Koyu kelimeler yerine gözlerim geçer mi?

Mustafa Çiftçi / Yazar
10.07.2020

Gözlerimin ne dediğini çözemiyorum. Artık anneme de sormayacağım. Anneme sordukça mesele derinleşiyor. Hem annem benim gözlerin kelimelerini yakalamak için yola düştüğümü anlarsa benim sevdalı olduğumdan şüphelenir diyorum. Korkuyorum. Sevdamın aşikar olmasından korkuyorum. Korktuğum başıma gelmesin diye dua ediyorum.


Koyu kelimeler yerine gözlerim geçer mi?

Ben o vakitler Kayahan dinlerdim. Melankoli diyordu. Ben ne için melankolik olacağımı bilmiyordum. Uzaktan sevdiğim, yanıp kül olduğum kişiyi düşünürsem uykumu alamam diyerek gece düşünmüyordum. Sabaha ertelenmiş oluyordu beni melankoliye sevk etmesi muhtemel sevdam. Böyle tedbirli olmayı Annemden bellemiştim. İnsan annesinden bellediklerini tez zamanda unutamıyor. Anneme sevdamdan bahsedebilseydim. Beni uyutmamasına izin vermiyorum anne yatar yatmaz uyuyorum derdim ki içi rahat etsin. Ama diyemedim hiçbir şey. Annemden gizli iş yapmanın huzursuzluğu ve Kayahan’ın melankoli ve nostalji şarkıları ile beraber sevmeye devam ettim. Sevmek öğretilmez ama nasıl sevda derdi çekilir bir söyleyen olsa hiç fena olmazdı. El yordamıyla sevda çekmek biraz maliyetli oluyor. Mesela derste hocanın ne dediğini anlamıyorsunuz. Hoca görünmez bir perdenin ardından bazı hareketler yapıyor ama ne yapıyor tam olarak bilemiyorsun.

Okulda sevdalı olmak

Ayrıca okulda sevdalı olduğun zaman sersemliyorsun ve her yerde hakkını yiyorlar. Yemek sırasında önüne geçip köfteleri bitirenler mi dersin. Kantinde tost almak için sıra beklerken ne için beklediğini unutup tost yerine cips alıp kantinde dolaşıp durmak mı dersin daha türlü çeşit sersemlikleri oluyor insanın. Ama bir metot kitabı olsaydı sevda çekmenin, ben o kitaba bakarak yerli yerinde bir sevdalı olurdum. Ben kitaplardan öğrenmek ve öğrendiğini aklında tutmak konusunda pek mahirim. Bazıları kitabı sevmez dinlemeyi sever. Bence okumak dinlemekten daha kalıcı oluyor. Mesela ben Kayahan şarkılarını dinliyorum ama orada ne söylenirse söylensin uçuyor, kaçıyor, dağılıyor ama okuduklarım öyle değil. Okuduklarımı anneme de anlatıyorum. Annem ne iyi bir dinleyici. Hiçbir sözümü yere düşürmüyor. Benim akıllı oğlum diyor her dinlediğinin sonunda.

Ben de annemle beraber radyodan arkası yarınlar dinliyorum. Bence arkasını yarın değil de hemen anlatsalar ne güzel olur diyorum. Annem o zaman tadı kaçar diyor. Ertesi günü beklemeyi annem kadar beceremiyorum. O sebepten kendim arkası yarınlar yazıyorum. Ama arkasını yarına bırakmıyor hemen söylüyorum. Keşke her şey böyle olsa. Mesela sevdamla konuşabilsem o da beni sevdiğini söylese. Hiç uzatmadan olsa bitse.

