Kızaran sadece Türkiye haritası mı?

Emin İleri – Gazeteci, Siyasal İletişimci
3.04.2024

CHP'nin bile hala inanamadığı bu seçim sonuçlarının şöyle olumlu bir tarafı var: Uzun süredir ülke ile ‘duygusal kopuş' yaşayan kimi seçmen için bir umut vesilesi oldu. Tekrar kendilerini ‘buralı' hissetmeye başladılar. ‘Çomar Anadolulu' birden irfan sahibi Anadoluluya dönüştü. CHP'nin bu durumu nasıl yöneteceği ve AK Parti'nin küskün seçmenini ne şekilde tekrar yanına çekeceğini bekleyip göreceğiz.


Kızaran sadece Türkiye haritası mı?

Türkiye'de olduğu gibi dünyada da 31 Mart'ta gerçekleşen yerel seçim sonuçları merakla bekleniyordu. Çünkü 10 ay önce yapılan genel seçimlerde tüm muhalefete karşı Erdoğan, partisi ile beraber ezici olmasa da büyük bir zafer elde etmişti. Yüksek enflasyona ve deprem felaketine rağmen.

Yerel seçimlere doğru giderken iktidar tarafında genel seçimlerden zaferle çıkmanın rehaveti vardı. Muhalefet tarafında ise Altılı Masa dağılmış, her parti kendi başına yarışacağını açıklamış ve ana muhalefet direksiyon değişikliğine gitmişti. Özellikle muhalefetin parçalı hali göz önüne alınarak yerel seçimlerde iktidarın 2023 seçimlerine yakın bir sonuç alacağı hesaplanıyordu.

Emeklilerin oy tercihi

Peki ne oldu da yıllardır Ege-Akdeniz sahillerine sıkışan CHP Anadolu'yu kırmızıya boyarken, AK Parti İç Anadolu ve Karadeniz'e sıkıştı? Bunun birkaç sebebi var. En başta herkesin malumu olan ekonomi ve buna bağlı olarak emeklilerin oy tercihi. 2023 seçimlerinde 'seçim ekonomisi' uygulanırken yerel seçimlerde uygulanmadı. Diğeri birçok şehirde aday tercihinde yapılan hatalar. İletişim ve seçim kampanyasının zayıf olması da cabası. Ancak tüm nedenlerle beraber partinin asabiyet kaybı yaşaması.

Misyon partisi

AK Parti her ne kadar kitle partisi olsa da Erdoğan şahsında vücut bulan haliyle bir de misyon partisi. AK Parti'nin yıllar yılı Anadolu'yu sarıya boyayan başarısının sebebi, ekonominin iyi olmasının yanında asabiyet duygusunu diri tutması ve halkın bu duyguya iştirak etmesindendi. Ancak zaman içerisinde 'elitler' partisi görüntüsü vermesi bu asabiyeti zayıflattı. Diğer taraftan CHP'nin 'merkez'e yerleşmek için bıraktığı söylem ve icraatları kimi bakan ve adayların sahiplenmesi de seçmende bir 'kafa karışıklığı'nasebep oldu. Halbuki AK Parti ve lideri Erdoğan'ı 22 yıldır iktidar yapan şey çeperde duran halkın tercümanı olmaları ve bununla beraber o asabiyeti diri tutmasıydı. Erdoğan 26 Aralık 2021'de sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada "Davası olmayanın sevdası olmaz, sevdası olmayanın öfkesi olmaz. Şayet bazen öfkeli gözüküyorsak, tek sebebi sevdamızdır, tek sebebi davamızdır. Rabbim her birimizi bu dava yolundan, bu sevda yolundan, bu aşk yolundan ayırmasın" ifadelerini kullanarak asabiyet kaybına dikkati çekmişti. Geçen süre zarfında örselenen bu asabiyet duygusunun yansımalarını bu seçimde görmüş olduk.

Seçmen boykotu

Yerel seçimlerdeki bu sürpriz ve sarsıcı sonuca rağmen AK Parti için sevindirici bir durum var. Birkaç şehir dışında halkın büyük çoğunluğu CHP'ye oy vermek yerine seçimi boykot etmiş. CHP metropollerde İYİ Parti ve DEM Parti'nin oylarının yanı sıra mevcut seçmeninin oylarını alırken, AK Parti seçmeni ise sandığa gitmeyerek tepkisini gösterdi. Bu seçim son 20 yılın en düşük katılımlı seçimi oldu. Seçime katılım oranı 2019'da yüzde 85 iken 2024'te yüzde 78,5. Oy kullanmayan seçmen sayısı 2019'da 8,75 milyon iken 2024'te13,17 milyon.

