Klişe söylem ve gerçek arasında tefekkür dünyamız

Açık Görüş Kitaplığı / Murat Güzel
25.11.2017

‘Felsefî Gök Kubbemiz’ İlhan Kutluer’in klasik tefekkür dünyamızı anlamaya çalışan önceki çalışmalarının bir devamı ve açılımı niteliğinde. Kutluer, kitabında dile getirdiği gözlemlere dayanarak klasik tefekkür dünyamız üzerine farklı bakış açılarından yapılmış araştırmaların diyalojik okumalara imkân verecek şekilde anlamlı birikimler oluşturduğunu savlıyor.


Klişe söylem ve gerçek arasında tefekkür dünyamız

Türk kültür hayatında sık sık dile getirilen klişe düşüncelerden biridir güncel olgu ve olaylara dair tefekkürümüzün eksik olduğu; çünkü toplum olarak tarih boyunca düşünme konusunda müşkülpesentlik ettiğimiz. Bu sebeple de bir düşünme geleneği oluşturamadığımız ileri sürülür bu klişe çerçevesinde. Her klişede olduğu gibi bunda da doğru yanlar olduğunu söyleyebiliriz elbette ama donuklaştırılmış, neredeyse herhangi bir işe yaramaz, bu klişeyi dile getirirken amaçladıklarımıza dair herhangi bir yardım sunmayan bir ‘doğru’dur bu. Yani, aslında ‘yanlış’ olarak değerlendirilmesi, yanlış yanlar barındır-ması daha çok muhtemel bir içeriği dile getirmiş olmaktan başka bir şey yapmayız bu ‘klişe’yi defaatle tekrarlayarak. Bir tefekkür dünyamızın, geleneği-mizin ve birikimimizin aslında olmadığı gibi kısır tespitleri söylemekten öteye gitmez bu klişenin dile getirilişindeki asıl saikler. Böylelikle, bu klişeleri bel bağlayan söylemlerimizi de bazen bile isteye, çoğu kez bilmeden budadığımızı, etkinliğini azalttığımızı fark edemeyiz. Böyle bir klişeyi dile getir-mekle kendi ‘saf’, ‘farklı’ ve ‘yeni’ söylemimize alan açmaya çabalarken, aslında onun dayanması gerekli mesnet noktalarını yok etmişizdir. Fikri farklı-lıkların, dönüşümlerin kendini ibraz edip doğrulanmayı talep edeceği bir mercidir halbuki fikri gelenek ve alışkanlıklar. Bu türden bir fikri gelenek ve alışkanlıkların olmadığını ısrarla ileri sürmek ise en baştan doğruluk ve farklılık talebimizi bozguna uğratır.

Görmemize engel ne?

Klasik tefekkür dünyamızı, geleneğimizi yok sayan bu tür klişe düşüncelere karşı üzerimize düşenin bu klişeleri dile getirenlerin ısrarcılığa karşı baş-ka bir ısrarlı tutumu sahiplenmek olduğu izahtan varestedir. Bu ikinci tutum klasik düşünce dünyamızın tıkanmış olduğu ileri sürülen atardamarlarının canlılığını işaret eden, bu geleneğin var olan sorunlarımızın çözümüne katkı sunacak unsurlarındaki hayatiyeti ortaya çıkartan bir bakış açısını ısrarla işle-meyi, gündeme getirmeyi gerektirir. Tekrara düşmeden ya da tekrarlardaki farklılıkları özenle analiz etmemize yol açacak bir dikkatle fikri meselelerimizi tartışmayı gerektiren böylesi bir tutum hem klasik tefekkür dünyamızın süregelen devamlılığını açığa çıkaracak hem de böylelikle bu devamlılık içinde değişen, farklılaşan unsurların birikimini görebilmemiz kolaylaşacak.

İslam felfesefesi alanında velud çalışmalarıyla tanıdığımız bir akademisyen-müellif Prof. Dr. İlhan Kutluer. Felsefî Gök Kubbemiz Kutluer’in klasik tefekkür dünyamızı anlamaya çalışan önceki çalışmalarının bir devamı ve açılımı niteliğinde.  Prof. Dr. Kutluer, kitabında dile getirdiği gözlemlere dayanarak  klasik tefekkür dünyamız üzerine farklı bakış açılarından yapılmış araştırmaların diyalojik okumalara imkân verecek şekilde anlamlı birikimler oluşturduğunu savlıyor. Ele aldığı meseleler çerçevesinde Müslüman entelektüel geleneğin ana akımlarına, kelam ve tasavvuf disiplinlerine de eğilen Kutluer, bu meselelere bakarken felsefî bir tutumu öne çıkarıyor. Felsefi Gökkubbemiz’i rasat eden bakışıyla Prof. Dr. Kutluer’in kitabı tefekkür dünya-mızda ihmal edilmemesi gerekli bir birikimi vurguluyor.

Müslüman Kardeşler ve Seyyid Kutup

Çağdaş İslami hareketler içinde en önemlisi bir teşkilat yapısı çerçevesinde gelişen Müslüman Kardeşler hareketidir belki de. Etkileri Mısır’dan Suriye, Filistin ve diğer Arap ülkelerine kadar birçok ülkeye yayılmış bu hareket içinde öne çıkan müelliflerden biri de Seyyid Kutup elbette. Arap Baharı ve darbe ile sonuçlanan Mısır devrimi esnasında Müslüman Kardeşler üzerinde epey spekülasyon üretilmişti. Gadban kitabını teşkil eden üç farklı yazıda gerek Müslüman Kardeşler hareketini inceliyor, bu spekülasyonları çözümlüyor, gerekse Seyyid Kutup’un fikirlerine 11 Eylül 2001 saldırılarının ardından  yöneltilen nefret yüklü ithamları ele alıyor, eleştiriyor. Müslüman Kardeşler, Seyyid Kutup ve Gelecek, M. M. Gadban, Pınar, 2017 

Tragedyalardan günümüze siyasallık

Modern siyasallığı kavramaya dönük felsefi bakışlarda klasik Yunan tragedyalarının önemli bir kaynak olarak ele alındığını görürüz. 20. yüzyılın büyük filozofu Martin Heidegger’in deyişiyle bu tragedyalar, bir yerde Batı düşüncesinin başlangıcında yer alan köken metinleridir. 1990’lardan bu yana giderek zenginleşen tragedya ve siyaset felsefesi literatürüne mütevazı bir katkı amacıyla tasarlanan kitap klasik tragedyanın demokratik Atina’nın yüzüne tuttuğu aynaya yakından bakarak günümüzde kamusal tartışmalara konu olan çeşitli problemleri tragedyaların sunduğu imkânlarla düşünmeyi hedefleyen yazılar içeriyor. Siyasalın Peşinde, haz. Devrim Sezer, Nazile Kalaycı, Metis, 2017

@uzakkoku