Kürtler kime, neden oy vermeli?

Doç. Dr. Adem Palabıyık / Bitlis Eren Üniversitesi
9.07.2022

AK Parti, Milli Eğitim müfredatına Kürtçe seçmeli ders uygulamasını ekledi ama Kürtçe savunuculuğu yapan HDP'li isimlerin hiçbiri bu dersi çocuklarına tercih ettirmedi. HDP'nin anadilde eğitim talebine yönelik verilen bu cevap, Kürt seçmenlerin de HDP'nin asıl niyetini anlamasına yardımcı oldu.


Kürtler kime, neden oy vermeli?

2023 Haziran seçimleri yaklaşırken siyasal partiler alabilecekleri bütün gardları alarak savunma pozisyonuna geçtiler. Savunma taktikleri arasında İttifaklar, Üçüncü Yol'lar, Voltran benzetmeleri, Sosyalist Blok gibi birden fazla yöntem tercih edildi. Elbette bu tercih ve önerilerin seçmende karşılığı olacaktı ama seçmenin de geçmişi unutmayacağı reel-politik bir gerçekti.

Senaryoların zemini

Günlerdir seçimler ile alakalı çeşitli senaryolar yazılıyor ve birçok senaryonun dayandığı ana zemini neredeyse Kürtler oluşturuyor. Elbette bütün siyasal partilerin ülkede yaşayan seçmenlere yönelik politik tercihleri oldu lakin esas sorun birçok noktada es geçildi. Peki Kürtler ne istedi ya da istediklerinden neler gerçekleşti? Bu sorulara verilen yada verilecek olan cevaplara bakıldığında Kürt toplumsal hafızasının önemli bir oranı cevabı AK Parti'de buldu. Çünkü AK Parti, son 20 yılda sadece Kürtleri değil bütün toplumu kucaklayan bir politika izledi. İzlediği politikanın sosyolojisini pratiğe dökerken de sahaya çıktı ve politik tercihlerin ortaya çıkardığı problemleri sahada analiz etti. Özelde ise birçok toplumsal yapı ile yakından ilgilendi ve konulara dair çözüm stratejileri ortaya koydu. Özellikle Kürt toplumu ile alakalı yaptığı reformlar ve attığı adımlar, Kürtlerin, AK Parti ile birlikte kurdukları diyalektiği şekillendirdi. Kürtler, AK Parti'nin tercihleri arasında değil tam tersine hizmet sundukları en önemli toplumsal katmanlardan biri haline geldi. Süreç sonunda ise Kürtler, AK Parti'nin neden desteklenmesi gerektiğine yönelik çeşitli tercihler geliştirdi.

HDP kaosu

Dil konusu ile alakalı yapılan tartışmalar gündemin ana maddeleri içinde yer aldı. Özellikle Kürtçe üzerinden yapılan propagandaların temel vurgusu "yasaklı dil" yaklaşımıydı. Kürtçe'nin geçmiş yıllara dair toplumsal hafızası yasaklı dil bileşkesini gündemde tutuyordu ama AK Parti'nin, özellikle 2009'dan sonra ülkemizdeki bütün yerel dillere yönelik tavrı oldukça özgürleştirici ve süreci destekleyici nitelikte devam etti. Anadil tartışmalarının önündeki engelleri kaldırdı ve kamuda Kürtçe bilen personeller istihdam etmeye başladı. Kürtçe tercümanlar ve Kürtçe çağrı merkezleri bu gelişmeleri hızlıca takip etti. Sadece Kürtçe değil birçok dilde propaganda hakkı tanındı ve birçok sokak gösterisi veya benzeri pratikler çeşitli dillerde yapılmaya başlandı. Kürtçe ile birlikte Ermenice, Rumca gibi dillerde de sokak gösterileri düzenlendi ve hiçbir toplumsal problem yaşanmadı. AK Parti, Milli Eğitim müfredatına Kürtçe seçmeli ders uygulamasını ekledi ama Kürtçe savunuculuğu yapan HDP'li isimlerin hiçbiri bu dersi çocuklarına tercih ettirmedi. HDP'nin anadilde eğitim talebine yönelik verilen bu okkalı cevap, Kürt seçmenlerin de, HDP'nin asıl niyetini anlamasına yardımcı oldu. HDP, Kürtçe ile alakalı bir düzenleme girişiminden yana olmadı, çünkü HDP sorun yumaklarından beslenen bir siyasal örgütlenmeye dönmüştü. Böylesi bir sorunun ortadan kalkması demek HDP'nin de sonu anlamına gelecekti. Mesela özel okullarda Kürtçe eğitim hakkı tanındı ama HDP yine bu hususu hiç gündeme getirmedi.

