Kurban, Allah'a yaklaştırandır

Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut / Malatya Turgut Özal Üniversitesi Rektörü
8.07.2022

Arapçada "yakınlık ve yakın olmak" anlamına gelen, bu manada gündelik hayatta da yaygın olarak kullandığımız "kurbiyet" sözcüğü ile aynı kökten olan "kurban" kelimesi, dinî olarak "kendisi aracılığıyla Allah'a yakınlaşılan şey" demektir.


Kurban, Allah'a yaklaştırandır

Çocukluğumun kurban bayramlarını, mahallemizdeki herkesi bir araya getiren, akrabalar ve komşular arasında güçlü bir yakınlık ve dayanışma duygusu oluşturan şölen günleri olarak hatırlarım. Babam sabahleyin erkenden bayram namazına gider, namaz dönüşünde herkes bayramlaşır ve hemen kurban kesme işine girişilirdi. Büyüklerimiz kurbanın kanına değdirdikleri işaret ve başparmaklarını alnımıza dokundurur, böylece yüzlerce yıldan beri devam ettirilen bir Anadolu geleneği yerine getirilirdi. Bayram sabahı heyecandan yerimizde duramazdık. Kurban kesilir kesilmez hemen et pişirilir ve çevredeki herkesin, özellikle de yoksul komşularımızın davet edildiği bayram sabahı kahvaltısı kavurma ile yapılırdı.

Kurban kesilip de etlerin parçalanma sürecinin tamamlanmasından sonra Peygamber Efendimizin buyruğu doğrultusunda hayvanın eti üç parçaya ayrılır, ilk parça misafirlere ikram edilirken ikinci parça kurban kesmeye güçleri yetmeyen yoksul komşuların hane sayısına bölünerek evlere dağıtılır, son parça ise ev ahalisinin yemesi için mutfağa taşınırdı. Tanıdık tanımadık herkesin sofranın başına üşüştüğü kurban bayramı kahvaltılarının neşeli manzarası halen gözlerimin önündedir.

Kurban ritüeli

İnsanlık tarihinin en eski dinî ritüelleri arasında bulunan kurban, muhtelif biçimlerle de olsa hemen her toplumda rastlanan yaygın bir uygulamadır. Antik dönemlerde korku duyulan tanrı ya da tanrıçaların gazabından emin olmak ve gönüllerini almak için onlara sunulan çeşitli hayvan veya örneğin tarımsal ürünlerle, hatta az da olsa insanlarla gerçekleştirilen kurban uygulaması, kendisi aracılığıyla başka şeyler hedeflenen dinî bir ritüeldi. Bir başka ifadeyle, kurban ritüeli, insanlardan beklentileri olan ve bu beklentilerini doğal afetlerle, toplumsal felaketlerle ya da politik ve ekonomik krizlerle gösteren yüce varlıklarla irtibat kurmak ve onlara birtakım talepler iletmek için aracı olarak kullanılıyordu. Fırtına, nehir, gökyüzü, şimşek, savaş, barış, ziraat ya da aşk tanrısını sakinleştirmek için onlara adaklar adanıyor, sunaklar taze meyvelerle dolduruluyor ya da memnun olsunlar diye kan akıtılıyordu. Böylece gönülleri alınıyor, gönderecekleri felaketlerden emin olunuyordu.

Kökü kurbiyet

Eski devirlerin çok tanrılı dinlerine ilave olarak Hinduizm, Budizm, Şintoizm ya da Mazdeizm gibi dinlerde de görülen kurban ritüelinin semavî dinlerde de mevcut olduğunu belirtelim. Yahudilikte Hz. İbrahim kıssasına kadar takip edilebilen kurban anlayışının Hıristiyanlıkta belli ölçüde motif değiştirerek kendisini insanlık için feda eden Hz. İsa motifi ile ilişkilendirildiğini, İslâm dininde ise yeni bir çerçeveye kavuştuğunu not edelim. Dinimiz ile birlikte kurban, asırlar boyunca çevresini kuşatan dindışı unsurlardan arındırılarak sosyal ve ekonomik yönleri olan bireysel ve toplumsal bir ibadet haline gelmiştir. Böylece en doğal ve doğru anlamına kavuşmuş, toplumsal sınıflar arasındaki ekonomik uçurumu bir nebze de olsa kapatan paylaşımcı anlayışın yaygın pratiğine dönüşmüştür.

