Kör kâhinin asası: Kızılcık

Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut/ Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü
10.12.2021

İnsanlık tarihindeki yeri M.Ö. 10 binli yıllara kadar takip edilebilen kızılcık, Sümercede "ilianuum" kelimesiyle bilinen meyvedir. Dallarından meşhur Frig efsanesindeki Gordion Düğümü, ağacından ise Yunan mitolojisinin kör kâhini Teiresias'ın göz olarak kendisine yön tayin etmesini sağlayan bastonu yapılmıştır.


Kör kâhinin asası: Kızılcık

Kızılcıkgiller (Cornaceae) familyasına mensup bir ağaç türü olan kızılcık (Cornus mas), Oğuz Türklerinin bilinen en eski destansı öykülerinden biri olduğu kabul edilen Dede Korkut Kitabı'nda "kızıl" kelimesi ile "çuk" ekinin birleşmesinden teşekkül eden "kızılçuk" şeklinde geçen ve 5 ila 8 metre boy aralığına ulaşabilen çalımsı bir bitkidir. Soğuk kış aylarında yapraklarını dökmekle birlikte -35 derecelere kadar soğuk havaya dayanıklıdır. Onlarca türü vardır ve insanlık tarihinin en eski dönemlerinden beri bilinmektedir.

Ünlü düğüm onunla yapıldı

İnsanlık tarihindeki yeri M.Ö. 10 binli yıllara kadar takip edilebilen kızılcık, Sümercede "ilianuum" kelimesiyle bilinen meyvedir. Dallarından meşhur Frig efsanesindeki Gordion Düğümü'nün, ağacından ise Yunan mitolojisinin kör kâhini Teiresias'ın (ona adeta göz olarak kendisine yön tayin etmesini sağlayan) bastonunun yapıldığı kızılcık, ağırlıklı olarak kuzey yarımkürenin ılıman kesimlerinde yetişmektedir. Fazla toprak seçmediği için yetişme alanı oldukça geniş olsa da, anavatanı bir zamanlar yerliler tarafından birçok hastalığa şifa olarak kullanıldığı bilinen Amerika, Anadolu, Avrupa ve Kafkasya'dır. Gerek yabani gerekse kültür formları ile Bolu, Samsun, Trabzon, Zonguldak, Erzurum, Bursa, Yalova, Malatya, Mersin, Tekirdağ, Çorum ve Giresun gibi şehirlerimiz başta olmak üzere Anadolu'nun hemen her tarafında yoğun olarak görülmektedir. Bununla birlikte Türkiye'deki kızılcıkların büyük bir bölümünün doğal ve kendiliğinden yetişen kızılcık türlerine ait olduğunu vurgulamak gerekir.

'Kızılcıklar oldu mu?'

Anadolu'nun muhtelif yerlerinden şeytan aldatan (Malatya), zoğal, ergen (Isparta ve Eskişehir), eyren, eyir, eğren, kevren, kiren (Sinop ve Samsun), kızılcık kirazı ve kiran gibi isimlerle de bilinen kızılcığın her iki yüzü de hafif tüylü ve iyi bir tanen kaynağı olan koyu yeşil yaprakları vardır. Çok yavaş gelişen ağacı 50 yaşına geldiği zaman bile ancak 10-15 cm çapına ulaşabilmektedir. Ortalama ömrü yüz yıl olsa da, çok daha uzun süre yaşayan kızılcık ağaçları da mevcuttur. Örneğin Malatya'nın Yeşilyurt ilçesine bağlı olan Barguzu mahallesinde bulunan bir kızılcık ağacı yaklaşık 400 yaşındadır.

