Kemal Tahir’in gözünde ‘kerim devlet’

0
2.09.2012

Dergah Yayınları tarafından yayınlanan eserinde Coşkun, Kemal Tahir’in hayatını fikirlerini ve eserlerini titizlikle ele alıyor ve okurlara bütünlüklü bir Kemal Tahir biyografisi sunuyor.


Kemal Tahir’in gözünde ‘kerim devlet’

AÇIKGÖRÜŞKİTAPLIĞI / MURAT GÜZEL

Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkılışını görmüş ve Cumhuriyet’in en hararetli ve sıkıntılı yıllarını yaşamış çağdaşlarının arasında Kemal Tahir’in ayrı bir yeri vardır. Entelektüel hayatının seyri, şahsi hayatının sıkıntıları eserlerinin, neden olduğu tartışmalar göz önüne alındığında adeta Türkiye’nin yakın tarihinin bir özeti önümüze seriliyor denebilir.

Kemal Tahir’in romancılığı kadar düşüncelerinin de merkezi konusunun bağlı olduğu Marksizm ile Türkiye arasındaki bağlantı sorunuydu. Siyasi eylemlere de katılmış bir yazar olarak, Türkiye’de kendi algıladığı siyasal, sosyal, kültürel yapı ile Marksizm’in sunduğu çözüm arasında bir çelişki görüyordu. Türk toplum yaşamına uymadığına inandığı batılılaşmaya ilişkin yargısı da Marksizm’i yetersiz bulmasına bağlıydı. Çünkü Marksizm, “Türkiye’de 2. Meşrutiyet ve Cumhuriyet dönemlerinin siyasal ve kültürel uygulamalarını bir ticaret burjuvazisi devriminin sonucu” olarak değerlendiriyordu. Kemal Tahir ise böyle bir sınıfın varlığından kuşkuluydu. Böylece hem Marksizm’in, hem de batılılaşmanın ürünü olan cumhuriyet dönemi resmi tarih görüşünün aşılması, düşüncelerinin temel noktası oldu. Marx ve Engels’in doğu toplumlarına ilişkin görüşlerini doğrultusunda 1960’lı yıllarda Türkiye’nin sol entelektüel gündeminin başat tartışma konularından olan Asya Tipi Üretim Tarzı etrafındaki polemikler Kemal Tahir’in bu tecessüsüyle doğrudan bağlantılıdır.

Kemal Tahir’in, Cumhuriyet dönemi resmi ideolojilerinin dışında kalan Ömer Lütfi Barkan, Mustafa Akdağ, Halil İnalcık, Niyazi Berkes, Şerif Mardin gibi bilim adamlarının eserlerinden çıkardığı sonuca göre, Osmanlı-Türk toplumu, Marksizm’in toplumların sosyo-ekonomik süreçte birbirini izleyen zorunlu aşamalar olarak gördüğü ilkel topluluk/kölecilik/feodalite/kapitalizm sürecinde yer almaz. Kendi kültürel ve sosyal yapısından kaynaklanan çok daha özel bir gelişme süreci, dinamikleri ile yapısal farklılıkları vardır. Tahir’in Osmanlı’yı nitelemekte kullandığı “kerim devlet” ifadesi onun bu konudaki düşüncelerinin özeti gibidir. Batılılaşma, gerekli altyapısı olmayan bir topluma, soyut ve biçimsel bir üstyapı getirme çabasından ibarettir.

Alt yapısı olmayan Batılılaşma

Köklü bir ekonomik ve toplumsal devrim yapılmadan başlatılan tepeden inme uygulamalar taklitçiliktir. Bu ana fikir çerçevesinde eserlerinde Osmanlı toplumunun kölecilik ve feodalizmden çok farklı ve insancıl bir temel üzerine kurulduğunu anlatmayı amaçladı. Romanlarında da “Türk insanı ve Türkiye özeli” olgusunu ortaya çıkarmaya çalışmadı. Dergah Yayınları tarafından yayınlanan eserinde Sezai Coşkun, Kemal Tahir’in hayatını fikirlerini ve eserlerini titizlikle ele alıyor ve okurlara Kemal Tahir’in bütünlüklü bir biyografisini sunuyor. Bunlarla beraber zengin kaynak kullanımıyla Kemal Tahir’in çevresindeki kişileri tartışmaları ve olayların da ayrıntılı analizini yapıyor.

Esir Şehrin Hür İnsanı, Sezai Coşkun, Dergah yayınları, 2012

[email protected]



Avrupa’nın son siyasal filozofu

Habermas’ın -kamusal alan, iletişimsel eylem ve moderniteye ilişkin- tartışma yaratan düşünce ve teorileri, Almanya’daki başat siyasal olaylarla, örneğin yargı sisteminin Nazi düşüncesinden arındırılmasındaki başarısızlık, anayasa mahkemesinin yükselişi, 1968 ve sonrasındaki öğrenci ayaklanmaları, NATO’nun Almanya’ya nükleer silah konuşlandırma kararı ve Doğu Almanya’nın beklenmeyen çöküşü tarafından belirlenmiştir. Diğer yandan şu da iddia edilebilir: Habermas’ın devlet, hukuk ve anayasa hakkındaki çalışmalarının, Alman siyasal kültürünün liberal-demokratik bir modele doğru evrilmesinde kritik bir rolü olmuştur. Matthew G. Specter, düşünür ile kültürü arasındaki karşılıklı ilişkiyi eşine az rastlanır bir titizlikle betimliyor.

Habermas, Matthew G. Specter, Çev. İsmail Ilgar, İletişim, 2012

Bir göç halkının dağılımı

Kırım Hanlığı’nın halkı olan Kırım Tatarları ve Nogaylar, Osmanlı Devleti’ne ve Türkiye Cumhuriyeti’ne göç eden en kalabalık topluluklardandır. Yüz binlerce Kırım Tatarı’nın ve Nogay’ın göçü, Osmanlı Devleti ve onun halefi Türkiye Cumhuriyeti’nin demografik yapısında hayatî değişikliklere yol açtı. Konunun önemine rağmen, Türkiye’ye Kırım Tatar ve Nogay göçlerinin hikâyesi, göçmenlerin ve onların ahfadının yerleştikleri yerlerdeki serencamı hususunda günümüze kadar pek az şey yazıldı. Hakan Kırımlı’nın tüm Türkiye coğrafyasını kapsayan çalışması, Kırım Tatarlarının ve Nogayların yaşamış oldukları köyleri, bu toplulukların geçmişteki ve bugünkü dağılımını ortaya koyuyor.

Türkiye’deki Kırım Tatar ve Nogay Köy Yerleşimleri, Hakan Kırımlı, Tarih Vakfı Yurt, 2012