Kuzey Suriye PYD kontrolüne geçerse Kürtler, Baas zulmünü mumla arar

Dr. Hüseyin Şeyhanlıoğlu / Dicle Üniversitesi Siyasal Araştırmalar Merkezi Müdürü
9.04.2016

Geçen beş yıllık zaman maalesef Bedro Aşiret Lideri’ni haklı çıkarmıştır. Abdullah Bedro’nun ölmeden önceki son sözleri şöyledir: “Kürt bölgesi PYD’nin kontrolüne geçerse Kürtler, Baas zulmünü mumla arar. PYD asla Kürtlerin bir hakka sahip olmasına müsaade etmeyecektir”.


Kuzey Suriye PYD kontrolüne geçerse Kürtler, Baas zulmünü mumla arar

1998 yılında PKK’ya yardım ve yataklık yaptığı için, 20 yıllık sabrı taşan Türkiye’nin, Suriye’yi doğrudan savaşla tehdit etmesi üzerine, Bekaa Vadisi’nden çıkarılan PKK, 2003 yılında Suriye İstihbarat kurumu El Muhaberat öncülüğünde PYD’yi kurdu. (Aynı dönemde DAEŞ de Şam’daki, Sayednaya hapishanesinde İran, Rus, Fransız ve Suriye İstihbaratı tarafından kurulmuştu.) 2011 yılında Celal Talabani’nin evinde Esed’in eniştesi askeri istihbarat başkanı Asıf Şevket, İran’ın Ortadoğu komutanı Kasım Süleymani, Murat Karayılan ve Salih Müslim tarafından PYD faal hale getirilirken, 16 demokrat veya muhafazakâr Kürt siyasal hareketi de saf dışı edildi. Burada ana aktör İran’ın Ortadoğu’daki ‘Yezid’in kılıcı’ Kasım Süleymani ve Suriye Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Ali Memlük idi. Memlük, halk arasında Sünni bir Kürt olarak bilinmesine rağmen, aslında Hafız Esed’le teyze çocukları olup, aslen İskenderunlu bir Nusayri ve soyadı gibi tam bir Esed kölesidir.

Nüfusun en yoksul ve yoksun bölümünü oluşturan Maktumim Kürtlerine(Türkiye’den gelen kaçak göçmenler) Hafız Esed döneminde orduya kayıt olma hakkı verilmiş ve müracaat eden Kürt gençleri, kardeş Rıfat Esed’a bağlı ‘Özel Kuvvetler Komutanlığı’ bünyesinde şebbihalar niyetine kullanılmıştır. Şu anki PYD’nin yönetim kademesinde bulunanların babaları veya yakın akrabaları ihvancı olarak tanımlanan mazlum ve dindar Halep, Deyr’üz zor, Rakka,  Der’a ve Hama halklarına karşı katliamlar yapmışlardı.

İşgal, imha ve ilhak

Suriye devletinin Kürtleri potansiyel tehdit olarak görmesinden dolayı, savaşmayı ve kurumsal hareket etmeyi pek de bilmeyen ortalama bir Suriye Kürt’ünü sevk-ü idare etme görevi de PKK içindeki, Beşşar Esed’in sınıf arkadaşı Dr. Bahoz ve 82 Hama katiline verilmiştir. Bugün bile Esed, ayda 150 milyon Suriye lirasını PYD’ye maaş olarak vermektedir. Haseki de aynı devlet dairelerinde Rus,  PYD ve Nusayriler OK oynamaktadır. İşgal, imha ve ilhak sürecinde ise PYD bir yere girmeden önce oraya öncelikle DAEŞ saldırtılıyor. Vahşice birkaç kelle kesme sahnesinden sonra, öncelikle ağır Rus ve/ya Amerikan hava bombardımanı başlıyor, sonra da kahraman(!) PYD’liler orayı tek kurşun atmadan teslim alıp özgürleştiriyor.

