Kıbrıs'ın kader seçimleri

Hilmi Daşdemir / OPTİMAR Araştırma
3.10.2020

KKTC seçimleri için son viraja girildi. KKTC halkı bir önceki seçimde bir şekilde Derviş Eroğlu'na tepkiden dolayı oy verdiği Mustafa Akıncı'ya desteğini belli ölçüde çektiğini gösteriyor. Kıbrıs halkının “Doğu Akdeniz'de deniz yetki alanları nedeniyle Yunanistan ile gerginlik yaşayan Türkiye'nin nasıl bir yol izlemesi gerektiğini düşünüyorsunuz?” sorusuna verdiği cevap da dikkate değer.


Kıbrıs'ın kader seçimleri

Önümüzdeki seçim için Kıbrıs’ın en önemli seçimi denebilir. Önceki dönemlerde oldukça kritik süreçler yaşandığı gibi muhtemelen bundan sonra da yaşanacaktır. Ancak bugün seçimi kimin kazanacağı başta Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon ve doğalgaz kaynaklarının paylaşımı, Kuzey Kıbrıs’ın egemenliği gibi konular açısından kritik bir eşik olacaktır. Kıbrıs bugün olduğu gibi o tarihlerde de kritik riskler taşıyordu. Ama hiçbir zaman Mustafa Akıncı gibi bir cumhurbaşkanına da sahip olmamıştı.

Kıbrıs’ın fethi

Kıbrıs, 1571’de korsanların hacıların yollarını kesmelerine son vermek için Osmanlı tarafından fethedilmişti. O tarihte Kıbrıs nüfusu 150 bin civarında idi. Adaya belli bölgelerden her on haneden bir hanenin birinin taşınması ile Türk nüfusu da oluşturulmaya başlandı. Kıbrıs 1878 tarihine kadar Osmanlı idaresi altında kaldı. 1878 tarihinde Kıbrıs İngilizlerin kontrolüne geçici olarak girdi. 1914 tarihinde ise İngilizler tarafından Kıbrıs’a el konulmuş oldu.

Sonraki süreçte ise Rumlar Enosis hayali ile şiddet olaylarını başlattılar. Bu hareketlere karşı da Dr. Fazıl Küçük ve Rauf Denktaş Türk Toplumunu örgütlemeye başladı. Sonraki süreçte bu hareketler ilk siyasal partilerin temelini attı. İlk Lider Dr. Fazıl Küçük, ikinci lider ise Rauf Denktaş oldu.

O tarihlerde Kıbrıs Türk’ü, ciddi anlamda zulme maruz kaldı. Bunlardan Kanlı Noel olarak anılan 21 Aralık 1963’te Kıbrıs Türk Alayında görevli Dr. Nihat Alay’ın evi basılarak biri altı aylık olmak üzere dört ve altı yaşında üç çocuğu hunharca katletmişti. Sonraki dört gün içerisinde de toplamda 300 Türk katledildi. Sonraki süreçlerde Türkiye’nin gözdağı vermesi ile duran olaylar devam etmiş, Türkiye Kıbrıs’a harekat düzenleyeceğini bildirmesi üzerine meşhur Johnson mektubuna maruz kalmıştır. Netice itibariyle devam eden olaylar CHP ve MSP koalisyon hükümeti sürerken Ecevit’in ‘’Ayşe tatile çıksın.’’ Parolasıyla 20 Temmuz 1974 tarihinde gerçekleşmiştir. Bu çıkarma ile Kıbrıs Kuzey ve Güney olarak ikiye ayrılmıştır. 1976 yılında da Kıbrıs Federe Devleti kurulmuştur. 15 Kasım 1983’te Kıbrıs Federe Devleti self- determinasyon hakkını kullanarak oy birliği ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ilan etmiştir. Kuzey Kıbrıs’ı tanıyan Türkiye dışında bir ülke yoktur. Güney tarafı AB’ye alınmış, yakın zamanda da tekrar silahlanma eğilimine girmiştir.

Rauf Denktaş ilk KKTC Cumhurbaşkanı olarak göreve başlamış ve 2005 yılında seçimi kazanan Mehmet Ali Talat’a görevi devretmiştir. Mehmet Ali Talat, Denktaş’a göre oldukça liberal sayılabilecek bir isimdi. Ancak, ‘’Taç giyen baş akıllanır.’’ sözünden hareketle Cumhurbaşkanı olduğu dönemde fikirleri daha rasyonel bir noktaya gelmiş ve Kıbrıs Türk’ünün çıkarının Türkiye’den ayrışarak olamayacağını görmüştür. Nitekim Mustafa Akıncı’yı da birçok noktada eleştirmiştir.