Kuru ve balçıklı topraklarda tohumlar aracılığıyla yetişerek erkenden, kış sonu ve bahar başında açan sevimli ve küçük sarı çiçekleri ile kızılcık ağacı, eliptik biçimli, sert çekirdekli, etli ve sulu olmasının yanında kırmızı renkli, lifli, buruk ve ekşi bir tadı olan meyvesini biraz geç vermektedir. Bir başka ifadeyle aceleci değildir. Lif oranı yüksek olduğu için esnek ve dayanıklı olup yoğunluğu dolayısıyla suda batan, kendisinden kâğıt hamuru yapılabilen ve süs bitkisi olarak da kullanılan kızılcık ağacının odunundan baston (Zonguldak'ın meşhur "Devrek Bastonu" kızılcık ağacından yapılmaktadır) ve asa, vurduğu yerde tahribat oluşturmadan fiziksel acı meydana getirdiği için eskiden çocukları terbiye etmek için kullanılan kızılcık sopası, sandalye ve çeşitli araç gereç sapları yapılabilmekte, ağacının kabuklarından boya üretilebilmektedir.

Şifa çorbası

Taze veya kuru bir şekilde tüketilebilmesine ilave olarak yapıştırıcı, tarhana (un, kızılcık pulpu ve tuz ile yapılan, kızılcık tarhanası ya da ekşili tarhana olarak bilinen ve özellikle de vücut direncini arttırdığı için soğuk algınlığına şifa olduğuna inanılan, buna bağlı olarak da "şifa çorbası" olarak adlandırılan çorbadır), hoşaf, marmelat, reçel, jel, esans, pestil, ezme, pekmez, şurup, şıra (Sakarya'nın Kızılcık Şırası meşhurdur), likör ve meyve nektarı yapımında da kullanılan kızılcığın meyvesi kaynatılarak kapalı kaplarda uzun süre saklanabilen lezzetli bir içecek elde edilebilir. Zeytin gibi salamurası da yapıldığı gibi, çekirdek ve yapraklarından çay ve kahve de üretilmektedir.

Birçok antioksidanı bünyesinde barındırmakta olup özellikle tohum ve yapraklarından elde edilen bileşimlerle geleneksel tıpta önemli bir yeri olan kızılcık, insanlar tarafından asırlardan beri güçlü bir şifa kaynağı olarak görülmekte ve kullanılmaktadır. Amerika ve Orta Asya kökenli kültürlerde önemli yeri olan bu meyve, yüksek miktarda C vitamini içermektedir. Öyle ki kızılcıkta bulunan C vitamininin miktarı, bu vitaminin deposu olarak bilinen portakalda bulunandan iki kat daha fazladır. Öte yandan yüzde seksenden fazlası su olan kızılcıkta yalnızca C vitamini değil, aynı zamanda K, E, A ve B vitaminleri de bulunmakta ve bunlara protein ve karbonhidrat da eşik etmektedir. 100 gramında ortalama 300 kalori bulunan kızılcıkta ayrıca sodyum, potasyum, karbonhidrat, diyet lifi, şeker, protein, kalsiyum, demir ve magnezyum da vardır ki bu maddeler söz konusu meyvenin farmakolojik açıdan ne kadar zengin olduğunu göstermektedir.

1970'li yıllardan itibaren dünyanın birçok yerinde bilimsel çalışmalara konu olduğunu, ülkemizde ise 1998 yılında Malatya'daki Meyvecilik Araştırma Enstitüsü tarafından üzerinde çalışılmaya başlandığını bildiğimiz kızılcığın içeriğinde başka maddeler de vardır. Yine 2021 yılında yapılan bir çalışmayla da gösterilen kızılcık antioksidan ve antiviral ajan olarak çağımızın vebası covidden korunmada ve hatta tedavisinde kullanılmıştır. Örneğin kanser ve diyabetle mücadele eden ursolik asit, uyku hormonu olarak bilinen melatonin, vücut için adeta bir koruyucu ordu olma işlevi gören flavanoidler, kansere karşı mücadele eden hücre koruyucusu kateşin, epikateşin ve terpenoid ile ateş düşürmeden yara iyileştirmeye dek birçok olumlu etkide payı olan iridoit türü maddeler bunların yalnızca bir bölümünü meydana getirmektedir. Özetlediğimiz içeriği ile bakterilere (antibakteriyel), alerjilere (antihistaminik ve antialerjik, kanser hücrelerine (antikanserojen) ve mikroplara (antimikrobiyel) karşı mücadele eden bir yapısı olan kızılcık, aynı zamanda sıtma (antimalaryal) ve diyabet (antidiyabetik) ile de savaşan bir farmakolojik yapıya sahiptir. Gerek dünyada gerekse ülkemizde kızılcık hapının yaygın bir kullanım alanına sahip olması bu durumun bir yansımasıdır.