Yaklaşık 60 bin kişilik PYD silahlı birliğinin yüzde 60’ı maaşa bağlanmış Osmanlı zamanında dahi yağmacılıklarıyla bilinen meşhur çöl bedevilerinden Arap Tay ve Şammar aşiretlerinden oluşmaktadır. Gırı Zor kışlasından önce Esed’in kışlalarında eğitim alan, hafif ve ağır silahları Suriye rejiminden temin eden PYD, son zamanlarda Rus ve ABD yardımıyla iyice güçlenmiş olup adını da Demokratik Suriye Kuvvetler Birliği olarak değiştirmiştir.

Hâlihazırda PYD’nin çıkardığı petrolün yüzde 40’ı Esed’e,  yüzde 10’u Cezire Kantonu Başkanı Şammar Aşireti Lideri Hadi’ye,  yüzde 10’u Tay Aşireti Reisi Muhammed Faris’e verilmektedir.  PYD bölgesine çoğu Türkiye’den gönderilen temel yardımlar bile, çok fahiş fiyatlarla örgüt kontrolünde satılmaktadır. Örneğin, çay şekeri alamayan bir aile beş kuruşluk kalitesiz bir lolipop şekeriyle, tüm hane halkının çayını tatlandırmaktadır. Oysa bu bölgede insanlar demliğe dahi şeker atıp, adeta şeker üstü çay içmektedir.

Fiili olarak dörde bölündü

Sonuç olarak Suriye halkının ancak yüzde 8’ini oluşturan Nusayriler, içeride Arap Jön Türkleri olan Baas Partisi ve dışarıda İran fitnecileri, Rusya ve Batı eliyle ayakta durmaktadır. İran’ın hesabı Akdeniz’den Orta Asya’ya kesintisiz uzanan Şii bir Blok (Yezid’in Kılıcı) kurmaktır. İran’n Ortadoğu komutanı Kasım Süleymani ve Hizbülesed çetesine göre Tahran’ın savunması Halep’ten başlamaktadır. İran, DAEŞ’i de Akdeniz’den Orta Asya’ya kadar kesintisiz Şii Blok’un önündeki tek boşluk olan Sünni Bağdat’ı (Irak) kontrol altına almak için Esed’le beraber kurmuştu. Rusya, Lazkiye ve Tartus üsleriyle tarihinde ilk kez sıcak sulara, sağlam olarak ayak basmış ve burayı GAZPROM için Akdeniz’in petrol rafineri üssü olarak elde geçirmiştir.  İsrail, ABD ve Avrupa’dan oluşan Batı Bloku’nun amacı ise petrol, Ortadoğu’nun stratejik kontrolü, İsrail’in güvenliği ve küresel hâkimiyettir.

DAEŞ çete devleti

Bu üçlünün planlarına göre fiilen ve resmen artık Suriye dörde bölünmüş durumdadır.

1. Lazkiye, Tartus ve Şam’ı kontrol eden Nusayri Esed Devleti.

Kuzeyde laik, Batılı, komünist ve Kürt milliyetçiliğine dayalı, kantonlardan oluşan, Cizre ve Sur’a rahmet okutacak bir vahşeti yıllardır uygulayan; 2015 yılından itibaren Sosyalist Enternasyonal’e üye olsa da Marx ve Lenin’i mezardan kaldıracak, öz yönetimin fikir babası Rus Yahudi’si Bookchin’i konuyu tekrar yazmak için eline kalemi verecek, Apo’nun kerameti kendinden menkul fikirlerine dahi eyvallah dedirtecek, dünya siyasi literatürüne daha girmemiş bir siyasi düzen (ABC’si Sur ve Cizre Çukurları)  kuran ikinci Kuzey Kore Salih Müslüm Rojava Devleti.

Kaos içindeki müstakbel Sünni Halep bölgesi.

Bundan yüzyıl önce yapılan Sykes-Picot’un yerine Kerry ve Lavrov geçmiş bulunmaktadır. Burada hedef  PYD ve DAEŞ gibi örgütler üzerinden İslam dünyasını bir daha ayağa kalkamayacak şekilde yok etmektir.

