Katılım bankacılığı modeli reel ekonomi açısından neden önemli?

Recep Durul / İş Adamı
14.10.2022

Katılım bankacılığı sisteminin sadece toplumun belirli bir kesimine hitap etmediği algısının mutlaka güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu sistemin güçlenmesiyle beraber reel yatırımlar ve tüketim harcamaları için ilave fon kaynaklarının ekonomiye kazandırılacağı gerçeği vurgulanmalıdır.


Katılım bankacılığı modeli reel ekonomi açısından neden önemli?

Finansal sistemin gelişmesi ve güçlenmesi özel sektör açısından hayati öneme sahiptir. Özel sektör ile finansal sistem ilişkisi değerlendirildiğinde iki önemli konu öne çıkmaktadır. Bunlardan birincisi, özel sektör yatırım harcamalarının finansmanında, finansal kurumlar kredi sağlama rolünü yerine getirmektedirler. Bir özel sektör kuruluşu yeni bir yatırım harcaması planlandığında ya da var olan bir yatırımı genişletmek istediğinde gerekli sermayeye sahip olmayabilir. Bu noktada bankalardan kredi temin edilmeye çalışılarak, yatırım harcamaları finanse edilmeye çalışılır. Finansal sistemin fon kapasitesinin yüksek olması, özel sektörün yatırım harcamalarını finanse etme kapasitesinin güçlü olmasına katkı sağlayacaktır.

Güçlü fon yapısına sahip ekonomiler

Eğer bir ekonomide finansal sektör güçlü bir fon yapısına sahipse, yani, elinde güçlü kaynakları varsa özel sektör yatırımlarının finansmanını daha kolaylıkla sağlaması söz konusudur. İkincisi, özel sektörün üretmiş olduğu ürünlerin yeterli ölçüde talep görmesi lazım ki, yeni yatırım harcamaları konusunda cesaretli davranmak söz konusu olabilsin. Eğer tüketiciler finansal sistemden uygun koşullarda, düşük faizlerle tüketici kredileri alma şansına sahiplerse özel sektörün üretmiş olduğu ürünlere yeterli miktarda rağbet gösterebileceklerdir. Özel sektörün üretmiş olduğu ürünlerin güçlü bir şekilde talep görmesi yatırım şevkini olumlu yönde etkileyecektir.

Tasarrufların değerlendirilmesi

Finansal sistemin hem tüketim hem de yatırım kanalı üzerinden ekonomik canlılığı artırma rolünün gerçekleşmesi için bütün tasarrufların mutlaka değerlendirilmesi gerekmektedir. Ancak özellikle Müslüman ülkelerde tasarruf sahiplerinin bir kısmı geleneksel finansal sisteme çok olumlu yaklaşmazlar. Faiz hassasiyeti nedeniyle tasarrufların bir kısmı finansal sistemin dışında kalmaktadır. Bu durumun farkında olan birçok ülke katılım bankacılığı (İslami bankacılık) modelini geliştirmek suretiyle yastık altındaki fonların finansal sisteme kazandırılması yönünde çaba ortaya koymuşlardır.

Yastık altı kaynaklar

İslami finansal sistemin gelişimi ile beraber yastık altı kaynakların finansal sisteme aktarılması özellikle gelişmekte olan ülkeler açısından oldukça önemli bir konudur. Çünkü gelişmekte olan ülkelerin karşı karşıya kaldıkları en önemli sorunlardan birisi tasarrufların yetersizliğidir. Tasarrufların yetersiz olması yatırım yetersizliğini tetikleyerek üretimin istenilen seviyelere ulaşmaması sonucunu doğurmaktadır. Üretimin yeterli ölçüde artmaması iktisadi büyüme ve iktisadi gelişme performansının zayıf kalmasına yol açmaktadır. Zayıf büyüme performansı kişi başına tekabül eden gelirin az olması, sonuç olarak tasarruf seviyenin zayıf kalması sorununu doğurmaktadır. Gelişmekte olan ülkelerde İslami finansal sistemin gelişimi sonucu yastık altı fonların finansal sisteme çekilmesi ile birlikte belirli bir ölçüde de olsa tasarruf yetersizliği sorunu çözülmüş olacaktır. Katılım bankaları iş ve istihdam imkanlarının genişlemesine de katkı sağlamaktadır.

İstihdam imkanları

Bilindiği gibi özellikle gelişmekte olan ekonomilerin en önemli sorunlarından birisi işsizlik sorunudur. Katılım Bankaları büyüdükçe ve şube sayıları arttıkça her düzeyde yeni elemana olan ihtiyaçları artmaktadır. Söz konusu gelişme, ekonomik açıdan yeni bir iş ve istihdam imkanının ortaya çıkması anlamına gelmektedir. Bu noktalardan hareketle birçok ülkede katılım bankacılığı sisteminin gelişimi için ciddi adımlar atılmışsa da gerek ülkemizde gerekse de diğer birçok İslam ülkesinde katılım bankacılığının toplam finansal sistem içerisindeki payı oldukça düşük düzeylerdedir.

