesine dayanarak Katalanlara müdahale etti ve güvenlik güçlerinin başındaki ismi görevden aldı. Seçim için ise 2018 öncesi tarih belirlendi. İşin doğrusu Katalanların Kuzey Irak’ta Barzani’nin başına gelen senaryoyu yaşaması çok uzak bir ihtimal değil. Avrupa Birliği’ni ve ABD’yi karşısına alan Katalanların nasıl bir beklenti ile bu girişimi başlattıkları ve bunu nasıl koruyacakları merak konusuydu. Eğer Katalanlar bağımsızlık kararında direnirlerse muhtemelen kriz çok ciddi bir boyuta gelecektir ve askeri müdahale söz konusu olabilir. Fakat Avrupa’nın içerisinde böyle bir müdaha-lenin oluşturacağı güvenlik açığını İspanya ve diğer Avrupa ülkeleri göze alabilir mi, bu da farklı bir tartışma konusu.
Kaldı ki, bağımsızlık ilan edildikten sonra sokaklarda dikkatimi çeken tablo, Katalonya’nın kanlı bir süreçten geçeceği ihtimalinden uzak. ABD ve İspanya’nın sert tepkilerinin ardından sokaklardaki bayrakların renginin değiştiğini gözlemlemek hiç de zor değil. Metroscopia adlı önde giden araştırma şirketinin refenrandum öncesi yaptığı bir araştırmaya göre, Katalanların yüzde 46’sı kendilerini aynı zamanda İspanyol olarak tanımlarken sadece yüzde 19’u kendilerini “Sadece Katalan” şeklinde tanımlıyor. Diğer bir ifadeyle Katalan halkının çok büyük bir bölümü kendisini Katalan olarak tanımlasa da, sadece Katalan olarak anılmak isteyenler bir hayli azınlıkta.

Nitekim  bağımsızlık kararı sonrasında, kendilerini “Sessiz çoğunluk” olarak tanımlayan yüzbinlerce Katalan sokaklara çıkarak İspan-ya’dan ayrılmak istemedikleri yönünde protesto gösterisi yaptı. Bu gösteriler esnasında görüştüğüm insanlardan edindiğim intiba  ise Katalonya içerisinde ayrılıkçı rüzgara karşı durmak isteyen fakat bu popüler söylemin karşısında sesini çıkaramayan ciddi bir kitle oldu-ğu yönünde. Belli ki bu kitle, referandum sonrası ABD ve İspanya merkezi hükümetinin de kendilerine verdiği cesaretle sokaklara çıktı. Bu süreçten sonra sokakları bu kitle kontrol etmesi, ayrılıkçı grupların sokaklarda yalnızlaşmasına hatta radikalleşmesine yol açılabilir.

Tepkilerin ardından Katalanların lideri sokaklarda “demokratik” bir şekilde gösterilere devam edeceklerini belirtti. Daha sonra ise Cenev-re’de düzenlediği basın toplantısında İspanya hükümetiyle uzlaşmaya hazır olduklarını kaydetti. Tepkiler sonrasında sert bir dönüşüm gözleniyor fakat aşırı sağ ve sol organizasyonlar önümüzdeki günlerde ses getirecek gösteriler düzenleyebilir. Fakat “Sessiz çoğunluk” olarak sokaklara tekrar çıkan yüzbinlerce Katalan arasında bu grupların artık sadece yalnızlaşacağı ve bağımsızlık umutlarını farklı bir bahara saklamaları, önümüzde duran en güçlü ihtimal.

@byMustafaTuncer