KYB Ankara ile ilişkileri düzeltebilecek mi?

Salih Bilici / Yazar
8.12.2018

Geçmişle kıyaslandığında KYB’nin, PKK’ya bağlı Tevgera Azadi’nin ofislerini kapatmaya yönelik attığı adım önemli. Zira KYB, parti yönetiminden gelen bir takım çatlak seslere ve tabandan gelen kimi tepkilere rağmen bu adımı attı.


KYB Ankara ile ilişkileri düzeltebilecek mi?

Kürdistan Yurtseverler Birliği (KYB), Ankara ile ilişkilerini düzeltmek ve Türkiye’nin Süleymaniye havaalanına yönelik hava sahası yasağını kaldırması için bölgesinde terör örgütü PKK’nın faaliyetlerini kısmaya yönelik birtakım adımlar atmaya başladı. 

KYB asayişi, örgütün sözde siyasi partisi Tevgera Azadi’nin Süleymaniye merkezi ile bu kente bağlı ilçelerdeki ofislerinin kapısına “resmi izni olmadığı” gerekçesiyle şimdilik kilidi vurdu. Ancak Ankara bu adımı yeterli görüp, Süleymaniye’den kalkacak uçaklara hava sahasını açacak mı bunu bekleyip göreceğiz. Ankara’nın talebi üzerine KYB örgüte karşı başka ne tür adımlar atacak, bunun için biraz daha zamana ihtiyaç var. Ankara sahayı gözlemleyerek KYB’nin tutumunda samimi olup olmadığını görmek istiyor.  

Öte yandan Süleymaniye havaalanından Türkiye’ye uçuşların başlaması önemli. Zira Süleymaniyeliler, İstanbul Havalimanı’ndan aktarmalı Avrupa ülkelerine gidiyordu. Şu anki durumda Türkiye’nin hava sahası Süleymaniye kentine kapalı olduğu için Süleymaniyeliler, üç saatlik kara yolculuğunun ardından Erbil havaalanına ulaşıyor. Bu durum da bölge halkına karşı KYB’nin elini zayıflatıyor.  

PKK’nın Irak’taki varlığı 

Kuzey Irak, başkent Erbil, Süleymaniye, Duhok ve Halepçe olmak üzere dört ilden oluşuyor. Terör örgütü PKK, Irak-Türkiye, Irak-İran sınırındaki dağlarda etkili oluyor. Ayrıca sınırlardaki 400 köy örgütün işgali altında. Ancak örgütün Süleymaniye’de artan varlığı son zamanlarda tehlikeli bir hal almaya başladı. 

Süleymaniye bölgesinde şehre inen PKK’lılar, şehirde elini kolunu sallayarak gezerken örgütün kent merkezindeki etkinliği gözle görülür şekilde arttı. PKK’lıların bölgedeki varlığı, Süleymaniye’de iş yapan Türk firmaları ile Türkiye vatandaşlarını da tedirgin ediyor. Diğer taraftan iki MİT mensubunun 2017 yılında PKK’lılarca Süleymaniye’de alıkonulmaları da bu şehrin artık tamamen KYB asayişinin kontrolünde olmadığının, PKK’nın ciddi bir tehdit ve tehlike oluşturmaya başladığının işaretleri oldu. Şüphesiz KYB asayişinin göz yumması ve İran’ın da desteğiyle sahayı boş bulan örgüt, bunu iyi kullandı ve bölgedeki varlığını güçlendirdi. PKK artık sadece dağlarda değil, Süleymaniye ve bu kente bağlı İran sınırındaki köy ve nahiyelerde de etkili oluyor. Halepçe ile Dukan dağları, Kaladize, Ranya ve Kelar ilçeleri ile bağlı köylerde PKK’lı sayısı ve hareketliliği arttı. Örgüt, İran ile Irak arasındaki resmi olmayan sınır geçişlerinden de haraç topluyor.  Bölgedeki yerel halk da PKK’nın bu denli etkili olmasından rahatsız olurken, Mesut Barzani’nin lideri olduğu KDP yönetimi yani Erbil yönetimi, örgütün bölgedeki varlığından rahatsızlığını zaman zaman KYB’lilere iletiyor ve KYB’nin tedbir almaması durumunda bölge güvenliğini riske atacağı uyarısında bulunuyor. 

Aslında KYB’nin askeri ve siyasi yönetimi de PKK’nın artık bir tehdit olmaya başladığının farkında. 

 Sahada askeri varlığını artıran terör örgütü, stratejisine aldığı bölgede siyasi olarak da güçlü olmak için harekete geçmiş ve bu kapsamda Tevgera Azadi isimli siyasi bir parti kurmuştu. Bu sözde parti, Süleymaniye’deki Yeni Nesil listesinden Irak seçimlerine girmiş ve Irak Parlamentosuna 1 milletvekili göndermişti. Tevgera Azadi, 30 Eylül 2018’de yapılan Kuzey Irak milletvekili seçimlerine de girmek istemiş ancak özellikle KDP’nin tehlikenin farkına varması ve tedbiri alması üzerine Yüksek Seçim Komisyonu, PKK’ya yakın bu hareketin seçimlere girme başvurusunu reddetmişti. Bu şekilde en azından Tevgera Azadi’nin siyaseten bölgede meşrulaşmasının önüne geçilmiş olundu. 