Kürtçe isim hakkı

AK Parti, hiçbir zaman HDP'nin Kürt halkı düşmanlığını es geçmedi ve Kürtçeye yönelik düzenlemelere devam etti. Özellikle bölgede çocuklarına Kürtçe isim vermek isteyen aileler için resmi düzenlemeler getirdi. Yerleşim yerlerinin Kürtçe olarak tabelalara yazılmasını sağladı ve sadece Kürtçe ile değil diğer yerel dilleri de sürece dahil etti. Bugün Bitlis ilinin veya Güroymak ilçesinin girişlerinde dört dil ile yazılmış "hoşgeldiniz" ifadesi artık görülebilir hale geldi. Bölgedeki birçok ilin giriş ve çıkışlarında çok-dillilik ilkesinin görünür haline gelen tabelaların yeniden hazırlanmasını sağladı. Çocukları için küçük yaşta Kürtçe öğrenimi isteyen aileler için kreşler, anaokulları ve kursların açılmasını sağladı fakat bu kurumlara ilgi çok fazla olmadı. HDP'li hiçbir isim yine bu girişimlerin hiçbirine katkı sağlamadı. Sürekli Kürtçe yayın yapan TRT6'yı kurdu ve diğer dilleri de bu süreçte kanalın programına dahil etti. Çeşitli konukların yerel dillerinde programlar yapmasına olanak sağladı. Kürtçe çizgi filmler ve birçok Kürtçe program düzenlendi. Ayrıca Kürtçe tiyatroların sergilenmesi için izinler çıkarıldı. Kürtçe edebiyatının önde gelen eserlerinin kaybını önlemek için Kültür bakanlığı öncülüğünde birçok çalışmanın yayınlanmasını sağladı ve belki de en önemli adım olarak Kürtçeyi, lisans, lisansüstü ve doktora için geçerli hale getirdi. Bugün Van YYÜ, Mardin Artuklu ve Bingöl üniversitesi gibi birçok üniversitede Kürtçe ile birlikte birçok yerel dilde eğitim verdirtmeye başladı. Master ve doktora tezleri hazırlandı. Hazırlanan çalışmaların çoğu Kürtçe olarak birçok yayınevinde basıldı ve piyasa sunuldu. Kürtçenin, üniversitelerdeki varlığı aynı zamanda bir istihdam alanı olarak da devam etti. KPSS sınavı ile birlikte atamalar yapıldı ve devlet, ilk kez Kürtçe için kamuda istihdam alımı yaptı. Bu gelişmeler sosyolojik olarak da karşılık buldu. Mesela cezaevlerinde Kürtçe konuşmalarda yaşanan sorunlar ortadan kalktı; mahkemelerde anadilde savunma hakkı elde edildi ve Kürtçe-Türkçe/Türkçe-Kürtçe sözlükler hazırlandı. Q, X, W gibi harfleri kullanmada artık bir sorun yaşanmıyordu ve üniversitelerde sınavlar Kürtçe yapılmaya başlandı. Bu sınavlar özellikle bölgede çeşitli dillerde devam etti ve anadil özgürlüğü sonuna kadar hissedildi. Ayrıca Cumhurbaşkanlığı başta olma üzere tüm devlet kurumlarının internet sayfasına Kürtçe duyurular yapılmaya başlandı ve Diyanet İşleri Başkanlığı'nın Kürtçe Kuran-ı Kerim meali hazırladıktan sonra dağıtmaya başlaması, Kürtçe savunusunu faşizmin odağına getirmeye çabalayan bütün uğraşları boşa çıkardı.