Arapçada "yakınlık ve yakın olmak" anlamına gelen, bu manada gündelik hayatta da yaygın olarak kullandığımız "kurbiyet" sözcüğü ile aynı kökten olan "kurban" kelimesi, dinî olarak "kendisi aracılığıyla Allah'a yakınlaşılan şey" demektir. Dolayısıyla Allah'a ibadet etmek ve onunla yakınlık tesis etmek için belirli bir zaman dilimi içerisinde belirli hayvan cinslerinden birini kesmeye tekabül eder. Kur'ân-ı Kerîm'de Hz. Âdem'in oğulları Habil ile Kabil'in kurban ile imtihan edilmesine işaret edildikten sonra ilahî dinlerin hepsinde kurban uygulamasının bulunduğuna işaret edilmektedir. Kevser Sûresi'nde yer alan bir atıf ile Hac suresi (36-38. Ayet) kutsal kitabımızda kurban ibadetin dinî hükmü konusunda "Şükrü" de işaret etmektedir.

Nitekim Peygamber Efendimizin Hicret'in ikinci yılından itibaren düzenli olarak kurban kesmiş olması bu hükmü tahkîm etmiş ve kurban, İslâm tarihinde kuvvetli bir dinî pratik ve ibadet olarak uygulanagelmiş, bayram olarak kutlanmıştır. Bugün de İslâm âleminin en önemli iki bayramından biridir. Bu nedenle Kurban bayramları Hac ziyaretleri ile de taçlandırılarak, Allah'a yakınlaşmanın bir diğer göstergesi olmaktadır.

Beslenme önerileri

Kurban Bayramı temelde bir ibadet olmakla birlikte malî nitelikli olması, bireysel ve toplumsal faydaya hizmet etmesi ile diğer ibadetlerden farklılık arz etmektedir. Dinî geleneğimiz kan ve etinin Allah'a ulaşmadığına işaretle kurbanın yaratıcımız ile manevî bir irtibat kurmamızı, ona boyun eğmemizi ve rızasını kazanmamızı sağlayan simgesel veçhesine işaret etmesinin yanında, ibadetin görünen anlamının toplumsal barış, kardeşlik, dayanışma ve paylaşım ile ilgili olduğunu vurgulamaktadır. Dolayısıyla kurban ibadeti ile hem Allah'ın rızasının kazanılıp onunla yakınlaştığını, hem de onun kulları ile yakınlık sağlandığı onların da rızasının kazanıldığını söyleyebiliriz. Bu bakımdan "kurban" kelimesinin işaret ettiği yakınlık olgusunun gerek Allah'a gerekse kullarına dönük bir kazanım olduğunu ifade etmek yerinde olacaktır. Bir başka ifadeyle, kurban ile umulan yakınlık maddî ve manevî yönü olan kuşatıcı bir yakınlıktır.

Sosyal adalet

Toplum içerisinde kardeşlik, dayanışma, birlik, beraberlik ve dostluk duygularının canlı tutulmasını sağlayan, akrabalık ve komşuluk bağlarını güçlendiren, sosyal adaletin inşasına katkı sunan kurban ibadeti, bu yönüyle aynı zamanda bir gıda olarak ete erişim noktasında yoksunluk yaşayan toplumsal kesimlerin gereksinimlerin karşılanmasına da imkân sunan bir uygulamadır. Kurban etinin temelde bol miktarda protein ihtiva eden kırmızı et olduğu düşünülecek olursa, kas ve kemikleri kuvvetlendirerek vücudun demir ve mineral ihtiyacını karşılayan, ayrıca kan yapıcı özelliği ile öne çıkan kırmızı etin yoksul kesimlere ulaşması noktasında da açık bir önem taşıdığı söylenebilir. Bu noktadan hareketle, son yıllarda şahit olunan bazı tartışmalarda kurbanın yerine başka bir uygulamanın ikame edilmesi yönündeki önerilerin dinî açıdan kurban ibadetini gölgeleyen bir yönelime tekabül etmesi bir tarafa gerçekçi olmadıkları da not edilmelidir. Kurbandan elde edilen faydaların, salt ekonomik değerlendirmelerle kurgulanacak ikame bir uygulama ile elde edilebilmeleri pek mümkün gibi görünmemektedir.

