Kıbrıs'ın kritik seçimleri nasıl kazanıldı?

Hilmi Daşdemir / Optimar Araştırma
24.10.2020

Tatar'ın seçimi kazanmasında en büyük pay Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kararlı duruşudur. Ayrıca Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın Kapalı Maraş, Su Projesi gibi projelerin takipçisi olması önemli bir etkendir. Diğer taraftan Kıbrıs'ta birçok alanda faaliyet gösteren Ahmet Erbaş'ın yürüttüğü bir çalışma vardı ki bu da oldukça etkili oldu. Erbaş tam 283 köy gezdi.


Kıbrıs'ın kritik seçimleri nasıl kazanıldı?

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ikinci turunda UBP’nin adayı Ersin Tatar yüzde 51,79 oy oranı ile Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın yerine Cumhurbaşkanı seçildi.

Kuzey Kıbrıs Türk Toplumu, 1974 öncesi yaşadığı kitlesel tecavüz ve katliamlara karşı Dr. Fazıl Küçük liderliğinde Halkın Sesi üzerinden milli bir duruş oluşturdu. Daha sonra bu süreç Rumların yaptığı katliamlara karşı Kıbrıslı mücahitleri örgütledi. Siyasal bir harekete dönüştü. Sonrasında da bu harekete muhalif yapılar çıkarıldı. Ayrışma ve kırılmalar yaşandı. Kıbrıs Türk Halkının çıkarları için çaba gösterenler olduğu gibi farklı ilişkiler içerisinde olanlar, Türkiye ile olumlu işbirliği geliştirmek yerine Türkiye’yi yok sayma çabasında olanlar oldu. Bunların son örneği de bir önceki Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı idi.

Mustafa Akıncı, Türkiye ve Kuzey Kıbrıs Türk Halkı aleyhine oluşturulan politikaların odak noktası oldu. Türkiye olmadan bir Kıbrıs oluşturulmaya çalışıldı. Akıncı, beş yıllık Cumhurbaşkanlığı döneminde Kıbrıs Sorunu, ekonomik problemler gibi konularda dikkat çekecek bir icraatta bulunmadı. Zaten kendisi de 2015 seçimlerinde 11 yıl kaldığı ABD’den yeni gelmiş ve hemen Cumhurbaşkanı adayı olmuştu. Belki sizin de aklınıza hemen Libya’daki darbeci Hafter gelmiştir. Hafter, hangi istihbarat örgütleri ile ABD’de işbirliği içerisinde ise Akınca da onlarla irtibatta olabilir.

Kıbrıs’ta her seçim öncesinde geleneksel bir konvoy düzenleniyor ve bu konvoyda daha öncekilerde kullanılan Türk Bayrağı kullanılmıyor. Kıbrıs, Türkiye ile ‘etle tırnak’ gibi olan bir yer. Böyle iken birileri özellikle Türkiye düşmanlığı oluşturma çabası içerisinde, ama mesele o kadar basit değil.

Savaştık ve kazandık

Bir de seçimlere müdahale meselesi var. Bu konuda Kıbrıs Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ‘’Ben bir kaleyi yıktım. Arkasında bazı güçler vardı. Bunu bilmeyen yok. Bu güçlere karşı savaştık ve kazandık. Ben Türkiye’nin adamı olmakla gurur duyarım. Ben Türk oğlu Türk’üm.’’ diyerek müdahale meselesi ile ilgili Türkiye’nin seçimlere müdahale etmediğini söyleyerek; ‘’Bu haksız bir eleştiridir, Kıbrıs Türk Halkı sandığa gitti ve oyunu kullandı. Emperyalist güçler burada çok uğraştılar. Son iki ay içerisinde binin üzerinde yabancı diplomat Güney’den KKTC’ye geçti. Bizler vefalı insanlarız, Türkiye’ye gönülden bağlıyız. Bu böyle devam edecektir” açıklamasında bulundu.

Kıbrıs oldukça stratejik öneme haiz bir ülke, bir Türk toprağıdır. Hiç kimse Türkiye’nin Kıbrıs’ı gözden çıkarmasını ya da birilerinin üssü haline gelmesine seyirci kalmasını beklememelidir. Nitekim öyle de yapıldı. Bu konuda Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat Oktay’ın, Ahmet Hakan’ın Tarafsız Bölge programında bu konuda yaptıkları açıklamaya da bakacak olursak, Türkiye’nin her yıl KKTC ile bir protokol yaptığını ve KKTC için her yıl bir bütçe ayırdığını, sosyal anlamdakiler de olmak üzere bunun her yıl devam ettiğini belirterek “Seçim vardı seçim yoktu seçim olacaktı bunlar Türkiye’nin gündemi değildir. ‘Türkiye karışıyor’ denen olay da bu yapıdır.” diyerek “Karışmanın nereden geldiğini söyleyeyim. Uzaktan yakından KKTC’yi, Kıbrıs Türkü’nü tanımayan AB, seçim döneminde Kuzey Kıbrıs’a ekonomik yardım çıkarıyor. Nereye geliyor bu yardımlar? ‘Sivil toplum örgütü üzerinden bu yardımı yaparım’ diyor. Sivil toplum örgütü üyeleri kim? Tamamen seçimi etkilemeye dönük kendi kurdukları Pompeo’yu gördünüz. Öncesinde Kıbrıs’a geldi mi? Ne zaman geldi o? O da karışmıyor. BM Genel Sekreteri Guterres Kıbrıs ile düzenli görüşmeler yapılır, yıllık değerlendirme toplantıları yapılır. Geneldeki teamül şudur: Seçim varsa, tam seçimlerden bir hafta öncesine geliyor, bu genelde ertelenir. Seçilecek cumhurbaşkanı her kim ise aynı cumhurbaşkanı da seçilebilir, daha güçlü biçimde temsilini yapar. Çünkü öncesi, seçime karışmaktır.