Sosyolojik kazanımlar

AK Parti'nin dil ile alakalı düzenlediği girift süreç sonunda netleşti ve bir düzene kavuştu fakat HDP'nin, Kürtçe üzerinden siyasi tutarsızlığı devam etti. HDP hiçbir zaman bir siyasal parti olamadı, olmaya da çalışmadı. Çünkü HDP'nin kaos politikasının her zaman tutacağı ön görüldü, eğer HDP, AK Parti'nin kazanımlarına kucak açsaydı, bu tavrın kendileri ile birlikte aynı zamanda PKK'nın da sonunun olacağını biliyordu. Bu siyasal tavrın farkında olan AK Parti ise dil kazanımlarının yanına sosyolojik kazanımları da ekledi. Özellikle AK Parti öncesi bir rejim problemi olan Kürt meselesini çözdü ve inkâr politikalarını sonlandırdı. Tüm toplumsal kesimlere eşit ve adil bir söylemle yaklaştı. Özellikle bölgede derin yaralara yol açan faili meçhul cinayetlerin üstüne gitti ve birçok davanın seyrini değiştirdi. Boşalan köyler yeniden kalabalıklaştı ve yakılan ormanların yeniden ekilmesini sağladı. Yıllar sonra yasaklanan yayla ve meraları kullanıma açtı. Geçmiş yıllarda vatandaşlık sorunu yaşayan birçok isme ve kişiye hakları ve vatandaşlıkları geri verildi. Her toplumsal kesimin din ve inanç özgürlüğünü garanti altına aldı. Terör nedeniyle zarar gören ailelerin eksiklerini temin etti ve onlara istihdam olanakları sağladı. Beyaz torosların varlığına son verdi, vesayeti ortadan kaldırdı ve işkence gibi tüyler ürperten eylemleri sona erdirdi. Halk nezdinde önemli yeri olan Medrese geleneğini korudu ve bölgede yerel din adamlarını din görevlisi olarak kamu kurumlarına kazandırdı. HDP'nin her eyleminde ağır hasarlar gören esnafa destek oldu ve bölge halkının bu tür korkulardan arınmasını sağladı. Newruz anmalarında sokağa çıkmaya korkan ve neredeyse sokağa çıkma yasağı ilan edilmiş gibi benimsenen tarihler artık sorun olmaktan çıktı ve yılın her günü, bölge halkının gündemden zarar görmesinin önüne geçildi. Bölgede çeşitli yatırımlar yaptı ve refah oranını yükseltti. Birçok yerde doğa turizmini yeniden canlandırdı ve yaşam kalitesinin artmasına katkı sağladı.

Okullardaki tek tip kıyafet düzenine son verdi, çünkü vesayet rejiminin görünürde de ortadan kaldırılması gerekiyordu. AK Parti'nin siyah önlük-beyaz yaka denklemini tersine çevirmesi eğitime neredeyse yeni bir sayfa açtı. Hiçbir siyasal partinin yapamayacağı bir süreç başlattı, bu süreci bir devlet politikası haline getirdi. Bölgede çeşitli toplantılar yapıldı ve sonuçlar bizzat sayın Cumhurbaşkanı tarafından analiz edildi. Terör sorunun ortadan kalkması birilerinin işine gelmediği için süreç dinamitlendi ve HDP türü organize yapılar, süreci sabote etmek için ellerinden geleni yaptı. AK Parti'nin, bölgeye bir hediye olarak sunduğu süreç PKK ve HDP tarafından asla istenmedi ama herşeye rağmen AK Parti, bölge halkının taleplerini büyük oranda karşıladı. En önemli sonuç ise Kürt olgusu ile PKK sorununun ayrıştırılması ve bunun halk tarafından kabul görmesiydi. Halk için de PKK artık terör örgütüydü. Özellikle devletinden güç alan Diyarbakır Anneleri, PKK'nın terör örgütü olduğu tüm dünyaya haykırdı