Ben dahil birçok kişi İstanbul'un büyük ihtimalle el değiştireceğini düşünüyordu. Bunun rasyonel sebepleri de vardı. Çünkü 2019'da İYİ Parti, HDP ve irili ufaklı tüm muhalif partilerin desteğiyle CHP adayı ancak 13 bin oyla seçimi kazanmıştı. Bu seçimde ise İYİ Parti eski İstanbul il başkanı ve mevcut Teşkilat Başkanını aday göstermişti. DEM Parti ise TBMM Grup Başkanvekili olan Meral Danış Beştaş'ı. İkisi de partilerinde ağırlığı olan adaylardı. Herhalde seçmenlerinin tümünü olmasa bile yarısının oyunu alırlar diye hesap edildi. Ancak İYİ Parti neredeyse sıfır çekerken Beştaş ise Leyla Zana'nın son bir hafta yaptığı çağrılar neticesinde küçük bir yüzdenin oyunu aldı. Nitekim CHP adayı 'tabanda ittifakı' sağlayıp iki partinin oylarını da almayı başararak seçimi kazandı. Artan seçmene rağmen 2019'dan farklı bir sonuç olmadı. Oylarını koruduğu belli.

Kampanya kötü yönetildi

Peki TOKİ Başkanlığı yapmış, Cumhurbaşkanlığı Sisteminin ilk Çevre ve Şehircilik Bakanı olan Murat Kurum'un istenilen başarıyı ortaya koyamamasını neye bağlayacağız? Beş yıl boyunca bir ilçe belediyesinin sosyal işler müdürlüğünün yapabileceği icaatları yapmakla övünen ve en büyük vaadi "Yutkunarak Mustafa Kemal Atatürk demeyeceksiniz. Avazınız çıktığı kadar yaşasın Mustafa Kemal Atatürk diyeceksiniz" diyen İmamoğlu'na karşı bir milyon oy farkıyla kaybetmek sadece ekonomiye bağlanamaz. Genel kanı Kurum'un kampanyasının çok kötü yönetildiği yönünde. İstanbul'un trafiğine çözüm dahil birçok projesinin tanıtımı iyi yapılmadı. Süreklilik arz eden bir reklam dili yoktu. Sosyal medya iyi kullanılmadı. Kullanılan kadarı da uzun ve sıkıcı videolardı. Soru-cevap tarzı hazırlanan videolar dikkati çeken bir çalışma olmadığı gibi kimin fikri ve kimlerin hazırladığı da mercek altına alınması gereken bir diğer durum. Yine kampanyada kullanılan renkler güven vermiyordu. Nitekim 2019'da sandığa gitmeyen seçmen sayısı 1 milyon 704 bin 265 iken 2024'te ise bu sayı 2 milyon 344 bin 322 olarak kayıtlara geçti. Diğer taraftan Gazze özelinde yaşanan tartışmalar sonrasında AK Parti seçmeninden yüzde 2.61'lik (226 bin 450 oy) bir seçmen kitlesi de seçimi boykot etmek yerine Yeniden Refah Partisi adayını destekledi.

Seçime bir gün kala Cumhurbaşkanı Erdoğan Ayasofya'da akşam namazını kıldı. Ben de oradaydım. Halkın, Ayasofya'nın aslına rücu etmesiyle yeterince hemhal olamadığı gözüküyor. Çünkü Ayasofya seçimden bir gün önce üstelik Ramazan ayında kılınan akşam namazında saflar ne yazık ki sıklaşmamıştı. Saf tutanların bu burukluğu hissettiğinden eminim. Halbuki 10 ay önce aynı mekan böyle miydi? İstanbul Fatih Sultan Mehmet demek Fatih de herhalde CHP demek değil.

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın seçim gecesi yaptığı balkon konuşması tarihe geçti bile. Erdoğan, bu seçimin galibinin demokrasi ve milli irade olduğuna, sonuçların bir dönüm noktası olduğuna vurgu yapıp "Bir sonraki seçimlere kadar olan dönemi, her açıdan kendimizi yenilediğimiz, hatalarımızı telafi ettiğimiz kapsamlı bir muhasebe zeminine dönüştüreceğiz" dedi. Yine 2 Nisan'da yapılan AK Parti MYK toplantısında Erdoğan'ın "Nerede bir eksik, hata, kasıt veya ihanet varsa, üzerine gitmek boynumuzun borcudur." açıklamasındaki "ihanet" vurgusunun üzerine iyi düşünülmesi gerekir.

Diğer taraftan CHP'nin bile hala inanamadığı bu seçim sonuçlarının şöyle olumlu bir tarafı var. Uzun süredir ülke ile 'duygusal kopuş' yaşayan kimi seçmen için bir umut vesilesi oldu. Tekrar kendilerini 'buralı' hissetmeye başladılar. 'Çomar Anadolulu' birden irfan sahibi Anadoluluya dönüştü. CHP'nin bu durumu nasıl yöneteceği ve AK Parti'nin küskün seçmenini ne şekilde tekrar yanına çekeceğini bekleyip göreceğiz.