Kenan Evren’in önlenememiş yükselişi

Celal Tahir / Tarihçi
16.05.2015

Önce Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na doğru yolu açılan Kenan Evren Paşa, daha sonra da Genelkurmay Başkanı olur. Ve 12 Eylül 1980’de darbeyi gerçekleştiren cuntanın başı... Nasıl? Kısaca bir Evren’in önlenememiş yükselişine bakalım.


Kenan Evren’in önlenememiş yükselişi

1963, Ankara

Askeri Yargıtay Başkanı Tümgeneral Rıza Tunç, 27 Mayıs sonrasında Milli Birlik Grubu ordu içinde sempatisini yitirdikten sonra da sürekli şekilde politik çalışmalara katılan askerlerden biriydi. Milli Birlik Grubu’nun etkisini yitirmesinden sonra, en güçlü gruplaşmalardan biri Silahlı Birlikler Grubu olmuştur. Tunç da bu gruba dâhildi.

Tuğamiral Fahri Çöker de aynı dönemlerin başsavcısıydı. Bir gün Tunç’un odasına girdiğinde, Yargıtay Başkan’ını, karşısında genç bir Kurmay Albay ile konuşurken buldu: “Rahatsız etmeyeyim komutanım” dedi. Tunç’un 27 Mayıs öncesinde olsun, sonrasında olsun sürekli toplantılar yaptığını bilen Çöker çekinmişti. “Hayır, hayır, Çöker gel,” dedi Tunç.” Sana birini tanıştırmak isterim...” Karşısındaki yumuşak ifadeli, son derece saygılı Kurmay Albay’ı işaret etti: “Çöker, bu adama dikkat et. Bu, ilerinin büyük adamı olacaktır. Okullar Dairesi Başkanı, Kurmay Albay Kenan Evren.”

1972, Genelkurmay B.

5 Eylül günü Genelkurmay Başkanı Gürler’in yanında bir ziyaretçisi vardı, içeri emir subayı girdi: “Komutanım, Korgeneral Kenan Evren, göreve başlaması münasebetiyle ziyaretinize geldi.” Gürler’in bu ziyaretten memnun olduğu gözlerinin içinin gülmesinden belliydi: “Gelsin bakalım. Hemen içeri alın,” dedi. Kapı açılıp kapandı ve Evren rüzgâr gibi içeri girdi, sert bir selam çaktı. “Sayın Genelkurmay Başkanım, Kara Kuvvetleri Denetleme Kurulu Başkanlığı görevine başlıyorum.” Evren’in bu atamadan hiç memnun olmadığı, Denetleme Kurulu’nu emekliye giden bir yer diye nitelediği tüm tutumuyla belliydi. Gürler âdeta şaşırmıştı: “Yahu Kenan ne oluyorsun, nedir bu kırgınlık? Hangi iş emeklilik yeridir? Baturalp oradan emekli oldu diye sen de mi oradan emekliye ayrılacaksın yani. Otur bakalım bir defa... Ben seni mahsus seçtim. Çok önemli bir yerdir ve daha ilerlemen için bu atamayı yaptım.”

1976, Ankara

Atamalar açıklanmıştı ve Ankara’daki geleneksel devir- teslim, vedalaşma törenleri yapılıyordu. Ege Ordusu’nun başına da, yeni orgeneralliğe terfi eden Kenan Evren atanmıştı. 1974 Kıbrıs krizinden sonra kurulan Ege Ordusu, o tarihlerde henüz komutası altındaki asker sayısı 15 bini geçmeyen bir karargâhtı. Org. Kenan Evren vedalaşmaya gelen arkadaşları ve birlikte çalıştığı diğer komutanlarla sohbet ederken hissiyatını hiç saklamadı: “Eh bu bizim artık son tayinimiz sayılır. Ege’den emekli oluruz. Belki de İzmir’e yerleşir katırım.” *

Ve de ayrıca sonradan 12 Eylül darbesini gerçekleştirecek Kenan Evren’in Genelkurmay Başkanlığına gelmesi sürecine dikkatle bakılmalıdır. Öncesinde Alparslan Türkeş ile irtibatlı olduğu da rivayet edilen Kara Kuvvetleri Komutanı Org. Namık Kemal Ersun’un 5 Haziran 1977 seçimlerinden önce bir darbe hazırlığında olduğu ve 4 gün önce emekli edildiği, kanıtlanamayan bir iddiadır. Tarih manidardır; Taksim’deki kanlı 1 Mayıs’ın tam bir ay sonrası, CHP lideri Bülent Ecevit’e yönelik İzmir’deki suikast girişimini takip eden üçüncü gün ve genel seçimin dört gün öncesi.

Bu olaylarla Namık Kemal Ersun ekibinin irtibatlı olduğu söylentiler arasındadır. Namık Kemal Ersun bir dönem Özel Harp Dairesi’ni de yönetmiş güçlü bir komutandır. Böyle bir darbe teşebbüsünde bulunmuş olması, mümkün ve muhtemeldir. 1 Mayıs 1977 katliamının, Ecevit’e suikast teşebbüsünün karanlıkta kalmış olması bunu doğrular gibidir. Herhalde egemen güçlerin ana gövdesinin onayını alamadığı için önlenen bu darbe girişiminin üzeri sansür perdesiyle örtülür. Belki de koşullar olgunlaşmadığı için darbeye engel olunur. Bir başka ihtimal güçler dengesinde bu ekibe bir süre göz yumulduğu, ancak hem henüz darbe olgunlaşmadığı ve hem de bu ekip darbe için düşünülmediğinden, sonrasında tasfiye edilmiş olması, ihtimalidir.