Sadece seviyorum

Çok sabırsızsın oğlum diyor arkadaşım. Ben sabırsız değilim dünya yavaş oğlum diyorum. Sevsinler senin hızını diyor bana gülüyor arkadaşım. Neymiş efendim ben yavaş adammışım. Böyle olduğum için de sevdamla konuşamıyormuşum. Bi karar verin ben yavaş mıyım yoksa hızlı mıyım. Sevdamla konuşmanın hızlı olmakla ne alakası var? Ben ne konuşacağımı bilmiyorum. Ben sadece seviyorum o kadar. Söyleyeceklerim bundan ibaret. Ama sevmek çok koyu bir kelime. Arkadaşlarım “koyu kelime” ne demek bilmiyorlar. Ben onlara tek tek anlatıyorum. Bazı kelimeler koyudur. Kıvamı katı bir nesneye yakındır. O kelimeler çok anlam içerir. Su kattıkça çoğalan meyve suları gibidir. Mesela şiirler çoğunlukla koyu kelimelerdir. Kendisi küçük manası büyük kelimelerdir. Arkadaşlarım benim boş konuştuğumu düşünseler de bence koyu kelimeler var. Hep var oldular. Benim seviyorum demek de koyu bir kelimedir. İçinde ne çok şey vardır. O çok şeyleri söylemeye benim kelimelerim yetmez. Zaten kelimelerim yetseydi söylerdim. Benim sadece seviyorum demeye dilim döner. Ancak seviyorum diyebilirim. Yani diyebilmek gücünü bulursam sevdama “seviyorum” diyebileceğim. O güne kadar bu kelimeyi daha da koyu yapmaya uğraşacağım diyorum. Şarkı dinlerken, ekmek yer, su içerken hep o kelimeyi daha koyu yapmanın derdindeyim. Ekmek yiyişim zayıflamış olacak ki annem şüpheleniyor. Nedir derdin diyor. Seviyorum yetmez mi diyemiyorum. İştahım kaçtı bir daha tutamadım diyorum. Tut kanadından getir sofraya açılsın iştahın. Adamı hasta etme diyor babam. İnsanın hiç umulmadık anda babasından böyle sert şeyler duyması çok yıkıcı oluyor. Benim iştahım tümden kaçıyor. Sofra da ekmek de sizin olsun ben yatmaya gidiyorum diyorum. Ama babam sofraya küsülmez deyip kolumdan çekiyor beni. Ben sofraya değil size küstüm diyorum. Anneye babaya da küsülmez diyor annem. Ben bu küskünlüğümü hangi duvara asayım o zaman diyorum, gülüşüyorlar. Hem küsmüş hem şairmiş oğlumuz diyor başımı okşuyorlar. Bir okşamalık ömrü varmış küslüğümün. Hemen uçup gidiyor küslüğüm. Tekrar yemeye başlayamasam da su içiyorum. Su içince nereye gideceğini nasıl biliyor? Bu suya bu akılları kim belletti diyorum. Benim akıllı sorularım onları neşelendiriyor. Bu soruları benim zekama delil sayıyorlar. Ne zeki bir şey bizim yavrumuz diye bir hoş oluyorlar. Sizin zekamı övdüğünüzün yarısı kadar sevdiğim de beni övse. Yani benim ne kadar akıllı bir şey olduğumu görse diyorum içimden. Ama insan anne babasına kolayca gösterdiği pırıltısını sevdiğine sunamıyormuş anlıyorum. Sevdiğime koyu, çok koyu kelimeler hazırlamaya devam ediyorum. O sırada bir filmde görüyorum. Gözler yalan söylemez diyorlar ben hiç anlamıyorum. Gözlerin dilinden kim anlarsa onunla konuşalım diyorum. Annem gülümsüyor. Ben bu gülümsemeleri pek iyi bilirim. Senin aklın yetmez gülümsemesi bu. Evet, gerçekten aklım yetmiyor. Gözlerin konuşabildiğini hem de hiç yalansız konuştuklarını düşünüyorum. Ama aklım almıyor. Belki ben de koyu kelimeler bulmaya bu kadar uğraşmam, gözlerimle konuşurum diyerek bi hevesleniyorum ki sormayın. O hevesle ayna karşısında saatler harcıyorum. Gözlerin yalansız konuşmalarından bir kelime yakalasam işi çözerim gibime geliyor. Ama olmuyor. Benim gözlerimin konuşabildiğine dair en ufak bir delil bulamıyorum. Gözlerimin ne dediğini çözemiyorum. Artık anneme de sormayacağım. Anneme sordukça mesele derinleşiyor. Hem annem benim gözlerin kelimelerini yakalamak için yola düştüğümü anlarsa benim sevdalı olduğumdan şüphelenir diyorum. Korkuyorum. Sevdamın aşikar olmasından korkuyorum. Korktuğum başıma gelmesin diye dua ediyorum.

[email protected]