Öte yandan Türkiye’nin KYB yönetimine yönelik baskıları ve ABD yönetiminin İran’a yakın PKK kanadı ile PYD’yi ayrıştırmak istemesi, bölgede kısmen sonuç vermiş ve KYB, terör örgütünün bölgesindeki faaliyetlerine kısıtlama getirme çalışması başlatmıştır. Bunun üzerine geçen hafta IKBY Hükümeti, bölgede izinsiz faaliyet gösteren siyasi partilere ait ofisleri kapatma kararı aldı. İçişleri Bakanlığına gönderilen bu karar, KYB asayişince uygulamaya konuldu ve Süleymaniye’deki ve bağlı ilçelerdeki Tevgera Azadi ofisleri kapatıldı. Ancak terör örgütü PKK ile karşı karşıya gelmek istemeyen KYB yönetimi, olayı çok büyütmeden, Tevgera Azadi yetkilileri ile görüşerek kendilerine binaları terk etmeleri için 24 saat süre vermiş ve akabinde bu ofisleri kapatmıştır. Süleymaniye bölgesinde örgüte yakın 30 ofis veya bina bulunuyordu. 

PKK’nın sözde siyasi kolu Tevgera Azadi, şimdilik her türlü gizli ve açık çalışmalarını yürüttüğü ofislerdeki faaliyetlerini durdurdu. Ancak bunların örtülü olarak başka binalarda çalışmayacaklarının bir garantisi yok. Zira KYB’nin, PKK ile mücadelede çok da samimi olmadığı ve ilk etapta Türkiye’nin hava sahasını Süleymaniye havaalanına açması için “durumu kurtarmaya” yönelik adımlar attığı biliniyor. Zira terör örgütünün bölgedeki varlığı sadece Tevgera Azadi ile sınırlı değil. Örgüt, birçok köy ve ilçe ile sınır noktalarında açıkça varlık gösteriyor. KYB’nin, terör örgütü PKK’ya karşı nereye kadar adım atacağını önümüzdeki günlerde daha net görebileceğiz. Ancak şimdilik Türkiye’nin beklentileri tamamıyla karşılanmış değil. Zira Türkiye, KYB’nin PKK’yı kent merkezi ile ilçe ve köylerden tamamen çıkarmasını, Süleymaniye bölgesinin de Erbil gibi Türkiye vatandaşları için güvenli olmasını ve Süleymaniye’den dağdaki terör örgütüne verilen lojistik desteğin tamamen kesilmesini istiyor. 

Öte yandan KYB, terör örgütü PKK’nın ofislerini “terör örgütü” gerekçesiyle değil, “resmi izni olmadığı” gerekçesiyle kapatıyor. Ankara, bu gerekçenin örgütün “terör örgütü olması nedeniyle” güncellenmesini istiyor. 

Coğrafi olarak İran sınırında olan Süleymaniye bölgesine hakim olan KYB, siyaseten de Tahran’a yakın. Bu nedenle bölgedeki terörle mücadelede Ankara’nın, Tahran ile de temasta olması ve Tahran’ı da yanına alması gerekiyor. Zira KYB’nin kilidini elinde bulunduran Tahran’ın destek vermesi veya örgüte tavır alması durumunda Türkiye’nin daha hızlı sonuç alacağı belirtiliyor. Kandil Dağı’nın bir kısmının İran topraklarında kalması ve Süleymaniye ile İran arasındaki bölgede örgütün etkili olması PKK ile mücadelede Tahran’ın desteğini de elzem kılıyor.  

400 köyde PKK işgali  

Terör örgütü PKK’nın varlığı, bölgede istikrarsızlığa neden olduğu gibi direkt Türkiye’nin sınır güvenliğini de tehdit ediyor. Bölge halkı da PKK’nın varlığından ve son zamanlarda dağdan şehre inmesinden oldukça rahatsız. PKK’nın olur olmaz yerlerde kontrol noktası vs kurması yerel halkın seyahat özgürlüğünü tehdit ediyor.  İran ve Türkiye sınırında bulunan 400 Irak köyünün PKK işgali altında olması nedeniyle binlerce kişi, köy evine, bağına bahçesine gidemiyor. 

Öte yandan ABD yönetiminin terör örgütü PKK’nın üç elebaşı Murat Karayılan, Cemil Bayık ve Duran Kalkan’ın başlarına ödül koyması, İran’a yakın örgütün Kandil yapılanmasının etkisiz hale getirilmesinde önemli bir süreci başlatabilir. KYB’nin PKK’ya karşı attığı son adımlarda (PKK’ya yakın yapıların ofislerini kapatması) ABD baskısının da kısmen etkisi var. ABD bu konuda eğer samimi ise -ki bu önümüzdeki süreçte daha iyi anlaşılacak- PKK ile PYD’yi ayrıştıracak adımlar atacaktır. Bunun için özellikle Irak’ta PKK ile mücadeleye ABD’nin ciddi destek vermesi gerekiyor.  

