Lacan'ın gözünden Freud ve psikanaliz

Murat Güzel - Yazar
12.10.2013

Lacan, Freud’un düşüncesini açımlarken onunla hesaplaşmaktan da geri durmuyor. Söylemiyle felsefeyi psikanalizle, psikanalizi de felsefeyle yüzleşmeye davet ediyor sürekli.


Lacan'ın gözünden Freud ve psikanaliz

Murat Güzel - Yazar

Yirminci yüzyılda ortaya çıkan disiplinler arasında belki de psikanaliz kadar farklı alan ve konularda etkili hale dönüşmüş ve buna mukabil statüsü sürekli tartışma konusu haline getirilmiş bir disiplin yoktur. Freud’un ilk çalışmalarından itibaren psikanalizin teorik statüsünün sürekli tartışıldığını, psikanalizin bilim olup olmadığı, bilimsel bir bilim olarak nasıl temellendirilebileceği konusunun, yani psikanalizin epistemolojik statüsünün bu tartışmaların temel nesnesi olduğunu söylemek gerekli. Lacan'ın baslangıç noktası, öncelikle bu teorik statünün değerlendirilmesi ve epistemolojik temel noktaların yeniden değerlendirilmesidir. Lacan’ın özellikle psikanalizi bir “Benlik Psikolojisi” olarak konumlayan Freud’un ardılı bazı psikanalistlere karşı, kendisine özgü bir Freud savunmasına girdiği söylenebilir. Lacan İd - Ego - Süperego kuramından uzaktır. O, daha cok erken dönem denilebilecek Freud’la yani daha çok bilinç dışının yapısı, oluşumu, yeri ve işleyişi ile uğraşan Freud'la bağlantılıdır. Çünkü Lacan’a göre psikanaliz, "bir bilim olarak bilinç dışının bilimi"dir.

Psikanaliz bilim midir?

Farklı Freud okumalarıyla psikanalizi yeniden temellendiren Lacan, 26 yıl boyunca verdiği seminerleriyle de ünlüdür. Bu seminerler, öğrencilerin ve katılımcıların notlarından bir araya getirilmiştir. Lacan, seminerlerle psikanalizin mevcut algılarını ve sınırlarını zorlamış hatta iş Lacan'ın, Uluslararası Psikanaliz Derneği'nden atılmasına varmıştır. Bu da Lacan'ın, fikirlerinin çarpıtılacağından endişe ederek, ölümünden kısa süre önce kapatacağı psikanaliz okulunu kurmasına neden olmuştur.

1964’de Uluslarası Psikanaliz Birliği’nden "aforoz" edildikten sonra verdiği ilk seminerde Lacan, birkaç yönlü bir işe girişiyor: Bir yandan, dinleyicilerine psikanalizin dört temel kavramını (bilinçdışı, tekrarlama, aktarım, dürtü) kendine özgü bir tarzda tanıtırken, bir yandan da dönemin epistemolojisinden yararlanarak psikanalizin bilim olup olmadığını, psikanalizi var eden özneyle modern bilimi kuran öznenin (cogito'nun öznesinin) aynı olup olmadığını sorguluyor. Freud’un düşüncesini açımlarken onunla hesaplaşmaktan da geri durmuyor. Söylemiyle felsefeyi psikanalizle, psikanalizi de felsefeyle yüzleşmeye çağırıyor. Şu sorunun peşine düşüyor: “Psikanalizin -kelimenin geniş anlamıyla- temelleri nelerdir? Yani, psikanalizi praksis olarak kuran, temellendiren şey nedir?” Psikanaliz ile felsefeyi yüzleştiren, Hegel ile Freud’u birlikte okuyan Lacan’ın “21. yüzyılın filozofu” olduğuna ilişkin Alain Badiou’nun fikri ne kadar muteber olacak bilinmez ama, Lacan’ı hakkıyla değerlendirmenin fikriyatının oluşumunu kavrama noktasında bize önemli ipuçları vereceği kuşkusuzdur. 

Psikanalizin Dört Temel Kavramı, Jacques Lacan, Çev. Çeviri : Nilüfer Erdem, Metis, 2013

Türkiye solunun 1970’leri

Türkiye solunun en kitlesel olduğu dönem 1970’lerdir. Bugün dahi solun farklı renklerinden siyasi hareketlerin, o dönemdeki öncül örgütlerine ve o örgütlerin kitleselliğine referansla sergiledikleri özgüven, bu tespiti hâlâ geçerli kılmaktadır. Askerî darbeye kadar varlığını ve kitleselliğini muhafaza eden sol parti, örgüt ve hareketlerin, darbeyle beraber çekildikleri mevziler ise, 1970’lerle kıyaslandığında oldukça sathi bir siyasal etkiye işaret eder. Vehbi Ersan, 1970’lerde Türkiye Solu adlı kitabında solun en canlı yıllarının ve bu “cana gelişin” tarihini anlatıyor.

1970'lerde Türkiye Solu, Vehbi Ersan, İletişim, 2013

Osmanlı nasıl eğitirdi?

Eğitim Türkiye’de ideolojik kavgaların, siyasi farklılaşmaların ısrarla üzerinde durdukları, siyasi tartışmaların birçoğunun temel sebebi olan bir alan. Geleceği şekillendirme disiplini olarak bile tarif edilebilme özelliği sebebiyle eğitim alanına ilişkin bu tartışmalardaki harareti hoş görmek mümkün. Peki ya, geçmiş dönemlerde eğitim nasıldı? Osmanlı eğitim sistemi, Osmanlı ilim literatürü, eğitim ve iktidar ilişkileri, merkezî-örgün eğitim meselesi gibi meseleleri ele alan Osmanlı Eğitim Mirası Osmanlı’dan Cumhuriyet rejimine geçişe kadar bu topraklardaki eğitim sisteminin tarihsel bir özetini sunuyor.

Osmanlı Eğitim Mirası, Der. Mustafa Gürbüz, Doğu-Batı, 2013

muratgzl@gmail.com