Kolombiya Barış Süreci’nden Türkiye için ders çıkar mı?

Doç. Dr. Mehmet Özkan / Polis Ak. Öğretim Üyesi & TIKA Kolombiya Koordinatörü
7.05.2016

Kolombiya’daki barış süreci çatışmalara rağmen üç yılı doldurdu. Sorunların özü farklı olsa bile Türkiye olarak Kolombiya’daki süreçten format, planlama ve farklı aktörlerle ilişkiler anlamında alınacak bir tecrübe paylaşımının olduğu aşikardır.


Kolombiya Barış Süreci’nden Türkiye için ders çıkar mı?

Geçen haftalarda İngiltere merkezli DPI tarafından organize edilen ve Akil Adamlar heyetinden bazı üyelerin de yer aldığı Türkiye’den bir grup siyasetçi ve akademisyen Kolombiya’daki barış sürecini yakından incelemek ve eğer varsa Türkiye için dersler çıkarmak amacıyla Kolombiya’ya bir ziyaret gerçekleştirdi. Bu ziyaret sonrası Kolombiya tecrübesinin Türkiye’de kısmen de olsa tartışılmaya başlanacak olması kuvvetle muhtemel olmasına rağmen, gerçekten Kolombiya barış sürecinden Türkiye için dersler var mı? Her iki ülkedeki sorunun doğası, oluşum süreci, dönüşümü ve en önemlisi ana tartışma konuları farklı olsa bile aslında Kolombiya tecrübesinden birkaç başlık altında bazı tecrübeler çıkarılabilir. Fakat bu yazının amacı Türkiye’deki süreçle doğrudan bir karşılaştırma yapmak değil, aksine bu yazı vesilesiyle Kolombiya tecrübesinin özünü okuyan herkesin kendi çıkarımlarını yapmasını sağlayacak bir şekilde kıtada bulunan bir akademisyenin gözünden Kolombiya tecrübesini maddeler halinde Türkiye okuyucusuna sunmaktır.

Bir tür kriminal örgüt

Öncelikle çok kısa bahsetmek gerekirse Kolombiya’da devlet ile FARC gerillaları arasında yaşanan savaş 50 yıllık bir geçmişe sahip olup daha çok kırsal alanın kalkındırılması, köylüler ve sol ideolojik ütopya ile 1960’larda başlayıp zamanla uyuşturucu ticaretinin kontrolü, fidye için adam kaçırma ve kontrol ettiği bölgelerde devlet gibi kural koyma ve tahakküm etmeye evrilmiş bir sorundur. Zamanla ideolojik anlamda sosyal tabanını kaybeden FARC birçok Kolombiyalının gözünde artık ideolojik temelli bir mücadele örgütü olmaktan çıkıp bir tür kriminal örgüte dönüşmüştür. Daha önce dört defa barış görüşmeleri yapılmış fakat burada detayına giremeyeceğim sebepler dolayısıyla hepsi başarısızlığa uğramıştır. 2012 Kasım’ında başlayan son barış görüşmelerinin önümüzdeki aylarda nihai bir anlaşmayla sonuçlanması beklenilmektedir. Peki Kolombiya tecrübesinin özü nedir? Bu tecrübe nasıl okunmalıdır?

İlk olarak Kolombiya barış sürecinin özü kısaca ifade edilecek olursa şu söylenebilir: barış süreci bir ateşkes ve ateşkes bir barış değildir, barış görüşmeleri ve çatışma aynı anda devam edebilir. İşte bu yaklaşım sebebiyle taraflar arasında ilk anlaşılan nokta görüşmeler süresince askeri operasyonların kesilmeyeceği aksine normal bir şekilde devam edeceği ve aynı zamanda nihai anlaşma imzalanıncaya kadar hiçbir anlaşmanın imzalanmış sayılmayacağıdır. Bu temel anlayış çerçevesinde Kolombiya hükümeti barış görüşmeleri sürerken bir üst düzey FARC liderini çatışmalarda öldürmüş ve geçici olarak süreç durmasına rağmen görüşmeler tekrardan başlamıştır. Aynı şekilde FARC saldırılarına devam etmiştir. Sürecin ilerleyip geri dönülmez bir noktaya gelmesiyle beraber taraflar fiili olarak adı konulmamış bir ateşkesi süreçte güvenilirliklerini göstermek için uygulamaya koymuşlardır. Fakat bu durum yine de bir tür resmi ateşkes ilanı ile tescillenmemiştir.

Kolombiya tecrübesinin ikinci özü askeri olarak yenilmemiş hiçbir örgüt masaya oturmaz, oturma gereğini hissetmez şeklinde özetlenebilir. Eğer 2002-2010 yılında devlet başkanlığı yapan Alvaro Uribe, Amerika Birleşik Devletleri’nin Kolombiya Planı politikası çerçevesindeki desteği sayesinde FARC’a askeri anlamda ciddi bir ağır yenilgi yaşatmasaydı, bugün için FARC masaya oturmuş olmazdı. 1990’lar Kolombiya’da FARC’in askeri anlamda en güçlü olduğu dönemlerdi. Dolayısıyla 1998-2002 yıllarında yapılan barış görüşmelerinde FARC aslında devletle dalga geçmiş ve çok realist olmayan bir şekilde masaya oturmuştu. Doğal olarak başarısız bir şekilde bir nevi fiyasko ile sonuçlanan bu görüşmelerin sonucundan Kolombiyalı siyasetçilerin çıkardığı temel ders, eğer FARC askeri olarak köşeye sıkıştırılmazsa gerçekçi bir barış sürecinin gerçekleşme ihtimalinin neredeyse sıfıra yakın olduğudur. Dünyadaki bütün barış görüşmelerine bakıldığı zaman aslında barış demek askeri anlamda yenilen tarafın onurlu bir çıkış sonucu daha demokratik anlamda ve farklı bir formatta fikirlerini siyasete taşımasından ibarettir. Dolayısıyla bugün Kolombiya’da FARC ister sırf bu askeri yenilgi sonucu kendisi açısından siyasal parti olarak meclis içinde siyasi fikirlerini savunmayı en iyi çıkış yolu olarak görmektedir. Devlet de bu şekilde bir çıkış yolunun siyasi, psikolojik ve hukuki altyapısını yapmaktadır.