Katılım bankacılığı sistemi, geleneksel bankacılık sisteminden esas itibariyle farklı bir modeli ifade etmektedir. Bu sistemde geleneksel bankalardan farklı olarak paradan para kazanma anlayışı söz konusu değildir. Faiz uygulaması yerine, tasarruf sahiplerinden toplanan fonlara belirli dönemler itibariyle kar payı ödemesi gerçekleştirilmektedir. Katılım bankacılığı sistemi risk paylaşımı ilkesine dayanmaktadır. Bankacılık sisteminde riskin sadece müşteriler üzerine bırakılması reel ekonomi açısından çok ciddi sıkıntıların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Katılım bankacılığı modelinde fon toplama ve kredi süreçlerinde faiz uygulaması tercih edilmemektedir. Katılım bankaları ile geleneksel bankaları karşılaştırdığımızda öne çıkan en temel farklılık faiz yasağıdır. Katılım bankacılığı sisteminde uygulanan finansman modeline göre borç para verme uygulaması söz konusu değildir. Buna karşın geleneksel sistemin önemli ayaklarından birisi, müşterilere faiz maliyeti içeren borç para uygulamasıdır.

Sistem içindeki oranı yüzde 8

Katılım bankacılığı modelinin benimsediği finansman sürecinde mutlaka reel bir ticari faaliyet esas alınmaktadır. Katılım bankalarının İslam dininin temel kaynaklarında yasaklanmış faaliyetleri desteklemeleri söz konusu değildir. Bu sistemde ağırlıklı olarak reel sektörün desteklenmesi hedefi güdülmektedir. Katılım bankacılığı uygulaması sadece İslam ülkelerinde gözlenen bir uygulama olmayıp aynı zamanda batılı ülkeler de İslami finanstan ve İslami Bankacılıktan ciddi anlamda yararlanmaktadırlar.

Türkiye'de Katılım Bankacılığı sistemi ilk defa 1980'li yıllarda hayat bulmuştur. Aradan çok uzun yıllar geçmesine rağmen toplam finansal sistem içerisinde Katılım Bankacılığının payının çok yüksek olduğunu söylemek oldukça zordur. Katılım bankacılığı sektöründe devlet tarafından kurulan bankalar da faaliyette bulunmaktadır. Kuveyt Türk, Albaraka Türk, Türkiye Finans, Emlak Katılım, Ziraat Katılım ve Vakıf Katılım sektörde faaliyette bulunan finansal kuruluşlardır. Katılım Bankacılığı sistemi her ne kadar istikrarlı bir büyüme performansı ortaya koymuş ise de henüz arzulanan düzeye ulaştığını söylemek mümkün değildir. Son dönemde yayınlanan verilere göre Türkiye'de katılım bankalarının toplam sistem içerisindeki ağırlığı yüzde sekizler düzeyine yaklaşmaktadır. Bankacılık sistemi içerisinde katılım bankalarının yüksek bir paya sahip olması bu bankaların reel sektörü fonlama gücünün artması anlamına gelecektir.

Pozitif algı güçlenmeli

Türkiye'de İslami finansal sistemin gelişiminin arttırılması için gündeme getirilecek çok sayıda tedbir vardır. Bunlardan en önemlilerinden birisi katılım bankacılığı sistemi hakkında toplumun pozitif algısının güçlendirilmesi ve etkili iletişim kanallarının çalıştırılmasıdır. Katılım bankacılığı sisteminin sadece toplumun belirli bir kesimine hitap etmediği algısının mutlaka güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu sistemin güçlenmesiyle beraber reel yatırımlar ve tüketim harcamaları için ilave fon kaynaklarının ekonomiye kazandırılacağı gerçeği vurgulanmalıdır.

Katılım Bankacılığı sisteminin doğru tanıtımı konusunda özellikle üniversitelerden ve bu alanda çalışan kıymetli akademisyenlerden yararlanılmalıdır. Sistemin işleyişi, iktisadi ve sosyal faydaları konusunda bu alanda çalışan bilim insanlarının toplumu bilinçlendirmesi oldukça önemlidir. Bu konuda yapılacak saygın ve uluslararası düzeyde ilgi uyandıracak araştırmalar mutlaka ilgili kamu kurumları tarafından desteklenmelidir. Katılım bankalarında çalışan kıdemli uzman ve yöneticiler, özel sektör kuruluşları ile sık sık buluşmalı ve sistemin avantajlı yönleri konusunda ikna edici sunumlar gerçekleştirmelidirler. Sistem içerisinde geliştirilen alternatif finansman modelleri hakkında bilgilendirmeler sıklıkla yapılmalıdır. Katılım bankaları güçlü yatırım projelerinin finansmanına katkı sağlamalıdırlar. İktisadi büyüme performansımızı geliştirecek güçlü yatırım projelerinde özel sektör ve kamu kurumları ile birlikte katılım bankaları da proje ortağı olarak rol almalıdırlar. Türkiye ekonomisinin gelişimi açısından hayati öneme sahip olan savunma sanayi, ilaç sanayi ve teknolojik yeniliklerle ilgili yatırımlarda katılım bankalarının güçlü bir şekilde paydaş ve ortak olması son derece önemlidir. Öte yandan katılım bankaları alternatif modeller geliştirip geniş toplum kitlelerine hitap ederek küçük küçük fonları toparlayıp alt yapı yatırımlarının finansmanında etkin rol almaları gerekmektedir. Bu anlamda özellikle İslami finans alanında çalışan bilim insanlarının da zaman zaman ifade ettiği gibi yol, köprü ve liman yatırımlarının finansmanında kullanılabilecek İslami finansal enstrümanların ihracında katılım bankaları aktif rol almalıdır.

Sosyal yapı farkı

Katılım bankaları ile ilgili politikalar geliştirilirken küresel düzeyde başarı elde etmiş ülke deneyimleri incelenmeli ve dersler çıkarılmalıdır. Başka ülkelerin uygulamalarından yararlanılırken Türkiye'nin ekonomik ve sosyal yapısına ilişkin farklılıkları göz ardı edilmemelidir.