 Akabinde Demirel KK komutanlığına Ali Fethi Esener’i getirmek ister. Demirel, Esener’in kararnamesini hazırlatarak dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Semih Sancar’a yollar. Sancar bu atamaya karşıdır. Cumhurbaşkanı Korutürk’e gider, durumu değerlendirirler.  Sancar’ın Esener’in atanmasına doğrudan karsı çıkması uygun olmayacağından, süreci Korutürk yönetir. KKK’na Esener değil, o tarihte Ege ordu komutanı olan Kenan Evren’in getirilmesini, anılarında 7. Cumhurbaşkanı Kenan Evren şu şekilde ahlatmaktadır:  “Cumhurbaşkanlığına Org. Ali Fethi Esener’in kararnamesi gönderilmişti. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk orduda bir hiyerarşik düzen vardır, bu düzeni bozdurmam diyerek Ali Fethi Esener’in kararnamesini imzalamıyor. Sonradan aldığım bilgilerden öğreniyorum ki, Başbakan Demirel, uzun süre kararnameyi imzalanmayınca,  Başbakanlıktan istifa edeceği tehdidi ile Cumhurbaşkanı’nı zorlamış ise de. Cumhurbaşkanı kararını değiştirmemiş. Bu konu hakkında eski Başbakan ve Maliye Bakanı rahmetli Ferit Melen bana şunları anlatmıştı, özet olarak buraya almakta yarar gördüm: Demirel istifa edeceği tehdidini Sayın Korutürk’e söyleyince; Korutürk, yeniden bir hükümet krizi yaşanmasını arzu etmemiş olacak ki, konuyu Ferit Melen’e açmış ve “Demirel istifa edeceğini söylüyor ne dersiniz? diye sormuş. Ferit Melen “Benim bildiğim Demirel bundan dolayı istifa etmez” karşılığını vermiş. Bunun üzerine Korutürk kararnameyi imzalamamakta direnmiş.30 Ağustos gelince. 4 senelerini doldurduklarından dolayı üç Orgeneral otomatikman emekli oluyor ve onlardan sonra en kıdemli olarak benim Kara Kuvvetleri Komutanlığı’na tayinim yapılıyor” **

Sadettin Bilgiç’ten

Ancak süreci bir de Adalet Parti’sinin önemli şahsiyetlerinden merhum Sadettin Bilgiç’ten okuyoruz. “Başbakan, koalisyon ortağı Erbakan ve Türkeş’in de ısrarlarım dikkate alarak Genelkurmay Başkanı’na Kara Kuvvetleri Komutanlığı için Ali Fethi Esener’i teklif ettirdi. Üçlü kararname sorun olacaktı. Yine de Esener’in kararnamesini sevkettik. Cumhurbaşkanı ve Genelkurmay Başkanı, l. ve 2. Ordu Komutanları emekli edilirken 3. Ordu Komutanı’nın emekli edilmemesinin doğru olmayacağında ısrarlı idiler. Teklif her ne kadar Genelkurmay Başkanı’ndan gelmişse de. Cumhurbaşkanı Korutürk, Başbakan ve bakan tarafından imzalanmış olan kararnameyi imza etmemekte direniyordu... Zaman iyice daralmıştı. Başbakan birkaç kez Cumhurbaşkanı ile görüştü ama ikna edemedi. Hükümetten çekilmeyi ise düşünmüyordu. Sayın Korutürk’le benim görüşmemi istedi. Özel uçakla İstanbul’a giderek Florya Köşkü’nde kendisiyle görüştüm. Anayasa’nın 110. maddesinin Silahlı Kuvvetlerin savaşa hazırlanmasından hükümeti sorumlu tuttuğunu, buna sadece silah ve mühimmatın değil personelin de dâhil olduğunu anlattım. Bana katıldığım, fakat süresi dolan l. ve 2. Ordu Komutanlarının emekli edilip, 3. Ordu Komutanı’nın terfien tayininin yapılmasının Silahlı Kuvvetler’de farklı değerlendirmelere tabi tutulacağım, bu andan itibaren meselenin şahıs meselesi olmaktan çıktığım, görüşünde ısrarlı olduğunu ve kararnameyi imza etmeyeceğini söyledi. Mecburen geri döndüm ve durumu Başbakan’a arzettim” ***

Böylece KK komutanlığına doğru yolu açılan Kenan Evren Paşa,  daha sonra da Genelkurmay başkanı olur. Ve 12 Eylül 1980’de darbeyi gerçekleştiren cuntanın başı olur. Burada manidar olan Korutürk’ün Evren’in terfii noktasındaki karşı konulmaz ısrarıdır. Korutürk soyadı bizzat Atatürk tarafından verilen Fahri Korutürk, Türkiye siyasi hayatı üzerinde, tayin edici bir tasarrufta bulunmaktadır.  

* Mehmet Ali Birand 12 Eylül Saat: 04.00 Karacan yay. İstanbul, 1984s.28-29

** Kenan Evren, Zorlu Yıllarım -1- , Milliyet yay. İstanbul 1984, s.13

*** Sadettin Bilgiç, Hatıralar, Boğaziçi Yayınları, 1998 İstanbul, s.247

[email protected]