KKTC'de ara seçim, genel mesaj

Bilal Kendirci/ Yazar
29.06.2023

KKTC'de 1976- 2009 yılları arasında yapılan milletvekili seçimlerinde seçime katılım oranı yüzde 80'in üzerinde olmuştur. 2013 ve 2018 seçimlerinde ise sırasıyla yüzde 69 ve yüzde 66'ya düşmüştür. 2022'de yapılan seçimlerde ise bu oran yüzde 57'ye kadar gerilemiştir. Son ara seçimde ise yüzde 30'un bile altındadır. 1991 yılında muhalefet tarafından boykot edilen ara seçimde bile katılım oranı yüzde 67'dir. Bu oran dikkate alındığında, Kıbrıs Türk seçmeninin siyaset kurumuna azalan güvenini seçimlere daha az ilgi göstererek pasif bir şekilde ortaya koyduğu anlaşılmaktadır.


KKTC'de ara seçim, genel mesaj

25 Haziran'da Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde 210 bin 121 seçmen, boşalan bir milletvekili için dördüncü defa ara seçime gitmiştir. Seçimde katılım oranı yüzde 29,28 gibi tarihin en düşük oranı olmuş ve seçimi CTP'nin adayı Sami Özuslu yüzde 43,76 oy oranıyla kazanmıştır.

Ara seçim neden oldu?

Geçtiğimiz yıl Ocak ayında yapılan genel seçimlerden sonra UBP genel başkanı Faiz Sucuoğlu liderliğinde UBP, DP ve YDP hükümeti kurulduktan bir süre sonra, UBP içerisinde yaşanan bakanlık krizi ve Sucuoğlu'nun tekrar hükümet kurma çalışmalarının akamete uğraması üzerine, Sucuoğlu yerine UBP Girne milletvekili Ünal Üstel'in hükümeti kurma görevini üstlenmesi üzerine üçlü hükümet tekrar kurulabilmiştir. Hükümet kurma krizi esnasında yaşananlara tepki gösteren Halkın Partisi sine-i millet karar almış, ancak sadece genel başkan Kudret Özersay bu karara uymuş, partinin diğer iki milletvekili istifa etmemiştir.

KKTC'deki mevcut yasal düzenlemelere göre herhangi bir nedenle boşalan bir milletvekili için Haziran ayında KKTC Cumhuriyet Meclisinin belirleyeceği bir günde ara seçime gidilir. Seçimlere bir yıl kalmış ise ara seçim yapılmaz.

Geçmiş ara seçimlere bir bakış

KKTC'de ilk ara seçim 1991 yılında gerçekleşmiştir. 1990 genel seçimlerinde dönemin iktidarı UBP'nin seçim yasaklarında kendi lehine olabilecek düzenlemeler yapması, önce muhalefetin (CTP, TKP, YDP) ittifak yaparak Demokratik Mücadele Partisi adı altında seçime gitmesine yol açmış, daha sonra ise DMP listesinden seçilen CTP ve TKP'li 12 milletvekilinin seçim sonuçlarını protesto ederek yemin etmemesi üzerine milletvekillikleri düşürülmüştür. Bu partilerin 1991 yılında yapılan ara seçimi de protesto etmeleri üzerine, UBP boşalan 12 milletvekilinin 11'ini kazanarak, Meclisteki 50 milletvekilinden 45'ine sahip olmuştur. Ancak, bu durum UBP için hayırlı sonuçlar doğurmamıştır. 1992 yılında partiden 9 milletvekili istifa ederek Demokrat Partiyi kurmuş, Meclisin meşruiyeti üzerine tartışmalar ve muhalefetin baskısı 1993 yılında erken seçimi zorunlu hale getirmiş ve bu seçimde UBP birinci parti çıkmasına rağmen çoğunluğu sağlayamamış ve Barış Harekatından sonra ilk defa muhalefete düşmüştür.