Eğitim ve ekonomi

AK Parti toplumsal kazanımlarla birlikte bölge halkına eğitim ve ekonomik kazanımlar da sundu. Özellikle ulaşım konusunda ciddi katkılar sağladı. Neredeyse asfalt olmayan yol kalmadı ve bütün yollar bölünmüş hale getirildi. PKK'nın her defasında çeşitli düzeneklerle bozmaya çalıştığı düzeni, AK Parti yeniden inşa etti. Köy okulları için taşımalı servisi en ücra köşelere kadar işlevselleştirdi ve eğitim için olanakları uygulanabilir hale getirdi. Binlerce yeni okul, yüzlerce hastane, binlerce kilometre yol, parklar, sosyal tesisler, barajlar, tüneller, köprüler ve neredeyse her ile bir havalimanı inşa etti. 2002'den itibaren işsizlik maaşı, engelli maaşı, yaşlılık maaşı, yakacak ve barınma yardımı, dul maaşları, öksüz ve yetim yardımı, doğum yardımı, sosyal konut projeleri ve evde sağlık hizmetleri gibi sonsuz sayıda sosyal devlet politikasını hayata geçirdi. Bölge halkı sosyal devletin ne olduğunu anladı ve devlet ile halk arasındaki kan davası/öç sosyolojisi AK Parti döneminde sona erdi. Öğretmen atamalarını artırdı ve eğitimin somutlaşmasını sağladı. Okulu olmayan köy kalmadı ve bütün köy yollarını yeniden inşa etti. Sadece DSİ ya da Karayolları gibi kurumlarıyla çalışmadı aynı zamanda Valilikleri de sürecin bir parçası haline getirdi. Özellikle belediyelerin ortaya koyduğu performanslar değerlendirmeye tabi tutuldu ve kadrolarda yenilenmeye gidildi. Her ile açılan üniversitelerin şehir içi ekonomiye yaptığı katkı payı arttı ve bu süreç, şehirlerin gelişmesinin önün açtı. Böylece şehirleşme süreci hızlandı ve önemli markalar şehirlerde yer edinmeye başladı. Özellikle tarihi mekânları gündemine alarak kiliselerden, camilere ve türbelere kadar birçok vakıf eserini restorasyona tabi tuttu ve turizm gelirlerinin artırılmasına önemli oranda başardı. Bölgenin çeşitli yayla ve dağlarında düzenlenen doğa etkinlikleri yeniden başladı ve tur firmaları, bölge illerine yönelik haftalık turlar düzenlemeye başladı.

Peki, HDP ne yaptı?

AK Parti, bölgeye yönelik önemli oranda adım atmışken HDP'nin de sürece katkı vereceği düşünülüyordu çünkü HDP'nin dile getirdiği iddialar zeminsiz kalmış ve meşruiyetini kaybetmişti. Fakat HDP katkı sunma yolunu tercih etmedi. 104 belediyesi ve 81 milletvekili varken hem çözüm sürecini hem de barışı bitirmek için elinden geleni yaptı. Oslo ve Habur gibi süreçlerde fırsatçı roller sergiledi. Ayn-El Arap bahane edilerek sokakları kan gölüne çevirdi ve 6-7 Ekim olayları ile iç savaş çağrısı yaptı. Hendek savaşlarının başlatılması için kamu kurumu olan belediyelerin bütün imkânları teröristlere sunuldu ve hendek olaylarının karşısında duran bireyler tehdit edildi. Hastaneler ve camiler yakıldı, kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim yerlere atıldı. Devlet eğitimi almasınlar diye çocukların okula gönderilememesi istendi, çocuklarını okula gönderen aileler HDP'nin sırtını yasladığı PKK tarafından tehdit edildi. Esnaflara kepenk açmama tehditleri yapıldı, kepenk açan esnafın dükkânları yakıldı, malları yağmalandı ve haraç istendi. Sözde şehitlikler yapılarak halkın tepkisinin oluşması için propaganda yolu izlendi ve kendi içlerinde kurdukları mahkeme ile PKK'nın terör adaleti sağlanmaya çalışıldı. Şehirlerin ve metropollerin orta yerlerinde sivil katliamlar yapıldı. Küçük çocuklar kandırılarak bombalı yelekler giydirildi ve canları yakıldı. HDP, zorla çocukları kaçırdı ve PKK'ya lojistik destek sağladı. Dürümlü'de, 15 köylü 16 ton bomba ile katledildi. Yalancı imamlarla dini protestolar düzenlendi ve sonrasında imam diye nitelendirilen bireylerin Müslüman olmadığı ortaya çıktı. PKK ile gönül her türlü ilişki biçimi kuruldu ve yaşandı. Tüm bunlarla birlikte HDP Kürtlerin haklarına dair tek bir söz söylemedi, söyledikleri PKK'nın sözleriydi...

[email protected]