Tepki oyları ile seçilmişti

Geçtiğimiz seçimlerde Akıncı ikinci tur seçimlerde Derviş Eroğlu’na tepki sebebiyle toplumsal tabanı olmayan kesimlerden de oy alarak seçilmişti. Akıncı’nın geçmişi, siyasal görüşü biliniyor. Bilinmeyen bir ABD’de bulunduğu dönem var. ABD, dönemi için de birçok söylenti var. Akıncı’nın Kıbrıs Türk’ünün çıkarlarıyla çelişen icraatları var. KKTC için Türkiye’nin önemi ortada iken geçtiğimiz yıl yapılan Barış Pınarı harekatı hakkında söylediği ‘’1974’te biz adına Barış Harekatı desek de bu bir savaştı. Şimdi Barış Pınarı desek de akan su değil kandır. Bu nedenle bir an önce diyalog ve diplomasinin devreye girmesi en büyük dileğimdir.’’ sözleri büyük bir yankı uyandırmıştı. Nitekim KKTC’de Optimar’ın 7- 17 Eylül tarihinde bin 207 kişi ile yapmış olduğu araştırmaya göre Mustafa Akıncı’nın yapmış olduğu bu açıklamaya ilişkin “Kesinlikle destekliyorum” diyenlerin oranı yüzde 11,2, “Destekliyorum” diyenlerin oranı ise yüzde 11,9’dur. Genel olarak Akıncı’nın bu tutumu Kıbrıs Türkü tarafından hoş karşılanmamıştır.

Kıbrıs Türkü’nün toplumsal yapısı, hayata bakışları ayrı ayrı değerlendirilebilir. Ancak konumuz yaklaşan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı seçimleri olduğu için o çerçeveden konuyu ele alacağım. Kıbrıs Türkü için bu seçimler oldukça kritik. Bir taraftan Güney Kıbrıs’ın silahlanması, diğer taraftan Doğu Akdeniz’de Türkiye ve KKTC’nin saf dışı bırakılmaya çalışılması Kıbrıs Türkünün kaderini belirleyecek gelişmeler. İlk tur için sorduğumuzda yüzde 30,7 ile Ersin Tatar birinci olurken yüzde 26,3 ile Mustafa Akıncı ikinci, yüzde 13,8 ile Tufan Erhürman üçüncü, Kudret Özersay yüzde 10,9 ile dördüncü, yüzde 9,5 ile Erhan Arıklı beşinci ve yüzde 8,2 ile Serdar Denktaş da altıncı sırada yer alıyor. İlk tur için Cumhurbaşkanı Akıncı bir önceki seçimde kendisine oy verenlerin ancak yüzde 63’ünün oyunu alabiliyor. İkinci tura kalınca da Akıncı Cumhurbaşkanı seçildiği seçimde kendisine oy verenlerin ancak yüzde 70’unu alabiliyor. Akıncı için kritik olan ikinci turda yüzde 30 oy kaybı var ki bu da seçimi kaybetmesi anlamına geliyor. Bu sürece gelmesinin temel sebebi de Akıncı’nın gayri milli tutumudur.

Doğu Akdeniz sorusu

Seçimi belirleyecek olan birkaç husus var. Bunlardan en önemlileri de Doğu Akdeniz ve Maraş’ın açılması meselesidir. “Doğu Akdeniz’de deniz yetki alanları nedeniyle Yunanistan ile gerginlik yaşayan Türkiye’nin nasıl bir yol izlemesi gerektiğini düşünüyorsunuz?” sorusuna vatandaşlar yüzde 48,2 taviz verilmemeli, ne gerekiyorsa yapılmalı, yüzde 44,5 iki ülke diyalog ile gerginliği azaltmalı ve yüzde 5,9’luk bir kesim ise olası bir savaşa karşı geri adım atılmalı şeklinde cevap verdiler. Görülüyor ki yarısı bu konuda taviz verilmemesi gerektiğini düşünüyor. Doğu Akdeniz ile Türkiye işbirliğine ilişkin ise yüzde 81,7’lik bir destek var. Bu da oldukça olumlu bir sonuç. Bu sonuç da bize KKTC ve Türkiye’nin etle tırnak gibi ayrılamaz bir bütün olduğunu gösteriyor. Seçim sürecini etkileyebilecek başka bir husus ise kapalı olan Maraş’ın açılması meselesidir. Son günlerde Maraş’ın açılması da gündemde. Maraş’ın açılması ile ilgili de KKTC Türk’ü yüzde 79,1 ile açılmasını kesinlikle desteklediğini turizm getirisi yüksek olacağı kanaatini taşıyor. Yüzde 5,8 desteklemediğini ve yüzde 2,2’lik bir kesim de açılabileceğini düşünmediğini ifade ediyor.

Maraş’ı kim açar?

“Sizce Maraş’ı kim açabilir?” sorumuza ise yüzde 24,5 ile Ersin Tatar, yüzde 14,9 ile Mustafa Akıncı, yüzde 8 ile Tufan Erhurman, 5,3 ile Kudret Özersay, yüzde 5,1 ile Serdar Denktaş ve yüzde 4,6 ile Recep Tayyip Erdoğan cevabı veriyorlar. Maraş’ın açılması için Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan isminin çıkması da önemli. Çünkü Türkiye’nin de iradesi gerekiyor.

KKTC seçimleri için son viraja girildi. Kritik meseleler var. KKTC halkı bir önceki seçimde bir şekilde Derviş Eroğlu’na tepkiden dolayı oy verdiği Mustafa Akıncı’ya desteğini belli ölçüde çektiğini gösteriyor.

Seçim sonuçlarını heyecanla beklemekle birlikte, KKTC ve Türkiye için meselelerin çözümü için uyumun ve ortak çıkarların hayati önemde olduğu bir gerçek. Ada halkı da tüm bu gerekçelerle kararını verecektir. Şimdiden sonuç hayırlı olsun.

[email protected]