KYB’de yaşanan değişim 

Celal Talabani’nin hastalanması ve daha sonra vefat etmesi sürecinde KYB’de işler karışmıştı. Politbüro yönetiminde birlikteliğin ve tek sesliliğin sağlanamadığı partide Genel Başkan Yardımcısı Berhem Salih, ayrılıp kendi partisini kurmuştu. Diğer Genel Başkan Yardımcısı Kosret Resul’un da referandum sürecinde Barzani ile birlikte hareket etmesi, partideki görüş ayrılıklarını derinleştirmişti. Ancak son iki yılda KYB yönetimine daha çok Celal Talabani’nin oğlu Pavel Talabani’nin ve Talabani’nin yeğeni KYB Asayişinin başındaki Lahor Talabani’nin hakim olduğu görülüyor. Pavel Talabani, referandum sürecinde Barzani KDP’sinin sahip olduğu sert tutumun aksine daha ılımlı bir politika tercih etti ve 16 Ekim 2017’de KYB’ye bağlı Peşmergelere Kerkük’ü terk etme emri verdi. Bunun üzerine Peşmerge ile Irak ordusu arasında yeni bir çatışma yaşanmadan, Kerkük kan dökülmeden Bağdat yönetimine teslim edildi. KDP’liler, Kerkük’ün Bağdat’a direnilmeden teslim edilmesini eleştirseler de KYB, Kerkük meselesinde Bağdat’a ve ABD’ye daha yakın olan taraf oldu. KYB, ABD’ye yakınlığını sonraki süreçte de artırdı ve ABD’ye yakın olan Berhem Salih’in tekrar KYB’ye dönmesini sağlayarak Irak cumhurbaşkanı adayı yaptı. Berhem Salih hem ABD’ye hem de İran’a yakın bir isim olarak biliniyor. Berhem Salih seçilirken ABD Başkanı Donald Trump’un DEAŞ ile Mücadele Özel Temsilcisi Brett McGurk’un direkt devreye girmiş ve Salih’e destek vermişti. 

Daha önce sadece Tahran yönetimi ve Bağdat ile iyi ilişkiler içerisinde olan KYB, son hamleleriyle ABD yönetimine de yaklaştı. Pavel Talabani’nin etkin olduğu KYB, Ankara ile bozulan ilişkilerini de düzeltmek istiyor. KYB yönetimi, terör örgütü PKK’ya bölgesinde alan açtığı için Ankara ile ilişkileri bozulmuştu. Ankara, KYB’den bölgesinde terör örgütü PKK’nın faaliyetlerine ve PKK’lıların şehre inmesine engel olmasını istiyor. En son iki MİT mensubunun Süleymaniye’de PKK’lılarca alıkonulması (2017) Ankara’nın tepkisini en üst noktaya çıkarmıştı. Referandumdan sonra Türkiye, hava sahasını Erbil havaalanına açmasına rağmen Süleymaniye uçuşlarına kapatmaya devam etmişti. KYB, eğer PKK ile mücadelede ciddi adımlar atarsa Ankara ile ilişkilerde yeni bir dönem başlayabilir. 

Öte yandan aslında geçmişle kıyaslandığında KYB’nin, PKK’ya bağlı Tevgera Azadi’nin ofislerini kapatmaya yönelik attığı adım önemli. Zira KYB, parti yönetiminden gelen bir takım çatlak seslere ve tabandan gelen kimi tepkilere rağmen bu adımı attı. Oysa KYB Politbüro Üyesi Mela Bahtiyar, Türkiye, Afrin’e operasyon başlattığında oradaki PKK güçlerine destek için Afrin’e Peşmerge güçleri göndermekten bahsetmişti. Ve geçmişte PKK’nın Kandil Dağı’nda karargahını vs kurmasında Celal Talabani’nin yardımları ve KYB ile PKK’nın sıkı ilişkileri düşünüldüğünde KYB’nin, PKK’nın Süleymaniye’deki ofislerini kapatmasına yönelik adımı önemli bir fırsat veya başlangıç olabilir. 

Diğer taraftan 4-5 yıldır sürekli kongre tarihini erteleyen KYB’nin kongreye gitmesi ve Pavel Talabani’nin yeni parti başkanı seçilmesi bekleniyor. Partide etkili olan Celal Talabani’nin karısı Hero İbrahim Ahmet, oğlu Pavel’in yürüttüğü siyasetle artık kendini ispatladığını belirterek Pavel’in KYB başkanlığına destek verdiğini gösterdi. 

KYB, Irak seçimleri ile Kuzey Irak seçimlerinde güç kaybetse de sahip olduğu askeri imkanlar ve zengin petrol ve gaz kaynaklarının bulunduğu “yeşil bölgeye” hakimiyeti nedeniyle hala bölgenin KDP’den sonraki ikinci gücü konumunda bulunuyor. 

[email protected]