Geçen beş yıllık zaman maalesef Bedro’yu haklı çıkarmıştır. Bedro’nun ölmeden önceki son sözleri şöyle olmuştur: “Kürt bölgesi Baas rejiminin milis güçleri olan ve el-muhaberat tarafından yönetilen PKK/PYD’nin kontrolüne geçerse Kürtler, Baas zulmünü mumla arar, PYD asla Kürtlerin bir hakka sahip olmasına da müsaade etmeyecektir”.

Henry Kissinger, baba (Hafız) Esad’ı poker oyununa elinde ikiler ve üçlerle girip ortadaki parayı silip süpüren bir tip olarak tanımlamaktadır. Kanaatimce Beşşar da iktidarını korumak için 22 milyonluk Suriye halkının en az yarısını sokağa atabilmekte, 500 000 ini katledebilmekte, Halep’i dahi Hama gibi haritadan silebilmekte ve bunun için de Rusya’dan ve İran’dan katiller ithal edebilmektedir. Kısaca Şam’dakahvaltı yumurtasını pişirmek için tüm Suriye’yi yakabilmektedir. Bunlardan kullandığı son araç da maalesef şimdilik hain keklik misali PYD’dir.

Hseyhanlioglu @gmail.com

PYD’den razı değiliz

Rojava’nın PYD kontrolüne geçmesinden sonra saf dışı edilen Kürt siyasetçileri:

l Geleceğin Partisi Lideri Avukat Meş’al Fazıl Temmo, Rejim ve PYD tarafından defalarca tehdit edilmiş ve Türkiye’ye geleceği gün toplantı halindeyken, PYD öncülüğünde rejim tarafından öldürüldü (8 Ekim 2011).

l  Bedro Aşiret lideri Abdullah Bedro Öcalan’la Şam’daki trilyonluk evini verecek kadar PKK’yla  içli-dışlıydı. Bin kişiyle şehri basan PKK’lı Bahoz Erdal (Dr. Fehman Hüseyin) tarafından öldürüldü. Bahoz, Bedro’nun âleme ibret olsun diye de saldırıda yaralanan üç oğlunu hastanede öldürür.

l Demokratik Birlik Partisi Halep Sorumlusu Dr. Şerzad Hac Reşid 2 Şubat 2012’de öldürüldü.

l Demokrat Kürt Partisi Politbüro üyesi Nesredîn Berhik 16 Şubat 2012’de öldürüldü.

l PYD tarafından tutuklanan gençlerin serbest bırakılması ve baskıların hafifletilmesi için Amude’de düzenlenen oturma eyleminde, PYD tarafından onlarca Kürt genci doçkalarla öldürülmüş ve muhalif Kürtler, Türkiye ve Irak Kürdistan’ına göç etmek zorunda kalmıştır (Haziran 2013).

l Suriye Kürdistan Demokrat Partisi Başkanı Salah Bedreddin, Almanya üzerinden Erbil’e kaçmak zorunda kalmıştır (2011).

l Suriye Kürt Ulusal Konseyi (ENKS) üyesi

Abdurrahman Abu’nun kaçırdığı bildirildi

(04 Mart 2016).

l Kürt milletvekillerinden Fuat Aliko, PYD’nin Suriye’deki Kürtlerin yüzde 20’sini bile temsil etmediğini belirterek, ‘PYD uygulamalarının Esad zulmünden aşağı kalır yanı yok’ dedi. Aliko, Ocak ayında “PYD’yi nasıl görüyorsunuz” şeklinde imza kampanyası başlattıklarını ve bu kapsamda 625 bin 400 imza toplandığını açıkladı. Haseke’de yaşayan yaklaşık 100 bin kişiden 84 bin, Kamışlı’da bulunan 200 bin kişiden ise 135 bin kişinin PYD’den razı olmadıklarını belirten Aliko, PYD’nin, imzaları içinde bulunduğu okulla beraber yaktığını söyledi.