Dolaylı müdahale

Türkiye olarak dışişleri üzerinden ısrarla üzerine gitmemize rağmen, seçimden önce defalarca açıklama yapılmıştır. Bu, dolaylı seçime karışmak değil de nedir? Fransa temsilcisi bakıyorsunuz, Kıbrıs’ta ve Türk tarafı karşılıyor. Şimdiki seçilmiş değil de önceki “karışılıyor’’ diyen Cumhurbaşkanı’nı ziyaret ediyor. Eğer ki seçime ‘’karışılıyor’’ diye feveran olacaksa bunlara bakmak gerekir. BM’ye, AB’ye bunun içinde Fransa ne yazık ki gene başı çeken gruplardan.’’

Sayın Tatar ve Sayın Fuat Oktay’ın açıklamaları da gösteriyor ki egemen güçler, emperyalistler Kıbrıs için seferber olmuş durumdalar. Ne yazık ki Kıbrıs’ta geçmişte çok mühim makamlarda olan siyasetçiler, muteber ailelerin çocuklarından tabiri caiz ise üzerine ‘satılık’ ibaresi yapıştırmışcasına bir takım pazarlıklar içerisinde olanlar oldu. Bunlar çeşitli menfaatler karşılığında Kıbrıs Türkü’nün davasını sattılar. Sadece onlar değil kendilerinin ne kadar milliyetçi olduğunu her fırsatta savunan araştırmacılar da kendilerini yırtarcasına karşı taraf için algı oluşturma yarışına girdiler. Ama bu dava artık ‘hor’, ‘öksüz’ ve ‘garip’ değil. Bu dava ‘büyük!’.

Demokrasi destanı

Artık, Türk Milleti kabuklarını kırıyor. Dünyanın dört bir yanında destanlar yazıyor. Kıbrıs Türk Halkı da 11 Ekim tarihinde bir destan yazdı. Bu destan demokrasi destanı idi. Bu destan Kıbrıs Türk Halkının varlık ve yokluk destanı idi. Kıbrıs Türkü ‘’Biz varız ve gitmiyoruz. Buradayız!’’ diye adeta haykırdı. Tüm dünya egemenlerine ve emperyalistlere. Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon ve doğalgaz rezervleri odağımızın tekrar Kıbrıs olmasına sebep oldu. Batılı emperyalistler ‘federasyon’ yapısı ile adeta Kıbrıs Türk toplumunu yok etmek istemektedirler. Buna da ne Kıbrıs Türk Mücahitleri ne de Türkiye Cumhuriyeti izin veremezdi. Üstelik geçmişte Annan Planı gibi birçok meselede ‘çözümün tarafı’ olma yönünde Türkiye Kuzey Kıbrıs ile birlikte adım atmış ancak karşı taraf her şeyi isteyen uzlaşmaz bir tavır takınmıştı.

Peki, nasıl yakalandı bu seçim başarısı? Üstelik son altı seçimdir Türkiye orada bir seçim başarısı elde edememiş, kimi destekledi ise o aday seçimi kaybetmişti. Şüphesiz bunda en büyük pay Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararlı duruşudur. Diğer taraftan Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın Kapalı Maraş, Su Projesi gibi projelerinin takipçisi olmaları etkin bir şekilde süreçlere dâhil olmasıdır. Diğer taraftan Kıbrıs’ta birçok alanda faaliyet gösteren Ahmet Erbaş’ın özellikle 1974 sonrası adaya yerleşenler üzerinden yürüttüğü bir çalışma vardı ki bu da oldukça etkili oldu. MHP Lideri Sayın Devlet Bahçeli’nin görevlendirmesi ile Ahmet Erbaş tam 283 köy gezdi. Nitekim ikinci tura katılımı en çok artanlar UBP seçmeni ve 1974 sonrası adaya yerleşenler olmuştu.

İletişim statejisi

Ayrıca ilk defa bu seçimde Yeniden Doğuş Partisi kilit bir rol üstlendi. Erhan Arıklı siyaseti bir tarafa bırakarak Kıbrıs Türkü’nün geleceği adına Ersin Tatar’ı destekledi. Bir önceki Açık Görüş yazımın başlığı ‘’Kıbrıs’ın Kader Seçimleri’’ idi. Gerçekten de Kıbrıs’ın, Kıbrıs Türkü’nün kaderi oylandı. Federasyon yanlılarına karşı ‘bağımsızlık’ taraftarları kazandı.

Bu seçim aynı zamanda bir iletişim stratejisi başarısıdır. “Geleceğe Yürüyoruz” sloganı ile Ersin Tatar’ın kampanyasını yürüten Mehmet Kaya’nın adadaki “Afrikalılara” ve cümle Türk ve Türkiye düşmanlarına karşı kazandığı bir başarıdır. Hepsini tebrik ediyorum... Kıbrıs’la, Azerbaycan ve Libya ile Türkiye emperyalizm karşı güçlü bir Türkiye inşa ediyor.

[email protected]