Kültür daima dolaylı, daima çelişkilidir

MURAT GÜZEL / Açık Görüş Kitaplığı
28.01.2017

‘Tarihin İronileri’nde Stuart Hall ile Annie Paul, Jamaika’ya dönüş konusundan görsel sanatlar ve siyahi sanatçılara, diasporadan tembel alimlere kadar bir çok mevzuyu mütalaa ediyor.


Kültür daima dolaylı, daima çelişkilidir

İngiltere’de 1980’li yıllarda yayınladığı bir dizi makaleyle Avrupa ve Amerika’da gerek akademik çevrelerde gerekse sol-sosyalist çevrelerde bugün Cultural Studies adıyla bildiğimiz alanın itibar kazanmasına yol açan Jamaika kökenli melez bir entelektüel Stuart Hall.

Kültürel çalışmalarla ilgilenmesini hayatın sadece ekonomik açıdan belirlenmediğini düşünmesiyle açıklayan Hall’ün, kaba Marksizm’in öngördüğü “Ekonomik belirlenimcilik”le tartışmayı hiç elden bırakmayan bir entelektüel olarak hem Marksizmle hem de neo-liberalizmle yaptığı polemikler onu proleterler ya da kitle kültürü hakkında hiçbir bilgileri olmadığı halde kitleler ya da işçi sınıfı adına konuşan alışageldik solcuların, “komünistler”in aksine, özelde işçi sınıfının kültürünü ve daha genelde popüler kültürü araştırmaya yöneltmişti.

Medya ve iletişim çalışmalarında ve daha genelde kültürel çalışmaların hemen her alanında kendisine sık sık referans verilen Stuart Hall’ün düşüncesi üstüne 2004’te Jamaika’da düzenlenen bir konferansın ardından Annie Paul’ün Hall ile yaptığı bir röportaj metninden oluşuyor Tarihin İronileri. Röportajda Hall ile Paul, Jamaika’ya dönüş konusundan görsel sanatlar ve siyahi sanatçılara, diasporadan tembel alimlere kadar bir çok mevzuyu mütalaa ederek Hall’ün düşüncesinin temel izleklerini sürüyor.

Bilgi pervasız olmak zorunda

Kültürü asla tek boyutlu düşünmediğini vurguluyor Hall; ona göre kültür “asla tamamen olumlu ya da büsbütün olumsuz değildir. Daima dolaylı, daima çelişkilidir; olumlu ve olumsuz tarafları birlikte ele alınmalıdır.”

Gramsci’nin organik aydınlar ile geleneksel aydınlar arasında yaptığı ayrımı ödünç alan Hall, geleneksel aydınların bilginin mevcut ve müesses yapısını yeniden üretmekten başka bir şey yapmadıklarına dikkat çekerek “şimdiyi alt üst edip geleceği yaratabilecek olanlar”ı, toplum ve tarihte tezahür eden yeni güçlerle ittifak kurabilme acarlığını gösterebilecek organik aydınları gündeme getirip “Gerçek bilgi üretmek mecburiyetindeler. Bilgi, araştırmaya başladığınızda zaten sahip olduğunuz bir şey değildir… Bilgi pervasız olmak zorundadır” diyor söyleşinin bir yerinde.

Gündelik hayat bilgimizle, iletişim teorileri, medya ve popüler kültürle ilgili algı ve anlayışlarımızı 1980’lerden bu yana köklü bir biçimde değişime uğratmış bir düşünürün, Stuart Hall’ün modernizm ve postmodernizm tartışmalarının teoriye yansımalarından siyasete, diaspora, ırk ve cinsellik siyasetlerinden sanata Kültürel Çalışmalar olarak bildiğimiz disiplinin sınırları içine giren hemen her konuda şu anki “sağduyu”muzun bir parçası haline dönüşmüş tez ve görüşleri içine serbest dalışlar yapmamıza imkan veren bir nehir söyleşi kitabı Tarihin İronileri.

2014’te vefat etmiş bu melez düşünür teorisizm ile anti-entelektüalizm ya da aşırı popülizm arasında yürümenin zorlu bir süreç olduğunu düşünenlere iyi gelecek fikirleri dile getiriyor.

[email protected]

Sevindirici bir felsefe!

Yahudilikten aforoz edilmiş bir filozof olan Benedict Spinoza’nın geometrik düzende (more geometrico) kaleme aldığı ünlü eseri Ethica’da geliştiridiği “sevinç” kavramını ele alarak bu kavram etrafında Spinoza felsefesini yeniden yorumlayan bir kitap Çetin Balanuye’nin eseri. Balanuye, Spinoza’nın kılavuzluğunda, anlama gücümüzün kesinliğe varacağı, pozitif ve sonsuzluk içeren fikirleri mutlak veya türeyen bir şekilde, sadece süreye bağlı değil ama sonsuz ve ebedi olarak algılayacağımız ve neşe sayesinde karman çorman fikirlerden kurtulup, kendi gücümüzün artacağı bir çerçeve öngörüyor.

Spinoza’nın Sevinci Nereden Geliyor?, Çetin Balanuye, Ayrıntı, 2017

Dar’ül-Fünun’da fikirlerin tarihi

Fikirlerin baştan ayağa değiştiği bir çağda Darü’l-Fünun’da felsefe tarihi dersleri veren Mehmet Ali Ayni’nin bu ders notları Osmanlı Felsefe Çalışmaları serisinde yeniden gün yüzüne çıkarıldı. Osmanlı’nın sön döneminde ahlak felsefesi alanında verdiği kitaplarla tanıdığımız bir isim Mehmat Ali Ayni. Fikirlerin de bir hayatı ve tarihi olduğunu vurgulayan Ayni’nin Felsefe Tarihi’ne dair muhtasar dersleri II. Meşrutiyet sonrası Osmanlı Devleti’nde kültür dünyasına sirayet eden felsefe merakını anlamlandırmaya dönük tecessüslere de iyi bir kaynak.

Dârü’l-Fünûn Târîh-i Felsefe Dersleri, Mehmet Ali Ayni, Çizgi Kitabevi, 2016