Sağlık kaynağı bir meyve

İnsan sağlığı açısından faydaları saymakla bitmeyecek olan kızılcık, kandaki pıhtılaşma oranını arttırmasına ilave olarak iyi bir ateş düşürücü ve ishal kesicidir. Zengin muhteviyatında kılcal damarları sağlamlaştırarak esneklik oranını yükselten, kan basıncını olağan seviyede tutan, kolesterolü ve yüksek tansiyonu düşüren, kan şekerini düzenleyen ve uykusuzluk problemini önleyerek vücudun biyoritmini düzene sokan maddeler vardır. Kalp ve damar sağlığı açısından faydalıdır. Ayrıca kalp krizi ve felç gibi rahatsızlıklar geçirenlerin iyileşme süreçlerini hızlandırmaktadır ve yine sıtma, kalın bağırsak iltihapları, karaciğer zafiyeti ve ağız yaralarına da şifadır. Başta göğüs, kolon, akciğer ve prostat olmak üzere birçok kanser türüne karşı mücadele etmekte, kanserli hücrelerin büyümesini engelleyerek koruyucu işlev görmektedir. Halk arasında yaygın olarak deri hastalıkları ve metabolik rahatsızlıklara karşı kullanılır. Aynı zamanda kızılcıktan dizanteri ilacı da yapılmaktadır.

Diş etlerini koruyor

Kızılcıkta bulunan proantosiyanidin maddesi diş etleri üzerinde koruyucu bir tabaka meydana getirerek dişleri korumakta, tartar ve plak gibi diş sorunlarının önüne geçerek beslenme sürecinde alınan asitlerin dişlere verdiği zararı minimize etmektedir. Antiseptik niteliklerinden dolayı yaraların iyileştirilmesi için birebir olan kızılcık, mikropları etkisiz hale getirmekle kalmamakta, aynı zamanda yoğun antioksidan içeriği dolayısıyla parlaklık vererek yaşlanma etkilerini azalttığı cilde de ziyadesiyle iyi gelmektedir. Evde kolaylıkla yapılabilecek basit bir kızılcık maskesi ile cildi sıkılaştırmak mümkündür.

Kızılcığın faydaları bu kadarla sınırlı değildir. Suyu, şerbeti ve hoşafı idrardaki asit miktarını arttırmak suretiyle böbrek taşı rahatsızlıklarına iyi gelmekte, ilave olarak böbrekte taş oluşumunu da engellemektedir. İdrar yolu enfeksiyonları için iyi bir şifadır. Obezite ve diyabet riskini azaltmakta, sinirleri koruyucu ve hafıza kaybını önleyici niteliğiyle beyin sağlığına yarar sağlamakta, ayrıca cinsel gücü arttırıcı etkiye sahip olduğu düşünülmektedir. Özellikle çay olarak tüketildiğinde soğuk algınlığı, grip ve nezle gibi viral rahatsızlıkların tedavisinde etkin bir mücadele aracıdır. Nitekim bağışıklık sistemini tahkim ederek vücut direncini arttırmakta, mideye yönelen zararlı bakterileri bertaraf ederek mide sağlığını olumlu etkilemekte ve sindirim sistemini güçlendirerek ülser türü rahatsızlıkları ferahlatmaktadır.

[email protected]