Bölgesel barış

Kolombiya’dan çıkarılacak üçüncü ders, bölgesel ve küresel anlamda çatışmanın devam etmesine ya da terör örgütüne destek veren ülkelerin süreç içerisine çekilmesi ya da onların zimmi desteği alınmadan barış sürecinin ömrü uzun değildir. Bunun farkında olan Devlet Başkanı Juan Manuel Santos iktidara geldiği 2010 yılında ilk olarak FARC’a destek veren Venezuela, Ekvator ve Küba gibi ülkelerde ilişkileri iyileştirmiş ve onları süreç içerisine çekmiştir. Barış görüşmeleri başladığında Venezuela ve Küba’nın desteğini yanında hisseden Kolombiya bu şekilde hem FARC’i kısmen yalnızlaştırmış hem de bunun bir Kolombiya barışı değil aynı zamanda bölgesel barış olduğu mesajını net olarak vurgulamıştır. İşte bu sebeple FARC ile Norveç’te başlayan görüşmeler uzun süredir Küba’da devam etmektedir. Diğer radikal sol örgüt olan ELN ile yeni başlayan resmi görüşmeler ise Ekvator’da sürdürülmektedir.

Kolombiya sürecinden çıkarılması gereken dördüncü nokta aslında birinci maddede bahsedilen ilk şartın hem devlet hem de örgüt için rahatlatıcı ve gerektiği zaman tabanına karşı zor durumda kalmamasının önünü açmıştır. Barış görüşmeleri ve çatışmaların aynı anda sürmeye devam etmesi eğer süreç içerisinde bir tarafın kötü niyetinin ortaya çıkması halinde diğer tarafın tabanına karşı yeni politikasını anlatmakta işini kolaylaştıracaktır. Dolayısıyla ateşkesi barış olarak görmeyen ve her zaman bir şüphe ve ihtiyatı içerisinde barındıran bu yaklaşım, görüşmelerin muhtemel bir sebeple sona ermesinden dolayı taraflara en az zarar görme şansını vermektedir. Kolombiya’daki barış görüşmeleri süreci içerisinde yer yer görüşmeler çatışmalar sebebiyle durmuş ve hiç kimse diğerini ateşkesi bozdu şeklinde bir yaklaşımla suçlayamamıştır.

Halk ihtiyatlı

Beşinci olarak Kolombiya tecrübesinden çıkarılması gereken ders halkın sürece inanması için zamana ihtiyaç olduğudur. Her barış görüşmesinde sürecin sağlığı açısından halkın sürece inandırılması bir tür hayatiyet meselesidir. Bütün barış görüşmelerinde halk sürece her zaman ihtiyatla yaklaşır ve ancak süreç içerisinde kendi hayatında bir gerçekçi değişim görürse sürece yönelik inancı artar. Kolombiya’da daha önce yapılan barış görüşmeleri dolayısıyla halk ilk başlarda ne devletin ne de örgütün samimiyetine inanmıştır. Görüşmelerde son aşamaya gelinmiş olmasına rağmen Kolombiya’da barış anlaşmasını halk oylamasına sunacak referandum da halkın bu anlaşmaya evet diyeceğinin bugün için bile bir garantisi yoktur. Barış süreci konusunda çok ciddi bir şekilde sosyal anlamda kutuplaşan Kolombiya toplumu anacak aşamalı bir şekilde barış sürecinin ciddiyetine inanmaya başlamıştır. 3 yıllık bir sürecin sonunda bile hala bu sürece inananların sayısı %60’ları bulmamaktadır. Dolayısıyla süreçlerin iyi şekilde dizayn edilerek, çok fazla başarısız görüşme süreci yasamadan başarılı bir şekilde bitirilebilecek süreçlere halkın ikan edilmesi çok daha kolay olabilmektedir. Henüz süreç tamamlanmamış olsa da Kolombiya’daki barış süreci bugün için uluslararası toplum tarafından satın alınmış, çok iyi bir şekilde dizayn edildiği için sağlam temeller üzerinde yürüyen bir süreçtir. Aynı zamanda format ve içerik olarak kendisini süreç içerisinde yaşanan sorunlara karşı yeniden yapılandırabilen bir süreç olduğu için Kolombiya’daki barış süreci sayısız sorun ve askeri anlamda devam eden çatışmalara rağmen üç yılını doldurmuş dördüncü yıla girmiştir. İçerik anlamda sorunların özü farklı olsa bile Türkiye olarak Kolombiya’daki süreçten format, planlama ve farklı aktörlerle ilişkiler anlamında bir uygulama tecrübesi alınacak tecrübe paylaşımının olduğu aşikardır.

[email protected]