İkinci ara seçim 2006 yılında, CTP genel başkanı Mehmet Ali Talat'ın Cumhurbaşkanı olarak seçilmesi ve UBP Girne milletvekilinin vefatı nedeniyle yapılmış ve her iki koltuğu da CTP kazanmıştır.

Üçüncü ara seçim ise 2010 yılında UBP genel başkanı Derviş Eroğlu'nun Cumhurbaşkanı seçilmesi nedeniyle boşalan Gazimağusa'daki koltuk için yapılmış ve seçimi 2 oy farkla TDP adayı kazanmıştır.

Son ara seçim

25 Haziran'da yapılan ara seçimlerin önceki ara seçimlerden temel bir farkı bulunmaktadır. KKTC Seçim ve Halkoylaması Yasası'nda 2017 yılında yapılan değişikliklerle tüm ülke tek seçim bölgesi sayılmış, seçmenlerin tüm ülkedeki adaylara oy vermesi sağlanmıştır. Ancak, partilerin adaylarını mevcut 6 ilçe adayı olarak göstermesi ile ilçeleri esas alan tercihli ve karma oy uygulamasına devam edilmiştir. Dolayısıyla, boşalan milletvekilliği Lefkoşa ilçesinden olmasına rağmen tüm KKTC seçmenleri sandığa gitmiştir.

Sağın büyük partisi UBP, işadamı Ali Başman'ı, solun büyük partisi CTP ise partinin yarı resmi yayın organı olan Yenidüzen'de yazar ve SİM TV'nin kurucusu ve yayıncısı olan, aynı zamanda basın meslek örgütlerinde yöneticilik tecrübesi olan ve Kıbrıs Sorunu konusunda federal çözüm konusunda görüşleriyle bilinen Sami Özuslu'yu aday olarak gösterdi. Geçen yıl yapılan yerel seçimlerde ittifak yapan hükümetteki diğer partiler DP ve YDP ise kendi adaylarıyla seçime katıldı. Solun küçük partisi TDP ise eski hakim Tacan Reynar'ı aday gösterdi. Ancak, YSK tarafından adayın ikamet şartına uymadığı gerekçe gösterilerek, bu adaylık geçersiz sayıldı. Bağımsız adaylarla birlikte seçimde 13 aday yarıştı.

Seçim sonucunda CTP yüzde 43,76, UBP yüzde 37,97, DP yüzde 6,6 ve YDP yüzde 4,66 oy aldı. Seçime katılım oranı ise daha önceki genel ve ara seçimlere kıyasla oldukça düştü ve katılım yüzde 29,82 olarak gerçekleşti.

Üstel'in ikinci ara seçim hüsranı

UBP Genel Başkanı Ünal Üstel 2006 yılında yapılan ara seçimde partisini temsilen Girne adayı olarak seçime katılmış ve kaybetmişti. Bu defa parti genel başkanı ve Başbakan olarak seçimi kaybetmiştir. Diğer açıdan ara seçimin esas kaybedeni UBP olmuştur. Eğer kazansaydı 24 olan vekil sayısını 25'e (KKTC Meclisi 50 milletvekilinden oluşmaktadır.) çıkaracaktı. Bu başarısızlıkta temel etken parti içi örtülü liderlik yarışı ve bakanlık çekişmesi olarak gösterilmektedir. Ayrıca, UBP seçmenini sandığa götürememiştir. Bu duruma mazaret olarak, seçimin bayram tatili öncesine rastlaması ve Türkiye kökenli seçmenlerin Ada'dan ayrılması gösterilse de seçim tarihini 25 Haziran olarak belirleyen Meclis çoğunluğuna sahip UBP'li hükümettir.

UBP'ye göre daha sıkı parti disiplinine sahip CTP, seçmenlerini sandığa götürmede daha başarılı olmuş ve milletvekili sayısını 19'a çıkarmıştır. Geçtiğimiz yerel seçimlerde Lefkoşa'dan sonra en büyük iki ilçe olan Gazimağusa ve Girne belediyelerini kazanarak önemli bir başarı elde eden CTP, ara seçimi de kazanarak hükümet üzerindeki baskısını artırmıştır.