Sinir sisteminin gücü

Genelde kırmızı etin, özelde ise kurban etinin insan sağlığı açısından sahip olduğu önemi tartışmaya bile gerek yoktur. Kırmızı etin içerisinde bulunan B2 vitamini cilt ve göz sağlığına ilave olarak beyin fonksiyonlarına iyi gelmekte, B3 vitamini sindirim sisteminin doğru bir biçimde işlemesine katkı sağlamakta, B6 vitamini vücudun bağışıklık sistemini tahkîm etmekte ve B12 vitamini ise özellikle sinir sistemini güçlendirmektedir. İnsan vücudunun gereksinim duyduğu B vitaminleri ile ilgili eksikliklerin halsizlik, bitkinlik, yorgunluk, unutkanlık, saç dökülmesi, depresyon, hafıza kaybı, anemi, bilinç bulanıklığı, dikkat eksikliği ya da çeşitli ruhsal gerilimlere yol açabileceği düşünülecek olursa, söz konusu vitaminlerin en kolay ve rahat bir şekilde alınabileceği kırmızın etin, dolayısıyla da kurban etinin insan sağlığı açısından ne türden bir önemi olduğu da kolaylıkla değerlendirilebilir.

Et yemeyenler için tahıl ve soya

Kurban uygulamasının ihtiyaçlıların gözetilmesi, paylaşımcı duyguların yaygınlaşması ve durumu olmayanların kesimlerin ete ulaşması noktasındaki önemi bir yana, dinî açıdan temel bir hüküm olduğu ve doğrudan çerçevesi belirlenmiş bir manevi ibadetolduğu da unutulmamalıdır. Dolayısıyla beslenme rejimlerine ilişkin bir çeşit ideolojik tasavvur olarak kendini gösteren veganlık ya da vejetaryenlik türü yönelimlerin dinî bir hüküm olan kurbanın yadsınmasına zemin oluşturmaması gerekir. En nihayetinde kurban kesmenin amacı onun etini yemek değil, bir ibadeti yerine getirmek ve yoksulları kurban eti ile buluşturmaktır. Bu bakımdan kişisel sayılabilecek bir gerekçe ile toplumsal bir kazanımın göz ardı edilmesinin ya da ortadan kaldırılmasının tartışma konusu meselenin özüne zarar vereceği açıktır.

Öte yandan burada kurban etinin insan sağlığı açısından önem arz eden yararlarının et yemeden de en azından gerekli ölçüde sağlanabileceğini belirtmeden geçmeyelim ve son olarak et ya da hayvansal gıda tüketme konusunda fizyolojik ya da psikolojik kısıtları olan bireylerin, vücutlarının ihtiyaç duyduğu B vitaminlerini örneğin mantar, pirinç, yulaf ve zenginleştirilmiş kahvaltılık gevreklerden (B2), zenginleştirilmiş tahıllardan ve esmer pirinç yahut ekmek gibi tam tahıl ürünler ile mantar, muz, patates, yer fıstığı ve baklagillerden (B3), nohut türünden baklagiller ile tofu ve diğer soya ürünlerinin yanı sıra patates, karpuz, kavun ve portakaldan (B6), güçlendirilmiş tahıllar ile güçlendirilmiş soya sütünden (B12) temin edebileceklerinin altını çizelim.

Bayramlarda tatlı ve ikramlar daha fazla tüketildiğinden. Mümkün olduğunca tatlı tüketimine de dikkat edelim. Dozunda ve kararında tüketmeye dikkat ederek yapabileceğimiz egsersiz ve kısa yürüyüşleri de ihmal etmeyelim. Hayırlı bayramlar.

[email protected]