Hükümetin küçük ortakları beklenildiği gibi seçim barajı olan yüzde 5'ler civarı oy alarak pozisyonlarını korumuşlardır. Ara seçim TDP için de ciddi bir hayal kırıklığı olmuştur. Geçtiğimiz yıl yüzde 5'in altında oy alarak ilk defa Meclis dışında kalan TDP, hukukçu bir genel başkana ve adayı eski hakim olmasına rağmen geçerli bir aday gösterememesi ciddi bir prestij kaybıdır.

Seçim sonrası muhtemel gelişmeler

Seçimleri CTP'nin kazanması ve UBP'nin kaybetmesinin mevcut hükümetin bir süre devam etmesine olumlu etkisi olacaktır. Eğer UBP kazansaydı vekil sayısı 25'e çıkacak, HP'den ayrılan iki bağımsız vekilin desteğiyle ya tek başına hükümet kuracak ya da diğer iki ortaktan- muhtemelen YDP- birini devre dışı bırakarak iki partili bir hükümet kurabilecekti. Ancak, hükümetin devamının sağlanması tek başına yeterli görülmemelidir. Yerel seçimlerden sonra Kıbrıs Türk seçmeni iktidar partilerine ikinci uyarıyı yapmıştır. Eğer, önümüzdeki günlerde özellikle ekonomi ve iyi yönetim konularında gerekli adımlar atılmaz ise muhtemel erken ya da genel seçim ile Cumhurbaşkanlığı seçiminde CTP geçmişte olduğu gibi güçlü bir alternatif olarak durmaktadır.

Eroğlu'ndan sonra UBP güçlü bir parti liderine sahip olamamış ve son 13 yılda 6. Genel başkan olan Ünal Üstel'in de genel başkanlığı ara seçimden sonra tartışmaya açılmıştır. Özellikle, Üstel'in seçim bölgesi olan Girne'de ve muhtemel genel başkan adaylarının olduğu Lefkoşa'da UBP, CTP'nin gerisinde kalmış ve bu iki ilçedeki sonuçlar seçim sonucunu belirlemiştir. Bu sonuçlar yapılacak ilk UBP kurultayının oldukça çekişmeli geçeceğini göstermektedir.

Kıbrıs Türk demokrasisi geriliyor mu?

1976-2009 yılları arasında yapılan milletvekili seçimlerinde seçime katılım oranı yüzde 80'in üzerinde olmuştur. 2013 ve 2018 seçimlerinde ise sırasıyla yüzde 69 ve yüzde 66'ya düşmüştür. 2022'de yapılan seçimlerde ise bu oran yüzde 57'ye kadar gerilemiştir. Son ara seçimde yüzde 30'un bile altına düşmüştür. 1991 yılında muhalefet tarafından boykot edilen ara seçimde bile katılım oranı yüzde 67'dir. Bu oran dikkate alındığında, Kıbrıs Türk seçmeninin siyaset kurumuna azalan güvenini seçimlere daha az ilgi göstererek pasif bir şekilde ortaya koyduğu anlaşılmaktadır. Bu durum mevcut partilerin kendilerini gözden geçirme ihtiyacını ortaya çıkardığı gibi Kıbrıs Türk siyasetinde yeni oluşumlara da açık kapı bırakmaktadır.

Bununla birlikte, garantör ve KKTC'yi tanıyan tek ülke olan Türkiye Cumhuriyeti, KKTC'deki demokratik düzenin sağlıklı bir şekilde işlemesini her zaman desteklemiştir. Bilindiği gibi, 12 Eylül sonrası Türkiye'de 3 yıl seçimler yapılamamış, KKTC'de ise 1981 yılında hem milletvekilliği hem de Cumhurbaşkanlığı seçimleri yapılmıştır. Gelinen nokta itibariyle Türkiye tarafının da KKTC'deki seçimlere katılım oranının neden düştüğü üzerine dikkatle eğilmesi ve bazı hususları gözden geçirmesi gerekmektedir.